FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL’İN ŞİİRLERİNDE “YOL” MOTİFİYLE İLGİLİ UNSURLAR
Yrd. Doç. Dr. Emel KOŞAR 01 Ocak 1970
Öz
Yol, toplumu ve tabiatı daha iyi tanıtma vasıtasıdır. Faruk Nafiz Çamlıbel, halk şairlerinin yolundan
giderek eserlerinde Anadolu manzaralarını ve insanlarını tasvir eder. Onun şiirlerinde “yol” bazen hayatı, bazen
de yaşadığı coğrafyanın olumsuz koşullarını yansıtan bir ayna işlevini görür.
Giriş
Faruk Nafiz Çamlıbel 1898?de İstanbul?da doğdu. Glk ve orta tahsilini Bakırköy
RüGdiyesi ve Hadîka-i MeGveret Gdadîsi?nde tamamladı. Tıp Fakültesi?nde bir süre öğrenim
gördükten sonra Kayseri, Gstanbul ve Ankara?da uzun yıllar edebiyat öğretmenliği yaptı.
1946?dan 1960?a kadar Demokrat Parti Gstanbul milletvekilliği yaptı. 27 Mayıs 1960 ihtilâlinin
ardından kısa bir süre Yassıada?da kaldı. 1973?te Arnavutköy?deki evinde vefat etti.
Faruk Nafiz Çamlıbel Giirlerini Şarkın Sultanları (1918), Gönülden Gönüle (1919),
Dinle Neyden (1919), Çoban Çeşmesi (1926), Suda Halkalar (1928), Bir Ömür Böyle Geçti
(1932), Elimle Seçtiklerim (1935), Akarsu (1936), Tatlı Sert (mizah Giirleri, 1938), Akıncı
Türküleri (1938), Heyecan ve Sükûn (1959), Zindan Duvarları (1967), Han Duvarları (1969)
tiyatrolarını Canavar (1925), Akın (1932), Özyurt (1932), Kahraman (1933), Ateş (1939), Dev
Aynası (1945), Yayla Kartalı (1945) romanlarını ise Yıldız Yağmuru (1936) ve Ayşe’nin
Doktoru (1949) adlarıyla yayımlamıGtır.1
Cumhuriyet devri Giirinin önemli akımlarından biri olan “memleket edebiyatı”
tarzında Giirler yazan Faruk Nafiz Çamlıbel, halk Gairlerinin yolundan giderek eserlerinde
Anadolu manzaralarını ve insanlarını tasvir eder. giirlerinde “Anadolu?nun dilini konuGan”2
Faruk Nafiz, halk ile aydını birbirine yaklaGtıran BeG Hececiler?in temsilcilerindendir.3
Faruk Nafiz Çamlıbel, Anadolu coğrafyasını ve insanını tasvir ederken folklordan
faydalanır. Sade bir dille, halk Giirinin Gekilleri ve hece vezniyle kaleme aldığı Giirlerinde
mahallî söyleyiGlere de yer verir.
Faruk Nafiz, “Sanat”4 Giirinde, beslenme kaynağı Anadolu?ya verdiği önemi ve Giir
anlayıGını açıklar:
Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabancı bir Gehirde bir kadın heykelini,
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini…
BaGka sanat bilmeyiz, karGımızda dururken
YazılmamıG bir destan gibi Anadolumuz.
ArkadaG, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz! (s. 91)
Memleketçi Gairler ve BeG Hececiler eserlerinde halk kültürünü temel almıG, folklorik
söyleyiGe önem vermiGlerdir.5 Onların takipçisi Bedri Rahmi Eyüboğlu?nun eserleri ise, Faruk
Nafiz Çamlıbel'in memleketçi Giirin manifestosu olarak kabul edilen “Sanat”ındaki anlayıGın
pratiğe dökülmüG Geklidir.
Divân, halk ve Batı Giirinden etkilenen, masallardan, halk hikâyelerinden ve
türkülerden faydalanan Faruk Nafiz Çamlıbel, Giirlerinde âdeta bir “masal atmosferi”6
yaratmıGtır.
Yol ve Coğrafya
Gnsanın duygu ve düGüncelerinin Gekillenmesinde yaGadığı coğrafyanın tabiî
özellikleri önemli bir rol oynar. Deniz kenarında yaGayanla çölde yaGayanın fiziksel ve ruhsal
1
“ÇAMLIBEL, Faruk Nafiz”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, C. 2
Gstanbul1977, s. 114-116.
2 Ahmet Hamdi Tanpınar, “Son 25 Senenin Mısraları II”, Edebiyat Üzerine Makaleler, Haz: Zeynep
Kerman, Dergâh Yayınları, Gstanbul1998, s. 376.
3 Gnci Enginün, “Faruk Nafiz Çamlıbel”, Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları, Dergâh Yayınları Gstanbul
2001, s. 193.
4 Faruk Nafiz Çamlıbel, Han Duvarları, YKY, Gstanbul 2004.
5 Bâki Asiltürk, 1980 Kuşağı Türk Şiirinin Poetikası, Toroslu Kitaplığı, Gstanbul 2006, s. 88.
6 Rıza Filizok, Şiirimizde Halk Edebiyatı Tesirleri Üzerine Notlar, Ege Üniversitesi Basımevi, Gzmir
1991, s. 57.
özellikleri birbirinden farklıdır. Ahmet Hamdi Tanpınar?ın dediği gibi “Coğrafya bir
kaderdir.”7 gairler doğup büyüdükleri yerler kadar gezip gördükleri yerlerden de etkilenerek
bunu eserlerinde yansıtırlar. “Ayrıntılı gözlemlerini ve sıcak duygularını canlı ve etkileyici bir
üslupla”8 eserlerinde dile getirirler.
“Yol, edebiyatta toplumu ve tabiatı daha iyi tanıtma vasıtasıdır.”9 YenileGme dönemi
Türk Giirinde, “yol” temalı üç Giir dikkati çeker: Yahya Kemal?in “Yol DüGüncesi”10, Faruk
Nafiz Çamlıbel?in “Han Duvarları” ve Orhan Veli Kanık?ın “Yol Türküleri”.11
Yahya Kemal?in “Yol DüGüncesi” Giirinde, onun Akdeniz medeniyetinin eserlerini
görmek için 1939?da çıktığı seyahatin ve vatanından uzaklaGtığında hissettiklerinin izleri
görülür:
Bu defa farkına vardım ki ihtiyarlamıGım.
Hayatı bir camın ardında gösteren tılsım
BozulmuG anlıyorum, çıktığım seyahatte.
Cihan ve ben aynı değiliz artık eski hâlette. (s. 55)
Orhan Veli Kanık?ın “Yol Türküleri” Giirinde ise yolculuk destan, türkü ve halk
söyleyiGlerinden faydalanılarak tasvir edilir:
Hereke?den çıktım yola,
Selâm verdim sağa sola,
Haydi, benim bu dünyaya garip gelmiG Gairim,
Yolun açık ola. (s. 84)
Faruk Nafiz, tahkiyeye dayalı “Han Duvarları” Giirinde, yukarıdaki örneklere benzer
Gekilde mart ayında UlukıGla?dan Kayseri?ye at arabasıyla yaptığı üç günlük seyahati gördüğü
manzaralarla birlikte bir tablo hâlinde aktarır. “Doğanın ıssızlığı ve sertliği çarpıcıdır.”12 giirde
at arabası (yaylı araba) çok hızlı gitmediği için Gair ayrıntıları yakalayabilir:
Yağız atlar kiGnedi, meGin kırbaç Gakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
7 Ahmet Hamdi Tanpınar, “SavaG ve BarıG Hakkında DüGünceler”, Yaşadığım Gibi, Haz: Birol Emil,
Dergâh Yayınları, Gstanbul 1996, s. 78.
8 Emel Kefeli, Edebiyat Coğrafyasında Akdeniz, 3F Yayınevi, Gstanbul 2006, s. 35-36.
9 Sema Uğurcan, “Anadolu Yollarında Üç Yazar–Üç Millî Mücadele Romanında Yol-Yolculuk
Motiflerine Dair Bazı Dikkatler”, Türk Edebiyatı, Sayı: 406, Ağustos 2007, s. 23.
10 Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz, Gstanbul Fetih Cemiyeti ve YKY, Gstanbul 2003.
11 Orhan Veli, Bütün Şiirleri, YKY, Gstanbul 2005.
12 Murat Belge, “„Yol Türküleri? ile „Han Duvarları?”, Birikim, Sayı: 149, Eylül 2001, s. 75.
Gidiyordum, gurbeti gönlümde duya duya,
UlukıGla yolundan Orta Anadolu?ya. (s. 15)
Seyahat mart ayında yapıldığı için dıG âlem boG ve serttir. Gurbette psikolojik
çöküntü içinde olan Gair için tekerleğin tıkırtıları bile önemlidir:
Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan,
Bozuk düzen taGların üstünde tıkırdayan
Tekerlekler yollara bir Geyler anlatıyor,
Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor... (s. 16)
Bir “yol” Giiri olan “Han Duvarları”nda, yolculuk anlatıldığı için dıG mekân tasvirleri
ağırlı olarak yer alır. Sarı hastalığı ve beyaz ise kederi ve ölümü simgeler:
Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla
Savrulmaya baGladı karlar etrafımızda.
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü,
Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü… (s. 18)
Anadolu?yu yakından tanıyan Faruk Nafiz, yol boyunca gördüklerini fotoğraf
realizmiyle canlı bir Gekilde aktarmıGtır.13 Sarı ve çorak renkler, Anadolu insanını temsil eder.
Bitmeyen yollar ve dağlar ise sonsuzluğu çağrıGtırır:
Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi,
Yollar bir Gerit gibi ufka bağladı bizi.
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine,
Yol, hep yol, daima yol… Bitmiyor düzlük yine. (s. 16)
Faruk Nafiz dıGtan iç mekâna geçerek kendisi gibi aynı yollardan geçmiG, halk ozanı
MaraGlı geyhoğlu SatılmıG?ın savaGtan dönerken baGından geçenleri onun kaldığı hanın
duvarlarına halk Giiri tarzında yazdığı dörtlüklerinden faydalanarak anlatır:14
Garibim, namıma Kerem diyorlar
Aslı?mı el almıG, harem diyorlar
Hastayım, derdime verem diyorlar
MaraGlı geyhoğlu SatılmıG?ım ben (s. 19)15
13 Mehmet Kaplan, “Han Duvarları”, Şiir Tahlilleri 2, Dergâh Yayınları, Gstanbul 2001, s. 29.
14 MaraGlı geyhoğlu SatılmıG diye bir halk Gairinin gerçekten var olup olmadığı, ona atfedilen dizelerin
Faruk Nafiz tarafından mı yazıldığı veya monte edildiği tartıGma konusudur. Gç içe geçen iki Giir (Gövde
metinin içinde üç alt metin var.) de “yol” temalıdır. Her iki Gairin yolu aynı yerde kesiGmiGtir veya Faruk
Nafiz duygularını böyle bir teknikle okuyucuya aktarmıGtır.
giirlerinde “yol” motifine sık sık yer veren Faruk Nafiz “Yolcu ile Arabacı”yı ise, iki
Gahıs arasında geçen konuGma Geklinde kaleme almıGtır.16 Yolcu, köydeki niGanlısına
kavuGmak istediği için yolculuğun bir ân önce bitmesini umar. Arabacı için ise yol hiç sona
ermez:
-Gurbet ademden kara, hasret ölümden acı,
Ne zaman tükenecek bu yollar, arabacı?
…
-Bir kere görse gözüm köyün aydınlığını
Kül bağlar içerimde bu kızıl kor yığını.
-Senin de yolun biter, diner gözünde yaGlar,
Benim uğursuz yolum bittiği yerden baGlar! (s. 116)
Yol ve Gurbet
Yol, edebiyatımızda aynı zamanda ayrılığı ve gurbeti simgelemektedir. Alaaddin
YavaGça tarafından Hicâz makamında bestelenen “Gurbet” Giirinde “Bir yer ki, sevenler,
sevilenlerden eser yok;/Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok;/Yok… yok!” (s. 56) diye
Gikâyet eden Faruk Nafiz, gurbette çektiği yalnızlığı ve gezdiği yollarda kalan sevgilisinden
ayrıldığı için çektiği acıyı ifade eder:
Ey gözlerinin çevresi mor, benzi tutuGmuG,
AkGamladığım yolları yalnız gezen afet!
Kaç yıl geçecek, böyle hazin, böyle habersiz,
Sen Marmara?nın göl gibi durgun bir ucunda,
Ben böyle atılmıG gibi yurdun bir ucunda,
Sen benden uzak, ben sana hasret?
Her Gey bana bigâne bu yerde,
Herkes gibi her Gey:
Sessiz dereler, solgun ağaçlar, sarı güller;
DillenmiG ağızlarla tutuk dilli gönüller… (s. 56)
15 “Han Duvarları”ndaki MaraGlı geyhoğlu SatılmıG?a atfedilen Giir, Gsmet Nedim tarafından Hüseynî
Fantezi makamında bestelenmiGtir. Söz konusu Giirin Gairi olarak Faruk Nafiz belirtilmiGtir.
16 Mehmet Kaplan, “Cumhuriyet Devrinde Memleket giirleri ve Faruk Nafiz Çamlıbel”, Türk Edebiyatı
Üzerinde Araştırmalar 2, Dergâh Yayınları, Gstanbul 1999, s. 305.
GüneGin battığı, günün sona erdiği akGam saatleri, yorgun ve bıkkın insana ömrün
bitiGini hatırlatır ve onu karamsarlığa sürükler. Faruk Nafiz “Yolcu” Giirinde de gurbette
akGamları artan yalnızlığını ve acısını ifade eder:
Her gün alnında zehirden acı rüzgârlar esen,
Gurbet akGamlarının bağrı yanık yolcusuyum. (s. 61)
Faruk Nafiz “Son Beklediğim” Giirinde ise yukarıdaki örneklerden farklı olarak
gurbetteki yolcu değil, yolcu (sevgili) bekleyen kiGidir:
Mademki henüz gelmedi son yolcum ufuktan?
Ömrümce neden yılları zincir gibi çektim,
Mademki bir aGk uğruna can vermeyecektim?
Bir müjde taGır her gün uzaktan bana rüzgâr;
Elbet gelecek, gelmedi, bir beklediğim var! (s. 70)
Yol ve Ölüm
Yol ve yolculuk, edebiyatımızda ölüm ve onunla ilgili unsurları da simgeler.
Gslâmiyet?te dünya ve âhiretteki zaman birbirinden farklıdır. Kur?ân-ı Kerîm?deki Duhân
Sûresi?nde dünya hayatında (zamanında) kitaba ve peygamberlere inanıp inanmamanın sonsuz
âhiret hayatını (Farklı bir zaman anlayıGı vardır.) nasıl etkileyeceği üzerinde durulur.17 Kehf
Sûresi?nde de “bütün nimetleriyle geçici olan dünya hayatının ebedî âhiret hayatını
kazanmanın bir vasıtası olarak değerlendirilmesi gerektiği” belirtilmiGtir.18
Ölüm, insanoğlunun üstesinden gelmeye çalıGtığı en önemli sorunlardan biridir.
KiGinin ölüm Geklinin ve zamanının belirsizliği, ömrünü ne zaman sona ereceğini bilmediği bir
yolculuğa benzetmesine ve eğer inanıyorsa ölüm sonrası hayatının niteliğini hayal etmesine
sebep olur. Faruk Nafiz “Benimle Yürüyene” Giirinde, insanı dünyadaki yolcu olarak niteler ve
onun âhiret hayatında muradına ereceğini (cennete gideceğini) söyler:
Yolcu, keder çekme ki bu diyara düGenin
Yolunda otlar biter, mezarında çiçekler!
Karaltılar belirir baGında her köGenin,
Her geçidin ucunda bir gözü kanlı bekler. (s. 93)
Faruk Nafiz?in “Karacaahmet” Giirinde de Karaacahmet mezarlığının ıssız ve serin
yolunda akGam tek atlı arabayla yapılan yolculuk, hayat-ölüm tezadını hatırlatır:
Karacaahmet?in ıssızdır yolu,
Ve içi bir tabut kadar serindir.
TaGların boGluğa açılan kolu
17 Emin IGık, “Duhân Sûresi”, İslâm Ansiklopedisi, DGA, Gstanbul 1994, C. 9, s. 548.
18 Glyas Üzüm, “Kehf Sûresi”, İslâm Ansiklopedisi, DGA, Ankara 2002, C. 25, s. 188.
Sevmeye kanmadan ölenlerindir. (s. 140)
Yol ve At
Yüzyıllardır çeGitli destanlarda, masallarda, efsanelerde kullanılan “at” motifi,
modern Türk Giirinde de yer alır. Türklerle ilgili pek çok efsane, destan ve hikâyede at,
sahibinin en yakın arkadaGı, zafer ortağı ve en değerli varlığı sayılmıGtır. SavaGlardaki
faydaları sebebiyle kuvvet ve kudret timsali de olmuGtur.19
Faruk Nafiz “Fatih?e Kaside” Giirinde, Fatih Sultan Mehmet?in Gstanbul?u enginlere
at sürerek fethetmesini vurgular:
...Enginlere at sürdüğün akGamdı kenardan.
Kalyonları emrinle yürüttün karalardan; (s. 24)
Eski Türklerde atın iGlevi ve yeri büyüktür. Bozkırdaki boylar için önce etinden ve
sütünden yararlanılan, bir besin kaynağı olan at, giderek ulaGım aracı ve savaG arkadaGı
olmuGtur. Ata “tarih yapan hayvan” denilir; bozkır kültürüne “atlı kültür” veya “atlı göçebe
kültürü” adları verilir.20
“Fatih?e Kaside”de “at” motifi fetih yolculuğunun, Fatih Sultan Mehmet?in ve “„At?
Giirindeki gibi kahramanlığın”21 simgesidir:
Ruhun beG asır sonra vücudun gibi canlı;
Hâlâ kır at üstünde yağız bir delikanlı! (s. 24)
Sonuç
Faruk Nafiz Çamlıbel, “mektepten memlekete” sloganıyla gönüllü öğretmen olarak
dolaGtığı Anadolu?nun coğrafyasını ve insanlarını tahkiyeye dayalı Giirlerinde yansıtır.
FakirleGmiG, acı çeken Anadolu insanını gelenekleri ve kültürüyle birlikte her türlü ideolojiden
uzak, samimî bir Gekilde anlatır. O dönemin Gartlarında ulaGımı sağlayan, halkın ekonomik
durumunun bir göstergesi hâline gelen ve Türk kültürünün önemli bir parçası olan “at” motifi,
Gairin özellikle yolculuk teması üzerine kurulu Giirlerinde memleketçi gerçekçilikle halk
edebiyatının unsurları birleGtirilerek çok sık kullanılmıGtır.
Faruk Nafiz Giirlerinde bulunduğu coğrafya, toplumsal koGullar, hayat görüGü ve
beslenme kaynakları doğrultusunda Anadolu?da gezdiği yerleri “yol” motifi ve onunla ilgili
unsurlardan faydalanarak tasvir etmiGtir. Onun Giirlerinde “yol” bazen hayatı, bazen de
yaGadığı coğrafyanın olumsuz koGullarını yansıtan bir ayna iGlevini görür.
19 YaGar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınları, Gstanbul 2002, s. 141.
20 Mahir Ünlü, Örneklerle Türk Edebiyatı, Gnkılâp ve Aka Yayınları, Gstanbul 1982, s. 19.
21 Necat Birinci, “Faruk Nafiz Çamlıbel”, Edebiyat Üzerine İncelemeler, Kitabevi Yayınları, Gstanbul
2000, s. 333.
KAYNAKÇA
“ÇAMLIBEL, Faruk Nafiz”, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, Dergâh Yayınları, C. 2,
Gstanbul 1977, s. 114-116.
ASGLTÜRK, Bâki, 1980 Kuşağı Türk Şiirinin Poetikası, Toroslu Kitaplığı, Gstanbul 2006.
BELGE, Murat, “„Yol Türküleri? ile „Han Duvarları?”, Birikim, Eylül 2001, Sayı: 149, s. 68-
84.
BGRGNCG, Necat, “Faruk Nafiz Çamlıbel”, Edebiyat Üzerine İncelemeler, Kitabevi Yayınları,
Gstanbul 2000, s. 315-367.
ÇAMLIBEL, Faruk Nafiz, Han Duvarları, YKY, Gstanbul 2004.
ÇORUHLU, YaGar, Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınları, Gstanbul 2002.
ENGGNÜN, Gnci, “Faruk Nafiz Çamlıbel”, Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları, Dergâh
Yayınları, Gstanbul 2001, s. 189-207.
FGLGZOK, Rıza, Şiirimizde Halk Edebiyatı Tesirleri Üzerine Notlar, Ege Üniversitesi
Basımevi, Gzmir 1991.
KAPLAN, Mehmet, “Cumhuriyet Devrinde Memleket giirleri ve Faruk Nafiz Çamlıbel”, Türk
Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar 2, Dergâh Yayınları, Gstanbul 1999, s. 302-306.
KAPLAN, Mehmet, “Han Duvarları”, Şiir Tahlilleri 2, Dergâh Yayınları, Gstanbul 2001, s. 21-
34.
KEFELG, Emel, Edebiyat Coğrafyasında Akdeniz, 3F Yayınevi, Gstanbul 2006.
Orhan Veli, Bütün Şiirleri, YKY, Gstanbul 2005.
TANPINAR, Ahmet Hamdi, “SavaG ve BarıG Hakkında DüGünceler”, Yaşadığım Gibi, Haz:
Birol Emil, Dergâh Yayınları, Gstanbul 1996, s. 77-80.
TANPINAR, Ahmet Hamdi, “Son 25 Senenin Mısraları II”, Edebiyat Üzerine Makaleler, Haz:
Zeynep Kerman, Dergâh Yayınları, Gstanbul 1998, s. 375-378.
UĞURCAN, Sema, “Anadolu Yollarında Üç Yazar–Üç Millî Mücadele Romanında Yol-
Yolculuk Motiflerine Dair Bazı Dikkatler”, Türk Edebiyatı, Sayı: 406, Ağustos 2007,
s. 17-23.
ÜNLÜ, Mahir, Örneklerle Türk Edebiyatı, Gnkılâp ve Aka Yayınları, Gstanbul 1982.
Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz, Gstanbul Fetih Cemiyeti ve YKY, Gstanbul 2003.
YUSOĞLU, Nebahat, “Türk Romanında Yol ve Yolculuk Teması (1870-1970)”,
Yayımlanmamış Doktora Tezi Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü, Gstanbul 2008.