PKK - DTP - Barzani – ABD
Ahmet TAŞGETİREN 09 Ekim 2007
Başlığa yansıyan denklem acaba nasıl bir mesaj taşıyor?
Orada bir terör örgütü var. Türkiye'nin bir yasal partisi var. Bir Kuzey Irak'lı lider var ve bir süper devlet var.
Bunların bir başlıkta toplanması acaba orada yer alanlar için ne anlam taşıyor? Bu denklemden rahatsızlık duyan var mı?
Hemen söyleyeyim:
Bu denklem, benim keyfi olarak oluşturduğum bir denklem değil.
Türkiye, şehitlerine ağlarken böyle bir denklemin fesat buluşması tarzında ortaya çıktığını düşünüyor.
PKK'ya söylenecek bir şey yok. O bir cinayet şebekesi olarak eylemlerini sürdürüyor. Belki, Beytüşşebab katliamına sahip çıkmadığına bakarak şu söylenebilir: Artık bölgede, PKK adına cinayet işleyen başka cinayet örgütleri mevcut. Başka, yani PKK içinde bir fraksiyon, bölgeye ilişkin hesapları bulunan herhangi bir devletin timleri vs... PKK eğer gerçekten böyle bir şeyden şüphe duymakta ise, artık çok kötü bir manipülasyonun içine düşmüş demektir ve hala aklı varsa buradan çıkmak için çaba gösterecektir.
DTP, nerede duracağını kestiremeyen bir şaşkınlık içinde. Siyasetle ilişkisi, PKK ile dirsek teması içinde gerçekleşen bir kadro, şu anda, işin çığırından çıktığını görmenin telaşını yaşıyor. Dün, bir miktar jeton düşmüş gibi oldular. Beytüşşebap'ta biraz kafaları karıştı. Gabar Dağı vahşeti, onları, kanın artık üstlerine sıçradığı noktasına getirdi. “Şehitlerimiz, dediler, vatan evlatları, dediler. En önemlisi, “Hiçbir siyaset bir damla kanın bedeli olamaz” dediler. Kandil'de neyi, nasıl, kimlerle oynadıkları belli olmayan ama cinayetlerle ortaya çıkan bir şebeke vardı, rotayı hep oraya göre mi tanzim edeceklerdi? bu nasıl yürürdü? Ya da İmralı'ya göre mi? İmralı'da ne vardı? İmrali neyi oynuyordu? İmralı'ya endekslenmek sağlıklı mıydı? Bunları düşünmeliler, diyordunuz. İşte herkes onları “PKK – DTP” diye görüyordu. Her cinayette onların ellerine bakılıyordu. Devletle Dağı aynı potada görmek, sürdürülebilir bir yaklaşım olabilir miydi? İşte tıkandılar ve artık o denklemin taşınamaz hale geldiğine hükmettiler.
Başlıktaki denklemde DTP'nin ayrıca, Aysel Tuğluk'un o ünlü yazısında şikayet ettiği, “Emperyalizmle gerdek durumu” söz konusu olmaktaydı. ABD ve AB'nin bölgeye ve Türkiye'ye ilişkin politikalarına monte olmak! Kuzey Irak başlı başına böyle bir olgu görünümündeydi ve PKK liderliği Kuzey Irak'taydı ve DTP bu çemberin içinde görünmekteydi.
Kuzey Irak ve Barzani...
Türkiye Kuzey Irak'tan ve Barzani'den emin değil.
Barzani bir Amerikan üssü. Bölgeye yönelik Amerikan operasyonlarının potansiyel kalkış noktası...
Barzani bir PKK üssü.
Barzani Irak'ta bölünmenin aktörü, ayrıca daha üç ülkeye karşı kullanılabilecek bir Kürt kartı...
Ve Barzani bu işi Amerika ile birlikte yürütüyor.
Ve ABD.
Türkiye'nin stratejik ortağı.
Irak'ın patronu...
Irak'ı işgal edebilip, Kuzey orak'taki PKK yuvalanmasında ayak sürüyün bir dost!
Türkiye'de güvenilirliğini yitirmiş bir dost!
Hatta düşman gibi algılanan bir dost!
Amerika'nın aklı varsa bunu görebilir, diye düşünmekte herkes.
Amerika isterse, PKK'ya bir an nefes aldırmaz, diye düşünmekte herkes.
Amerika isterse, bir çuval PKK liderini anında Öcalanlaştırabilir, diye düşünmekte herkes.
Amerika isterse, Kuzey Irak'ın Türkiye'ye yönelik bir risk olmasına göz yummaz, diye düşünmekte herkes.
Ve Amerika, Türkiye'yi hem PKK ile hem Barzani ile sıkıştırıyor, diye düşünmekte herkes.
Amerika, Türkiye'nin talepleri karşısında zaafları oynuyor. Türkiye bunu, ayak sürüme olarak niteliyor.
Başlıktaki denklemde ABD'nin önemli bir role sahip olduğu kanaati
Türkiye'de tepetaklak giden ABD itibarından anlaşılıyor olmalı.
Şimdi bu durumda, başlıkta yer alan üç aktöre sormalı:
Neyi oynuyorsunuz?
Bir şekilde Türkiye'nin diz çökertilmesi oyununu mu?
Şunu söylemek lazım:
Bu en kötü, en akılsızca, en maceracı, en kumarbaz oyundur.
Türkiye'yi yeniden “Milli Mücadele” iklimine sokan bir süreç oluşmaktadır.
Amerika'yı akıllı adamlar yönetiyorsa, Türkiye'nin böyle bir durumda asla diz çökmeyeceğini bilmeleri gerekir. Böyle ortamların, imparatorlukların varisi bir millette büyük bir onur patlamasına yol açacağı ve canını dişine takarak, bu oyuna katılanların tümünü püskürteceği unutulmamalıdır.
DTP, kısa sürede misyon kaybına düşerek meşruiyyetini tartıştırmak istemiyorsa, dün başlattığı söylem tamirini sür'atle tamamlaması gerekiyor.
Dünkü yazımda onlara dedim:
Dağa seslenin. Dağdakilere sözünüz geçiyorsa indirin dağdan onları. Bir fırtına ortamında dağlara çıkmış o Kürt çocuklarının ölmemelerini istiyorsanız, dağdan indirin onları. Onlara hala bir misyonla bağlantılı olarak bakmak, onları ölmeye ve öldürmeye cesaretlendirmekten başka anlam taşımıyor.
PKK olayını söndürmek, belki de şu anda Türkiye'ye, Türkiye'nin Türklerine ve Kürtlerine yapılacak en büyük hizmettir. Türkiye'nin ayağına diken batmasına yol açacak hiçbir eylemin, bölgedeki hiçbir halka olumlu bir katkısı olmadığını – olmayacağını bilmek gerekiyor. Kuzey Irak'taki Kürtlerin de sırtını dayayacağı ilk ve son dağ Türkiye'nin varlığıdır.
Son söz:
Başlıktaki dört odak müşterek bir oyunun aktörleri ise, çok kötü kurgulanmış bir oyunda rol aldıklarını bilmeliler. Türkiye bu oyunu bozar. Türkiye böyle zamanlarda Türkiye olur.