« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Nis

2012

Kemal Tahir'in Kurt Kanunu durup dururken nereden çıktı?

Mehmet Bozkurt 01 Ocak 1970

Yuvarlak rakam 1900 dersek, şimdiye göre 100 yıl geçmiş oluyor genç tıbbıyeli öğrencilerin başlattığı hareketin üstünden. Fikri kaynaklarına doğru uzanmaya niyetlensek yolumuz Namık Kemaller'le kesişecektir. Bu da 100’ün üstüne bir 30, 40 yıl daha ilave etmemizi gerektiği anlamına gelir. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen yaşanılan ve yaşanılacak olan her türlü olumsuzluk, havaların soğuk gitmesi hariç, Başbakan’ın hastalığına dair fısıltılar dahil, İttihatçı “uğursuzluğuna” bağlanırken; unutulmaya yüz tutmuş, İttihatçıların mağdur edilmiş evlatlar olarak öne çıkarıldığı bir romanın bunca aradan sonra bir devlet kanalında aynı adla dizi filme tercüme edilip gösterime sokulması nedendir acep diye kendime sorasım geldi.

Bu filmin, yakın tarihimizde sahi bir figür olarak yaşadığı bilinen, kitapta ve filmde Abdülkerim’e dönüştürülmüş eski Ankara Valisi Abdülkadir’le; yine tarihi bir figür olarak mahkeme tutanaklarında Nimet Naciye olarak geçen ancak romanda ve dolayısıyla filmde “Nimet”i atılıp “Ballı”nın ikamesiyle “Ballı Naciye”ye evrilen ne yalan söylemeli fevkalade “hoş” kadının maceralarına dönüşme ihtimali yok değil.

Bu durumda, ilerleyen bölümlerde romana sadık kalınırsa Abdülkerim’le karşılıklı “elektriklenecek” diğer kadınların da sahne almasıyla birlikte film, Kemal Tahir’in pek çok kullandığı, bu nedenle de kullanmakta bir sakınca görmediğim “dümbük” ya da “godoş” eşleri de peşine takarak yeni rejimin zaptiye güçlerinin kovaladığı, Abdülkerim’in kaçtığı bir “firar” öyküsüne dönüşür ki kuvvetli yan öykülerle beslenmediği taktirde filmin sırdanlaşacağı mukadderdir. Ve bu da yukarıda sorduğumuz sorunun içinde yer alan “merak” duygumuzu tatmin etmekten çok uzaktır.

Şu da var, Abdülkerim’in yanına 1. Paylaşım Savaşı’nda İttihatçıların ünlü İaşe Nazırı Kara Kemal’i katmaları, Kara Kemal’in bugünkü MİT’in temeli olan Karakol Örgütü’nün kurucusu ve Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara’nın temel dayanaklarından biri olması her dizide olması gereken “merak” unsurunu ayaklandırsa da Kurtlar Vadisi gibi bir film dolanımda varken Kurt Kanunu’nun yeterince ilgi çekceği şüphelidir. Bu durumda uzadığı için unutmuş olabileceğiniz soruyu tekrarlamak durumundayım: Peki iyi de bu dizi niye yapıldı?

Üstelik yine ilerleyen bölümlerde fona çıkması kaçınılmaz olan İstiklal Mahkemeleri'nin günümüzdeki Silivri Mahkemelerine benzetilmesi ihtimal dahilindedir ki en son kış tatbikatı nedeniyle giymiş olduğu “kamuflaj” giysileri içinde badi badi yürüyüşüyle büsbütün şekerleşen Bülent Arınç’ın kendisine bağlı terete’ de buna tahammül edebileceğini düşünmek düpedüz öngörüsüzlüktür.

Yani aşağı tükürsen “reyting” yukarı tükürsen “silivri” ya da tersi... Bu duruma rağmen, yani dizinin başarı şansı sınırlı ve kimi siyasi riskler taşıyor olmasına rağmen İttihatçıların mağduriyetini giderme fikri nerden çıkmıştır? Bu da “tarihle yüzleşmek” anabaşlığı altında sıralanan alt başlıklardan biri midir? Neye yormak gerekir?

Soru bu!

Yanıtını arıyoruz. Şurada bir yerde bir ipucu mu var?

Yazarın kendisi yanıtın kapısını aralar gibi sanki!

Biliniyor, Kemal Tahir’in her romanı yayımlandıktan sonra gürültü patırtı koparmıştır. Şimdilerde dizi film kervanına katılan Kurt Kanunu 1969’da yayımlanır. İzmir Suikastı girişiminin anlatıldığı bu romanın Kemal Tahir külliyatı içinde en çok okunanlardan biri olduğunu, baskı sayısı ölçü olarak alınırsa, söylemenin bir sakıncası yok. Devlet Ana romanından sonra en çok eleştiriye uğrayan da bu romanı olmuştur. O kadar ki ilk romanlarından Sağırdere, Körduman, Yediçınar Yaylası, Esir Şehrin İnsanları, Köyün Kamburu hakkında övücü yazılar yazan Fethi Naci, yazarın 1970 yılında piyasaya çıkan Büyük Mal adını taşıyan romanını eleştiri masasına yatırdı ve sonucu açıkladı: Eh,pes yani..Bu kadar da olmaz, bugüne kadar gerçekçi roman yazımına iyi,kötü ürünler kazandıran Kemal Tahir üzülerek belirtmeliyim ki ruh sağlığını yitirmiştir. Cümle tam olarak böyle değil bunu ben uydurdum ama Fethi Naci’nin “kuşku” düzeyini aşan teşhisi var tam olarak şöyle ve Türkiye Defteri,Nisan 974, 6.sayıdan aktarıyorum:

“Kemal Tahir, ‘ sevmemek,insanları sevmemekle başlar her şey’ der gibidir...Kısaca insanlardan nefret...romancının ruh sağlığı bakımından da kuşkular uyandırıyor.”

Artık sağır sultan duydu “takas” önerisini. Yalçık Küçük’ten gelmişti yıllar önce ve sağ cenaha yapılmıştı değiş- tokuş önerisi, galiba şöyleydi:

"Biz size Kemal Tahir’i verelim siz de bize Peyami Safa’yı verin.."

Ancak bunlar dizi filmin şimdilerde gösterime girmesine yönelik kimi ipuçları veriyorsa da tam olarak izah etmekten uzak görülüyor. Ya da en azından tatmin edici değil.

Tam bu noktada Fahir Onger kapıyı aralıyor. Kurt Kanunu yeni yayımlanmıştır. TKP’li öykü yazarı, eleştirmen Fahir Onger’in kendisiyle yapılan bir söyleşide, 1970 olmalı, “ Kemal Tahir’e gerici ve sağcı diyorlar,siz ne dersiniz” sorusuna verdiği yanıt şöyle, yukarıda adını verdiğim dergiden aktarıyorum:

“Ben bu kınayışın nedenlerini bilmiyorum. Bana göra Kemal Tahir, oportünisttir. İleriye yönelen gelişmelere çelme atar.”

Çok sade. Pek de güzel.

Kemal Tahir Osmanlıcıdır. İttihatçı karşıtıdır ancak Kurt Kanunu’nda, İttihatçılarla yeni düzenin kurucuları, yani Kemalciler arasında yaşanan hesaplaşmada “rey”ini İttihatçılardan yana kullanır. Çünkü “Kadim Devlet”i yıkanlar “Sarı Paşa” cılardır. Kemal Tahir’in “ruh sağlığını bozan” da budur. “İleriye yönelen gelişmelere çelme atmak”. Toplumsal hayatın büyük dönemeçlerini ,tarihsel ilerlemeyi anlayamamak.

Dizinin gösterime girmesinin tam sırasıdır. Amaç İttihatçıları aklamak değil. Yüz yıldır yaşanılan her olumsuzluğu, havanın “sühunet”i hariç, Başbakan'ın sıhhi durumu dahil, “İttihatçı kafa”ya bağlayan bir zihniyetin gündeminde böyle bir başlık olması söz konusu olamaz. Amaç İttihatçılardan “mazlum” yaratıp Kuruluş’a ve Kurucu’ya saldırmak.

Vurun “ Sarı Paşa” ya!

Ziyaret -> Toplam : 125,37 M - Bugn : 131566

ulkucudunya@ulkucudunya.com