3 MAYIS MİLLİYETÇİLER GÜNÜ
Oğuz ÇETİNOĞLU 01 Ocak 1970
Türk milliyetçiliğinin önder şahsiyeti Hüseyin Nihâl Atsız, çıkarmakta olduğu dergide, dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na hitaben açık mektup yayınlar. Sabahattin Ali, bu mektupta kendisine hakaret edildiği iddiasıyla dâva açar. Dâvanın ilk duruşmasından sonra milliyetçiler Ankara'da bir yürüyüş gerçekleştirirler. Amaç, Sabahattin Ali'yi protesto etmek, Atsız'a destek vermektir.
Yürüyüş, o güne kadar duygu, fikir ve edebiyat alanında sessizce gelişen Türk milliyetçiliği ülküsünün ilk aksiyonudur.
Ankara Valisi Nevzat Tandoğan, yürüyüşe katılan kalabalığın üzerine atlı polisleri sürer. Birçok kişi yaralanır ve sakat kalır. Yüzlerce kişi tutuklanır. İçlerinde 24 kişi mahkemeye verilir. Mahkeme; sonraki yıllarda, 1944 Irkçılık-Turancılık Dâvası olarak anılır. Duruşmalarda, sanık sandalyesine oturtulan mazlumlara haksızlıklar yapılır, duruşma saatleri dışında, tabutluk denilen hücrelerde işkencelere maruz tutulur.
Başlangıçta Türk milliyetçileri, o acı günleri, hüzünle anmak için toplanıyorlardı. Dâvanın mağdurlarının tamamı uzun yıllar sonra suçsuz bulunup beraat edince, toplantılar bayram günü kutlamalarına dönüştü. Adına Türkçüler Bayramı denildi. 1988 yılı kutlamalarında merhum Başbuğ Alparslan Türkeş, "Türkçülük" kelimesinin ırkçılık kavramını çağrıştırdığını belirterek, 3 Mayıs için "Milliyetçiler Günü" denilmesinin uygun olacağını söylemişti.
1944 Irkçılık Turancılık dâvasının duruşmaları, Türk milliyetçilerinin inanç, cesaret ve yüksek ahlâk anlayışı ile vatanseverlik konularında imtihanı olmuştur. Her yıl o imtihanda elde edilen üstün başarı kutlanmaktadır.
Ulu dağlar zirvesinde, asaletin ve temizliğin timsali bembeyaz karlar gibi beklemekte olan Türk milliyetçiliği ülküsü, 3 Mayıs 1944'te küçücük bir kıpırdanışla büyüyen çığ oldu. Zararlı ideolojiler o çığın altında ezildiler. Belki yok olmadılar. Fakat Türkiye’mizin geleceğini tümü ile etkileme imkânlarını bulamadılar.