“Asker ne yapıyor?” diye soranlara...
Serdar AKİNAN 03 Ekim 2007
Türkiye terör konusunda Irak yönetimiyle bir mutabakata varıyor.Manşetlere bakarsanız PKK’nın son duasını okuması gerekiyor.
PKK’ya ‘sıcak takip’ darbesi... Kandil’e kilit vurma imzası... Irak’la PKK’ya karşı anlaşma...
Yıllardır PKK’nın Irak ayağını kesemediğimiz için bu terör bitmiyor muydu? Şimdi görünen o ki bu mutabakatla işi hallediyoruz.
Gerçek bu mu? Valla, bence bu değil...
Bu mutabakatın bir siyasi bir de hukuki boyutu var.
Hukuki boyutu şu: Bu anlaşma her iki ülkenin parlamentolarında onaylanması durumunda geçerlilik kazanacak.
Irak parlamentosunda Şiiler, Sünniler ve Kürtler var... Kürtler bu anlaşmayı onaylamaz.
Varsayalım onayladılar.
Bu anlaşmanın bence en kritik maddesi sıcak takip hakkına açıklık getiren 4. maddesidir.
Bu maddenin ilk cümlesi sınır ihlali yapılmaması gerektiğini söylüyor. İkinci cümlesi ise açıkça, “önce izin al sonra gir” diyor.
Diyelim PKK bir karakolu bastı ve 10 askerimizi şehit etti. Teröristler Irak sınırına doğru kaçıyor ve 2 saat içinde Irak sınırını geçecekler. Bu anlaşmaya göre asker önce Ankara’ya Genelkurmay’a baskını haber verecek. Genelkurmay Dışişleri’ne haber verecek. Dışişleri bu konuyla ilgili Bağdat’a ulaşacak. Yazılı olarak olayı bildirecek. Bağdat ne yapacak?
Irak Anayasası’nın 110. Maddesi’ne göre kuzey sınırının güvenliğinden sorumlu olan peşmergeye haber verecek. Yazılı olarak. Onlar da bir kısmı PKK saflarından devşirilmiş peşmerge kuvvetleriyle olay mahalline intikal edecekler. Bu arada Selahaddin Bağdat’a Türkiye’nin sınırda sıcak takip yapıp yapamayacağını araştırdıklarını yazılı olarak bildirecek. Bağdat bu açıklamayı yazılı olarak Türk Dışişleri’ne sunacak...
Dışişleri de Genelkurmay’a yazılı olarak Irak’ın sıcak takip konusunu değerlendirdiğini söyleyecek.
Bu arada 10 şehit ne mi olacak?
Onlar muhtemelen memleketlerine gönderilmiş ve defnedilmiş olacaklar.
Siyasi boyutu ise bir başka komedi...
Hatırlar mısınız bir terörle mücadele koordinatörlüğü kurulmuştu...
Ne oldu?
Şimdi koordinasyon kurulu kurulacak...
Onlar da iş takibi yapar mı bilemiyorum... Çay paralarını kimin ödeyeceği sıkıntısı olmasın gerisi kolay.
Bu arada askerin sessizliğini eleştiren bir kesim türedi.
22 Temmuz sonrası asker yenildiği için sessiz kalıyormuş. Böyle saçma sapan bir uğultu var bir kesimde.
Asker, ne sahada kurulan 1. ve 2. Cumhuriyetçi takımların karikatürize ilk 11’leriyle ilgileniyor...
Ne de arkasında kimsenin durmadığı bir taslak anayasa metni üzerinden kopartılan “Malezya olur muyuz?” saçmalığıyla vakit harcıyor.
Ama “karanlık savaş” konsepti içinde son derece kapsamlı asimetrik bir savaş düzeneğine geçiyor.
Ve, ABD’de (ile?) kaim birilerinin, büyük bir yanılsama ile, “umduğu gibi” AKPARTİ burada topyekün hasım değil...
Tam tersine, bu asimetrik savaş çağında, meselenin çok boyutlu bir milli dava olduğunu düşünen her unsur, görünüşte atomize duran bu kollektifin mütemmim cüzü...
Ve, tersi de doğru...