« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

10 Tem

2012

EBÛ HAYYÂN EL-ENDELUSÎ

01 Ocak 1970

Ebû Hayyân Muhammed b. Yûsuf b. Alî b. Yûsuf b. Hayyân el-Endelüsî (ö. 745/1344) Endülüslü dil âlimi ve müfessir.
654 Şevvalinin sonlarına doğru (1256 Kasım ortalan) Gırnata'ya bağlı Matahşâ-reş kasabasında doğdu. Berberî bir aile¬den gelmektedir. Lakabı Esîrüddin olup Nahvî, Gırnâtî, Ceyyânî ve Nefzî nisbele-riyle de anılır.
Çocukluğunu ve gençlik yıllarını Gır-nata'da geçiren Ebü Hayyân. burada Abdülhak b. Ali el-Ensârî'den ifrad ve cem' yoluyla kırâat-i seb'a okudu, bu maksatla yirmi hatim İndirdi. Bu ilimde Ebû Ca'fer b. Tabbâ' ve Ebû Cafer Ahmed b. İbrahim b. Zübeyr gibi üstatlar¬dan da faydalandı. Ebü't-Hasan el-Übbezî. Ebû Ca'fer Ahmed b. İbrahim b. Zübeyr, İbn Ebü'l-Ahvas gibi hocalar¬dan Arapça dersleri aldı. Kendisini sarf, nahiv, dil. tefsir, hadis, usûl-i fıkıh ve kelâm konulannda çok iyi yetiştirdi. Tah¬silini tamamlayarak 674 (1275) yılından itibaren Arapça okutmaya başladı.
677 (1278) yılında[1] bilgisini arttır¬mak ve bazı hocaları ile aralarında çı¬kan anlaşmazlıkların meydana getirdiği huzursuz ortamdan uzaklaşmak için En¬dülüs'ten ayrılıp doğuya seyahat eden Ebû Hayyân önce Kuzey Afrika'ya gitti; oradan İskenderiye, Kahire, Mekke, Me¬dine, Bağdat ve Dımaşk'a geçti; bu ara¬da hac farizasını yerine getirdi. Bu mer¬kezlerde kendilerinden istifade ettiği âlimlerle hocalarının sayısı 450'ye ulaş¬maktadır. Aralarında Abdünnasîr b. Ali el-Meryûtî, İsmail b. Hibetullah el-Melî-cî, Ebü'l-İz Abdülazîz el-Harrânî, Bahâ-eddin Muhammed b. İbrahim İbnü'n-Nehhâs, Alemüddin Abdülkerfm b. Ali el-Irâki gibi âlimlerin bulunduğu birçok hocadan faydalanması yanında Şâmiyye bintü'l-Hâfız Ebû Ali Hasan b. Muham¬med et-Temîmiyye. Munise bintü's-Sul-tân el-Melikü'l-Âdil Ebû Bekir b. Eyyûb ve Zeyneb bint Abdüllatîf b. Yûsuf gibi kadın hocalardan da ders aldı. Öğrenci¬si Safedfye verdiği icazetnamede elliden fazla hocasının adını zikretmektedir.
Ebû Hayyân daha sonra Mısır'a döne¬rek Kahire'de ders verdi ve telifle meşgul oldu. Burada Câmiu'l-Akmer'de kı¬raat, el-Kubbetü'l-Mansûriyye'de tefsir okutan ve çeşitli ilimlerde müderrislik vazifesini ölünceye kadar sürdüren Ebû Hayyân'ın derslerinden pek çok âlim fay-dalanmış olup Tâceddin es-Sübkî ile ba¬bası Takıyyüddin es-Sübkî, Cemâleddin el-İsnevî, Selâhaddin es-Safedî, Bahâ-eddin İbn Akil, Sefâkusî. Sirâceddin el-Bulkînî ve İbnü'l-Lebbân bunlardan ba¬zılarıdır.
Türkçe. Farsça, Habeşçe ve Himyerî di¬lini de bilen, bu dillere dair eserleri olan Ebû Hayyân daha çok Arap dili ve gra¬meri alanlarında ün yapmış, nahivde Bas¬ra mektebinin görüşlerini benimsemiş ve bu mektebin öncülerinden Sîbevey-hi'nin güçlü bir savunucusu olmuştur. Hatta çağdaşı ve çok sevip takdir ettiği Takıyyüddin İbn Teymiyye'nin Sîbevey-hi'yi tenkit etmesi üzerine araları açıl¬mıştı.
Ebû Hayyân vaktinin çoğunu okuyup yazmak ve talebe yetiştirmekle geçirir, zeki ve çalışkan öğrencilerine özel ilgi gösterirdi. Derslerinde Sîbeveyhi"nin el-Kitâb'mı, kendi eserleri yanında İbn Mâ¬lik et-Tâî'nin gramerle ilgili eserlerini de okuturdu. Dil ve edebiyattaki geniş ve köklü bilgisinden dolayı "emîrü'l-mü'mi-nîn fi'n-nahv" ve "lisânü'l-Arab" gibi tak¬dir ifadeleriyle anılmıştır.
Ebû Hayyân sekizinci tabaka müfes-sirlerinden olup eserlerinin çoğu, bu ara¬da tefsiri daha çok gramer, lügat, bela¬gat ve fesahat ağırlıklı açıklamalarla do¬ludur. Aynı zamanda şair olan Ebû Hay¬yân'ın bir divanı vardır. Şiirlerinin bir kıs¬mı âiimane ve hakimane, bir kısmı da âşıkanedir. Şiirleri içinde müveşşah'la-rı daha parlaktır. Kâ'b b. Züheyr'in Ka-şîdetü'l-bürde'sme yazdığı nazire ol¬dukça başarılıdır.
Ebû Hayyân"ın Türk dili bakımından ayrı bir önemi vardır. 0 dönemde Türk dilinin Mısır'da sahip olduğu itibar onu Türkçe üzerinde çalışmaya yöneltmiş, Türk dilinin en eski gramer kitapların-dan biri olan ve daha sonra Doğu'da ya¬zılan benzeri eserlere kaynaklık eden Kitâbü'l-İdrâk li - lisânı'1-Etrâk'i ka¬leme almıştır. Ayrıca Zehvü'1-mülk fî nahvi't-Türk, el-Ef'âl fî İisâni't-Türk ve ed-Dürretü'1-mu.dıyye fî luğati't-Türkiyye adlı henüz ele geçmeyen eser¬leri telif etmiştir.
Aile fertleri hakkında yeterli bilgi bu¬lunmayan Ebû Hayyân'ın kaynaklarda Nudâr adında bir kızı, Hayyân adında bir oğlu, oğlundan Muhammed adında bir torunu ile künyesi Ümmü Hayyân olan bir hanımından bahsedilir. Hayatının son¬larına doğru gözlerini kaybetti. 28 Safer 745'te[2] Kahire'de vefat etti ve ertesi gün Sûfıyye Mezarlı-ğı'na defnedildi.
Ebû Hayyân başlangıçta Mâlikî iken o dönemde Endülüs'te çok yaygın olan Zâ-hiriyye mezhebine geçmiş, Mısır'a gittik¬ten sonra çoğunluğu Şafiî olan halkın mezhebini benimseyerek Şafiî olmuştur. Ancak Zâhiriyye'nin görüşlerine daima yakınlık duymuş, zaman zaman da bu¬nu açığa vurmuştur. Hz. Ali'ye karşı aşı¬rı sevgisi olan Ebû Hayyân, Mu'tezile ve Mücessime'ye ait görüşlerle felsefeden uzak bir hayat sürmüş, Mısır'da devlet adamlarıyla samimi ilişkiler kurmuştur. Çok yer gezip çeşitli insanlarla karşılaş¬tığı için herkese ihtiyatla ve şüpheci bir tavırla yaklaşır, kimsenin aleyhinde ko¬nuşmazdı. Cömertlikten hoşlanmadığı, cimriliğiyle övündüğü rivayet edilir. Ki¬tap satın alanları kınar, ihtiyaç duydu¬ğu kitaplan kütüphanelerden ödünç alıp okuduğunu söylerdi.
Eserleri.
Ebû Hayyân'ın kıraat ilminde on beş, tefsirde üç, hadiste iki, fıkıhta beş, edebiyat alanında on bir, çeşitli dil¬lerle (Arapça, Farsça, Türkçe, Habeşçe vb.) ilgili olarak yirmi altı. tarih sahasında dokuz olmak üzere yetmişten fazla eser yazdığı kaydedilmekte olup bunlardan günümüze ulaştığı bilinenler yirmi civa¬rındadır.
1- el-Bahrü'l-muhit. Nahvî-edebî bir tefsir olup ilk defa, kenarında müellifin en-Nehrü'1-mâd adlı eseriyle talebesi Tâceddin Ahmed b. Abdülkâ-dir'in el-Bahrü'l-muhît'm muhtasarı olan ed-Dürrü'l-lakit mine'1-Bahr bulunduğu halde sekiz cilt olarak yayım¬lanmıştır[3]. Yine sekiz cilt halinde Kahire'de yapılmış diğer bir baskısı daha vardır[4]. Ofset olarak Riyad ve Bağdat'ta da basılan eser, Arafat el-A'şâ Hassune, Sıdkî Mu¬hammed Cemîl ve Züheyr Caîd'in tashih-leriyle on cilt halinde yeniden neşredil¬miştir[5]. Sabri İbrahim es-Seyyid, bu tefsirle ilgili olarak Şevd-hidü Ebî Hayyân fî tetskih[6] ve İ'râbü'l-Kur'ân iî tefsiri Ebî Hayyân[7] adıyla iki eser kaleme almıştır.
2- en-Nehrü'l-mâd. el-Bahrü'l-muhitin bazı değişiklikler ve ilâvelerle kaleme alınmış bir muhta-sarıdır. Önce el-Bahrü'l-muhît'in kenannda basılan eser[8], da¬ha sonra Bûrân ed-Dannâvî ve Hidyân ed-Dannâvî tarafından iki cüz (üç cilt! halinde müstakil olarak yayımlanmıştır.
3- Tuhietü'1-erîb bimâ fi'1-Kur'ân mine'l-ğarîb. Kay¬naklarda İthâfü'î-erîb... adıyla zikredi¬len eser ilk defa Hama'da yayımlanmış (1345/1926), daha sonra Ahmed Matlûb ile Hadîce el-Hadîsî[10] ve Semîr el-Meczüb[11] tarafından tahkik edilerek neşredilmiş¬tir. Ayrıca Dâvûd Sellûm ve Nûrî Ham-müdî el-Kaysî. eseri alfabetik şekilde tertip ederek aslında bulunmayan bazı kelimeleri de eklemek suretiyle Tertîbü Tuhfeti'1-erîb bimâ ü'1-Kur'âni mi¬ne'!-ğarîb adıyla yeniden yayımlamış¬lardır.
4- Dîvânü Ebî Hayyân. Ahmed Matlûb ve Hadîce el-Hadîsfnin tahkikiyle neşredilmiştir.
5- Gâyetü'1-ihsan fi'n-nahv.
6- en-Nüke-tü'1-hisân fi şerhi Gayeti'i-ihsan. Ab-dülhüseyin el-Fetirnin tahkikiyle yayım¬lanmıştır.
7- el-İrtidö fi'1-fark beyne'd-dâd ve'z-za. Muhammed Hasan Âl-i Yâsîn tara¬fından tahkik edilerek yayımlanmıştır.
8- Menhecü's-sâlik fi'l-kelâmi Qaiâ Elfiyyeti İbn Mâlik. Sİd-ney Glazer'in tahkikiyle neşredilmiştir.
9- et-Tezyîl ve't-tek-mîi ü şerhi't-Teshil. İbn Mâlik et-Tâînin (ö. 672/1274) sarf ve nahve dair Teshî-lü'1-fevâ^id ve îekmîlü'İ-makâşid adlı eserinin on cilt halinde yapılmış şerhi¬dir. İlk iki cildi yayımlanmış olup[18] bazı kütüphanelerde çeşitli ciltle¬rinin nüshaları bulunmaktadır.
10- îrtişâfü'd-darab min lisâni'l-'Arab. et-Tezyîl ve'ttekmîl"m bir muhtasarı olup Mustafa Ahmed en-Nehhâs tarafından yayımlanmıştır[20]. Mezîd İsmâi! Nuaym bu eser üzerinde. Kahire Üniversitesi Külliyyetü dâri'l-ulûm'da Menhecü Ebî Hayyân en-Nahvî iî kitâbihî İrtişâfü'd-darab min lisânıl-Arab maca tahkiki faşl minhu adıyla bir doktora çalışması yap¬mıştır (1397/1978).
11- Tezkiretün-nü-hât. Dört cilt olduğu kaydedilen grame¬re dair bu eserin günümüze ulaşan ikin-ci cüzü Afîf Abdurrahman'ın tahkikiyle neşredilmiştir.
12- Kitâbü'l-İdrâk' li-lisânil-Etrâk. ei-İd-râk olarak da anılan eser, 2200 kelime¬lik bir sözlükle sarf ve nahiv bölümle¬rinden meydana gelmiştir. Kendi alanın¬da elde mevcut ilk eser olan bu kitap, önce Beyazıt Devlet Kütüphanesindeki[22] yazma nüs¬hası esas alınarak Mustafa Bey tarafın¬dan yayımlanmış (1309/1891-1892), da¬ha sonra Ahmet Caferoğlu İstanbul Üni¬versitesi Kütüphanesi'ndeki[23] nüshasını da dikkate alarak eseri yeniden tahkik ve tercüme etmiş¬tir.
13- Takrîbü'l-Mukar-rib. İbn Usfûr el-İşbîlî'nin gramere dair el-Mukarrib adlı eserinin şerhi olup Afîf Abdurrahman[25] ve Muham¬med Câsim ed-Düleymî[26] ta¬rafından yayımlanmıştır.
14- et-Tedrîb iî temsili tahsili't-Takrîb. Bir Önceki eserin birtakım örnekler ilâvesiyle yeni¬den telif edilmiş şekli olup bir nüsha¬sı Süleymaniye Kütüphanesi'nde bulun¬maktadır.
15- el-Lemhatü'l-bedriyye fi'l-cilmi'l-cAra-biyye. Nahve dair yedi babdan oluşan bu risaleye pek çok şerh yazılmıştır. Bun¬lardan İbn Hişâm el-Ensârfnin (ö. 761/ 1350) şerhi Salâh Râvî'nin[28], Muhammed b. Abdüddâim el-BirmâvT-nin (o. 831/1428) şerhi ise Abdülhamid Mahmûd Hassan el-Vekil'in tahkikiyle[29] basılmıştır.
16- el-Mevfûr min Şerhi İbn cUşfûr. Zeccâcrnin nah¬ve dair el'Cümeîü'l-kübrâ adlı eseri¬ne İbn Usfûr tarafından yazılan şerhin {eş-Şerhu't-kebîr) muhtasarıdır.
17- el-Mübdf îi't'taşrîf. İbn Usfûr'un el-Mümtic fi't-taşrît adlı sarfa dair eserinin[31] bir öze-tidir[32]. Muhammed ez-Zeyn Zerrûk bu eser üzerine Mekke Ümmülkurâ Üniver¬sitesi Külliyyetü'l-lugati'l-Arabİyye'de, ei-Cühûdü'ş-şarîiyye İİ~Ebî Hayyân en-Nahvî ma ca tahkik ve dirâse li - kitâ-bihi'l-Mübdf adıyla bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (1401/1981).
18- el-Hi-dâye fi'n-nahv.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 14526

ulkucudunya@ulkucudunya.com