« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Eyl

2012

ŞEHRİYAR

01 Ocak 1970

Tam adıyla “Seyyid Mehemmed Hüseyin Behcet Tebrizî”'dir. Mehemmed (Muhammed)Hüseyin şairin küçük adıdır. Behcet Tebrizî soyadı, (Seyyid) peygamber soyundan geldiğiiçin) lakabı, Behçet aynı zamanda ilk mahlası, Şehriyar ise daha sonraki mahlasıdır.Türk dünyasının 20. asırda yetiştirdiği en önemli şairlerden olan Şehriyar, Tebriz’in ünlüavukatlarından Hacı Mîr Ağa ile Kövkeb hanım’ın oğlu olarak 1906 (ya da kimi kaynaklaragöre 1904) yılında Tebriz’de dünyaya geldi. İran Türkleri’nin tarihi ve çağdaş merkezi olanTebriz, İran’ın batıya açılan yüzü olması dolayısıyla ülke için son derece önemli bir merkezdi.O dönem Türk Kaçar hanedanlığı tarafından yönetilmekte olan İran’da, Avrupa etkisiyleuygulanmasına çalışılan meşruti fikirler, gerek Osmanlı İttihatçıları, gerekse Rusyaegemenliğindeki Kuzey Azerbaycan’dan ilk olarak Tebriz’e gelmekte ve taraftar bulmaktaydı.Bu yönüyle şehri, o dönem Osmanlısının Selanik şehriyle benzeştirebiliriz.Şehriyar’ın çocukluğu ve ilk öğrenimi, 1909 yılında İran’da ilan edilen meşrutiyet veakabinde meydana gelen karışıklıklar dönemine denk gelmektedir. Bu dönemde önce babasından ilk eğitimini alan Muhammed Hüseyin, ardından da Tebriz’deki Medrese-yiMüttehide'de eğitimine devam etmiştir. 1921 yılında kaydolduğu Darülfünun’dan, maddizorluklar yüzünden ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu dönemde, çocukluğundan itibaren ilgiduyduğu şiire ciddi olarak dönmüştür.1932 yılında devlet memurluğuna başlayan Muhammed Hüseyin, 1935 yılında önce babasınıkaybetmiş, ardından da Tahran’da sürülmüştür. Bu dönemde ruhsal bunalıma düşen şairinçeşitli ruh çağırma seanslarına ve bazı tarikatların toplantılarına da katıldığı bilinmektedir.1947 yılından sonra ise bu bunalımlı ruh halinden çıkarak tekrar Tahran’da memuriyetedevam etmiştir.1950’li yılların başlarında Şehriyar’ın hayatında önemli değişiklikler meydana geldiğinigörüyoruz. Bunlardan ilki, annesinin isteği üzerine, o zaman kadar şiirlerini hep Farsça kalemealmış olan Şehriyar’ın Türkçe şiirler yazmaya başlamasıdır. Bu hususla ilgili olarak CevatHeyet’in kitabında nakledilen bir sahne şöyledir: "Bir gün annesi ona (Şehriyar'a) diyor ki"Oğlum, de-yirler sen böyük şair olmuşsan, amma men senin dediyin şe'rleri başa düşmürem.Beş niye menim dilimde demirsen? Bir az da menim dilimde söyle ki, men de başa düşüm"(Cevat Hey'et-Azerbaycan Edebiyatı Tarihi)."
İşte bu öğüt, Muhammed Hüseyin Şehriyar’ın hayatında bir dönüm noktası olmuştur.Annesinin 1953 yılındaki vefatından sonra yazdığı iki şiirden bir tanesi Farsça “EyvayMaderem” (Eyvah Annem) şiiridir. Diğer şiiri ise, 20. yy Türk Edebiyatının şaheserlerinden bir tanesi sayılan ünlü “Heyder Baba’ya Selam” şiirinin ilk bölümüdür. Bu şiirde geçen“Heyder Baba”, şairin memleketi olan Tebriz yakınlarında bulunan bir dağın adıdır.Annesinin ölümü üzerine Tahran’dan ayrılan Şehriyar, memleketi olan Tebriz’e yerleşmiş vekendisinden genç bir akrabasıyla evlenmiştir. Bu evliliğinden 4 çocuğu olmuştur.Tebriz’e yerleştikten sonra, o yıllarda Fars rejimi tarafından baskı altında tutulan AzerbaycanTürklerinin milli edebiyat mücahidi olmuştur. Tebriz’deki milli hava içerisinde “Heyder Baba’ya Selam” şirinin ikinci bölümünü yazmıştır.“Heyder Baba’ya Selam” şiiri, sadece İran Türklerinin değil, bütün Türklerin vatanözlemlerine tercüman olmuştur. Daha 1960’lı yıllarda, gerek Türkiye, gerek SovyetAzerbaycanı, gerekse de dünyanın diğer ülkelerinde büyük ilgiyle karşılanan bu şiir, şimdiyekadar 76 dile çevrilmiştir. Bu şiire çeşitli cevaplar yazılmış, bu cevaplar da edebiyatdünyasında yerini almıştır. Ayrıca şiir çeşitli dönemlerde ve çeşitli bestekarlar tarafından bestelenmiş ve dünyanın çeşitli ülkelerinde şarkı olarak seslendirilmiştir. Bunlardan enünlüsü, Azerbaycanlı Halk Sanatkarı merhume Rubabe Muradova tarafından seslendirilendüzenlemedir.İran’da yaşayan Türklerin bayraktarı haline gelen Şehriyar, bir yandan edebiyat çalışmalarınısürdürürken, öte yandan da Tebriz’de banka memurluğuna devam etmiş ve bu görevdenemekli olmuştur.1976 yılında, Tahran’a yaptıkları bir ziyaret esnasında eşi Aziza hanım’ın vefat etmesi şairiderinden üzmüştür. 1984 yılında, doğumunun 80. yılı münasebetiyle Tahran’da törenler düzenlenmiş, ayrıca kendisine devlet nişanı verilmiştir.Kronik akciğer hastalığı nedeniyle uzun müddet hastanede tedavi gören Şehriyar, 18 Eylül1988 tarihinde Tahran’da vefat etmiştir. Ölümü üzerine, İran genelinde yas ilan edilmiş eTebriz esnafı dükkanlarını açmamıştır.
Türkçe ve Farsça dışında Arapça ve Fransızca da bilen Şehriyar, İranlı şairlerin tabiri ile“bütün Şark aleminin iftiharı”dır.Sağlığında alınan bir kararla 16 Mart günü, İran genelinde Şehriyar Günü olarak kutlanmaktadır.
TÜRKÇE ESERLERİ:
ESERLERİ
1- Heyderbaba'ya Selam (yazılışı 1953, basılışı 1954)
2- Türkün Dili (1969)
3- Memmed Rahim'e Cevab (1967)
4- Sehendim (1970)
5- Behcetabad Hatiresi
6- El Bülbülü
7- Süleyman Rüstem'e Cevaplar
8- Döyünme ve Söyünme
9- Getme Tersa-Balası
10- Naz Eylemisen
11- Türk Övladı Gayret Vahtıdır
12- Derya Eledim
13- Türkiye'ye Heyali Sefer

Ziyaret -> Toplam : 125,35 M - Bugn : 113327

ulkucudunya@ulkucudunya.com