ŞEHİT HİKMET TEKİN VE “KÜFÜRLE KOL KOLA GİREN MİLLİ GÖRÜŞ!”
Mustafa Birol Cevizoğlu 01 Ocak 1970
Hikmet Tekin...
Birçok kişi bu ismi tanımaz. Ülkücüler hariç!
Hikmet Tekin ülkücüler için önemli bir isimdir...
12 Eylül öncesi Türkiye’yi kana bulayanlar ve onlara dolaylı yollardan destek verenler de iyi tanırlar, Hikmet Tekin’i...
Çünkü biri öldürdü, diğeri de öldüreni affederek destek oldu...
Geçtiğimiz Perşembe günü Hikmet Tekin’in şehit edilişinin 31.yıldönümüydü. Şehit ülküdaşımız, başta Bingöllü hemşeri ve ülküdaşları olmak üzere tüm ülkücüler tarafından rahmet ve minnetle anıldı.
Referandumda AKP tabanının da “hayır” temayülüne girmesiyle birlikte, ülkücüleri kendi safına çekmeye çalışan Tayyip, nasıl oldu da bir mitingde bu olaydan da bahsederek gözyaşı dökmedi, hayret doğrusu. Başbakanın sahte gözyaşlarıyla İslami hassasiyeti yüksek olan insanları kendi safına çekmesine alışık olduğumuz bu günlerde, AKP ve başbakanın ülkücüler üzerindeki hesaplarını bozacağız. Bu vesileyle tüm ülkücü şehitlerimiz ve şehidimiz Hikmet Tekin, annesi ve kardeşine Allah’tan rahmet dilerken, bu olayda da Türk ve İslam düşmanlarıyla ortak hareket eden Milli Görüşçülerin gerçek yüzlerini açık edeceğim...
Hikmet Tekin, 11 Aralık 1977’de yapılan seçimlerde belediye başkanlığına seçilmiş doğunun yiğit evlatlarından biriydi. Ülkücüydü ve seçimlerde MHP’den aday olmuştu. Belediye başkanı seçildiğinde 27 yaşında idi. Bingöl’de halkın büyük çoğunluğunun oyunu alarak bu makama getirilmişti. Kısa sürede yaptığı hizmetler ile halkın teveccühünü iyice kazanan Hikmet Tekin’in kısa ömrü, hizmet aşkı, vatan sevgisi ve bölücülere karşı cesur duruşuyla geçti. O artık bölücü hainlerin ve onları uşak gibi kullanan sahiplerinin korkulu rüyasıydı...
Hikmet Tekin, ilk olarak 26 Ekim 1978’de silahlı saldırıya uğruyor ve ağır yaralanıyordu... Ancak vatan haini bölücülerin ısrarlı takipleri sonucu 12 Ağustos 1979 tarihinde tekrar pusuya düşürülerek, annesi Hamdiye Tekin ve kardeşi Ahmet Tekin ile birlikte şehit ediliyordu...
12 Eylül 1980 öncesi Bingöl Belediye Başkanlığı ülkücülerin elinde idi. Girdiği seçimde halkın büyük bir kısmının teveccühünü kazanarak belediye başkanı seçilen Hikmet Tekin, 12 Ağustos 1979 tarihinde annesi ve kardeşi ile şimdiki PKK tarafından şehit ediliyordu. O günlerde “Apocular” olarak tanınan eli kanlı çete, sahiplerinden aldığı emirle ülkücü Belediye Başkanı Hikmet Tekin’i şehit ediyordu.
Ülkücü Belediye Başkanı Hikmet Tekin’in Apocu (PKK) katiller tarafından şehit edilmesinin ardından yasa gereği belediye başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi gerekiyordu. İşte bundan sonra yaşananlar “ben insanım, ben Müslümanım, ben Türküm” diyen herkesin yüzünü kızartacak cinstendi... Hikmet Tekin’i bölücüler “şehit” etmişti ama “küfürle kol kola giren Milli Görüşçüler”in tutumu ise “öldürmüştü.”
Ülkücü şehit Hikmet Tekin’in ardından yenilenmesi gereken belediye başkanlığı seçimleri gelip çatmıştı. Bunun üzerine MHP yeniden bir aday çıkartıyordu. Ancak diğer bütün partiler MHP’ye karşı birlik oluyor ve Rıza Bazangi adlı adayı destekliyorlardı. Rıza Bazangi, Apoculardan (PKK) Perinçekçilere kadar tüm komünist ve bölücü gruplarca destekleniyor ve MHP’nin karşısına tek aday olarak çıkartılıyordu. “Tüm küfür cephesinin desteklediği Rıza Bazangi” sizce hangi partiden ortak aday gösteriliyordu dersiniz?
CHP mi?
Kesinlikle yanıldınız!
Şimdi sıkı durun! “Tüm küfür cephesince desteklenen Bazangi”, o yıllarda şimdiki başbakan Tayyip’in İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanlığı yaptığı MSP’den aday gösterilmişti!
Hatta Perinçek’in Aydınlık Gazetesi 19 Ekim 1979 tarihli nüshasında, iki gün sonra (21 Ekim 1979) yapılacak seçimlerde “Bingöl’de barış, birlik ve huzurun sağlanması için MHP’ye karşı olan tüm güçlerin MSP adayı Bazangi’yi desteklemesi gerektiği” çağrısında bulunuyordu. Tüm bölücü ve komünist güçlerin MSP adayını desteklemesine rağmen seçimlerden yine ülkücüler galip çıkıyor ve MHP adayı Bingöl Belediye başkanlığını kazanıyordu...
AKP tabanındaki büyük çoğunluğun geçmişte yaşananları öğrendikçe referandumda “hayır” diyeceğine olan inancım daha da artmaktadır...
Başbakana artık inancı kalmayan samimi AKP tabanına geçmişe ait bilgiler vermeye devam edeceğim...
Ha, esas sözüm “evet” oyu vereceğini açıklayan “eski ülkücülere!”
12 Eylül’de yapılacak referandumda “evet” oyu vermek, şehit Hikmet Tekin’in aziz hatırasına saygısızlığa “evet” demektir...
12 Eylül’de yapılacak referandumda “evet” oyu vermek, şehit Hikmet Tekin’in şehadetinden sonra yaşananlara “evet” demektir...
12 Eylül’de yapılacak referandumda “evet” oyu vermek, şehit Hikmet Tekin’in aziz hatırasına karşı “küfürle kol kola giren Milli Görüşçülere” “evet” demektir...
Bu yazıyı yazarken bilgisine başvurduğum ve hafızamı tazelememe yardımcı olan Bingöllü ülküdaşım A.Kadir Caf’a da selam ve saygılarımı sunarım...