« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 May

2007

Bursa'da 3 Mayıs Türkçüler Günü...

Yavuz Bülent BAKİLER 01 Ocak 1970

3 MAYIS 1944 faciası yaşanırken, Sivas'ta ilkokul öğrencisiydim. Olan bitenden haberim yoktu.
1950 yılında, ortaokulun son sınıfında okurken Turancı oldum. Babamın anlattığına göre, Türkiye dışındaki esir Türkler'in sayısı yetmişbeş milyondu. Biz de Anadolu'da yirmibeş milyonduk. TURANCILIK ise dünya Türklüğü'nün bir bayrak altında toplanmasını, hür ve müreffeh yaşamasını istemek idealiydi.

İyi ama, biz neden o soydaşlarımızla birleşerek yüz milyonluk büyük bir devlet haline gelmiyorduk? 14- 15 yaşımın çocuksu inanışına göre, şu masa üzerindeki bir bardak suyu, yanındaki sürahinin içine boşaltmak ne kadar kolay ise içerdeki 25 milyon Türk'ü, dışardaki yetmişbeş milyonluk Türk Dünyası ile birleştirmek de işte o kadar basit bir işti. Ama bizi idare edenler, cahil (!), gafil (!), korkak (!), hatta hain (!) oldukları için, bu mukaddes davaya sahip çıkmamakta idiler.

Büyük zulüm

BABAM, 1950 yılında çıkmaya başlayan Orkun dergisini de alıyordu. Oradaki Turan şiirlerini okuyunca kabıma sığmıyordum. Mesala esir Türkler'i Moskof zulmünden kurtarmak için, bir görünmez adam olup Moskova'ya uçuyordum. Sonra Hz. Ali kuvvetiyle kılıcı çekip, zalim diktatörlerin kafalarını koparıyordum.

O 1950'li yıllarda, Orkun dergisini okuyunca öğrendim ki CHP iktidarı zamanında komünizmi tel'in etmek için Ankara'da bir yürüyüş yapan Türkçü üniversite öğrencilerinden bir kısmına, büyük zulümler yapılmış. Türkçüler, içine ancak bir insanın sığabileceği büyüklükte ki tabutluklara konulmuş. Başları üzerinde binbeşyüz mumluk lambalar yakılmış. Ecel terleri döken Türk milliyetçileri bayıldıklarında, tabutluklarının dışına çıkarılmış, ayılmaları için başlarına su dökülmüş. Kendilerine geldiklerinde bu defa işkencelere başlanmış. Komünistlere karşı ciddi bir mücadele bayrağı açan Nihat Atsız, toprağın beş metre altındaki pis bir hücreye atılmış. İçinden lağım suları akan, rutubet yüzünden kibrit bile yakılamayan bir iğrenç kanalda, günlerce zulüm görmüş.

Orhan Şaik Gökyay gibi katıksız bir vatan şairimiz, Atsız'a iki mektup yazdığı için Vatan haini suçlamasıyla tevkif edilmiş. Dünya çapında bir ilim adamımız olan Ordinaryus Prof. Zeki Velidi Togan, hakaretlere uğramış aç bırakılmış ve bir hiç yüzünden on yıl ağır hapse mahkum edilmiş. vs. vs. vs.

Lise ve üniversite yıllarımda şiddetli, ama çok şiddetli bir CHP muhalifi oluşum, dün olduğu gibi bugün de CHP'ye kıl kadar bir muhabbet duymayışım, bu partinin Türkçüler'e karşı bir Bulgar öfkesiyle veya bir Moskof zihniyetiyle yumruk sıkmasından, diş göstermesinden kaynaklanıyor.

Gemideki kutlama

1944 yılının, o CHP zulmünden geçen Türkçüleri'yle üniversite tahsili için Ankara'ya geldiğimde tanıştım. Onları özbeöz ağabeylerimmiş gibi, amcalarımmış gibi sevdim. Üzerimde büyük emekleri vardır.

Atsız'ın kardeşi olan Nejdet Sancar, 1944 yılında İstanbul'da Örfi İdare Mahkemesi'nde yargılanan Türkçüler'in savunmalarını bana verdi. Onları bu yıl, yeni bir kitapta bir araya getirip Türk milliyetçilerine emanet edeceğim.

Nihat Atsız merhum, 3 Mayısı Türkçüler Günü olarak ilan etmişti. 1955 yılından beri 3 Mayıs günlerine katılıyorum. Bazı Türkçüler, 3 Mayıs 1944 tarihini, Türk Milliyetçiliğinin bir yeniden uyanış, şahlanış günü olarak düşünüyor, onu bir bayram heyecanıyla karşılıyor, kucaklıyorlar.

2004 yılının 3 Mayıs Türkçüler Günü'nü, Türk Ocakları Bursa Şubesi'nin davetine uyarak, Gemlik-Mudanya arasında gidip gelen bir büyük araba vapurunun, düğün salonu gibi süslenen güvertesinde, bin civarındaki Bursalı ülküdaşımla birlikte karşıladım ve yaşadım.

Doğrusu, bu yaşıma kadar, böyle mükemmel hazırlanmış bir 3 Mayıs günü görmemiş, yaşamamıştım. Türk Ocakları Bursa Şubesi Başkanı Prof. Dr. Zeki Palalı'yı ve arkadaşlarını tebrik ederim. 3 Mayıs Günü, Bursa Mehter Takımı'nın çalıp söylediği marşlarla başladı. Halk oyunlarıyla, türkülerle, şarkılarla devam etti ve gezi, atılan yüz hava fişeğinin gökyüzünü nakışlamasıyla son buldu. Törene İstanbul'dan katılan 1944 yılı faciasının çilekeşlerinden Reha Oğuz Türkkan, Türkçüler'e 1944 yılında reva görülen zulümleri bir bir anlattı. Bu mükemmel güzelliği düşen bir gölgeyi de burada yazmak mecburiyetindeyim: 3 Mayıs Günü'ne Reha Oğuz Türkkan, 84 yaşına rağmen İstanbul'dan gelerek katıldı da, MHP Bursa Teşkilatı'ndan hiç kimse, en az beş yüz bayrakla süslenen gemimize adım atmadı. Garip değil mi?

Ziyaret -> Toplam : 125,34 M - Bugn : 104622

ulkucudunya@ulkucudunya.com