Sivas Kongresi Kararları’nda “Manda ve Himaye Kabul Edilemez!” Cümlesi Yoktur
Sinan Tavukçu 01 Ocak 1970
4 Eylül’de başlayan Sivas Kongresi’nde alınan kararlar 11 Eylül 1919 tarihinde, Umumi Kongre Heyeti tarafından “Umumi Kongre Beyannamesidir” başlığıyla kamuoyuna ilân edilmiştir. Ancak ne hikmetse bugün, Umumi Kongre Beyannamesi’nin orijinal metnine ulaşmak neredeyse imkânsızdır. İnkılap tarihçilerinin kitaplarında da Sivas Kongresi kararlarının orijinal metnine rastlanmaz. Bu kitaplarda, günümüz Türkçesine çevirme bahanesine sığınılarak, tahrif edilmiş, bir birinden farklı metinler Sivas Kongresi kararları olarak sunulmaktadır.
Mesela, günümüzde bilgi kaynağı olarak başvurulan Wikipedi’de, Sivas Kongresi kararları olarak 8 maddeden oluşan aşağıdaki metin yer almaktadır:
1. Milli sınırları içinde vatan bölünmez bir bütündür; parçalanamaz.
2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir.
3. İstanbul Hükümeti, harici bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
4. Kuva-yı Milliye'yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hâkim kılmak temel esastır.
5. Manda ve himaye kabul edilemez
6. Milli iradeyi temsil etmek üzere, Meclis-i Mebusan'ın derhal toplanması mecburidir.
7. Aynı gaye ile, milli vicdandan doğan cemiyetler, "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında genel bir teşkilat olarak birleştirilmiştir.
8. Genel teşkilatı idare ve alınan kararları yürütmek için kongre tarafından Temsil Heyeti seçilmiştir.
Ortalama bir Türk vatandaşının Sivas Kongresi hakkında bildiği, belki de tek şey, bu kongrede “Manda ve Himaye Kabul Edilemez!” kararının alınmış olduğudur. Halbuki, aşağıda orijinal metnine yer verdiğimiz gibi, bu kongrede “Manda ve Himaye Kabul Edilemez!” kararı alınmamıştır. Orijinal metnin inkılap tarihi kitaplarında yer almamasının sebebi, zihinlerde oluşturulan bu ezberin bozulması tehlikesidir.
Sivas Kongresi’ne dönecek olursak, bu kongre aslında Erzurum Kongresi’nde alınan kararları bazı değişikliklerle onaylayan bir kongreydi. Gerek Erzurum, gerekse Sivas Kongresi’nde teyit ve tekrar edilen önemli kararlardan ikisi; “her türlü işgal ve müdâhaleyi Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine hizmet etme” olarak kabul etme kararı ile, “milliyet esaslarına riayetkâr ve memleketimize karşı istila emeli beslemeyen herhangi devletin fennî, sınaî, iktisadi muavenetini memnuniyetle karşılama” kararlarıydı. Bu kongre beyannamelerinde işgalci İtilaf devletlerine (İngiltere, Fransa ve İtalya) yönelik doğrudan bir meydan okuma söz konusu olmadığı gibi, onları rahatsız etmeyecek bir dil kullanılmasına bilhassa özen gösterilmiştir. Nitekim, Erzurum Kongresi beyannamesini Erzurum’da elden alan İngiliz istihbarat subayı Rawlinson, 14 Ağustos'ta İstanbul'a ulaşıp mezkûr beyannamenin bir kopyasını İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı'na vermiş ve daha sonra gelişmeleri değerlendirmek üzere çağrıldığı Londra’ya gitmiştir.
İtilaf devletlerini rahatsız etmeyecek bir dil kullanılmasına özen gösterildiği iddiamızı tevsik etmek bakımından, Erzurum Kongresi’ni müteakiben Sivas’ta bir kongre hazırlığı yapılması için Heyeti Temsiliye tarafından Sivas Valisi Reşit Paşa’ya gönderilen 21 Ağustos 1919 tarihli aşağıdaki telgraf dikkate değerdir (Telgraf, Heyeti Temsiliye adına M. Kemal, Hüseyin Rauf, Raif, Hüsrev ve 15.Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir tarafından imzalanmıştır):
“(…) Fakat milletin azim ve iradesi Allah’ın yardımıyla Kongre’nin yapılmasını kolaylaştırdığından Beyannamenin yayımlanması üzerine İtilaf devletleri, milletin bağımsızlığını ve varlığını kurtarmak meşru emeliyle toplandığını, hiçbir fikri tecavüz beslemediğini görerek İngilizler bile memnuniyet gösterdiler. Hatta bu konuda ayrıntılı bilgi vermek üzere Erzurum Temsilcisi Kaymakam (Yarbay) Rawlinson Londra’ya hareket etti ve yazdığı mektubunda aynen şunları söylemektedir. “Daha sonra tekrar gelmem mümkündür. Bu halde daha mesut şartlar altında görüşmek hazzına ulaşacağım.” Dersaadet’ten aldığımız bilgide de, bütün İtilaf Devletleri’nin meşru ve makul olan bu milli cereyanı pek tabii gördükleri, bilhassa Amerikalıların milletin genel fikirlerini anlamaya son derece önem verdikleri, genel bir şekilde toplanacak olan Sivas Kongresi kararlarının beklendiği, hatta milletle doğrudan doğruya temas için Sivas’a İstanbul’daki heyetten iki Amerikalı siyasi memuru göndermeye karar verdikleri bildirilmektedir…”[1]
Bu telgraftan sonra, M. Kemal’in Heyeti Temsiliye adına Sivas’ta 3. Kolordu Erkânıharbiye Riyaseti’ne gönderdiği telgrafta da:
“(…) İstanbul’daki yabancıların milletin bu gibi gösterilerini pek tabii ve meşru bulduğu istihbar kılındığı gibi, Erzurum Kongresi’nin İngiliz ve Amerikalılara pek iyi etki yaptığı ve hatta Amerika heyetinden iki sorumlu temsilcinin Sivas’a gönderilmek üzere bulunduğu da ayrıca kayda değerdir…” denilmektedir.[2]
Bu telgraflardan görüleceği üzere, İtilaf devletleri arasında yer almayan Amerika’dan iki kişilik bir heyetin gelmesi Heyet-i Temsiliye’ce dört gözle beklenmektedir. 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’nda İngiltere ısrarla, Ermenistan ve İstanbul-Boğazlar mandasını Amerika’nın üstlenmesini istemiş, Paris Konferansı ABD’nin mandalar konusunda görüşünü belirleyene kadar Türklerle barış görüşmesi yapılmasını ertelemişti. ABD Başkanı T.W.Wilson, eğitimci Henry C. King ve işadamı C.R. Crane’i Arap toprakları da dâhil olmak üzere, Osmanlı topraklarında bir Amerikan mandası kurulması imkânlarını araştırmak maksadıyla görevlendirmişti. İşte beklenen bu iki Amerikalı, “King-Crane Komisyonu” olarak da bilinen komisyonun üyeleri Henry C. King ve C. R. Crane’di. Ancak, bu komisyon Sivas’a gelmedi. Yerlerine Chicago Daily News muhabiri Louis Edgar Browne’u gönderdiler.Browne, 13 Ekim 1919 tarihli Chicago Daily News’te yayımlanan haberinde Sivas Kongresi’ne katılma nedenini aşağıdaki gibi açıklıyordu:
“…Küçük Asya’ya araştırma yapmak üzere gönderilen Amerikan Komisyoneri C. R. Crane Sivas Kongresi’ne gözlemci olarak katılması için davet edildi, fakat zamanı yoktu ve yerine ben gittim. Az veya çok Arap geceleri deneyimim ve Türkçem vardı. Kemal Paşa, Rauf Bey ve bugünün Osmanlı İmparatorluğu liderleri ile aynı odaları paylaştım. Kongre’nin birçok oturumuna katıldım.[3]
Louis Edgar Browne’un Sivas’taki faaliyetleri konusunda daha geniş bilgi için, tarafımdan yazılan “Sivas Kongresi’nde Manda Tartışmaları ve Bir Amerikalının Şahitliği” isimli makaleye bakılabilir (Bkz. http://www.haber10.com/makale/20972/).
Gerek Erzurum, gerekse Sivas Kongre beyannamelerinin 7’inci maddelerinde; “milliyet esaslarına riayetkâr ve memleketimize karşı istila emeli beslemeyen devlet” olarak tarif edilen ve fennî, sınâi, iktisâdî yardımlarının memnuniyetle karşılanacağı devlet olarak bahsedilen, Amerika Birleşik Devletleri idi. Heyeti Temsiliye telgraflarında bahsedilen ve Sivas’a gelmeleri beklenen Amerikalı ziyaretçiler, bu mevzuları konuşmak üzere davet edilmişlerdi. Amerikan mandası ve şartlarının müzakere edildiği Sivas Kongresi’nde, “Manda ve Himaye Kabul Edilemez!” cümlesinin yer aldığı bir karar alınmadığı gibi, yayınlanan beyannamede de böyle bir ifadeye yer verilmemiştir. Üstelik Amerikan Senatosu’na, senatörlerden oluşan bir tahkik heyetinin Türkiye’ye gönderilmesini talep eden bir mektup yazılmış ve gönderilmiştir. Mektup, Sivas Milli Kongresi adına Mustafa Kemal Paşa, Başkan Vekili Rauf Bey, İkinci Başkan Vekili İsmail Fazıl Paşa ve iki divan kâtibi tarafından imzalanmıştır (Bkz. Prof. Dr. Recep Toparlı, Sivas Kongresi’nin Tutanakları). [4]
Kazım Karabekir’in İstiklal Harbi hatıralarını ihtiva eden “İstiklal Harbimiz” isimli kitabının 216 ve 217’inci sayfalarında5] yine, Prof. Dr. Recep Toparlı tarafından hazırlanan “Sivas Kongresi’nin Tutanakları” isimli kitabın 257-259’uncu sayfalarında Sivas Kongresi kararlarının Latin alfabeli orijinal metni mevcuttur. Aşağıda, Sivas Kongresi kararlarının Kazım Karabekir tarafından yayımlanan metni ile, her maddenin altında günümüz Türkçesine uyarlanmış haline yer verilmiştir.
Sivas, 11/9/1335
UMUMİ KONGRE BEYANNAMESİDİR
Bütün milletlerce malûm olan mehalik-i hariciye ve dahiliyenin tevlid etmiş olduğu (iç ve dış tehlikelerin doğurduğu) intibahı milliyeden (milli uyanıştan) doğan kongremiz mukarrerat-ı (kararları) âtiyeyi ittihaz etmiştir.
1- Devlet-i Aliye-i Osmaniye ve Düvel-i İtilâfiye arasında mün’akit mütarekenamenin imza olunduğu 30 Teşrinievvel 334 tarihindeki hududumuz dâhilinde kalan ve her noktası İslâm ekseriyet-i kahiresiyle meskûn olan memâlik-i Osmaniye aksamı yekdiğerinden ve camia-i Osmaniye’den gayrı kabili tecezzî ve hiçbir sebeple iftirak etmez bir kül teşkil eder; Memâlik-i mezkûrede yaşayan bilcümle anâsır-ı islâmiye yekdiğerine karşı hürmeti mütekabile ve fedakârlık hissiyatıyla meşhun ve hukuku ırkiye ve içtimâiyeleriyle şerâiti muhitiyelerine tamamıyla riayetkâr öz kardeştirler.
Osmanlı Devleti ile itilaf Devletleri arasında yapılan Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her noktasında çok büyük bir İslâm çoğunluğunun bulunduğu Osmanlı ülkesinin parçaları birbirinden ve Osmanlı topluluğundan parçalanamaz ve hiç bir sebeple ayrılmaz bir bütündür. Bu ülkede yaşayan bütün Müslüman halklar, birbirine karşılıklı hürmet ve fedakârlık duygularıyla dolu, birbirlerinin ırkî ve sosyal haklarına saygılı, yaşadıkları muhitin şartlarına tam olarak riayetkâr öz kardeştirler.
2- Câmiayi Osmaniye’nin tamamiyeti ve istiklâli millîmizin temini ve makam-ı muallâyı hilâfet ve saltanatın masuniyeti için Kuva-yı milliye’yi âmil ve irâde-i milliyeyi hâkim kılmak esastır.
Osmanlı toplumunun bütünlüğü, milli istiklalimizin sağlanması, Hilâfet ve Saltanat yüce makamının dokunulmazlığı için Kuva-yı milliye’yi etkili ve milli iradeyi hâkim kılmak esastır.
3- Memlâiki Osmaniye’nin herhangi bir cüz’üne karşı vaki olacak müdahale ve işgale, ve bilhassa vatanımız dâhilinde müstakil birer Rumluk ve Ermenilik teşkili gayesine mâtuf harekâta karşı Aydın, Manisa, Balıkesir cephelerinde mücâhedât-ı milliyede olduğu gibi müttehiden müdafaa ve mukavemet esâsı meşruu kabul edilmiştir.
Osmanlı topraklarının herhangi bir parçasına karşı yapılacak müdahale ve işgale ve özellikle vatanımız içinde müstakil birer Rumluk ve Ermenilik kurulmasına yönelik hareketlere karşı, Aydın, Manisa ve Balıkesir Cephelerindeki milli cihatlarda olduğu gibi, elbirliğiyle savunma ve direnme esası meşru kabul edilmiştir.
4- Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız bilcümle anâsır-ı gayr-ı müslimenin her türlü hukuku tabiiyetleri tamamıyla mahfuz olduğundan, anâsır-ı mezkûreye hâkimiyet-i siyâsiye ve muvâzenet-i içtimâiyemizi ihlal edecek imtiyazat itâsı kabul edilmeyecektir.
Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız, bütün gayr-i müslim azınlıkların her türlü hakları bütünüyle mahfuz bulunduğundan, bu azınlıklara siyasî egemenlik ve toplumsal dengemizi bozacak imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir.
5- Hükûmet-i Osmaniye bir tazyîki hâricî karşısında memleketimizin herhangi bir cüz’ünü terk ve ihmal etmek ıztırarında bulunduğu takdirde makamı hilâfet ve saltanatla vatan ve milletin masuniyet ve tamamiyetini kâfil her türlü tedabir ve mukarrerat ittihaz olunmuştur.
Osmanlı Hükümeti bir dış baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa, Hilafet ve Saltanat makamı ile vatan ve milletin dokunulmazlığını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü tedbir ve kararlar alınmıştır.
6- Düvel-i itilâfiyece mütarekenâmenin imza olunduğu 30 Teşrinievvel sene 334 tarihindeki hududumuz dâhilinde kalıp azim ekseriyeti İslâmiyye ile meskûn olan ve harsî ve medenî faikiyeti müslümanlara ait bulunan vahdeti mülkiyemizin taksimi nazariyesinden bilkülliye feragatle bu topraklar üzerindeki hukuk-u târihiye, ırkiye, diniye ve coğrafyamıza riayet edilmesine ve buna mugayir teşebbüsatın iptaline ve bu suretle hak ve adle müstenit bir karar ittihaz olunmasına intizar ederiz.
İtilaf Devletleri’nce Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalıp İslâm çoğunluğunun oturmakta olduğu, kültür ve medeniyet üstünlüğünün Müslümanlarda bulunduğu ve bir bütün teşkil eden vatan topraklarının taksimi görüşünden büsbütün vazgeçip, bu topraklar üzerindeki tarihi, ırki, dini ve coğrafi haklarımıza riayet edilmesine ve buna aykırı teşebbüslere son verilmesine ve böylece hakka ve adalete dayalı bir karar alınmasını bekleriz.
7- Milletimiz insani, asri gayeleri tebcil ve fennî, sınai ve iktisadi hâl ve ihtiyacımızı takdir eder. Binaenaleyh devlet ve milletimizin dâhilî ve haricî istiklali ve vatanımızın tamamiyeti mahfuz kalmak şartıyla altıncı maddede musarrah hudut dâhilinde milliyet esaslarına riayetkâr ve memleketimize karşı istila emeli beslemeyen herhangi devletin fennî, sınaî, iktisadi muavenetini memnuniyetle karşılarız. Ve şerâit-i âdile ve insâniyeyi bir sulhün de acilen takarrürü selâmet-i beşer ve sükûn-u âlem namına âhzı âmâl-i milliyemizdir.
Milletimiz insani, muasır (çağdaş) gayeleri yüceltir, teknik, sınaî ve ekonomik durumu ve ihtiyacımızı takdir eder. Böylece devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı sınırlar içinde, milliyet esaslarına saygılı olan ve memleketimize karşı istila emeli gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sınaî, ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız. Bu adaletli ve insani şartları(ın gerçekleşmesi), bir barışın acilen kararlaştırılması, insanlığın selameti ve dünyanın esenliği adına, en has milli emelimizdir.
8- Milletlerin kendi mukadderatını bizzat tâyin ettiği bu tarihî devirde hükûmet-i merkeziyemizin de irade-i milliye tâbi olması zaruridir. Çünkü: irade-i milliyyeye gayri müstenit herhangi bir hey’eti hükûmetin indî ve şahsî mukarreratı ve milletçe mutâ olmadıktan başka, haricen de muteber olmadığı ve olamayacağı şimdiye kadar mesbuk ahval ve netayic ile sabit olmuştur. Binaenaleyh milletin içinde bulunduğu hali zecret ve endişeden kurtulmak çarelerine bizzat tevessüle hacet kalmadan hükûmeti merkeziyemizin meclisi milliyi hemen ve bilâ ifadeden toplaması ve bu suretle mukadderatı millet ve memleket hakkında ittihaz ettiği eyleyeceği bilcümle mukarreratı meclis-i millinin murakabesine arz etmesi mecburidir.
Milletlerin kendi geleceğini bizzat kendilerinin tayin ettiği bu tarihi dönemde İstanbul Hükümeti’nin de milli iradeye bağlı olması zaruridir. Çünkü milli iradeye dayanmayan herhangi bir hükümetin keyfi kararlarına milletçe baş eğilmediği gibi, böyle kararların dışta da muteber olmadığı ve olamayacağı, şimdiye kadar geçen olaylarla ve sonuçlarla ortaya çıkmıştır. Böylece, milletin içinde bulunduğu sıkıntı ve endişeden kurtulmak çarelerine bizzat başvurmasına gerek kalmadan, İstanbul Hükümeti’nin milli meclisi hemen ve hiç zaman yitirmeden toplaması ve böylece milletin, memleketin geleceği üzerinde alacağı bütün kararları milli meclisin denetimine sunması mecburidir.
9- Vatan ve milletin mâruz olduğu mezalim ve âlam ile ve tamamen aynı gaye ve maksatla vicdan-ı milliden doğan vatani ve milli cemiyetlerin ittihadından mütehassıl kitle-i umumiye bu kere ”Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” ünvanıyla tesmi olunmuştur. Bu cemiyet her türlü fırkacılık cereyanlarından ve ihtirasat-ı şahsiyeden külliyen müberra ve münezzehtir. Bilcümle Müslüman vatandaşlarımız bu cemiyetin azâ-yı tabiyesindendirler.
Vatan ve milletimizin maruz kaldığı zulüm ve elemler ile ve hepsi aynı amaç ve maksatla milli vicdandan doğan vatansever ve milli cemiyetlerin birleşmesinden oluşan genel topluluk, bu kez “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adını almıştır. Bu cemiyet her türlü particilik akımlarından ve şahsi ihtiraslardan uzaktır ve arınmıştır. Bütün Müslüman vatandaşlarımız bu Cemiyet’in tabii üyeleridir.
10- Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin 4/Eylül/1335 tarihinde Sivas şehrinde in’ikad eden umumî kongresi tarafından maksad-ı mukaddesi takip ile teşkilât-ı umumiyeyi idare için bir (Hey’et-i Temsiliye) intihab edilmiş ve köylerden vilâyet merkezlerine kadar bilcümle teşkilât-ı milliye takviye ve tevhid olunmuştur.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin 4 Eylül 1919 tarihinde Sivas’ta toplanan Genel Kongresi tarafından, mukaddes maksadı takip ve genel teşkilatı idare etmek için bir Heyet-i Temsiliye seçilmiş ve köylerden il merkezlerine kadar bütün milli teşkilatlar takviye edilmiş ve birleştirilmiştir.
Umum Kongre Heyeti
________________________________________
[1] Kemal Atatürk. Nutuk c.III, Vesikalar, TDT Enstitüsü, İstanbul-1961, Vesika:43, s.934-935.
[2] Kemal Atatürk. Nutuk c.III, Vesikalar, TDT Enstitüsü, İstanbul-1961, Vesika:44, s.935-936.
[3]Dr. Deniz Bilgin. ABD’li Gözüyle Sivas Kongresi: Amerikan Mandası ve Gazeteci Louis Edgar Browne’ın Faaliyetleri, Kaynak Yayınları, İstanbul Ocak-2004.
[4] Prof. Dr. Recep Toparlı. Sivas Kongresi’nin Tutanakları, Sivas Valiliği Kültür Müdürlüğü Yayınları-2010, Ek.19, s. 29
[5]Kazım Karabekir. İstiklal Harbimiz, Türkiye Yayınevi, İstanbul-1960.