Paşa’nın genç Harbiyeli’ye mesajları
İsmail KÜÇÜKKAYA 03 Ekim 2007
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un genç Harbiyelilere verdiği ilk dersin satır aralarını çok iyi analiz etmek gerekiyor.
İlker Paşa’nın Kara Harp Okulu’nda yaptığı konuşmada çizdiği çerçeve, özenle altını çizdiği konular, kamouyunun dikkatini çekmek istediği özel vurgulamalar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çok temel konulardaki yaklaşımları hakkında esaslı fikir veriyordu.
İlk dersin henüz başlangıcındaki şu cümle bütün o konuşmanın ana çerçevesini çizmişti:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin temel unsurlarını oluşturan ulus-devlet, üniter-devlet ve laik devlete yönelik tehdit ve riskleri değerlendirmek istiyorum.”
Bu ana çerçeveye bağlı kalmak üzere, altı çizilmesi gereken saptamalar şunlardı:
Ulus-devlet: “Evet günümüzde ulus-devlet kavramı bazı eleştiriler ve risklerle karşı karşıyadır. Ama kesinlikle ulus-devlet çağının bittiği tezi doğru değildir. Bugün ABD ve AB ülkeleri bile ulus devleti güçlendirmek amacıyla yoğun çaba harcıyor. Bizde de özellikle aydınlarımızın ulus-devlet kavramına özen göstermeleri ve her bir ferdimizin bu konuda hassasiyet içinde olması son derece önemlidir.”
Anayasa tartışmalarının ulus-devlete etkisi: “Sürekli farklılıklara vurgu yapılıyor. Ulus-devletin bütünleştirici yönlerine neden hiç değinilmiyor? Dil meselesi gündeme getiriliyor. Etnik grubun kendi dilini öğrenmesine kim karşı çıkabilir? Uyum yasalarıyla bu konular zaten tamamen çözülmüş durumda. Ama eğitim-öğretimin çeşitli dillerle yapılması talepleri ulus-devlet fikrinin ruhuna aykırıdır.”
Laikliğin yeniden tanımlanması: “Mevcut Anayasa’nın hiçbir yerinde pür laiklik tanımı yoktur. Hep laikliğin işlevsel tanımlamaları yapılmıştır. O nedenle bu konudaki yeniden tanımlama tartışmalarının ne derece aşındırdıcı olacağı kamuoyunun takdirine bırakılmıştır.”
Hükümetle uyum konusu...
Orgeneral İlker Başbuğ’un konuşması içinde terörle mücadele konusu son derece kritik bir yer tutuyordu. Paşa, “küresel terör” kavramını kullanırken, “ilk dersin içinde” bu bağlamda şu vurgulamaları yapıyordu:
“Terörle mücadelede hedef, saldırıların asgari seviyeye indirilmesidir. Yoksa terörün tamamen yok edilmesi mümkün değildir. Burada önemli olan devletin güçlü olması, inisiyatifi elinde tutması, topyekûn bir mücadelenin verilmesidir. Bu konuda Silahlı Kuvvetler’le diğer kurumlar arasındaki ilişkilerin uyumlu yürütülmesi elzemdir. Hükümetle bu konuda uyum içinde olunmadığını söylemek doğru olmaz, gerçekçi olmaz ve bu söylenirse, haksızlık olur. Ama ilişkilerin ve uyumun daha iyi nasıl olacağı arayışı kuşkusuz daima sürecektir. Terör konusunda zaman zaman kamuoyunda gizli veya açık olarak ‘askeri mücadele yapılmasın, siyasi-kültürel ve ekonomik tedbirler alınsın’ çağrıları yükselmektedir. Bu, terör örgütünün istediği şeydir. Aslolan çok yönlü mücadelenin yürütülmesidir. Burada yapılan yanlışlıklardan birisi de psikolojik harekat ifadesinin yorumunda ortaya çıkmaktadır. Psikolojik harekat bölge halkına karşı değil, teröristlere yöneliktir. En fazla dikkat edilen konu masum halk ile teröristleri ve destekçilerini birbirinden ayırt etmektir.”
Bütün bu çerçeveyi göz önüne alırken halen Güneydoğu’da İncebel mevkiinde tam 12 gündür bölücü terör örgütüne yönelik bir operasyonun sürdürüldüğünü ve 15 teröristin etkisiz hale getirildiğini bilmemiz gerekiyor.
İlker Paşa, Kuzey Irak’a operasyon konusunun tek başına terörü bitirecek bir hamle gibi görünmesinin hatalı olduğunu vurguladı. Bunun yerine Irak konusuna çok daha bütüncül bakılmasının yararlı olacağına işaret etti. Bu açıdan ABD ile ilişkilere, Washington’dan beklentilere dair net ifadeler kullandı.
