AHMED HİKMET MÜFTÜOĞLU
01 Ocak 1970
(1870-1927) Edebiyatçı ve fikir adamı.
3 Haziran 1870'te İstanbul'da Süleyma-niye semtinde doğdu. Müftüler yetiştirmiş Morali bir aileden gelmektedir. Dedesi Tra-poliçe müftüsü Abdülhalim Efendi şiirle meşgul olmuş, 1820 isyanında şehri isyan¬cılara teslim etmek istemeyen ahaliye ön¬derlik ettiği için isyancılar tarafından öldü¬rülmüştür. Değişik vilâyet ve sancaklarda kapı kethüdâlığı yapan babası Yahya Se¬zai Efendi basılmamış bir divançe sahibi¬dir. Morali bir Halveti şeyhinin kızı olan an¬nesinin soyu Niyâzî-i Mısrî'ye kadar ulaşır. Yedi yaşında iken babasını kaybettiği İçin ağabeyi Refik Bey'in himayesinde yetiş¬ti. Rüşdiyeyi bitirdikten sonra Galatasaray Sultânîsi'ne yazdırıldı. Bu okuldan mezun olunca Hariciye Nezâreti Şehbenderlik Hiz¬metleri Kalemİ'nde memuriyete başladı (29 Ağustos 1889). Marsilya başşehbender-liği kançıları olarak tayinine kadar (11 Ekim 1893) Matbûât-ı Dâhiliyye Kalemi memur¬luğu ve Takvîm-i Vekâyi' İdaresi mütercim yardımcılığı görevlerini de yürüttü. 1893-1895 yıllarında Atina, Pire, Poti ve Kerç'te şehbender vekilliği ve şehbenderlik yaptı. Aralık 1895'te tayin edildiği Şehbenderlik Hizmetleri Kalemi sermüsevvidliği göre¬viyle İstanbul'a döndü. Serhalifeliğe kadar yükseldiği bu görevi Ekim 1908'de sona erdi. Buradan Ticaret ve Nâfia Nezâreti Ticaret Müdürlüğü'ne, ardından Hariciye Nezâreti Umûr-ı Ticâriyye Şubesi Müdür¬lüğü'ne nakledildi. Ayrıca Galatasaray Sul-tânîsi'nde imlâ, kıraat, Türkçe, kitabet ve edebiyat öğretmenliği yaptı (1898-1909). Aralan açık olduğu için Tevfik Fikret'in bu okula müdür olarak gelmesinden sonra oradan ayrılıp Darülfünun Edebiyat Fakül-tesi'nde hocalığa başladı. Burada edebiyat tarihi dersleri okuttu (1910-1912). Galata¬saray Sultanîsi'ndeki öğrencileri arasında Ahmed Hâşim, Abdülhak Şinâsi (Hisar) ve Hamdullah Suphi de (Tanrıöver) bulunu¬yordu. 1912 Eylülünde tayin edildiği Bu¬dapeşte Başkonsolosluğunun Mütareke'-nin ilanıyla lağvedilmesi üzerine İstanbul'a döndü. İki yıl sonra, daha önce ısmarlan¬mış olan savaş malzemeleriyle ilgili bir ko¬misyonun başkanlığı göreviyle yurt dışına gitti. Budapeşte, Viyana ve Berlin'de iki yıl kadar kaldı. Dönüşünde son halife Ab-dülmecid Efendi'nin başmâbeyinciliğine getirildi (Kasım 1922) ve halifeliğin lağve¬dilmesine kadar bu görevde kaldı (Mart İ924). 1926'da Ankara'da önce Hariciye Ve-kâleti'nin Konsolosluk Hizmetleri ve Tica¬ret Umum Müdürlüğü'ne, ardından bu ve¬kâletin müsteşarlığına tayin edildi. Sağlık problemleri sebebiyle Ankara'dan ayrıl-mak zorunda kalınca Anadolu-Bağdat demiryolları ile Elektrik Şirketi Yönetim Kurulu üyeliklerine getirildi. 19 Mayıs 1927'de vefat etti ve Maçka Şeyhler Me-zarlığı'nda defnedildi.
Ahmed Hikmet Galatasaray Sultânîsi'n-de bazı çalışmalarını hocası Muallim Na¬ci'nin eleştirisine sunmuş, ilk yazısı Sezâi-zâde Abdülhalim Hikmet imzasıyla Payi¬dar gazetesinde yayımlanmış (1887), Nâ¬mık Kemal'in ölümü üzerine bir mersiye yazmıştır. İlk neşredilen eseri Parmantiye yahut Patates adıyla çevirdiği bir fen ki¬tabıdır (1890). Dördüncü sınıfta ödev ola¬rak hazırladığı Leylâ yâhud Bir Mecnu¬nun İntikamı adlı uzun hikâyesi de bası¬lan ilk telif eseridir (1891). Fen alanındaki çevirileri dolayısıyla adı Servet-i Fünûn sayfalarında görünmeye başlamış, "Ro¬man Fabrikası" adlı makalesiyle derginin ilk yazarlarından biri olmuştur (1893]. Aynı yıl Hazîne-i Fünûn dergisinde çevirileri ve yazıları çıkan Ahmed Hikmet, yurt dışın¬dan döndüğü 1896'da Serveti Fünûn'-da bir araya gelen edebiyat topluluğuna (Edebiyât-i Cedîde) katılmıştır. Servet-i Fünûn'öa tercümeleri ve yazılan, özellik¬le de hikayeleriyle dikkat çekmiştir. Sonra¬dan Höristan ve Gülistan adlı kitabında bir araya getirdiği bu hikâyeler onun iki dönem halinde ele alınan yazarlığının dil ve duyarlılıkta Edebiyât-i Cedîde zevkine büyük oranda bağlı kaldığı birinci döne-mini temsil etmektedir. Bu devirde ferdî duyuş ve estetik kaygı ön plandadır. Dil¬de Arapça ve Farsça kelime ve terkiplere açıktır. İkinci döneminde Türkçülüğü be¬lirginlik kazansa da onda millî benliği oluş¬turan psikolojinin kökleri yurt dışındaki ilk görev yıllarına kadar iner. Edebiyât-i Cedî¬de devri Servet-i Fünûn'una Türklük ce¬reyanının ilk işaretleri Mehmed Emin'Ie (Yurdakul) beraber Ahmed Hikmetle gel¬miştir. Bu dönemde Servet-i Fünûn'da yayımlanan "Nakiye Hala", "Yeğenim" ve "İki Mektup" hikâyeleri onun millî ve içti¬maî meselelere duyarlılığını göstermek-tedir.
II. Meşrutiyetin ardından Türkçülük ce¬reyanının en hararetli taraftarlarından biri olmuş, bu sırada kurulan Türk Derne-ği'nin üyeleri ve Türk Yurdu Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer almıştır. 1912'de Atina'da yapılan XVI. Milletlerarası Şarki¬yatçılar Kongresi'ne Türk dili ve edebiya¬tıyla ilgili fikirlerini Fransızca bir bildiri ile sunmuştur. Türk Ocağı'na üye olarak fa-aliyetlerini desteklemiştir. Macaristan'da bulunduğu sırada birçok konferans yanın¬da milletlerarası kongrelere katılmış, Türk-Macar dostluğunun kuvvetlenmesine bü¬yük katkılar sağlamıştır. Budapeşte'deki faaliyetleri içinde Türkçe öğretimi için dershanelerin açılması, Türkçe bazı oyun¬ların sahnelenmesi, bir cami yaptırılması ve Gülbaba Türbesi'nin onarılması da bu¬lunmaktadır.
Eserleri.
A) Telifleri.
1. Leylâ yâhud Bir Mecnunun İntikam. [603]
2. Hâristan ve Gülistan.[604] Hâristan adıyla da yayımlanan eserin [605] yeni harflerle iki baskısı bu¬lunmaktadır. [606]
3. Kadın Oyuncak Değildir. [607]
4. Çağlayanlar.[608] Türkçülük anlayışına uygun olarak yazdığı hikâyeler¬den meydana gelmektedir. Hikâye tekni¬ği bakımından mükemmel sayılmasa da İçinde taşıdığı derin millî heyecan ve bu duyguların çerçevesini çizen fikirleriyle en fazla sevilen eseri olmuştur. 1940'tan baş¬layarak yeni harflerle de yayımlanmış, Fet¬hi Tevetoğlu'nun hazırladığı baskıya yaza¬rın kitaplarına girmemiş bazı hikâyeleri dahil edilmiştir. [609]
5. Gönül Hanım. Tasvîr-i Efkâr gazetesin¬de tefrika edilen bu romanı [610] Fethi Tevetoğlu yeni harflerle yayımlamıştır. [611]
6. Bigâne Durmayın Âşinânıza, Müftü¬oğlu Ahmed Iiikmet'in Mektup, Şiir ve Günlükleri.[612]
B) Tercümeleri.
Antoine A. Parmentie, Parmantiye yahut Patates [613] Alexandre Dumas Fils, Bir Riyazi¬nin Muaşakası yâhud Kâmil [614] Baronne de Staff, Tuvalet ve Letâfet-iÂzâ.[615]
Müftüoğlu'nun ölümü üzerine Türk Yurdu [616] ve Gü¬neş [617] dergilerinde onunla ilgili özel bölümlere yer verilmiştir. Ahmet Tetik, Ahmet Hikmet Müftüoğ¬lu'nun Hayatı, Eserleri ve Fikirleri Özerine Bir Araştırma adıyla doktora tezi hazırlamıştır.