Küresel saldırıdan yılmak yok
BEHİÇ KILIÇ 26 Eylül 2007
PROFESÖR Doktor Ahmet Saltık, Türkiye’nin eğik düzlemini yazdı... Bu değerli bilim adamının satırlarını hep birlikte okumayı öneriyorum...
Sayın Saltık diyor ki; 22 Temmuz seçimlerinin sonuçlarına gelince: Halk aç-işsiz-yoksul bırakıldı...
Bu acımasız araçlarla “terbiye edildi, korkutuldu, ürkütüldü!” Halkı bu saldırı ve şantajlardan korumak gerekirdi...
Bunu yapamadık... Gücümüz yetmedi...
Emperyalizm tüm mekanizmaları ile yüklendi ve ciddi bir başarı kazandı. Zafer, demokrasinin falan değil. Kimse kendini aldatmasın. Demokratik seçim falan yok ortada...
AB’si-ABD’si, Barzani’si-Talabani’si, PKK’sı-DTP’si, TÜSİAD’ı-gayrı milli sermayesi, komprador oligarşisi ve Türkiye’deki işbirlikçileri, medyası-iktidar beslemesi... İğrenç bir koalisyon! Bayram edişlerinden belli değil mi, “Türkiye’nin sözde 22 Temmuz 2007 Seçimi”ni kimlerin kazandığı...
Dezenformasyon iğfalinden başını doğrultamayan, örgütsüz, dağınık, tarihsel bilinçten yoksun, örgün eğitimde ortalama kalma süresi 4-4,5 yıl, kadınlarının 1/6’sı, erkeklerinin 1/9’u okuma yazma bilmeyen, dünyanın en borçlu ilk birkaç ülkesi içinde yer alan, gelir dağılımı adaletsizliğinde keza dünyada başa güreşen, borç ödeme adına stratejik ulusal varlıklarını ne idüğü belirsiz/belli odaklara peş keş çeken, halkını sadaka kültürü ile yoksulluk ve işsizliğe tutsak ederek tarikat-sadakat-AKP kıskacında güdümlü milyonlarca oy deposuna dönüştüren kokuşmuş bir yapının neresi demokrasi olabilir? Platon Antik Yunan’dan kalkıp gelse, görkemli yapıtı Devlet’i kahırla yırtar atardı korkarım.
Kazanan, “şimdilik” uluslararası sermaye ve Türkiye’deki ortaklarıdır. İlkel Atina demokrasisi de (en azından kadınlar hiç yok!), monarşik parlamentarizmi de, meşrutiyeti de, parlamenter demokrasisi de artık tarihsel ömürlerini tamamladı...
“İnsan Derisi ile Kaplı Anayasalar”ın hiçbir hükmü kalmadı. Dünya Ticaret Örgütü Başkanı Renato Ruggerio meydan okudu: “Biz Küreselleşmenin Anayasası’nı hazırlıyoruz. Ne hükümetler neyin altına imza attıklarının, ne de şirketler neler kazandıklarının farkındalar.”
(R. Ruggerio, DTÖ Eski Genel Başkanı, 1997)
Tam da “e-demokrasi” ile temsili olandan doğrudan demokrasiye geçme düşleri kurarken, bu aşamanın Küresel Emperyalizmin Yeni Dünya Düzeni = Tek Dünya Devleti = Amerikan Hegemonyası (ABD eski Dışişleri Bakanı, Dr. Henry Kissinger’in itiraflarıyla) tarafından tarihin çöp sepetine atılmasıyla PLÜTOKRASİ dönemine girmiş bulunuyoruz. Biz ulusalcılar için tablonun ciddi bir yenilgi olduğu su götürmez...
Serinkanlılıkla oturup “BİLİMSEL AKILCILIKLA” çözümlemeler ve eylem planları geliştirmeliyiz kanımca.
Mustafa Kemal’in inançlı aydınlarına yılgınlık yok...
En nazik yerden bizi vurmaya bakıyorlar : UMUTSUZLAŞTIRMAK...
An geldi, önce AB, sonra da TBMM’den “Prof.” ünvanlı kimi zavallılar, Anayasa’dan Atatürk’ü kaldırmayı büyük bir utanmazlıkla savunur oldular...
Emperyalizm topyekun abanıyor... Sorun yalnız Türkiye’nin sorunu değil... G23’ler bu amaçla kuruldu... Bizim de ancak TOPYEKUN ulusal dayanışma ile direnmemiz olanaklı. Üstelik bunu tek başına yapmamız da çok ama pek çok güç... Vakti zamanı geline de, -yeterince yumuşatma sonrası- sıranın BOP kapsamında sıcak işgale geleceği o denli net ki! Dolayısıyla Türkiye’nin yeni bir uluslararası rota çizerek,
60 yıllık Batı’lı (!) sözde müttefiklerle geldiği parçalanma ve iç savaş eşiğini artık görmesi gerek...
Tarihin kulvarlarında bu koşullarda, tam bağımsız ve özgür, ülke-ulus bütünlüğünü koruyabilen bir Türkiye’nin devamına olanak yok...
Tarihsel yürüyüş yeni kulvarlarda ve yeni “arkadaş devletlerle” sürdürülmek zorunda...
Yine Yüce Atatürk’ün taa 1922’lerden seslenen bir uyarısı ile sizi daha çok meşgul etmeden bitireyim:
“Bir yandan batının işçi sınıfı, öte yandan Asya ve Afrika’nın köleleştirilmiş halklar ı milletler arası sermayenin kendilerini yıkmak ve efendilerine büyük çıkarlar sağlamak için köle durumuna getirilmek istediğini anladığı ve sömürge politikasının işlediği suç Dünya işçilerince kavrandığı gün burjuvazinin gücü sona erecektir.” (22.10.1922)