ALİ NUTKİ DEDE
01 Ocak 1970
(1762-1804) Mevlevî şeyhi, şair ve bestekâr.
5 Muharrem 1176'da [1103] İstanbul'da Yenikapı Mevlevîhanesi ci¬varında bir evde doğdu. Babası, adı ge¬çen mevlevîrıanenin şeyhlerinden Kütah¬yalı Seyyid Ebûbekir Dede, annesi ise Galata Mevlevîhanesi şeyhlerinden Kut-bünnâyî Osman Dede'nin kızı Saîde Hanım'dır. Doğumundan bir müddet son¬ra, amcası Ömer Dede'nin oğlu semâ-zenbaşı Sahfh Ahmed Dede'nin (ö 1813) himayesine verildi. Daha on dört yaşla¬rında iken bilhassa dinî bilgilerde yetiş-miş bir kişi olarak kendini göstermeye başladı. Babasının 3 Receb 1189'da [1104] vefatı üzerine Yenikapı Mevlevi’hanesi'ne şeyh tayin edilerek ken¬disine Çelebi Ebûbekir Efendi tarafın¬dan destar giydirildi. Otuz sene şeyhlik makamında bulunduktan sonra Cemâziyelevvel 1219'da [1105] der¬gâhtaki odasında vefat etti ve aynı der¬gâhın hazîresine defnedildi. Defteri Dervi’şân'da Afffe adında bir kızının oldu¬ğu kaydedilmektedir.
Derin ilmi, mütevazi kişiliği ile herke¬sin hürmetini kazanarak devrinin belli başlı şeyhleri arasında yer alan Ali Nutkî Dede aynca edebiyat ve mûsiki ile de meşgul olmuştur. Çeşitli kaynaklarda, önceleri babasının verdiği Memiş. da¬ha sonra da Nutkî mahlasını kullanarak yazdığı manzumelere rastlanmaktadır. Şeyhliği sırasında dergâha intisap eden, mukabele'ye giren ve çilelerini doldu¬ran dervişler ile Yenikapı Mevlevîhanesi hakkında çeşitli bilgilerin yer aldığı Def¬ter-i Dervîşân adıyla bilinen bir esere başlamıştı. Ancak vefatı üzerine yarım kalan bu eser, kardeşi Şeyh Abdülbâki Nasır Dede tarafından tamamlanmıştır. [1106] Ali Nutkî Dede'nin edebiyat ve mûsiki alanında ün yapmış birçok kişinin yetiş¬mesinde de büyük emeği geçmiştir. Bun¬lar arasında, Konya'da başladığı çilesini İstanbul'da Ali Nutkî Dede'nin yanında tamamlayan Şeyh Galib ile haftanın be¬lirli günleri bu dergâha devam eden Hamrnâmîzâde İsmail Dede, bilhassa zik¬redilmelidir. Ali Nutkî Dede'nin bestelediği ve ölümünden bir ay kadar önce dergâhta okunan “Şevkutarab Mevlevî Ayini'ni, talebesi olmasına rağmen İsmail Dede'ye ithaf etmesi, aralarında¬ki samimiyetin bir neticesidir. Ali Nutki Dede'den zamanımıza ulaşan tek eser olan bu Mevlevi âyininin Türkiye'de ay¬rı zamanlarda yapılan iki nota neşrinde İsmail Dede'nin eserleri arasında gösterilmesinin sebebi anlaşılamamıştır.