« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Eyl

2007

Amerika, Türkiye’den neler istedi?

HASAN ÜNAL 26 Eylül 2007

 AMERİKAN Dışişleri Müsteşarı Burns’ün Türkiye ziyaretinde neler konuşulduğu tam olarak açıklık kazanmadı; ancak gazetelere sızan bilgilerden İran konusunun hem bu ülkeye karşı girişilecek hava harekâtı hem de doğal gaz konuları itibariyle konuşulduğu anlaşılıyor. Bir diğer konu da tahmin edilebileceği gibi, Irak meselesi. PKK, Kuzey Irak meselesi vs...
Başbakan Erdoğan’ın görüşmelerin ardından basına yansıyan açıklamaları, Amerikalı ile müzakerelerin pek de iyi geçmediğine delalet ediyor. Ayrıca yine basına sızan bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla, Burns daha çok emreder gibi konuşmuş. Bir yandan yeni bir sayfa açılmasından bahsetse de, öte yandan ‘artık bu söylediklerimizi yapmak zorundasınız’ anlamına gelen bir üslup benimsemiş.

Cüretkâr ve küstah Amerikalı...

AKP iktidarının ne anlama geldiğini bu ziyaretçinin tavırları ve üslubu gayet iyi gösteriyor. Adam daha Ankara’ya gelmeden İstanbul’da Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret ederek kendisine ‘ekümenik’ hitabında bulunuyor. Bildiğimiz kadarıyla, her ne kadar meyyal olsa bile bu hükümetin dahi Patrikhane ilgili olarak resmi poltikasını değiştirdiği yok. Dolayısıyla resmen ve Türkiye zaviyesinden hadiseye baktığımız zaman ortada ‘ekümenik’ bir patrik yok; ama Amerikalı inadına inadına bunu yaparak işe koyuluyor.

Titiz gazeteci Güler Kömürcü’nün köşesinde aktardığına bakılırsa, küstah Amerikalı İstanbul’da iken TESEV’i de ziyaret etmiş. TSK aleyhine yayınlar ve faaliyetlerle dikkat çeken TESEV’i üstelik gizli saklı bir şekilde ziyaret etmesinin dostane hiç bir tarafı olamayacağı açık. Hükümet ve AKP politbürosu bu ziyaretten memnun olmuş olabilir. Ama resmi görevli bir Amerikan üst düzey memurunun İstanbul’da böyle ziyaretlerle işe başlaması hasmane bir tavırdan başka bir şey olamaz.
PKK’ya genel af istedi...

BURNS’ÜN Ankara’da AKP Hükümet yetkililerine Iraklı liderlerle de görüşmeleri telkininde bulunduğu gazetelere yansıdı. PKK konusu konuşulurken böyle bir telkinin yapılması ne anlama gelir? Ayrıca Iraklı liderler ne demektir? Abdullah Gül’ün ‘seçilmiş Iraklı bir lider’ olarak tanımladığı ve Çankaya’da ağırlayacağını açıkladığı Talabani’nin ne menem bir seçimle oraya geldiği malum.

Ama meselenin bu tarafını şimdilik bir kenara bırakalım. Diyelim ki, Talabani ile Irak Cumhurbaşkanı sıfatından dolayı bütün bu meseleleri konuşacağız. Peki Talabani dışında kimlerle görüşmemiz tavsiye ediliyor güya dostumuz olan küstah Amerika tarafından?

Barzani ile görüşmemiz isteniyor...

Barzani ile ne konuşacağız

BARZANİ ile bu meseleyi görüşmemizin istenmesiyle PKK’ya genel af talep etmek arasında hiç bir fark yoktur. Çünkü Barzani ve adamları Irak Başbakanı Maliki’nin Ankara ziyareti ve sonrasında yaptıkları açıklamalarda PKK’ya bakış açılarının ne olduğunu en belirgin ve en açık cümlelerle ifade ettiler. O günlerde Barzani ve hempaları defalarca PKK’yı terör örgütü olarak görmediklerini bile söylemediler mi? O halde onlarla ne konuşacağız?..

Barzani ve adamları yıllardan beridir bazan örtülü, 22 Temmuz’dan bu yana da oldukça açık ifadelerle PKK konusunda işe genel af ilan ederek başlamamız gerektiğini söyleyip duruyorlar. O halde bize ‘Iraklı liderlerle de görüşmeniz gerekir’ demek açıkça ‘PKK’ya genel af çıkartmalısınız’ demektir ki, bu sözün Başbakan Erdoğan’ı bile sinirlendirdiği anlaşılıyor.

Ancak Başbakan Erdoğan’ın anlaması gereken bir husus var: Kendisinin orada oturuyor olması ve bugüne kadar ‘Türk’ kimliğini bile tartışmaya açacak kadar ileri giden ve PKK çevrelerini cesaretlendiren sözlerinin tabii bir devamı budur. 2003 yılında Amerikalılar kendilerine yaptıkları telkinlerle ‘eve dönüş yasası’ çıkarttırmamışlar mıydı? N oldu?.. Serbest bırakılan katillerden eve dönen olmadı. Ama hepsinin tekrardan dağa çıktığını biliyoruz.
İran meselesi

AMERİKALI bunları talep ederken ‘defol git’ diyemeyen bir hükümet, İran konusunda ne tartışmış olabilir? ‘Gidin kardeşim, bu kirli İran işine bizi karıştırmayın’ demiş olabilir mi? Pek sanmıyorum. Irak’ın bölünmesi halinde Türkiye’nin ulusal bütünlüğüne ve milli güvenliğine tehdit oluşturacak bir kukla devletin kurulmasına izin vermeyeceğini Amerikalıya haykırmış olabilir mi?

Amerika’nın yaklaşan İran saldırısı sırasında Türkiye’den askeri, siyasi ve diplomatik manada neler istediği de bu görüşemelerde ele alınmış olabilir mi? Muhtemelen genel hatlarıyla bu konulara değinilmiştir. Ayrıca Amerika’nın Türk hava sahasını ve belki de İncirlik Üssü’nü isteyeceği açık. Acaba bu hükümet bunlara ‘hayır’ diyebilir mi?

Bu yazıyı yazmaya başladığım sırada gazetelerin internet sitelerinde Fransa’nın, Kürdistan’a konsolosluk açmak için kolları sıvadığına dair haberler vardı. Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner ile Barzani çok samimi pozlarda görünüyorlardı. Fransa’nın Sarkozy ile birlikte Amerika’nın kankası haline geldiğini dikkate alırsak, meselenin ne kadar hızla ilerlemekte olduğu daha iyi anlaşılır. Kukla devlet projesi ilerlerken, AKP Hükümeti, Türkiye’yi oyalamaya devam ediyor. Bakalım...

Ziyaret -> Toplam : 125,36 M - Bugn : 121962

ulkucudunya@ulkucudunya.com