DTP’ye bile razı olan ‘İşadamı’
HASAN ÜNAL 18 Eylül 2007
“MİLLİ devletlerde sermaye birikimi milli ellerde olmak zorundadır. Milli devletin her ferdi gibi sermayedar gurubu da temel milliyetçilik esaslarına ve devlet çıkarlarına saygılı davranmaya mecburdur. Toplum ve devlet kavramlarından uzaklaşan bir sermayedar topluluğu ulus devlet yapılarında ciddi bir tehdit demektir.”
Yukarıdaki satırlar 29 Ocak 2007 tarihli Tercüman’daki köşemde TÜSİAD hakkında yazdığım makalenin ilk bölümünü oluşturuyordu. Bütün milli-ulus devletlerde sermayedar, milletin fertlerinden değişik yöntemlerle kaynak transferi yapılmış insan demektir.
Zihniyet bunalımı...
AMAÇ bir Türk müteşebbis kitlesi ortaya çıkarmaktı. O kitle de yapacağı yatırımlarla Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunacaktı. Bu iş son zamanlarda epeyce yozlaştı; ama özü itibariyle yanlış değildi. Son zamanlarda bir yandan ihale ve hortumculuk girişimleri bu işi yozlaştırıken; öte yandan da Türk sermayedar kesiminin korkunç bir zihniyet bunalımına girdiği görüldü.
Başta TÜSİAD’ın önde gelen üyeleri olmak üzere pek çok iş çevresinde inanılmaz bir gayri milli gidişat gözleniyor. İkinci ve üçüncü nesiller sanki Türk değillermiş, Türk devletine veya Türk milletine hiç bir bağlılıkları yokmuş gibi demeç veriyorlar. Her dış politika konusunda Türkiye haksız, yanlış ve hatalı demeye getiriyorlar.
Birisi ipin ucunu iyice kaçırdı...
BUNLARDAN birisi, AKP’ye iş dünyasının neden destek verdiğini izah ederken, istikrar adına DTP’ye bile destek verebileceğine kadar götürdü işi. “Biz istikrarı kim sağlarsa ona destek veririzÖİş çevresi, AKP hükümetine CHP hükümetine değil istikrara destek veriyor. İktidardaki parti AKP değil, Türkiye Komünist Partisi veya Demokratik Toplum Partisi (DTP) olsaydı onlara da destek verirdik” dedi.
Tam bir gaflet örneği olan bu açıklamalara tepkiler yağınca tevil etme yoluna gitmiş ve şunları söylemiş: “Bazı ifadelerimi egzajere etmiş olabilirim ancak söylenmek istenen ve tarafımdan söylenen aynen şudurÖİşadamı gözlüğü ile bakıldığı zaman siyasi ve ekonomik istikrar her şeyin önünde gelir. AKP’nin iş dünyasınca desteklenmesinin asıl sebebi budur. Meşru olan tüm siyasi partilere de iş dünyası oy verebilir. Siyasi ve ekonomik istikrarı, huzuru ve barışı sağlayabildiği sürece her meşru parti iş dünyasından destek alırÖKaldı ki AKP, Türkiye’nin meşru ve birinci büyük partisidir. İş dünyasının; cumhuriyetin ve laikliğin temeline bir tehlike görmediği sürece AKP’yi desteklemesi çok normaldir, yadırganmamalıdır.”
Sirkatin söylerken...
BURADA söylenenlerin daha önceki açıklamayı ortadan kaldırması söz konusu bile değildir. Çünkü daha önceki örnekte verilen DTP’nin yöneticileri sanki bu şahsı yalanlarcasına PKK’ya terrorist diyemeyeceklerini ifade ediyorlar. PKK’ya ‘bizimkiler’ diye hitap ediyorlar.
Bu açıklamalarla ilgili iki temel sorun olduğu ortada. Birincisi, bütün parasını Türk Milleti’nden yani Ahmet’den, Mehmet’den, Ayşe’den ve Fatma’dan kazanan, Türk insanının kazancından kesilen vergileri değişik zamanlarda teşvikler olarak kullanan işadamlarının kendi toplumlarına bu derece yabancılaşmış olmalarıdır.
İkincisi ise Türkiye’nin milli davalarına bu denli kayıtsız hale gelmeleridir. DTP, Meclis’te temsil edilen bir parti. Eğer istikrarı DTP’nin iktidarı getirecekse, ona da hiç bir itirazı yok hazretin. Peki Türkiye işgal edilse, işgal güçlerinin mali istikrar kurma çabalarına da destek mi vereceksin? Yunan ordusu Anadolu’yu işgal ederken hayatta olsaydın, istikrar adına onlarla da mı işbirliği yapacaktın?
DTP’nin Meclis’te temsil edilmesi bu gerçeği değiştirmez. DTP’nin Türkiye’nin partisi olmadığı, ırkçı, etnik ve kafatasçı anlayışa sahip olduğu gerek DTP’nin şu ana kadar yaptığı girişim ve eylemlerden gerekse bu parti mensuplarının geçmişte vaki olan fiillerinden dolayı gayet açıktır.
Türk Milleti’nden özür dilemeli...
DOLAYISIYLA DTP her hangi bir konuşmada bu şekilde teşbih malzemesi de olamaz. AKP’ye neden destek verdiğini anlatmak isteyen bir insanın DTP’yi bu şekilde örnek yapması tam bir aymazlıktır ki, zaten DTP daha sonraki haftalarda PKK’ya terrorist demeyeceğini defaatle açıklarken bu işadamını gaflet uykusundan uyandırmak ister gibi davranmıştır.
Ama nerede?.. Hazretten Türk Milleti’ne yönelik bir özür hâlâ yok ortalıkta. İşin kötü tarafı bu şahsın başlangıçta demeç verirken iş dünyası adına konuşmuş olmasıdır. O halde iş dünyası denilen TÜSİAD’dan TOBB’a ve diğerlerine kadar herkes PKK ile bu denli içli dışlı olduğunu övünçle söyleyen bir partiye dahi destek verebilecek kadar zihniyet tahribatına mı uğradı? Eğer uğramadıysa ya bu adama Türk milleti önünde özür diletmeleri gerekir ya da kendilerini temize çıkarmak için bu şahsı bütün iş örgütlerinden atmaları lazım gelir. Aksi takdirde hepsinin birden PKK’lılık suçlamasıyla yüz yüze gelmeleri kaçınılmaz olacaktır.
