ELMAS MEHMED PAŞA
01 Ocak 1970
(ö. 1109/1697), Osmanlı sadrazamı.
Kastamonu'nun Cide kazasına bağlı Hoşalay köyünde muhtemelen 1661 yı¬lında doğdu. Babası Savruk adında bir gemi reisiydi[1]. Rivayete göre "Elmas" lakabı kendisine düzgün bir endama ve pürüzsüz bir yüze sahip olduğu için verilmiştir. Küçük yaşta kalemiye ricali zümresine girdi. Başbâ-ki kulu Divrikli Mehmed Ağa'ya intisap ederek mühürdarı oldu. Mehmed Ağa'nın Trablusşam'a tayini üzerine onunla birlik¬te gitti. Devrin padişahı IV. Mehmed ta¬rafından İstanbul'a çağrılarak Enderun'a alındı (1678). Daha sonra Has Oda'da çu¬hadar, ardından da rikâbdar oldu[2]. Kısa zamanda yüksele¬rek li. Süleyman'ın cülusunu müteakip önce silâhdarlığa, sonra da kısa aralıklar¬la mîrialemliğe ve hazine kethüdâlığına, 1689'da da Rumeli beylerbeyiliği pâyesiyle nişancılığa getirildi. Bu görevde iken kendisine vezâret rütbesi de verildi. II. Ahmed zamanında (169-695) ikinci ve¬zir, II. Mustafa'nın cülusunun ardından rikâb-ı hümâyun kaymakamı oldu; bir süre sonra da Sürmeli Ali Paşa'nm yerine sadrazam tayin edildi.[3]
II. Mustafa'nın. 1683 Viyana bozgunun¬dan sonraki askerî başarısızlıklara ve toprak kayıplarına son vermek için bizzat sefere çıkma kararı alması üzerine Tem¬muz 169S'te başlayan sefer sırasında Mehmed Paşa, Niş Kalesi'nin onarımı için keşifte bulunduğu gibi Tuna üzerinde Pançova Köprüsünün kurulmasına neza¬ret etti. Lİppa (Lipve) Kalesi'nin fethini sağladı ve Avusturyalı General Veterani kumandasındaki ordunun Tımış suyu ke¬narında yenilgiye uğratılmasında önemli rol oynadı. Saksonya elektörü Frederic Auguste'ün (Osmanlı tarihlerinde Nalkı-ran) Tımışvar'ı kuşatması üzerine II. Mus¬tafa ile birlikte Nisan 1696'da ikinci defa Avusturya seferine çıktı. Osmanlı ordu¬sunu karşılamak için muhasarayı kaldıra¬rak Tımışvar eyaletinde Bega nehri boy¬larına gelen Auguste Ulaş (Olash) mevki¬inde bozguna uğratıldı.
Elmas Mehmed Paşa, 1697'de II. Mus¬tafa ile birlikte üçüncü defa Avusturya seferine çıktı. Belgrad ovasında yapılan istişarî toplantılarda iki görüş ortaya çık¬tı. Birincisinde Tuna, Tımış, Bega ve Tisa nehirlerinin bulunduğu Tımışvar yönüne, ikincisinde ise daha yakındaki Varadin cihetine gidilmesi teklif edilmekteydi. Bi¬rinci görüşün temsilcisi Tımışvar muha¬fızı Koca Cafer Paşa, ikincisinin temsil¬cisi Belgrad muhafızı Amcazade Hüseyin Paşa idi. Bazı çağdaş kaynaklara göre çevresine karşı sert muamelesinden do¬layı diğer vezirler sadrazamdan çekindik¬leri için açıkça fikir beyan etmemişlerdi. Sonunda zaptı daha kolay olan Varadin yerine, akarsulardan ve bataklıklardan geçmeyi ve birçok köprü kurmayı gerektiren birinci görüş tercih edildi. Bu tercih-te sadrazama muhalif olanların ve onun kolay zafer kazanmasını istemeyenlerin rolü olduğu öne sürülürse de çağdaş bir kaynakta, Tımışvar'da yaptırdığı binalan padişaha göstermek isteyen Koca Cafer Paşa'nın ağır bastığından söz edilmek¬tedir.[4]
Kabul edilen harekât planına göre Baçka ovası ile Segedin ve Yanova kaleleri fethedilip Orta Macaristan itaat altına alınacak ve buraya. Avusturyalılar'a kar¬şı mücadele eden Macar millî kahrama¬nı Tököli İmre kral yapılacaktı. Bunun üzerine ordu Pançova sahrasına geçiril¬di. 110 parçalık ince donanma da Tuna'da Tisa suyuna doğru hareket etti. Tisa kenarına gelinince Elmas Mehmed Pa¬şa daha köprü kurulmadan karşı tarafa geçti ve Titel Kalesi'ni fethetti. Halbuki o civarda 8000 dolayında bir Avusturya kuvveti bulunuyordu. Asıl ordunun geçmesi için de sadrazamın muhalefetine rağmen Zenta civarında Tisa nehri üze¬rine köprü kurulmasına karar verildi, öte yandan Prens Eugen Osmanlı ordu¬sunun harekâtını takip ettiği gibi casus¬ları vasıtasıyla sadrazam ile muhalifleri¬nin çekişmelerinden de haberdardı. Sek¬sen üç tonbaz üzerinde kurulan köprü iki günde tamamlandı. Avusturya ordu¬sunun civarda bulunduğu haberi üzeri¬ne padişah, hazine, yeniçeriler, silâhdar-lar, cebehâne ve toplar acele olarak kar¬şıya geçirildi. Elmas Mehmed Paşa ile yeniçeri ağası ve diğer bazı ordu ileri ge¬lenleri düzeni sağlamak üzere nehrin di¬ğer yakasında kalmışlardı. Bu durumu öğrenen Prens Eugen derhal hücuma geçti. Bunun üzerine veziriazam yanında bulunan eyalet askerleriyle savunma ted¬birleri alırken bir yandan da askeri sü¬ratle karşıya geçirmeye çalışıyordu. Pani¬ğe kapılan askerlerden 2000 kadarı köp¬rüden geçerken nehre düşüp boğuldu. Az sayıdaki askerle müdafaaya hazırlanan Mehmed Paşa'nın sert muamelesi, 60.000 kişilik Avusturya ordusunun hücumu kar¬şısında panik halinde bulunan asker arasında öfke ve kızgınlığa yol açtı. Askerle¬rin köprüye doğru kaçmaya başlamaları üzerine köprünün iki tonbazını kaldırtan ve yalın kılıç askerin karşısına dikilen El¬mas Mehmed Paşa bu sırada muhteme¬len askerler tarafından öldürüldü.[5] Köprünün ortası da parçalan¬dığı için karşıya geçemeyen askerlerin bir kısmı suda boğularak, geriye kalanı da çarpışa çarpışa öldü. Birçok kuman¬dan şehid olurken önemli miktarda silâh, mühimmat ve SOO'den fazla zahire ara¬bası, bu arada sadrazamın üzerinde bu¬lunan II. Mustafa'nın mührü düşman eli¬ne geçti. Bu mühür halen Viyana Müze-si'nde saklanmaktadır. Zenta bozgunun¬dan sonra padişah ve ordunun esas kıs¬mı Tımışvar'a çekildi. Belgrad muhafızı Amcazade Hüseyin Paşa sadrazamlığa getirildi.
Elmas Mehmed Paşa devlet işlerin¬de başanlı olmakla birlikte sert miza¬cı yüzünden çevresindekileri kendisine düşman etmişti. Sadâretine kadar ge¬nellikle sarayda görev almasından do¬layı askerî işlerden pek anlamamasına rağmen başkalarının fikirlerine de önem vermezdi. Hemen bütün kaynaklar Zen¬ta bozgunundan onu sorumlu tutmak¬tadır.
Elmas Mehmed Paşa'nın ölümü sırasın¬da otuz altı yaşında olduğu belirtilir. Sad¬razamlığı iki buçuk yıla yakın sürmüştür. Büyük kardeşi Tımışvar muhafızı Mus¬tafa Paşa daha önce Avusturya ordusu¬nun kaleyi muhasarası sırasında şehid düşmüştü. Oğlu Mustafa Bey de çeşitli devlet hizmetlerinde bulunmuştur.