MUDANYA BIRAKIŞMASI VE YANKILARI
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin YAMAN 01 Ocak 1970
Mudanya Bırakışması süreci hem ulusal, hem de uluslararası olaylar-
la bağlantılı gelişmiş, atılan her yeni adım tarafların politikalarını yeniden
ve hızla gözden geçirmelerine neden olmuştur. Savaşla barış arasındaki
çizgide en zor tercihin yapıldığı, zaman zaman belirsizliklerin arttığı, yö-
netimlerin kamuoyunlarını tatmin etme zorunluluklarının da belirginleşti-
ği önemli bir ara dönem, geçiş dönemidir.
Mudanya öncesi ve sonrası ile barış umutlarının, beklentilerinin ta-
raflara yansımasıdır. Yüzyıllık hesapların gölgesinde, üçbuçuk yıl süren
savaşın sona erdirildiği diplomatik savaş alanıdır.
Türk Kurtuluş Savaşı boyunca ateşkes ve barış girişimleri ile zaman
zaman karşılaşmaktayız. Türk ordusunun başarıları doğrultusunda bu giri-
şimler hızlanır. Bunun bir göstergesi de kamuoyuna yansıyan konferans
toplanma yerleri ile ilgili haberlerdir. Başta Venedik olmak üzere İzmit,
Beykoz, Üsküdar, İzmir adlarının sıkça geçtiği görülür'. Bu girişim ve
duyumların eyleme dönüşme süreci ancak Büyük Taarruz'un inkar kabul
etmeyen gerçekleri karşısında Yunanistan'ın 2 Eylül 1922'de İngiltere'ye,
Türkiye ile ateşkes yapabilmesi için aracılık yapması teklifi ile başlar2.
İtilaf devletlerinin İstanbul temsilcileri 4 Eylül 1922 günü Yunanistan'ın
ateşkes istediğini Ankara hükümetine iletmişler, hükümet de bunu Başku-
mandan Mustafa Kemal Paşa'ya telgrafla bildirmiştir. Mustafa Kemal
Paşa, cepheden Ankara hükümetine 5 Eylül'de gönderdiği yazıda; Ana-
dolu'daki Yunan ordusunun kesin bir yenilgi aldığını, yeniden önemli bir
direnme göstermesinin düşünülemeyeceğini belirterek, ateşkes antlaşma-
sının ancak Trakya için sözkonusu olabileceğini söylemiştir. Bunun için
de, 10 Eylül gününe kadar Yunan hükümetinin resmi başvurusu halinde
ileri sürülecek koşullan bildirmiş, 10 Eylül'den sonra yanıtın başka türlü
olabileceğinin altını çizmiştir3. Mustafa Kemal Paşa'nın amacının İtilaf
1 Bkz. Hakimiyet-i Milliye gazetesi Ağustos-Ekim 1922 sayılan ve Peyam-ı'Sabah
gazetesi Ağustos-Eylül 1922 sayılan.
2 Bilal Şimşir, İngiliz Belgeleriyle Sakarya'dan İzmir'e (1921-1922), 1972, s. 479.
3 Atatürk, Nutuk, C.II, 1970, s.675-676; TBMM. Gizli Celse Zabıtları, C.m,
(7.9.1922), s.750-751; Hakimiyet-i Milliye, "Altlanmayacağız" (4.9.1922), s.l.
devletleri tam olarak devreye girmeden Anadolu'nun askeri harekatla bo-
şaltılması işlemini tamamlamak olduğu görülür.
İtilaf devletleri, Anadolu'nun boşaltılması şartı ile Yunanistan'ın
ateşkes istediğini 7 Eylül günü resmen Ankara hükümetine bildirmişler-
dir. Bu tarih aynı zamanda Yunanistan yönetimindeki çözülüşün ve kar-
gaşanın da başlangıcı olacaktır .
Kendisini savaşın dışında gösterme çabası içindeki İngiltere [Türk-
Yunan Savaşı olarak gösteriyor], Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları
ile karşı karşıya gelme olasılığı kesinlik kazanınca, gerçeklerle yüzyüze
geliyordu. Bu aşamada Türklerle savaşıp savaşmama arasındaki ince çiz-
gide İngiliz onur ve prestijini kurtarma çabası ile savaş riski, hem Lloyd
George hükümeti, hem İngiliz kamuoyu ve hem de müttefiklerini zor du- ,
rumda bırakacaktır. 15 Mayıs 1919'da İzmir'de başlayan süreç, tam tersi-
ne dönerek yerini yine İzmir'de, 9 Eylül 1922'de yeni bir sürece bırakmış-
tı. Bu bağlamda 10 Eylül 1922 tarihi, Yunanistan'ın tamamen dışlandığı
görüşmeler sürecinin başlangıcı olacaktır. Batı Anadolu'yu kurtaran Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi Ordularının, işgal altında bulunan boğazlara
ve Trakya'ya yönelmesi yeni ve aynı zamanda tehlikeli bir gelişme olarak
değerlendirilmiş, özellikle İngilizler, Ankara-Londra ilişkilerini ve Anka-
ra'nın İngiltere'ye karşı tutumunu, İngiltere ile savaş halinde olunup
olunmadığını öğrenmek üzere girişimlerde bulunmaya başlamışlardır .
Lloyd George bu girişimlerinin sonucunu beklemeden, Türklerin
Avrupa'ya geçmesini önlemek ve ne pahasına olursa olsun Türkleri dur-
durmak gerektiğini ileri sürerek Çanakkale'de bir ittifak cephesi yarat-
mak çabasına girişmiş6, General Harington da benzer bir amaçla emir bile
almaya gerek görmeksizin müttefik devletlerin İstanbul'daki Yüksek ko-
4 Şimşir, a.g.e„ s.517. Yunan hükümeti istifa etmiş (7.9.1922), yeni bir hükümet ku-
rulmasına karşın 24 Eylül'de Sakız ve Midilli adalarında Venizelos taraftan subaylann
başlattığı, sonra Selanik ve Atina'ya doğru yayılan bir ayaklanma çıkmıştır. Kral Konstan-
tin 27 Eylül 1922 de Yunanistan'ı terkedecektir; Genelkurmay Başkanlığı, Türk İstiklâl
Harbi (Batı Cephesi), CJI, ks.6, kp.IV, 1969, s.38.
5 Girişimler hk. bkz. Gotthard Jaschke, "Mustafa Kemal'in Amiral Brock'a Mektu-
bu", Belleten, C.XXXVI, 1972, s.535-537,539; İzmir'de bulunan İtilaf devletleri konso-
lostan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek üzere randevu istemişler, kendilerine 9 Eylül'de
Nif te bulunmalan cevabı verilmiştir. Mustafa Kemal Paşa 9 Eylül'de İzmir'dedir. Ancak
konsoloslar verilen randevu yerinde değildir. Nutuk, CJI, s.676-677; Yunan ordusunun
sonunu bu kez doğru tahmin eden İngiliz Bakanlar Kurulu 7 Eylül günlü toplantısında ge-
rekirse "tarafsız mıntıka"nın silahla savunulması karannı alıyordu. Abdurrahman Çaycı,
"Mudanya Mütarekesine Giden Yol", Mudanya Mütarakesi ve Uluslararası Sonuçları,
1993, s.10.
6 Seçil Akgün, "Mudanya Silah Bırakışmasında Yabancı Temsilciler" Mudanya
Mütarekesi ve Uluslararası Sonçuları, 1993, s.49.
miserlikleri nezdinde girişimlerde bulunmuş, 11 Eylül 1922 günü İtalya
ve Fransa'nın Çanakkale Boğazının Anadolu sahiline asker göndermeleri-
ni sağlamıştır7.
Müttefikleri ile ortak hareket etme ve onları kendi politikası doğrul-
tusunda yönlendirme girişimlerini yoğunlaştıran İngiltere, bir dizi kararla
baskı unsuru olma yolunu denemektedir. 12 Eylül günü Fransa ve İtal-
ya'ya birlikte hareket etmeyi teklif etmiş8, 15 Eylül tarihli toplantısında
da; Mustafa Kemal Paşa'ya "bîtaraf mıntıka"ya tecavüz etmemesi için üç
devlet tarafından tebligat yapılmasına ve doğu meselesinin halli için bir
konferans toplanması kararlarını almışlardır9. Hükümetinin bu kararlarına
karşın Lloyd George savaş yanlısı tutumunu sürdürmüş; müttefikleri, do-
minyonları ve bazı Balkan ülkelerinden Boğazların savunulması için
hemen yardım göndermelerini isteyen kışkırtıcı demeci heyecan uyandır-
mıştır. Yeni bir savaşa girmek istemeyen İtalya ve Fransa tepki göstere-
rek bu isteği reddetmişler; askerlerini de boğazların, gerisine, Trakya ya-
kasına çekmişlerdir. Yugoslavya, Romanya ve dominyonlarda da olumlu
karşılanmayan bu çağrı sonuçsuz kalmıştır10. Destek alamamasına karşın,
İngiltere, boğazlardaki askerlerinin sayısını sürekli artırarak kararlılığını
somut olarak hem müttefiklerine ve hem de Mustafa Kemal Paşa'ya gös-
terme eğilimindedir.
18 Eylül 1922'de Yunan ordusu Anadolu'dan tamamen atılmıştır ve
artık Anadolu'nun boşaltılması sözkonusu değildir. İtilaf devletleri kuv-
vetleri ile karşı karşıya gelinmiştir. İtilaf devleüeri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hükümetine verdikleri nota ile, İstanbul ve boğazlar etrafındaki
işgal bölgelerinin -bîtaraf mıntıka- tarafsızlığına uyulmasını istemekte
idiler". Mustafa Kemal Paşa ise; bir konferansı olumlu karşıladığını,
ancak tarafsız bir bölge tanınmadığını, Trakya'yı da kurtarmadıkça ordu-
ları durdurmaya imkan olmadığını ifade etmişti12. Fransız Yüksek Komi-
seri General Pelle'nin İzmir'e gelerek Mustafa Kemal Paşa ile görüşmesi,
7 Çaycı, a.g.b., s.5, 10; Ali Türkgeldi, Mondros ve Mudanya Mütarekelerinin Tari-
hi, Ankara, 1948,s.l52.
8 Çaycı, a.g.b., s.10; İngiliz teklifini reddeden Fransa, doğu siyasetini yeniden belir-
lemiş, boğazların serbestisini ve Trakya'nın Türklere iade edilmesi kararını almışlardır.
Türkgeldi, a.g.e., s.152.
9 Türkgeldi, a.g.e, s.152.
10 Atatürk, Nutuk, C.II, s.677; Yusuf Oğuzoğlu, "Büyük Zafer'den Bursa'nın Kur-
tuluşuna ve Mudanya Mütarekesi'ne" Mudanya Mütarekesi ve Uluslararası Sonuçları,
1993, s.27; Bige Yavuz, "Fransız Arviş Belgelerine Göre Mudanya Konferansı'nın Top-
lanmasında Fransa'nın Katkısı, "Mudanya Mütarekesi ve Uluslararası Sonuçları, 1993,
s.l 13-114; Avusturalya ve Yeni Zelanda dışında olumlu yanıt veren olmadı. Fahir Arma-
oğlu, Siyasi Tarih, 1964, s.435.
11 Genkur, Bşk.,a.g.e., C.II, ks.6, kp. m, 1969, s.225-226.
12 Atatürk, Nutuk, CJI, s.678.
gelinen noktanın ne denli kritik bir nokta olduğunu göstermektedir'3. İn-
giltere, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Mustafa Kemal Paşa gerçeği ile
bir kez daha, üstelik çok daha ciddi bir biçimde karşı karşıyadır. Üstelik
giderek yalnızlaşmaktadır.
20-23 Eylül 1922 tarihlerinde Paris'te toplanan Fransız, İngiliz ve
İtalya dışişleri bakanları; boğazlara karşı girişilen Türk askeri harekatını
durdurmak ve barış konferansına zemin hazırlamak üzere görüşmeler
yapmış, Mustafa Kemal Paşa'ya "askeri harekatın durdurulması ve ^ulh
konferansının toplanmasıyla ilgili" bir nota vermişlerdir'4. Türklerin taraf-
sız bölgeye girmemesi ve azınlıkların himaye edilmesi şartı ile barış kon-
feransında Doğu Trakya'nın Türkiye'ye bırakılması, Mudanya veya
İzmit'te ateşkes görüşmeleri yapılması ilkelerinin benimsendiği bildiril-
mektedir.
Bu notaya karşın Türk kuvvetleri tarafsız tabir edilen bölgeye birkaç
noktadan girmişler, İngiliz birlikleri daha dar bir alana yerleşmek üzere
geri çekilmişlerdir. Artan gerginlik üzerine general Harington İngiliz bir-
liklerine, Çanakkale'ye saldın olmadıkça silah kullanılmaması emrini
vermiş. Mustafa Kemal Paşa da kan dökülmeden amaca ulaşılacağını gör-
düğünden birliklerine belirli bir çizgiyi geçmemeleri emrini vermiştir'5.
Yine de gelişmeler her iki tarafın savaşma kararlılığını yok etmemekte,
bölgeye kuvvet göndermeye devam etmektedirler. Lloyd George'un
Türklerle savaşma kararlılığı ile General Harington'un gerçeklere yakla-
şan tutumuna, Sovyet hükümetinin İtilaf devletlerine, Boğazlar sorunu ile
ilgili görüşlerini kapsayan ve İngiltere'yi yeni bir Avrupa savaşı ile tehdit
eden notası da eklenince'6, önemlice bir noktaya gelindi. Bu aşamada sa-
vaşla banş arasındaki seçim General Harington'un sağduyusuna kalıyor-
du. General Harington 26 Eylül günü Mustafa Kemal Paşa'ya, Türk süva-
rilerinin boğazlar üzerindeki harekatı ile ilgili olarak, tarafsız bölgeye
çekilmeleri hakkında bir telgraf çekmiştir. Mustafa Kemal Paşa verdiği
yanıtta; Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile müttefikler arasında tarafsız
bir bölge kararlaştırdığından haberdar olmadığını yenileyip, "Süvarileri-
mizin ve kıtalanmızın harekâtı, mağlup Yunan ordusunu takip
harekâtından ibarettir"17 düşüncesini ileri sürmüştür. Bu kritik aşamada
Mustafa Kemal Paşa'nın İngiltere'yi kışkırtmaktan kaçındığı görülür.
Buna rağmen 27 Eylül günü toplanan İngiliz Bakanlar Kurulu, "Ça-
nakkale'den çekilmenin Büyük Britanya İmparatorluğu'nu utanç verici
bir duruma düşüreceği" gerekçesi ile General Harington'a kendisinin sap-
tayacağı bir süre içinde tarafsız bölge boşaltılmazsa, ateş açılacağı yolun-
13 a.g.e., s.677-678; Genkur. Bşk., a.g.e., C.II, ks.6, kp.IV, s.40-42.
14 Atatürk, a.g.e„ s.678; Türkgeldi, a.g.e., s.154; Genkur Bşk., a.g.e., s.39-40.
15 Akgün, a.gh., s.52-53; Genkur Bşk. a.g.e., s.45.
16 a.g.e., s.46-48; Akgün, a.gb., s.52-53.
17 Oğuzoğlu, a.gb., s.27-28; Genkur. Bşk. a.g£., s.43.
da ültimatom verilmesini kararlaştırdı. Harington serinkanlı hareket ede-
rek, Mustafa Kemal Paşa ile uzlaşma yolları aramaya devam etti'8.
Bu arada müttefikler, özel yetkilerle donattıkları Franklin Bouil-
lon'u, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek üzere İzmir'e göndermişler;
Doğu Trakya'nın Türklere bırakılacağı, boğazlar için özel bir yönetim
şeklinin kabul edileceği güvencesinin Verilmesi üzerine; karşılık olarak
istenen boğazlara yönelik askeri harekatın durdurulup, tarafsız bölgeye
girilmemesi önerisi kabul edilmiştir. Bu güvence aynı zamanda İtilaf dev-
letlerinin 23 Eylül günlü notalarına verilen, 29 Eylül tarihli Mustafa
Kemal Paşa'nın cevabi notasına da yansımış; Mudanya Konferanşı'nın
kabul edildiği, 3 Ekim'de toplanılmasının uygun olacağı, İsmet Paşa'nın
konferans delegesi tayin edildiği ve görüşülecek konular bildirilmiştir'9.
Bu gelişme de Mudanya Konferansı açısından yeni bir sürecin başlangıcı
olacaktır.
Mudanya'da bir konferans toplanması teklifini kabul edinceye kadar
Mustafa Kemal Paşa'nın herzamanki gerçekçi ve ileri görüşlü kişiliği ile
karşılaşıyoruz. Kazanılan Büyük Zaferin sarhoşluğuna, tahrik ve tehditle-
re kapılmayıp yönlendirici özelliğini korumuş, askeri ve siyasi tavrını ye-
rinde ve zamanında gündeme getirmiş ve uygulamıştır. Bu aşamada da,
hem nereye kadar gidilmesi, hem de nerede durulması gerektiğini bilen
ve buna karar veren kişidiı;. Belirlediği hedefi aşmayarak, cepheyi geniş-
letmemeye özen göstermiştir. Geri adım atmazken, savaşın Türk-Yunan
savaşı olduğunu gerektiğince vurgulayarak, İngilizleri kışkırtmak ve hare-
kete geçirmekten kaçınmış, barış yolunu hep açık tutmuştur. Daha,
Büyük Taarruz hazırlıkları yapılırken, hedefini Anadolu'nun Yunan ordu-
larınca boşaltılması gibi bir pazarlığa kapatarak, boğazlar, İstanbul ve
Trakya'ya yönelttiği görülür. Bunu, basına verdiği demeçlerle de ustaca
yürütmüştür: "... Bu son taarruzu istemedim, fakat Yunanlıların Anado-
lu'yu terketmeye mecbur olduklarına inandıncı başka bir yol yoktu."
"...Ben İngilizlerle değil Yunanlılarla harp ediyorum... Yirmidört saatte
en iyi kıtalarımı Trakya'ya geçirmeğe kifayet edecek nakliye gemilerim
de mevcuttur. Bu askerler bir işaretime muntazır bulunuyorlar." "Misâk-ı
Millimizde sebat ediyoruz. Bütün Türk arazisinde hakiki istiklâl istiyo-
ruz.." "... harekat-ı askeriye, faaliyet-i siyasiyenin ümitsiz olduğu noktada
başlar. Ümidim emniyet verici bir surette avdeti orduların hareketinden
daha seri hedeflere erişmeyi temin edebilir,"2"
Mudanya Konferansı öncesinde Lloyd George'un, mevcut dunımu
sert tutum ve açıklamalarla kurtarma çabalarına karşın Büyük Zafer, İngi-
18 Çaycı, a.gb., s.ll.
19 Atatürk, a.g.e., s.677-678; Görüşme hakkında Franklin Bouillon 1 Ekim 1922 ge-
cesi İstanbul'daki itilaf devletleri temsilcilerine açıklamalarda bulunmuştur. Genkur.
Bşk., a.g .e., s .51.
20 Atatürk, Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C.III, s.44-47.
liz basınında şok etkisi yapmış, özellikle İzmir'in kurtarılması korku ve
endişe ile karşılanmıştır. "Acaba İngiltere Orta Doğu'da yeni bir savaşa
mı girecekti?" İngiliz kamuoyu muzaffer Türk ordusu ile savaş istemiyor-
du. Mustafa Kemal Paşa uzlaşmaya hazırdı ve sorunlar da çözümlenebilir
sorunlardı. Olumlu adımlarla çözümlenmeli, doğuya İngiliz askeri gönde-
rilmemen idi. İngiltere'nin ne Yunanistan, ne de bir başka şey için mace-
raya atılamayacağının bilinmesi gerekmekteydi. Doğu Trakya'nın savu-
nulması için İngiliz parasının harcanacağı, İngiliz kanının akacağı
düşüncesi tedirgin etmektedir. İngiliz muhalefetinin, "biz yalnız başına
dünyanın polisliğini yapamayız. Ülkenin mali ve sosyal durumu bunu
olanaksız kılıyor" şeklindeki tavrı, İngiliz hükümetini daha ılımlı davran-
maya zorluyordu21. Müttefiklerinden destek görememek de çaresizliği art-
tırıyordu. Sonuçta, Lloyd George'a yönelik eleştiriler yoğunluk kazanma-
ya başlamış, genel politikanın yanlışlığı gündeme getirilmiş ve Sevr'in
sağlayabileceği yararların yok edildiği, bu nedenle Lloyd George'un git-
mesi gerektiği belirtilmeye başlanmıştır22.
1921 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi ile anlaşarak ittifaktan
geniş ölçüde kopan Fransa'nın bu aşamada öncelikli konusunun, Türki-
ye'de topraktan çok ekonomik çıkarlarını korumaya yönelik olduğu görü-
lür. Bu da daha çok savaş sonrasına taşınabilecek bir düşüncedir. Öyley-
se, Fransa'ya bu aşamada ortalığı yatıştırma görevi düşmektedir. Çatışma
olasılığının arttığı zamanlarda karşı tavır almış, Fransa'yı tekrar savaşa
sürükleyebilecek İngiliz hatalarının kabul edilemeyeceği, Fransız çıkarla-
rının zedelenemeyeceği belirtilmiştir. İngilizleri önemli ölçüde yalnızlığa
terketmişler, İngiliz girişimlerinden rahatsızlıklarını gizlememişlerdir.
Yeni bir savaş Fransız sömürgelerinde de rahatsızlığa yol açabilir düşün-
cesi endişe ile karşılanmakta, bu dönüşü olmayan yola kapılarını kapat-
23
maktadırlar .
Türk Zaferi'ne duyduğu hayranlığı gizlemeyen İtalyan hükümeti ve
basını, bir an önce barışın yapılmasını önermekte, doğuda başlayacak bir
savaşa katılmama kararlılığını açıkça dile getirmekte, müttefikler arası
kopukluğun belirginleştiğini vurgulamaktadırlar24.
Mudanya Konferansı, 3 Ekim 1922 günü saat 15.15'de İsmet
Paşa'nın başkanlığında, İngiliz temsilcisi General Harington, Fransız
temsilcisi General Charpy ve İtalyan temsilcisi General Mombelli'nin ka-
21 Geniş bilgi için bkz. Ergun Aybars, "Mudanya Mütarekesi'nin İngiliz Basınında
Etkisi", Mudanya Mütarekesi ve Uluslararası Sonuçları, 1993, s.65-79.
22 a.g.b„ s.76.
23 Yavuz, a.g.b., s.l 13-115.
24 Anna Massala, "İtalya Basınında Mudanya Mütarekesi", Mudanya Mütarekesi ve
Uluslararası Sonuçları, 1993, s.83-94,
tılımıyla başlamıştır. 4 Ekim akşamı Mudanya'ya gelen Yunanistan tem-
silcileri General Mazarakis ve Albay Soniyenis'in görüşmelere katılma
isteği, İsmet Paşa tarafından yetkili olmadıkları gerekçesi ile uygun bu-
25
lunmamıştır. Bunlar, görüşme ve gelişmeleri gemiden izleyeceklerdir .
Avrupa basını tarafından da yakından izlenen Konferansta taraflar,
özellikle Türkiye ve İngiltere kararlılıklarını ortaya koymuşlar, Konferans
boyunca temsilciler ülkelerinin yetkili kurum ve kişileri ile sıkı bağlantı
içinde olmuşlardır. Görüşme konularının sadece içinde bulunulan durumu
ve günü değil, geleceği de yakından ilgilendirmesi hesapların çok iyi ya-
pılmasını gerektirmiştir. İki kez savaşın eşiğine gelinmiş olunması, karar-
lılığın ve Konferansın öneminin bir göstergesi sayılmalıdır.
Savaşın başından beri milli sınırlar içinde bağımsız, egemen bir dev-
let olarak yaşama arzusu ve amacını Mudanya'da da yenileyen Türkiye
bu amacında direnirken, Yunanistan'ı destekleme politikasından tam ola-
rak vazgeçmeyen [!] İngiltere, dünya kamuoyu önünde çıkarlarını ve
prestijini koruma mücadelesi veriyordu. Görüşmelerin daha başlangıcın-
da başgösteren uzlaşmazlık, sinirlerin gerilmesine yol açmış, Trakya'nın
boşaltılması ile ilgili konuda direnilmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa,
Batı Cephesi ordularının boğazlar üzerindeki harekatının durdurulması
hakkında İsmet Paşa'ya verdiği yetkiyi kaldırdığını bildirmiştir26. Bu ge-
lişme, anlaşma sağlanamazsa ismet Paşa'ya hemen askeri harekata başla-
ma yetkisi vermekti. General Mombelli ve General Pelle askeri harekata
başlanılmaması için çaba gösterirken, General Harington ülkesinin görü-
şünü alabilmek için istanbul'a gitmiştir. Ülkesinden gelecek cevabı bek-
lemeden, kendi insiyatifmi kullanarak İsmet Paşa'ya karşılıklı güvene da-
yanan ilişki kurmayı teklif etmiş, ayrıntılarla zaman kaybetmemenin
gereği üzerinde durmuştur. Diğer temsilcilerle birlikte hazırlanan yeni
proje 9 Ekim günü saat 19.00'da İsmet Paşa'ya sunulacaktır: General Ha-
rington bu toplantının insanlık adına tarihsel bir önem taşıyacağını vurgu-
layarak sorunlar ve çözümleri sıralamış, bunları kabul etmenin barış
demek olacağını, Türkiye'nin karar vermesini, bu kararın savaşın yeniden
başlamasını önleyici olmasını istemiştir. Bu aşamada Fransa ve İtalya da
İngiltere ile birlikte hareket etmektedirler27. Yeni şartlan olumlu karşıla-
yan Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa'ya antlaşmayı izmalamaya yetkili
olduğunu bildirmiştir28, Başkomutan ve hükümetin isteğine Türkiye
Büyük Millet Meclisi de katılmıştır.
25 Akgün, agJ)., s55.
26 Güneş, a.g.b., s.148; Genkur. Bşk. a.g.e., C.II, ks.6, kp.IV, s.116-135.
27 TBMM. Gizli, a.g.e., s.937-942; Akgün, a.g.b., s.57-60. Aynı gün İngiltere'den
gelen talimat Harington'a saldın başlatma yetkisi veriyordu. Aynı gün Paris'te toplanan
itilaf devletleri temsilcileri Doğu Trakya'nın Yunanistan tarafından süratle boşaltılması
karannı aldılar. Bu bunalım döneminde Sovyet Rusya'da yayımlanan Pravda gazetesinin
10 Ekim 1922 tarihli makalesi, Sovyetlerin konuya ilgi ve duyarlılığı açısından dikkat çe-
kicidir. Genkur. Bşk. a.g.e., s.121-122,133.
28 Atatürk, Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, s.472; Güneş,
a.g.b., s.154.
Mudanya görüşmeleri süresince, konferansla ilgili 8 açık 6 gizli otu-
rum yapan Türkiye Büyük Millet Meclisi 'nde anlaşma şartlan tüm detay -
lan ile tartışılmıştır: Hükümet Mudanya'daki görüşmeleri askeri mesele
olarak gördüğünü belirtirken, muhalefet konuyu yalnız askeri değil, aynı
zamanda siyasi bir mesele olarak görmektedir. Genel olarak İsmet Paşa
ile bağlantının Başkumandan tarafından yürütüldüğü, hükümetçe görüşül-
düğü, Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey tarafından Meclis'e bilgi olarak
aktarıldığı görülür. Konferanstan amacın, İstanbul'un bize teslimi ve
Trakya'yı bir an evvel Yunanlılann zulüm ve vahşetinden kurtarmak ve
esas sahibine teslim etmek olduğu belirtilir. Mustafa Kemal Paşa, İtilaf
devletlerinin askeri harekatımızı durdurmak, bizimse milli sınırlarımızı
işgalden kurtarmak istediğimizi, bunu mutlaka savaşla gerçekleştirmek
heveslisi olmadığımızı söyler. Düşüncemiz amaca süngü ile ulaşmak de-
ğildir. Düşman topraklanmızdan çıkarılırsa askeri harekata gerek yoktur.
29
Bunun yöntemini de Mudanya belirleyecektir .
Mudanya Bırakışması metninin okunması üzerine Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde söz alan Yusuf Kemal Bey, "Arkadaşlar! Bu mukave-
le-i askeriye ile Misak-ı Millimizin tamama tahakkukuna doğru bir adım
atılmış olunuyor... bir buçuk ay sonra, zulüm ve işkence altında inleyen
Trakyamız kurtulacak, Büyük Millet Meclisi'nin idaresi altına girecektir"
demekte, bırakışmayı ülkemiz yararına yapılmış bir "Mukavele-i Askeri-
ye" olarak tanımlamaktadır. Refik Bey (Konya), "...sulh-ü umumiye
doğru şerefli bir adım atıldığını... sulhperverliğimizi.." vurgularken,
İsmet Paşa'nın Mudanya'da gösterdiği çabaya Meclis adına teşekkür edil-
mesi önerisi kabul edilmiştir30.
Mudanya sürecini yakından izleyen Türk basını, özel muhabirlerini
Mudanya'ya göndermiş, Avrupa basınını da gelişmeleri izleyerek tüm ay-
rıntıları okuyucusuna iletme çabası içine girmiştir. Konuya çok yönlü
yaklaştıktan, kamuoyunun ilgisini çekecek, bilgilendirecek haber ve yo-
rumlann özellikle Mudanya Bırakışmanın imzalanmasından sonra coşku
ile verildiği görülür. "Zaferden Zafere", "Başkumandanımız Zaferimizin
İlk Siyasi Semeresini Tebşir Ediyorlar", "Mudanya Zaferi...", "Türkiye
Yeni Baştan Doğdu", "Büyük Müjde", "Yine Vazife Başına" gibi başlık-
lar kullanılmıştır.
"Zaferden Zafere"3' başlığı altında, Anadolu denizleri sahilinde parıl-
dayan Türk süngüsünün Rumeli'deki ata topraklanmıza doğru nurlu bir
yol aldığı; ızdırap, kan, ölüm ve çetin bir mücadeleden sonra mutlaka kan
dökmek, mutlaka birkaç bin memleket evladı daha kaybetmek hevesinde
olmadığımız ve elde ettiğimiz büyük zaferin bizi idraksizliğe sürükleye-
29 T.B.M.M. Gizli, a.g.e., s.860-872.
30 TBMM. Zabıt Ceridesi, C.XXIII, s.345-351; Güneş, a.g.e., s.141-155.
31 Hakimiyetti Milliye, "Zaferden Zafere", (12.10.1922), s.1.
mediği belirtilmektedir. Gördüğümüz ilk eğilim üzerine derhal barış yolu
tutulmuş, dokuz günlük çetin bir mücadele devresine girilmiştir. Büyük
zafer siyasi semerelerini önümüze koymuş ve artık bunları birer birer top-
lama sırası gelmiştir. Bu sonuç, bir meydan savaşı zaferinden daha büyük
bir zaferdir. Çünkü bu meydan savaşını kan dökmeksizin ve oradaki
vatan parçasını, kardeşlerimizi vahşi bir düşman kini altında mahv ve pe-
rişan olmaksızın kazandık, "...görüyoruz ki dün sabah Türkiye'nin sema-
larında parlayan fecr, ta garb hudutlarımıza kadar sevinçli nurlar saçmış-
tır."
"Büyük Müjde" başlığı ile Abdullah Zühdü makalesinde;32 Protoko-
lün kabul ve onaylanması yalnız barışa doğru atılmış bir adım değil, bizi
milli hedefe bir an önce ulaştıracak önemli bir yolun açılmasıdır diyordu.
Mustafa Kemal Paşa da, "bizi isteklerimizden men edecek ortada hiçbir
mani kalmamıştır" demiştir. Kan dökülmeden barışın sağlanmasını arzu
ediyordu. Bunu bütün dünyaya ispat ettik. Dünyada herkes kabul ederki
bir orduyu muzafferiyete ulaştırmak gayet güç bir meseledir. Fakat mu-
zaffer bir orduyu hedefe doğru süratle yürümekten "tevkif etmek", mu-
zafferiyetten daha da güçtür. İşte, milli hükümet ve kumandanlarımız bu
başarıyı da sağlayarak daha parlak bir nam ve san kazanmış oldular. Bu
savaşla yapılacak bir harekattan üstün değilmidir? Hedef bilinmektedir;
Misak-ı Milli. İki yol vardı: "Ya harb ya sulh tarikiyle hareket... Asıl ma-
rifet sulh tarikini bulmaktı". Bütün dünyayı hayretler içinde bırakan mu-
zafferiyetlerimizle milli hedefin ancak bir kısmına ulaşılmıştır. Diğer
kısmı için pekçok engel vardır. Biraz maziyi, geçmiş günleri düşünün,
"geçen mütareke ile bu mütareke arasındaki farkları düşününce... neler
hissediyorsunuz". Artık kamuoyu sulh konferansını düşünmelidir. Paris
gazetelerinden alınan bilgilere göre; Ankara hükümetinin barış konferansı
için teklif ettiği 20 Ekim tarihi çok erken olduğundan bunun Kasım'a er-
telenmesi, İzmir'in toplantı yeri olarak seçilmesine imkan kalmadığı için
İtalyan şehirlerinden birinin veya Üsküdar veya Büyükada'nın konferans
yeri olarak tayini düşünülmektedir. Konferansın iki safhaya ayrılması; bi-
rincisinde Türkiye, ingiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Romanya, Yugos-
lavya ve Yunanistan'ın katılımıyla askeri, mali ve iktisadi konuların görü-
şülmesi. İkincisinde ise Cemiyet-i Akvam'ın himayesinde boğazların
serbestisinin görülüşmesi ve buna Rusya, Ukrayna, Gürcistan ve Bulga-
ristan'ın da katılımının sağlanması öngörülmektedir.
Yoruma yer bırakmayan bu görüşlerin yanısıra Bırakışma metni ya-
yımlanmış33, Mudanya'daki muhabirlerin ilk bilgi ve gözlemleri aktarıl-
mıştır. Mudanya Bırakışmasının 11 Ekim 1922 günü sabahı imzalandığı,
Yunan temsilcilerin durumlarının imzayı geciktirdiği, ancak bu durumun
32 Abdullah Zühdü, "Büyük Müjde", Sabah, (12.10.1922), s.l.
33 Hakimiyet-i Milliyet, "Mudanya Konferansında Akdedilmiş Olan Mukavele-i As-
keriye Metni", (12.10.1922),s.2; Sabah, "Mukavelename Sureti", (12.10.1922),s.l.
antlaşmanın imza ve uygulanmasına engel olamayacağı, hatta Yunanistan
hükümeti tarafından verilecek cevap olumsuz bile olsa müttefiklerin taah-
hütlerini tamamen yerine getireceklerinin General Harington ve İsmet
Paşa tarafından beyan edildiği duyurulmaktadır. Aynı gün yayımlanan İn-
giliz resmi tebliği34 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi resmi tebliği35 11
Ekim 1922 tarihlerini taşımakta, yukarıdaki bilgiler farklı ifadelerle akta-
rılmakta, bırakışmayı belirlenen tarihler içinde uygulatma görevinin müt-
tefiklere ait olduğu açıklanmaktadır.
Aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Hariciye Vekili
Yusuf Kemal Bey tarafından İtilaf devletleri İstanbul temsilciliklerine
tebliğ edilmek üzere Mudanya'da bulunan Hamid Bey'e bir nota gönde-
rilmiş; Mudanya Konferansı'nın amacı dile getirilerek, Trakya'nın bize
teslimi sözkonusu olduğu andan itibaren, Yunanistan'ın barbarca hareket-
lerinin arttığı, buna Trakya halkının tahammül edemediği, Trakya'ya gön-
derilen komisyonların bu zulüm ve vahşete tamamen engel olamadıkları
belirtilmiş, tek acil çözümün seri kararlarla Trakya'nın bir an önce Türki-
ye Büyük Millet Meclisi'ne teslimi olduğu görüşü savunulmuştur36.
14 Ekim tarihli Müttefik tebliğinde, Yunan askerlerinin Doğu Trak-
ya'yı terk etmesi ve EJüyük Millet Meclisi idaresine verilmesi için alınan
önlemler ve heyetlerin görevleri sıralanmıştır. Müttefik kumanda heyeti
idareyi Yunanlılardan teslim alacak ve mümkün olduğu takdirde hemen o
gün Türk memurlarına devredeceklerdir37. Müttefik generalleri 12 Ekim
sabahı toplanıp, Mudanya Bırakışması'nın uygulanmasına ilişkin alına-
cak önlemlerin esasları hakkında birlik sağlamışlardır. Müttefik subaylar-
dan oluşan komisyonlar iki güne kadar Tekfur Dağı'na ulaşacaklar ve
Trakya'nın boşaltılmasında Fransız subayları Edirne'de, İtalyan subayları
Lüleburgaz'da, İngiliz subaylar da Tekfur Dağı'nda görevli olacaklardı.
Bir tabur kumandanının başkanlığında oluşturulacak komisyonlarda,
diğer müttefik devletlerin iki subay muavini de bulunacaktı38. 15 Ekim ta-
rihli haberler, Mudanya Ateşkesi'nin bugün yürürlüğe girdiğine dikkat
çekmekte, 15 gün sonra ilk jandarma memurlarımızın Rumeli toprakları-
na ayak basacaklarını duyurmaktadır. Müttefik komisyonları tahliye ha-
zırlıklarına başlamışlardır. Tahliye birkaç noktadan başlayacak ve me-
murlarımız Trakya'ya gireceklerdir39.
34 Hakimiyet-i Milliye, "Mudanya Konferansı Hakkında İngiliz Tebliği",
(13.10.1922); Sabah, "İngiliz Tebliği-Mudanya Protokolü Nasıl İmzalandı?"
(13.10.1922).
35 Sabah, "Tebliğ-i Resmimiz", (12.10.1922).
36 Hakimiyet-i Milliye, "T.B.M.M. Hükümeti Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey...",
(12.10.1922), s2.
37 Hakimiyet-i Milliye, "Müttefikin Tebliği", (16.10.1922).
38 Hakimiyet-i Milliye, "Muavele-i Askeriye Bugünden Başlıyor", (15.10.1922).
39 a.g.h.
Mudanya Ateşkesi sonrası verilen haberlerin belki de en ilgi çekici
olanı, "Konferans Safahatına Dair Levhalar-İmza Neden Sabaha Kadar
Gecikti? Mukaleme Memurunun Getirdiği Haber, Yazı Makinesi İşe Baş-
lıyor"40 ve "Tarihi Mudanya Protokolü Nasıl İmzalandı?"41 başlıklarını ta-
şıyanlardır. General Harington Salı günü saat 17.00'de (10 Ekim 1922)
Mudanya'ya gelmiş, General Charpy ve Mombelli ile gemide bir saat
kadar görüşmüştür. Saat 18.00'de karaya çıkmışlar ve konferans başlamış-
tır. Herkes heyecanlıdır. İtilaf olacaktı, mesele yalnız imzaya kalmıştı.
Görüşmeler saat 21.00'de bitti ve temsilciler gemilerine döndüler. Tekrar
gelerek protokolü imzalayacaklardı. Çok uzun süre Müttefik temsilcileri-
nin gemilerinden inmemeleri, Yunan temsilcilerinin aldığı karşı tavra
bağlanmaktaydı. Gece saat 03.00'te temsilciler karaya çıkmış, hemen gö-
rüşmelere geçilerek uzun protokol müsveddeleri okunmuş, hemfikir olun-
duğunun belirlenmesinden sonra müsveddelerin temize çekilmesi işlemi
başlamış ve bu iş saat 05.00'e kadar devam etmiştir. Saat 05.15 de dinlen-
mek üzere oturuma ara verilmiştir.
Mudanya halkı geceyi ayakta ve uykusuz geçirmiş, görüşmelerin ya-
pıldığı binanın etrafını doldurmuşlardır. General Harington sokak kapısı-
na kadar inerek bandodan çeşitli parçalar istemiş, istediği parçalar çalı-
nınca bunları hayret içinde dinlemiştir. Protokolde, imzanın törenden
başka birşey olmadığı anlaşıldığı zaman, halk kadar temsilciler ve özel-
likle de Franklin Bouillon büyük bir sevinç içinde idiler. Salonlarda ola-
ğanüstü bir hareket ve kaynaşma görülüyordu. 48 saatlik yorgunluk bu
heyecan ve endişe içinde unutulmuş, müsveddelerin temize çekilmesi 3
saat 15 dakikada [!] bitirilmişti.
Saat 06.40 da herkes yeşil masanın etrafındaki yerini almış, iki
lamba ve dışarıdan gelen beyazlıklar arasında ilk sözü alan General Ha-
rington, Yunan temsilcilerinin itirazlarını okumuş, İsmet Paşa'nın -ben
bundan Yunan temsilcilerinin protokol içeriğini kabul etmedikleri anla-
mını çıkarıyorum- demesi üzerine açıklamalarda bulunmuş, imzaya asıl
yetkili kişilerin Paris'te bulunduğunu, üç güne kadar bütün imzaların ta-
mamlanacağını temin etmiştir. Bunun üzerine vapurda bulunan Yunan su-
baylarının konferansça hiçbir öneminin olmadığı kabul edilmiştir.
Saat 06.43'te eller kalem ve hokkalara uzanmış, protokolün her say-
fası ayrı ayrı imzalanmış, imza işlemi saat 07.01 de bitmiştir. İmza sonra-
sı açık, kısa ve yumuşak bir sesle konuşma yapan General Harington,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine, Başkumandan Paşa'ya, İsmet
Paşa'ya, Genelkurmay mensuplarına, Türkiye halkına ve temsilcilerine,
Mudanya şehrine ayrı ayrı teşekkür ederek; "-Tanışmayarak geldik, dost
olarak gidiyoruz ve bu hissi daima muhafaza edeceğiz" demiştir, ismet
40 Hakimiyet-i Milliye, (13.10.1922)
41 Sabah, (12.10.1922).
Paşa kısa bir konuşma ile karşılık vererek, bu konferansın gerçek genel
barışa giriş olacağı ümidinde olduğunu söylemiştir. Böylece, "Küçük Mu-
danya kasabası büyük bir eser vücuda getirerek tarihte büyük bir nam bı-
rakmış oldu".
Mudanya Bırakışmasının imzalandığı haberi İstanbul'da da olağa-
nüstü heyecan uyandırmış, ilk defa istanbul baştan başa kırmızı-beyaza
boyanmış ve ay-yıldıza kavuşmuştu42. Bu kez, Bab-i Âli de, geçen seferki
soğukluğunu [Büyük Zafer'deki] bırakarak bütün resmi dairelerin süslen-
mesini emretmiştir. İkinci garip manzara, Rumların da bu bayrama katıla-
rak bayrak çekmeleridir. Yabancı kurumlarda kendi bayraklarının yanına
Türk bayrağını çekmişlerdir. Muazzam bir fener alayı düzenlenmiştir. Ba-
rışa esas demek olan bu mukavelenin barış konferansındaki başarımızın
derecesini bile göstermekte olduğunu belirten İstanbul basını, bunun Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin büyük bir siyasi zaferi olduğunu
sürekli tekrarlamaktadır. Bu zaferi Beyoğlu Yunan basını da saklama-
makta, Türklerin tam bir vatanperver olarak bu sonucu elde ettiklerini
yazmaktadırlar: "Türkler ne kadar şadmani eyleseler, o kadar haklıdırlar.
Çünkü bugün o milli emellerini tamamıyla tahakkuk ettirmişlerdir ve her-
kesin bir daha yerinden kalkmamak üzere gömdüğünü zannettikleri Tür-
kiye'yi diriltmişlerdir...".
Mudanya Bırakışması'nın imzalanması yurtdışında da olumlu karşı-
lanmış, görüş ve yorumlar Türk kamuoyuna kısa haber başlıkları ile yan-
sıtılmaya çalışılmıştır43: Türkiye, Mudanya ile yeniden doğuyordu.
Doğu'da askeri çatışma tehlikesi giderilmişti. Barış konferansının toplan-
ması için hiçbir erteleme yapılmamalı, bu ay sona ermeden toplanılmalıy-
dı. İtalya'da memnuniyetle karşılanan antlaşma ağır bir göreve işaret et-
mektedir; doğuda kesin barışın sağlanması. Yunan basını, Mudanya
Bırakışması'nın Yunanistan Hükümeti tarafından kabul edildiğine hiç
şüphe etmemek gerektiğini belirtmekte ve imza haberinin Atina'da so-
ğukkanlılıkla karşılandığı vurgulanmaktadır.
Protokol, İngiliz basını tarafından ayrıntılarıyla incelemeye alınmak-
ta, genelde doğu barışına doğru atılmış kesin ve önemli bir adım olarak
42 Hakimiyet-i Milliye, "Mudanya Zaferi ve İstanbul'daki Tesirleri-Bir Anda Bab-ı
Ali, Ecnebiler hatta Rumlar Sancağımızı çekmiş ve her tarafta Ay-Yıldız Yükselmiştir",
(13.10.1922), s.l; İstanbul sokaklarının donandığı, milli şenliğimize barışa belki bizden
çok muhtaç olan yabancıların da katıldıkları, hatta matem tutması gerekenlerin bile zahi-
ren buna katılır gibi göründükleri bildirilir. İki gündür İstanbul, düğün dernek içindedir.
Abdullah Zühdü, "Yine Vazife Başına", Sabah (13.10.1922).
43 Hakimiyet-i Milliye, "Mukavele-i Askeriye'nin Hariciyedeki Tesirleri-Fransız ve
İtalyan Gazeteleri-" (15.10.1922); a.g.g., "İtalyanlar Pek Memnun Kaldılar",
(15.10.1922); a.g.g., "İngiliz ve Yunan Matbuatı", (15.10.1922); a.g.g., "Yunanlılar Mu-
kaveleyi İmzaya Karar Verdiler (15.10.1922); a.g.g., "Mudanya Mütarekesi ve Hariçteki
Tesiratı" (17.10.1922); Sabah, "Atina'da Yeis ve Nevmidi Hükm-Ferman", (13.10.1922);
a.g.g., "Mudanya Mukavelesi Avrupa Matbuatını Memnun Etti", (12.10.1922).
değerlendirilmektedir. Fakat daha çözümlenmesi gereken pek çok mesele
vardır. Bırakışmanın uygulanması zorlukla yerine getirilebilinecektir.
Türklerin arzulan tatmin olmaktadır. Mudanya Bırakışmasının imzalan-
masında Fransa önemli bir rol oynamıştır. Atina, askeri antlaşmanın im-
zalanmasına karar vermek için çok sıkıntı çekmiş, geceli gündüzlü görüş-
melerden sonra, Yunanistan'ın hiçbir şeye hayır diyecek durumda
olmadığı düşüncesi ağırlık kazanmış, ihtilal hükümeti üyelerinden başka
birçok adam da davet edilerek düşüncelerine başvurulmuştur. Sonuçta,
protokolün derhal imzalanması kararlaştınlmıştır. Bu görüşmelere
Atina'ya giderek katılan General Mazarakis, açıklamalarda bulunmuş,
durumun hiçbir şekilde değiştirilme imkanı bulunmadığını anlatmıştır.
Yunan hükümetince tartışılan iki önemli noktanın, Trakya'daki sivil hal-
kın tahliyesi ve sürenin uzatılması olduğu belirtilmektedir.
Fransız basınının tümü Mudanya konferansında Türkiye'nin göster-
diği barış düşüncesini ve dost hareketini takdirle karşılamakta, uzun ma-
kalelerde dostane düşünceler dile getirilmektedir. Antlaşma, Ankara Ant-
laşması'nın maddelerine ve ruhuna uygun bulunmaktadır. Güvenlik ve
bağımsızlık teminatı ile bugün Türkiye'nin ihya edildiği, ancak dünyanın
geleceğini tayin eden 1918 müttefik muzafferiyetinin unutulmaması ge-
rektiği vurgulanmaktadır. Boğazların kapatılmasına engel olmak gereği
de aynca belirtilir.
Genel olarak Mudanya Ateşkesi dünya ve doğu banşı için olumlu
karşılanırken, İngiliz Başbakanı Lloyd George'un Manchester'da yaptığı
açıklamalar tepkilere neden olmuştur44. Lloyd George'a göre, İngiliz hü-
kümeti doğuda barış yolunu tutmuş ve bunu sağlamıştır, ingiltere bu ban-
şı fazlasıyla General Harington'a borçlu olduğu kadar, Lord Curzon'un
sabır ve gayretine de borçludur. Eğer General Harington'ca, şark zihniye-
ti üzerine etki eden, kuvvet gönderilmesi suretiyle kararlılık ve dayanıklı-
lık gösterilmese idi, barışın gelişmesi imkan dışında idi. İngiliz hükümeti
hareketinde üç amaç takip ediyordu. Birincisi, boğazlann bütün milletle-
rin ticareti için serbestisinin sağlanması idi. İkincisi, savaşın Avrupa'ya
yayılmasına fırsat vermemekti. Çünkü bu yüzden meydana gelecek işgal-
ler tasavvur edilemezdi. Üçüncüsü, sç>n altı yedi sene zarfında Anado-
lu'da meydana gelen müthiş olaylann İstanbul ve Yunanistan'da tekrannı
men etmekti. Durum çok tehlikeli idi. Bundan dolayı kararlılık ve daya-
nıklılık içinde hareket etmemiz gerekiyordu. Askeri uzmanlanmız boğaz-
lann iki tarafını tutmadıkça, boğazlann serbestliğini sağlayamayacağımı-
zı ihtar ettiler. Fransa'yı takip etse idik, Kuva-yi Milliye Çanakkale'ye
gelecek ve boğazları geçmeye çalışacaklardı. İstanbul'a geleceklerdi. "Bi-
rinci sınıf muharibe karşı blöf'tecrübesinde bulunmak adet değildir. Türk-
ler de ne olsa birinci sınıf muhariptir. Blöf ancak korkaklara karşı yapıla-
bilir. Eğer isterseniz diyebilirsiniz ki biz Türklere karşı tehdidatta
44 Sabah, "Lloyd George'uıı Nutku", (16.10.1922), s.l, Hakimiyet-i Milliye "Lloyd
George'un Ma'hud Nutku", (19.10.1922), s.2.
bulunduk". Ancak kesin karar vermemişseniz tehdit daima hatadır. Biz
sadece tehditlerde bulunmadık, kesin karar da vermiştik. Türkler bunu an-
lamış oldukları içindir ki şu anda barışı elde etmiş bulunuyoruz.
Londra basını bu konuşmayı eleştirmiş ve bunu Lloyd George'un
yeni bir seçim işi veya iktidardan çekilmesini duyurması şeklinde kabul
ettiklerini belirtmişlerdir45.
Lloyd George'un bu konuşması Büyük Millet Meclisi'nde de yankı
bulmuş ve görüşme açılmasına neden olmuştur. Hariciye Vekili Yusuf
Kemal Bey, Mudanya Bırakışması'nın imza edildiğine ilişkin notayı res-
men okuduğu zaman söylediği sözleri hatırlatarak; bırakışmanın önemini
takdir ettiğini, bunun Büyük Millet Meclisi'nin barışseverliğinin en
büyük delili olduğunu, barış konferansında haklarımızın incelenmesi va-
adlerine esas olması nedeniyle ve barışa bir an önce ulaşmak için imza
edildiğini, bu konuda bir tehdit olmadığını, ateşkesin bir tehdide boyun
eğme sonucu imza edilmediğini, karşımızda bulunanların da barış ümidi-
ne dayanarak imza ettiklerine inandığını, konuşmanın geçmişe ilişkin
olaylar münasebetiyle yapılmış olduğunu, yayınlanan beyanatın bir özet-
ten ibaret olduğunu belirtmiştir. Mudanya Konferansı için, Büyük Millet
Meclisi Orduları İstanbul'u tehdit ederken bir teklif gelmiş, gelen teklif
milli isteklerimizi bir an önce sağlayacak içerikte olduğu görüldüğünden
kabul edilmiştir. Görüşme esnasında Osman Bey'in, "Bu mukavelename-
nin imzası yüzünden asıl korkan Loyd Corc'dur"46 sözleri işitilmiştir.
İngilizler, Mondros'u imzalattıkları Türkler karşısında yenik görün-
memek için çaba harcıyor, mevcut durumu İngiliz hükümeti ve basının
bir kısmı içine sindiremiyordu. Hatalar temelde Kurtuluş Savaşında, Bi-
rinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra izlenmeye başlanan politikalara
bağlanıyor, Mudanya öncesi çabaların bu hataları örtmeye yönelik olduğu
yorumlan yapılıyordu. Mondros Ateşkesi'nin imzalanması, "Mr. Lloyd
George'un son macerasının faturası ödenmiş oldu" biçiminde aktanlmış-
tır. İngiliz politikasının iflası, O'nun uygulayıcısı Lloyd George hüküme-
tinin sonunun geldiğinin de kanıtı olmuş, hükümet 19 Ekim 1922 de istifa
etmiştir. Lloyd George'un Türkiye karşısındaki hezimeti politik yaşamı-
nın da sonu olacaktır47.
16 Ekim 1922 tarihinde Bursa'yia gelen Mustafa Kemal Paşa'ya
Sadr-ı azam Tevfik Paşa bir telgraf çekerek; yakında toplanması gereke-
cek banş konferansına istanbul ve Ankara delgelerinin birlikte katılmala-
nnın uygun olacağı ve bu amaç ile önceden bir zatın görüşmek üzere İs-
tanbul'a gönderilmesi isteği, Mustafa Kemal Paşa tarafından, "...Sulh
45 Hakimiyet-i Milliye, "İngiliz Matbuatının Şedid Tenkitleri", (19.10.1922).
46 Hakimiyet-i Milliye, "Dün Meclis'te Pek Mühim Hararetli Müzakereler Cereyan
Eyledi-Dördüncü Celse", (19.10.1922) s.2.
47 Aybars, a.g.b., s.72-75,77.
konferansında Türk Devleti yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Mecli-
si Hükümeti tarafından temsil olunur" sözleri ile reddedilmiş48. Saltanatın
kaldırılması süreci başlamıştır.
Sonuç olarak, üçbuçuk yıl süren savaşın Büyük Zafer'le getirdiği as-
keri başarı Mudanya Bırakışması ile değerlendirilmiş, bu açıdan Mudan-
ya Bırakışması hem bir sonuç, hem de yeni Türkiye için bir başlangıç ol-
muştur.
Türk Kurtuluş Savaşının askeri yönü kapanmış, Yunan ordusu ve yö-
netimi toparlanamayacak duruma getirilmiştir. Türk-Yunan savaşı olarak
gösterilen savaşın bırakışma aşamasında Yunanistan'ın bulunmaması ise
ayrıca düşünülmesi ve değerlendirilmesi gereken bir konudur.
İngiltere yalnızlığa itilerek, tehditlerine karşılık verilerek Türk-
İngiliz savaşı olasılığı ortadan kaldırılmıştır. İngiliz Doğu politikasının if-
lası belgelenmiştir.
s
Üç büyük devlet ilk kez Mudanya'da, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Hükümeti ile eşit koşullarda bir konferansa katılmışlar ve Türk Kurtuluş
Savaşının sonuçlarını kabullenmişlerdir. Bu aynı zamanda Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nin hukuksal varlığının onaylanmasıdır.
Mudanya Bırakışması'nın imzalanması Mondros ve Sevr'i ortadan
kaldırmış, yeni bir barışın yolunu açmıştır. Doğu Trakya savaşsız geri
alınmakta, istanbul ve Boğazların da barış sonrası Türklere bırakılacağı
ilkesi benimsenmektedir.
îç ve dış kamuoyunun tepkisi Türkiye açısından olumludur. Bu kon-
ferans Türkiye'ye istikrar yolunu açarken, İngiltere ve Yunanistan'da si-
yasi bunalımlara neden olmuştur.
I. Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşı'nın galipleri arasındaki çekişme-
de; İsmet Paşa'nın konuya hakimiyeti, iyi düşünülmüş, kararlı, sabırlı tu-
tumu, Mustafa Kemal Paşa ile birbirini tamamlayan diyaloğu ve sezgisi,
Türkiye Büyük Millet Meclisini başarıya, İsmet Paşa'yı da temsilci ola-
rak Lozan'a götürecektir.
Tüm bu gelişmelerde kuşkusuz Başkumandan Mustafa Kemal
Paşa'nın ileri görüşlülüğü ve yönlendiriciliği, nereye kadar gidileceği ve
nerede durulması gerektiğine hızlı ve doğru karar verme gücü, tahriklere
kapalı, kışkırtıcı olmayan tutumu çok önemli rol oynamıştır.
48 Atatürk, Nutuk, C.m, s.1236-1237.