« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 May

2012

MEHMED I (ÇELEBİ SULTAN MEHMED)

01 Ocak 1970

(ö. 824/1421) Osmanlı padişahı (1413-1421).

788(1386) veya 789 (1387) yılında dün¬yaya geldi. I. Bayezid'in Devlet Hatun adlı bir cariyesinden doğma dördüncü oğlu¬dur. "Çelebi" veya Yunanca krytsez (genç efendi) kelimesinden gelen "Kirişçi" laka¬bıyla tanınır. Fetret devrinde kardeşi Sü¬leyman (1402-1411) ve Müsâ (141 1-1413) Edirne'den Rumeli topraklarını kontrol ederken 804-816 (1402-1413) yılları ara¬sında Anadolu'da Tokat, Amasya ve Bur-sa'ya hâkim olmuştur. 805-806 (1403-1404) ve 813-816 (1410-1413) yıllarında Batı Anadolu ve Bursa'yi hâkimiyeti altı¬na almış, kendi hükümdarlığı dönemin¬de Osmanlı Devleti'nin iki parçasını bir¬leştirmeyi başarmıştır.

801 Şevvalinde (Haziran 1399) Amasya. Tokat, Sivas ve Ankara'yı da içine alan, da¬ha Önce Eretna hanedanının topraklan olan Rum vilâyetine vali olarak gönderil¬di. Ertuğrul (ö. 802/1400), Mustafa (804 |1402] yılında Tîmurtarafından yakalanıp Semerkant'agötürüldü [658] Sü¬leyman, Mûsâ, îsâ ve Kasım adlı altı kar¬deşi vardı. 804'te (1402) Mûsâ babasıyla birlikte Timur tarafından yakalandığında Kasım Bursa'dakİ sarayda bulunuyordu. Süleyman, îsâ. Mehmed ve Mûsâ ise "dârüssaltana" olarak kabul edilen Bursa'yı ve Rumeli'nin merkezi Edirne'yi ele ge¬çirmek için birbirleriyle mücadeleye gi¬riştiler.

Timur'un İzmir kuşatması esnasında [659] Süleyman'a Boğaz'ın öte yakasındaki topraklar üze¬rinde hâkimiyetini belirleyen bir yarlık ve¬rildi.[660] Kütahya'ya gö¬rüşmek üzere çağrılan Mehmed ise bu emre itaat etmedi veya edemedi. Tokat ve Amasya bölgesindeki Türkmen beyle¬rine karşı Mehmed'in ilk faaliyeti, bazı Osmanlı tarihleri İçinde yer alan Menâkıb-ndme'de [661] destansı bir üslûpla anlatılmıştır. Hükümranlığını ka¬bule karşılık olarak bu beylerin toprakla¬rındaki mülkiyeti kendisinin tasdik etme¬siyle neticelenen bir uzlaşmanın söz ko¬nusu olduğu görülmektedir. İleride Os¬manlı merkeziyetçiliği yeniden tesis edil¬diğinde mirasa dayalı bu mülk-timar ko¬nusu önemli bir problem haline gelecek¬tir. Bu mahallî hanedanların kontrolünde¬ki Türkmen veya Tatar kuvvetleri Meh¬med'in ordusunda önemli bir güç oluştu¬ruyorlardı. 816'da (1413) Musa'ya karşı olan savaşta yanında Tatar ve Türkmen tümenleri vardı.[662]

Kara Devletşah, Kubadoğlu, Mezid Bey ve Taşan ailesi [663] Ankara Sava-şı'ndan sonra Timur'un hükümranlığını kabul eden ve Osmanlı hâkimiyetine mey¬dan okuyan yerel hanedanlardı. Mehmed de Timur'un hükümdarlığını kabul etti ve böylece Tokat. Amasya bölgesindeki hü¬kümranlığını meşrulaştırdı. Burada ra¬kiplerine karşı otoritesini kurma mücade¬lesinde ulemâ ve şehir eşrafı tarafından desteklendiği görülürken [664] yerel beylerin Tatar ve Türk¬men tâbileriyle ona karşı ne prestijleri var¬dı ne de bunlar Osmanlı şehzadesinin sa¬hip olduğu meşruiyeti haizdi.

Hâkim Türk geleneğine göre bir hü¬kümdarın çocuklarından her birinin ba¬basının yerine geçme hakkı vardır ve ve¬raseti düzenleyen bir kanun olmadığı için onun meşruiyeti tartışılamaz. Menâkıb-iiâme'nin açıkça ifade ettiği gibi [665] ta¬nınmak için mücadele eden şehzadelere halkın çoğunluğu, Allah'ın yardımının işa¬reti olarak yorumladıkları savaşı kazanma zorunda olduklarını söylerdi. Her ne ka¬dar ilk başlarda Mehmed kendinden büyük kardeşi Süleyman'ın otoriteyi temsil ettiğini kabul etse de [666] yaşta bü¬yüklük prensibi bağlayıcı değildi.

Osmanlı şehzadeleri (çelebiler) arasın¬da cereyan eden 1402-1413 yıllarında¬ki mücadele Menâkıb nâme'den takip edilebilir. Bu kaynağa göre karşılaşmala¬rının birçoğunda îsâ Çelebi, Batı Anadolu beyleri ve Kastamonulu İsfendiyar'ın itti¬fakını elde etmesine rağmen Mehmed'e yenildi ve Mehmed Bursa'yı aldı.[667] Ardından onu yakalayıp Eskişe¬hir'de öldürdü (806/1403-1404). Elizabeth Zachariadou, îsâ'nın 1403'te Süleyman tarafından öldürüldüğünü belirtir.[668] 806'da (1403-1404} Mehmed, Süleyman Çelebi ile yaptığı mü¬cadele sonrasında Bursa ve Ankara'yı kaybetti, Tokat-Amasya üssüne çekilmek zorunda kaldı ve Musa'yı Rumeli'ye git¬meye teşvik etti.[669] Mûsâ, Eflak Voyvodası Mircea'nin davetini ka¬bul ederek 809'da (1406) Eflak'a deniz yoluyla ulaştı. [670]Musa'nın Do¬ğu Balkanlardaki başarılan Süleyman'ı Rumeli İçin Bursa'yı terketmeye mecbur etti. Yanbolu savaşındaki ilk zaferinin ar¬dından [671] Mû¬sâ iki defa yenildi.[672] Sonun¬da âni bir saldırı ile Edirne'yi ele geçirdi ve Süleyman'ı öldürdü.[673] Süleyman'ın Anadolu'dan ayrılmasının ardından Mehmed Bursa'yı yeniden ele geçirdi (Neşrî, II, 480]. Ancak Mehmed ile olan anlaşmasına uymayan Mûsâ bağımsız tarzda hareket etmeye başladı, uç beylerinin hırçın politikalarını benimseyerek vasal devletleri kendinden soğuttu, onlar da Mehmed'in tarafına geçti.[674] Musa'ya karşı 814'te (1411) iki başarısız teşebbüste bulunduktan sonra uç beyleri ve vasal devletlerin ittifakıyla 5 Rebîülâhir 816'da (5 Temmuz 1413} rakibini yendi ve saf dışı bıraktı.[675] Neşrî'deki Menâkıbnâme'ye göre 805'ten (1402) başlamak suretiyle Süleyman sekiz yıl on ay on yedi gün, Mûsâ iki yıl yedi ay yirmi gün ve Mehmed yedi yıl on bir ay hüküm¬darlık yapmışlardır.

Timur'un hükümranlığı altında yeniden eski beyliklerini ele geçiren Candaroğulları. Karamanlılar, Germiyan, Saruhan ve Aydın beyleri, Osmanlı şehzadelerinin başşehir kabul edilen Bursa'yı elde etme mücadelesine fiilen katıldılar. Onların bu mücadelelerdeki politikaları Bizans, Eflak ve Sırbistan'ın ki gibi Ankara Savaşı'ndan sonra oluşan statünün devam ettirilme¬sine yönelikti. Her bir Osmanlı şehzadesi kendi adına onların otonomi veya bağım¬sızlıklarına saygılı davranacağını göste¬rerek destek veya tarafsızlıklarını kazan¬maya çalıştı. Timur'un ayrılışı, Anadolu hanedanlarının Osmanlı güç ve üstünlü¬ğünün henüz sarsılmaz bir gerçek oldu¬ğunu anlamalarını sağladı. Hatta bazıları varlığını devam ettirme pahasına Bursa'¬yı hangi şehzade eie geçirdiyse onun hükümranlığını kabul etti.

Bizans ve Balkanlar'daki vasal devletler I. Murad (1362-1389) ve 1. Bayezid (1389-1403} dönemlerinde haraç ödüyorlardı. Ankara Savaşı'nın ardından bağımsız hale geldiler ve bazı topraklarını geri aldılar. Fetret döneminin karışık ortamında bir Osmanlı şehzadesini diğerine karşı des¬tekliyor ve sığınma hakkı veriyor, kendi üzerlerinde hükümranlık iddia edecek ka¬dar güçlü hale gelen ve sultanlık hakkı iddia eden herhangi birine karşı diğer Osmanlı şehzadelerini karşı kullanıyorlar¬dı. Dolayısıyla Eflak Voyvodası Mircea ve Bizans İmparatoru II. Manuel'in politik manevraları Osmanlı şehzadeleri arasın¬daki mücadeleyi ciddi şekilde etkilemiştir. Uç beyleriyle kaybedilen toprakları alma siyasetini benimseyen ve daha çok akın¬larla meşgul olan Mûsâ bu politikaların dışında kalmakla birlikte diğer şehzade¬ler Süleyman ve Mehmed bazan uzlaşa¬rak bazan da tâviz vererek hıristiyan hü¬kümdarlarla irtibatlarını kesmediler. Fet¬ret dönemi boyunca Bizans merkezî bir rol oynadı ve rakip Osmanlı şehzadelerinin itimadını muhafaza etti. Bu durum, Sü¬leyman Çelebi ile 1403 antlaşmasından sonra Bizans'ın Anadolu ve Rumeli ara¬sındaki geçişleri kontrol etmesi gerçeği¬ne dayanır. Osmanlılar genel olarak 1403 antlaşmasını bu şekilde yorumluyordu. 1403'te Süleyman Anadolu'ya geçip Bursa'daki Mehmed üzerine yürümeye karar verdiğinde küçük kardeşi Kasım ve kız kardeşi Fatma'yı imparatora rehine ola¬rak bırakmıştı. Daha sonra yatıştırma po¬litikasının bir parçası olarak Süleyman oğ¬lu Orhan'ı imparator II. Manuel'e rehin olarak gönderdi. İmparator da Önce Mû-sâ'ya karşı ve o bertaraf edildiğinde 816'-da (1413) Mehmed'e karşı, Süleyman'ın meşru halefi olarak Osmanlı tahtını ta¬lep eden Orhan'ı kullanmayı denedi. Mehmed'in nihaî başarısı, kendisine baba de¬diği [676] imparatora karşı ço¬ğunlukla yatıştırıcı ve uzlaşmacı tavrına dayanır. Musa'nın sert şahsiyeti veya ve¬rasetle beyliğe gelen uç beylerini gücen¬diren merkeziyetçi ve otokratik politikası onları Musa'dan soğutmuştu.

816'da (1413) Edirne'de Osmanlı ülke¬sinin tek hükümdarı olarak tahta çıkışı üzerine Bizans, Sırbistan, Eflak, Mora Despotluğu, Atina Prensliği dahil 1. Meh¬med haraç ödeyen vasal ülkelerin elçile¬rini kabul etti ve onları kuvvetli bir barış ve dostluk garantisiyle geri gönderdi. Balkanlar'da kendini emin hissedince son¬raki iki yılı Anadolu'daki hâkimiyetini ye¬niden tesis etme mücadelesine ve ken¬disine karşı Musa'ya yardım eden beyleri cezalandırmaya ayırdı. Musa'yı bırakarak İzmir'e dönen ve orada beyliğini yeniden canlandıran Cüneyd'i 817'de (1414) yenip bütün Batı Anadolu'yu ele geçirdi. Ay-dın-ili işgal edildi ve bir Osmanlı sancağı haline getirildi. Bu mücadelede Germi-yanoğullan, Menteşeoğulları, Sakız ada¬sındaki Cenevizliler, Midilli adası hâkimi, Foça, Rodos şövalyeleri Cüneyd'in haşin ve sert davranışını hesaba katarak Meh-med'in tarafını tuttular. Mücadele sıra¬sında Mehmed şövalyelerin İzmir'de tek¬rar inşa ettiği kaleyi yıktı. Menteşeoğul¬ları da onun hükümdarlığını kabul etti.[677] 816'da (1413) Mehmed Rumeli'de Musa'ya karşı ilerlerken Karaman Beyi Mehmed Bursa'yı kuşattı ve kale etra¬fındaki mahalleleri yaktı.[678] Mehmed'in Musa'ya karşı zaferi haberi geldiğinde Karamanlı¬lar otuz bir gün süren kuşatmanın ardın¬dan geri çekildiler. Mehmed hemen Can-daroğlu İsfendiyar'a karşı bir sefere ha-zırlanırken o, Karamanlılar'a karşı planla¬nan sefere yardımcı kuvvet gönderece¬ğine söz vererek bağlılık bildirdi. Kara¬manlılar tarafından işgal edilen Germiyan ise Osmanlılar'ın tabii müttefiki ve vasalıydı.[679] Karaman'a karşı büyük seferden önce Mehmed. Karamanlılar'ın hâmisi kabul edilen Memlûk sulta¬nına pahalı hediyelerle bir elçi gönderdi.[680]

Mehmed bu seferde Karamanlılar'ı yendi ve Konya'yı kuşatma altına aldı.[681] Karamanoğlubarış istedi, Hamîd-ili (İsparta yöresi), Said-ili toprakları Osmanlı ülkesine katıldı.

Anadolu ve Rumeli'de Osmanlı idaresi¬nin kurulup toprakların bir hükümdarın emri altında yeniden birleşmesi ve Meh¬med'in daha önceki Osmanlı vasal devlet¬leri üzerinde tekrar hâkimiyet tesisi üze¬rine, Bizans imparatoru. Papa ve Vene¬dik birlikte Osmanlılar'a karşı Haçlı seferi çağrısında bulunmak için diplomatik fa¬aliyete başladı.[682] Fet¬ret dönemindeki karışıklıklardan istifade eden Venedik kontrolünü Batı Yunanis¬tan, Arnavutluk ve Mora adasına kadar genişletmeyi başarmıştı. I. Mehmed ile bir anlaşmaya varma müzakereleri ise onun kardeşlerine karşı galibiyetiyle bir¬likte başarısızlığa uğradı. I. Mehmed'in 817'de (1414) Cüneyd'e karşı mücadelesi sırasında Nakşa adasının Venedikli dükü, bağlılıklarını yenileyen Ege'deki diğer La¬tin emîrlere katılmadı. Bunun üzerine I. Mehmed, 818'de (14 i 5) Batı Anadolu'¬daki deniz gazilerini Venedikliler'in Ege'de sahip oldukları yerler üzerine akına gön¬derdi. Çalı Bey kumandasında Gelibolu do¬nanmasını da [683] Kiklat adalarına yolladı.[684] Venedik bu saldırıya saldın ile karşılık vermeye karar verdi. Pietro Loredano kumandasındaki Venedik do¬nanması sürpriz bir atak yaparak Gelibo¬lu'daki Osmanlı donanmasını tahrip etti.[685]

1. Mehmed'in kardeşi Mustafa, Timur-lu Şâhruh tarafından serbest bırakıldık¬tan sonra Trabzon'a ulaştı.[686] Mustafa'nın yolladığı adam¬ları Venedikliler ve Bizans imparatoruyla müzakereye başladı.[687] Önce Konya'ya, sonra Kastamonu'¬ya gelen Mustafa oradan denizyoluyla Ru¬meli yakasına, Eflak'a geçti. 1. Mehmed tarafından Niğbolu beyliğiyle uzaklaştırıl¬mış olan Cüneyd Bey ona katıldı. I. Meh¬med'in büyük kardeşi Mustafa'nın sahne¬ye çıkması Anadolu ve Rumeli'deki vasal devletlerin düşmanca tavrı dinî-içtimaî ayaklanmaları beraberinde getiren bir iç savaşı tekrar başlattı. Askerî olarak Mircea tarafından desteklenmesine rağmen Mustafa ve Cüneyd uç kuvvetlerini kendi¬lerine çekmekte başarısız oldular ve İstan¬bul'a dönmeye mecbur kaldılar. İmpara¬tor bu defa [688] onları Sela¬nik" e gönderdi.[689] I. Mehmed Bi¬zans'a karşı savaş ilân etti. Mustafa ve Cüneyd Makedonya'da Serez'İ ele geçir¬diler ve bununla Osmanlı uç kuvvetlerinin desteğini kazanmayı ümit ettiler. Ancak bunda başarısız oldular, I. Mehmed onları yine Selânik'e ilticaya zorladı.[690] Sonunda im¬parator onları 1. Mehmed hayatta oldu¬ğu müddetçe hapiste tutma hususunda onunla anlaştı ve bunun karşılığında 1. Mehmed'den yıllık 300.000 akçe (10.000 altın duka civarında) tazminat almayı ka¬bul etti.[691]

Rumeli'de Mustafa'ya karşı savaşırken 1. Mehmed aynı zamanda Batı Anadolu'¬da ve Rumeli'de Deliorman'da Şeyh Bed-reddin tarafından düzenlenen ayaklan¬mayla uğraşmak zorunda kaldı yaz ve sonbaharı). Şeyhi koruyan ve bilfiil destekleyen Mircea Deliorman'ı işgal etti ve Silistre'ye saldırdı. [692]I. Mehmed şey¬hi Zağra'da yakalayarak Serez'de idam ettirdi. Onun Rumeli'deki bu meşguliyeti sırasında Anadolu beyleri yine hareketlen¬meye başladılar. Bunun üzerine I. Meh¬med önce şeyhin Eflak'e geçmesine yar¬dım eden İsfendiyar Bey'e karşı yürüdü İsfendiyar'ın I. Mehmed'in hükümranlığını kabul etme¬si üzerine barış sağlandı. 820'de (1417)

I. Mehmed ciddi şekilde hasta olduğu için Karaman üzerine olan sefer Bayezid Paşa tarafından düzenlendi. Karaman beyi ya¬kalandı.[693]

Fetret döneminde Balkanlar'daki Os¬manlı hâkimiyetine karşı en önemli rakip olarak belirginleştiği için Eflak Voyvodası Mircea, Macaristan Kralı Sigismund ta¬rafından desteklendi. I. Mehmed'in 822'-de (1419) Mircea'ya karşı seferi [694] Sigismund'un Balkanlar'ı işgal etme pla¬nıyla alâkalıdır.

I. Mehmed'in Anadolu'daki vasattan Karamanlı ve Candaroğulları beyleri bu büyük sefere oğullarının kumandasında destek kuvvetler gönderdiler. I. Mehmed Eflak üzerine akın düzenledi. Yeni Yer-göğü (daha sonra Rusçuk) Kalesi'ni Tuna'-nın sağ kıyısında inşa ettirdi, ardından "Macaristan vilâyetine varıp Severin Kalesi'ni" aldı.[695] Neşrî'ye göre Eflak Voyvodası Mircea tes¬lim oldu ve üç oğlunu sultana rehin olarak gönderip haraç ödemeyi kabul etti.

Karakoyunlular'ın Azerbaycan ve Batı İran'daki başarısı ve 1. Mehmed'in Anado¬lu'daki statükoyu değiştirmesi Timurlu-lar'a karşı bir meydan okuma anlamına geliyordu. Şâhruh, doğudaki hâkimiyeti¬ni tesis ettikten sonra Batı'da kontrolü yeniden oluşturmak için harekete geç¬ti. Önce 819'da (1416) Osmanlı toprak¬larında iç savaşın yeniden başlamasına sebebiyet veren bir hareket olarak Se-merkant'ta tutuklu bulunan Mustafa'¬yı serbest bıraktı. Mustafa'nın serbest bırakılmasının Timurlu planı olduğu, I. Mehmed'in kardeşlerini bertaraf et¬mesinin ardından buna Şâhruh'un gös-terdiği tepkiden açıkça anlaşılmaktadır.[696] Buna cevabında I. Meh¬med, Karakoyunlu Kara Yûsuf u destek¬lemediğini ispat etmeye çalışmakta ve Osmanlı Devleti'nin bölünmesinin İslâm düşmanlarına yaradığını ve bu bölünme¬den dolayı Selanik dahil birçok yeri müs-lümanların kaybettiğini ileri sürmek¬tedir. 822'de (1419) Şâhruh'un Batı'ya geniş çaplı bir sefer hazırlığı Osmanlı ta¬rafında büyük endişeye yol açtı, hatta bu ihtimale karşı Karakoyunlular ile Osman¬lılar arasında elçiler gidip geldi.[697] Azerbaycan'ı işgal ettikten son¬ra Şâhruh, I. Mehmed'i uyararak Kara Yû¬suf un oğlu İskender'in Osmanlı toprakla¬rına sığınması halinde ona yardım etme¬mesini istedi.[698] Bu uyarıya cevabında 1. Mehmed tam bir teslimiyet ifade etti. Bu sırada Osmanlı¬lar büyük endişe ile doğu cephesindeki gelişmeleri izliyordu. Akkoyunlu Kara Os¬man'ın İskender tarafından mağlûp edil¬mesi üzerine [699] Şâhruh Doğu Anadolu'ya girmiş ve İsken¬der'e karşı ezici bir zafer kazanmıştı.[700] Bu ortamda I. Mehmed, Şâhruh tarafından tehdit edi¬len Memlükler'le dostane ilişkilerini sür¬dürmeye çalışıyordu.[701]

Son yılında I. Mehmed'in hastalandığı anlaşılmaktadır. Hastalığı sırasında en büyük amacı, büyük oğlu Murad'ın her¬hangi bir krize sebebiyet vermeksizin tah¬ta çıkmasını temin etmek olmuştur. Sü-leyman'ın oğlu Orhan kör edilip zindanda tutulmasına rağmen Mehmed'in kardeşi Mustafa ciddi bir rakipti ve bazı Osmanlı liderleri tarafından sultan olarak tanındı¬ğı için Bizans imparatoru onu uygun bir zamanda serbest bırakabilirdi. Şehzade Murad'ı destekleyenler, Mustafa'nın Öl¬düğü ve taht iddiasında bulunanın Düz¬mece Mustafa olduğu dedikodusunu yay¬dılar. Murad'ın tahta çıkışını sağlamak için yöneticilere karşı kendini çok liberal gös¬terdi ve imparatorla anlaşma yaptı.[702] Buna göre Murad Edirne'de kendisinin halefi olacak; oğlu Mustafa Anadolu'da kalacak; iki küçük oğlu Yûsuf (sekizyaşında) ve Mahmûd (yedi yaşında) II. Manuel'in yanında rehine olarak İstan¬bul'a gönderilecek ve buna karşılık impa¬rator da Mustafa'yı serbest bırakmaya-caktı.[703] İmparator bu iki Osmanlı şehzadesinin muhafazası için yıllık bir para alacaktı. I. Mehmed 23 Cemâzi-yelâhir 824'te (25 Haziran 1421) Edirne'¬de vefat ettiğinde Murad Bursa'da tahta çıktı ve kardeşlerini imparatora göndermeyi reddetti.

I. Mehmed'in saltanatı boyunca en te¬mel mesele, Osmanlı Devleti'nin Anadolu ve Balkanlar'da 1402 felâketinden sonra¬ki olumsuz şartlarda hâkim bir güç ola¬rak yeniden ortaya çıkmasının gerçekleş¬mesidir. İlk önce Ankara Savaşı'nın ardın¬dan askerî çöküntüye rağmen Osmanlı¬lar her iki bölgede de büyük askerî güç olmaya devam ettiler. İkinci olarak Os¬manlı hanedanı, feodal beyler ve bölge¬deki diğer hanedanlar üzerinde tek meş¬ruiyet kaynağı olan emperyal geleneği te¬sis edebildi. 1405 ve 1413 yıllarında me¬selâ Sırp prenslerinin arasındaki çekiş¬menin çözümünde Osmanlı yöneticileri devreye girmişti.[704] En az bunlar kadar önemli bir başka husus da Osmanlı askerî grupları, sipahiler, yaya, müsellem, kapıkulları ve köylülerin kendi statülerinin ve toprak hukukunun, meşruiyet ve kabulünün Os¬manlı merkezî hükümetinin varlığına ve işlerliğine dayalı olduğunu bilmeleriydi. Bundan dolayı Osmanlı tahrir ve timar sistemi bu dönemde geliştirilmiş ve yay¬gın olarak uygulanmıştır.

I. Mehmed'in altı oğlu (Murad, Mustafa, Kasım, Ahmed, Yûsuf, Mahmud) ile yedi kızının olduğu bilinmektedir. Bursa'da ca¬mi (822/1419), medrese, imaret ve türbe (824/1421) yaptırmış, bunlara vakıflar tahsis etmiştir. Ayrıca Edirne'de yaptırı¬lan Eskicami onun zamanında tamam¬lanmış (816/1413) ve buraya vakıf olmak üzere bir bedesten inşa ettirmiştir.

Ziyaret -> Toplam : 125,35 M - Bugn : 109408

ulkucudunya@ulkucudunya.com