« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Kas

2012

ZİYAEDDİN FAHRİ FINDIKOGLU VE HALK KÜLTÜRÜ

Dr. Dilaver DÜZGÜN 01 Ocak 1970

Türk düşünce tarihinin XX. yüzyılda yetiştirdigi en büyük isimlerden biri
lan Ziyaeddin Fahri Fındıkoglu'nu araştırmanın birtakım güçlükleri
vardır. O, her şeyden önce çok yönlü bir bilim adamıdır. Asıl alanı sosyoloji
olmasına rağmen hiçbir bilim dalının sınırları içinde kalmayarak hukuktan
etnolojiye, iktisattan edebiyat tarihine kadar birçok bilim dalıy.l,a ilgili araştınnalar
yapan bu bilim adamımızın bir de halk bilimci yanı vardır. Ziya Gökalp ve Fuat
Köprülü'den
sonra
Türk
halk
biliminin
kurulması,
tanıtılması
ve
yaygınlaştırılmasında
emegi geçenlerin en önemlilerinden biri de Ziyaeddin
Fahri'dir. O, Anadolu'nun ücra bir köşesinde dogup çocukluk ve gençlik yıllarının
bir kısmını ülkemizin farklı bölgelerinde geçirerek kalbine ve kafasına sindirdigi
folklor zevkini batılı anlamda bilimsel nonnlarla birleştirerek güçlü bir terkibe
varmıştır.
Ziyaeddin Fahri, kendisini ülke kalkınmasına, Anadolu'nun ve Anadolu
insanının problemlerine, bunların da ötesinde bilime adamıştı. Doğup büyüdüğil
topraklardan kopmayan, hayatının sonuna kadar bu memleketin sıkıntılarıyla
kafasını yoran bir kişiliktL Toplumsal sorunları bütün boyutlarıyla inceleyerek
olayları topyekün kavramaya çalışırdı. Amiran Kurtkan'ın ifadesiyle "o, bütün bir
cemiyeti bugünü ve tarihi ile kendi zek!sının projektörü altında tarayabilen, cemiyet
denilen derin ve geniş sahaya adeta büyük bir alandaki kuyulara girer gibi
derinlemesine girebilen nadir zekalardan biri"ı idi.
Ziyaeddin Fahri'nin folklor çalışmalarına baktıgımızda onun öncelikle yayın
faaliyetleriyle dikkat çektiğini görüyoruz. 1924 te başlayan yayııı hayatıyla
Anadolu'yu ve Anadolu insanını araştıran, böylece Anadoluculuk akımı içindeki
önemli yerini alan Fındıkoğlu, 1925 yılında Erzurum Lisesi felsefe ve sosyoloji
öğretmenligine atandıktan sonra folklor ve halk edebiyatı araştınnalarına ağırlık
venneye başlar. İlerleyen yaşlarında iken Fındıkoğlu bir yazısında o 2günleri şöyle
değerlendirir: "o sene benim için gerçekten bereketli bir yılolmuştu. Büyük vatan
• 12 Şubat 2000 tarihinde Erzurum'da düzenlenen "Ölümünün 26. Yılında Sosyolog
Ord.Prof.Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıko~lu" konulu panelde sunulan bildiri.
•• Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Ö~retim Üyesi.
i
Amiran Kurtkan, "Hocamızın Ardından", 1975 Yılı Sosyoloji Konferansıarı, 13. Kitap,
İstanbul 1976, s.32.
toprağı içinde onun bir parçası ve benim doğuş vatanım olan Erzurum'da ve
Tortum'da adeta kendimi buldum. Şimdiye, yani 1925 e kadar sanki çevresinden,
kökünden kopmuş bir kuru dal, sanki usaresiz bir parça idim, o yıl sanki dal ve
gövde, parça ve bütün birleşmişti.,,3
Bu şekilde halkla temas kurma imkanını bulan Ziyaeddin Fahri, ilk iş olarak
yöresinin folklor ürünlerini araştırmaya ve incelemeye koyulur. Anadolu'nun ücra
bir köşesinde dünyaya gelen, çocukluğunu ve gençliğini memleketin savaş ve göç
yıllarında yaşayan bu Anadolu çocuğu, folklor denen hazineyi fark etmiştir. Zaten
çocukluğundan beri bir folklor zevkine sahiptir. Onun yapacağı iş, özden gelen
zevki, bilimsel bir kalıba sokmaktır. Kendisi bu hususu şöyle açıklar: "Folklor
zevkini annemden aldım. Sık sık bana maniler yazdırır ve adeta 'bunları oku da
adam ol' demek isterdi. Sonraları Erzurum ve Tortum köylerinde dolaşırken bu
zevkim arttı. Uzun bir fasıladan sonra garp sosyolojisiyle yakın temasım, şahsi zevki
ilmi bir zevk haline soktu,,,4
Memlekete hizmet etme heyecanıyla öğretmenlik görevine başlayan bu idealist
genç, 1924-1925 yıllarında, yani 24 yaşında iken Erzurum Şairleri adlı eserini
hazırlar ve 1927 yılında yayımlar. Fındıkoğlu'nun heyecanı bu eserin önsözüne
şöyle yansır:
"I924-1925 senesinde Erzurum Lisesinin felsefe ve içtimaiyat mual1imi idim.
Darülfunundan yeni çıkmış ve hayata yeni atılmış genç bir muallim harareti ile
gönlüm mensup olduğum cemiyete bağlıydı. Bu ruhi halet bana Şarkı Anadolu'nun
iktisadi ve harsi bir merkezi, Anadolu'nun kadim ve tarihi bir şehri olan Erzurum'da
kuvvetli, feyyaz bir edebi hava-yı nesiminin mevcudiyetini hissettirdi. Köylerini
gezdim. Yetiştirdiği büyüklerin türbelerini gördüm, memleket harsiyatı ile alakadar
zevat ile görüştUm. Bu hisler, geziş ve görüşmeler; işte ortaya böyle bir eser çıkardı.
Benden ziyade memleketin ve bana yardım edenlerin mahsulü olan bu eseri ancak
şimdi neşretmek imkanını elde edebildik.
İster umumi olsun, ister muhiti olsun, Anadolu edebiyatı tarihi hiç şüphe yok ki
bir vasıtadır. Asıl gaye, o tarihin tedkiklerinden hız alacak, milli benliğini anladıktan
sonra istikbale koşacak gençliğin edebi zaferidir. Bu düşUnce ile neşrettiğim
Erzurum Şairleri'ni kendisinden edebi feeri beklediğimiz Anadolu'nun ilim ve sanat
geçliğine ithaf ediyorum."s
Fındıkoğlu'nun folklorla ilgili olarak Erzurum'da hazırladığı ikinci eseri olan
Bayburtlu Zihni ise 1928 yılında yayımlanır.
J Fındıko~lu Ziyaeddin Fahri, "Önsöz", Mehmet Kardeş, Meşhur Saz Şairi Aşık Sümmani,
İskanbul, 1963, s.V.
4 Z.F.Fındıko~lu, "Büyük Folklor Anketine Cevaplar", Türk Folkor araştırmaları, c.5, s. 65,
1954, sayfa: 1034.
5 Ziyaeddin Fahri, Erzurum Şairleri, İstanbul 1927, s.2.
Erzurum ve Sivas liselerindeki görevlerinden sonra 1926 yılının Eylül ayında
Fındıkoglu'nun Ankara'da ögretmenlik görevine başladıgmı görüyoruz. Bu, Türk
folklor tarihi için bir dönüm noktası niteligini taşıyan Halk Bilgisi Dernegi'nin
kuruluşunu hızlandıran bir gelişmedir. Fındıkogıu, XIX. yüzyılın ortalarında
Avrupa'da müstakil bir bilim dalı olar kabul görmeye başlayan folklorun Türkiye'de
de aynı ciddiyetle ele alınmasını, sistemli ve bilimsel çalışmaların başlamasını arzu
etmektedir. Bu amaçla Mehmet Halit Bayrı ve Yusuf Ziya Demirciogıu gibi yakın
arkadaşları başta olmak üzere, konunun önemine inanan kişilerle görüşmelerini
tamamlayarak i Kasım 1927 tarihinde Türk Halk Bilgisi Derneği'nin kuruluşunu
gerçekleştirir. Artık Türk folkloru bir kurum bünyesinde toplanmış ve sistemli
çalışmalar başlamıştır. Fındıkoglu'nun Türk folklor tarihinde saygıyla anılmasını
sağlayan hizmetlerinin başında bu girişimi yer almaktadır. Demek ilk iş olarak Halk
Bilgisi Toplayıcılarına Rehber adlı kitabı hazırlayarak Türkiye'nin bütün bölgelerine
gönderilmesini saglar. Kuruluşu birkaç yıl öncesine rastlayan ve halka yönelmeyi
temel prensiplerinden biri haline getiren Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üst düzey
yöneticilerinin de katkılarıyla bütün ülkede humrnalı bir derleme faaliyeti başlar ve
bu derlernelerle arkasından gelen bilimsel incelemeler, Halk Bilgisi Derneğinin
yayın organları olan Halk Bilgisi Mecmuası ve Halk Bilgisi Haberleri adlı dergilerde
yayımlanır. i932 yılında Halkevlerine devredilen Halk Bilgisi Demegi, yaklaşık 4,5
yıllık hizmet süresi içinde Türk folkloru için sayısız inıkfu1ların kapılarını aralamış,
bilim adamı ve aydınlarımızın halka yönelmesi, ondaki degerleri keşfetmesi yolunda
yeni ufuklar açmıştır.
Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu'nun Türk halk bilimine katkıları bunlarla sınırlı
kalmamıştır. 1974 teki vefatına kadar folklorla ilgili yüzlerce makale yazmış,
teşkilat ve dergi çalışmalarına öncülük ederek halk biliminin geniş kitlelere
ulaştırılmasını sağlamıştır. Özellikle i 934 yılında çıkarmaya başladığı ve 1973 e
kadar yayımını sürdürdüğü İş ve Düşünce dergisi 40 yıla yaklaşan yayın hayatında
iktisat, sosyoloji, hukuk gibi sosyal bilimlerle ilgili araştırmaların yanı sıra halk
bilimi incelemeleri için de yararlı bir zemin haline gelmiştir.
1924 yılında Anadolu mecmuasına her bakımdan destek veren Ziyaeddin Fahri,
hayatı boyunca Anadolu'nun problemleriyle yakından ilgilenmiş, bu problemlerin
çözümü için çeşitli öneriler ortaya koymuştur. Bu çalışmalarında
onu önce
vatansever bir insan, sonra da objektif bir bilim adamı olar~ görüyoruz. Türk
insanının mutluluğu ve Türk milletinin yükselmesi, onun en büyük idealidir. Bu
ideal uğrunda sürekli kafa yormuş, yetiştirdigi öğrencileriyle, demek ve teşkilat
çalışmalarıyla, yayın faaliyetleriyle, yöneticilerle yaptığı görüşmelerle itici güç
görevini üstlenmiştir.
Ziyaeddin Fahri Fındıkoglu'nun
hayatında
demek, birlik ve benzeri
kuruluşların önemli bir yeri vardır. 0, ülke kalkınmasında demek, ve meslek
kuruluşlarının önemli rol oynayacagı kanaatindedir ve bu kanaatlerini uygulamaya
koymak için büyük çabalar sarfetmiştir. "Medeni hayat, içtimai sahada mesleklerin
saglam teşekkülleriyle temin edilebilir. Gerek maddi ve gerek manevi tekemmülat,
hep meslek muhitinin içtimai muhitinde vaki olmaktadır,,6 sözleriyle konuya açıklık
getiren Fındıkogıu, bu kuruluşların bir yandan toplumsal realiteyi tespit edip ilgili ve
yetkililere duyururken diger yandan belli meslek gruplarının bir araya gelerek güç
birligi oluşturduklarına dikkat çeker.
Ziyaeddin Fahri, Erzurum Lisesinde ögretmenlik yaptlgı
1925 yılında
yürüttügü Erzurum Muallimler Birligi kdtipliginden başlayarak çok sayıda demek
faaliyetine katılmış, bazen bizzat kurucusu olmuş, bazen de yönlendirici bir rol
üstlenmiştir. 1927 de Türkiye'de ilk folklor demegi olarak kurulan Halk Bilgisi
Demegi, Türk kültürünü ve toplumunu araştırmak ve ilmi çalışmalar yapmak üzere
1934 yılında kurulan Türkiye Harsi ve tçtimaı Araştırmalar Dernegi, i 946 da
yeniden kuruluşu gerçekleştirilen Türkiye Mual1imler Birligi, toplumumuzun maddi
kültür varlıklarını araştırmayı gaye edinen İktisat Müze ve Arşivi, bölge
kalkınmasında bir modelolma iddiasıyla ortaya konulan Tortum Kalkınma Dernegi
ve nihayet aynı amaca hizmet eden Sakarya Sosyal Araştırmalar Merkezi, hep
Fındıkoglu'nun eseridir.
Bu demek ve kuruluşlardan Türk Halk Bilgisi Dernegi ve ile Tortum Kalkınma
Demegi çeşitli yönleriyle ayrı bir öneme sahip bulunmakta ve geniş olarak
incelerneyi gerektirmektedir. Bunlardan birincisi gerek Türk folklor tarihinde,
gerekse Fındıkoglu'nun hayatında çok önemli bir yere sahiptir, Bu önem hem ilk
olma özelliginde, hem de bütün imkansızlıklara ragmen yaptlgı hizmetlerde
aranmalıdır. İkincisi ise dogrudan halkla ve halk kültürüyle temasa geçerek onun
sesini duyurması, milli kalkınma hareketinde bir modelolma iddiasını taşımasıyla
dikkate deger görülmektedir.
Fındıkogıu,
1962 yılında Tortum Kalkınma Dernegi'ni kurarken küçük
yerleşim birimlerinden başlatılacak kalkınma hamlelerinin birbiriyle birleşerek ve
büyüyerek ülkeye yayılmasının yararlı ve başarılı bir yol olaca~ı inancıyla hareket
etmekteydi. Ona göre Tortum Kalkınma Demegi gibi, diger ilçelerde de aynı
maksatla dernekler kurulmalı, bunlar bir federasyon halen gelerek Erzurum
Kalkınma Demegi'ni oluşturmalıdır. O zaman ülkenin kalkınması yolunda sagııklı
ve başarılı bir yol takip edilmiş olacaktır.
Memleketin ücra köşelerinin sorunlarını yetkililere ileten bu dernekler, devlet
veya vilayet merkezi tarafından alınacak kalkınma ile ilgili tedbirlerin soyut birer
mesele olmaktan çıkmasını saglayacak, bu konuda devlete yardımcı olacaktır.
Fındıkogıu, sık sık yaptıgı yurt gezilerinde Anadolu'yu adım adım dolaşmış,
gittigi her yerde çeşitli gözlem ve incelemelerde bulunarak bu konudaki yorumlarını
derhal bir yayın organında yayımlamıştır. Anadolu insanının ıztırabı, onun da
ıztırabı olmuştur. Bölge araştırmalarıyla ilgili yazıları bu duygularla doludur. 1925
yılında, yani savaş yıllarını henüz geride bıraktıgımız ve yeniden ülkeyi imar etmek
6 Ahmet Halil (Z.F.Fındıkogıu), "Erzurum Muallimler Birli~i", Meslek, 1(21),5 Mayıs 1925,
s. ıı-12.
-aA~,Ü......!.TJ!iOr!.!lkiw'Y!.!!8 tA~rUl8Wsh~r~m!.!!8!.!!18.urIUlEWni2lsti...•t.ıı;QS~OUlDe=.org",Is,,-I-"'S""8y....l.4;ıS"'-"'E""'rz...u""ru...m"-"'ıO"llO~O
için yola koyuldu~umuz sıkıntılı günlerde yaptı~ı bir Gümüşhane-Bayburt gezisinin
ardından kaleme aldıgı yazıda şunları söyler: "Hülasa Gümüşhane'de her manzara
size Anadolu'nun mahrumiyet ve fecaaderini tasvir eder. Kafanız
endişeli
düşüncelerle, kalbiniz memleketin hüsran ve hırmanına ait duygularla dolup taşar.
Bu taşkınlık içinde benliginizin kayboldugunu, boguldugunu görürsünüz ve kendi
kendinize dersiniz ki acaba bu zavallı yurdun yüzü ne vakit gülecek, bu halk ne
vakit mesrur olacaktır. Ufuklara bakarsınız: tahayyül ettiginiz feci bir timsal size şu
satırları terennüm ediyor:
Bu mülkün halkını söylet sana feryad lazımsa
Bu halkın mülkünü seyret harab-abad lazımsa"
Bu satırlar, düşünen ve halkının
ıztıraplarıyla
dolup taşan bir aydının
ifadeleridir. Fındıkogıu yazıyı şöyle bitirir: "Hülasa Gümüşhane'den ayrılırken
müfekkiremin memleket idaresine ait ezici düşüncelerle dolu oldugunu hissediyor
ve bu yükün altında eziliyorum.'"
Fındıkogıu, bölge araştırmalarına büyük önem vermiş, Türkiye'nin bütün
bölgelerini gezerek çeşitli
incelemelerde bulunmuştur.
Karabük Demir-Çelik
Fabrikası'nın kuruldugu bölgede yaptıgı sosyolojik ve iktisadi araştırmalardan tutun,
Çukurova bölgesindeki narenciye üretimine, Edirne'deki folklor çalışmalarına kadar
her şeyonun ilgi alanına girmiştir. Memleketimizin dogusu ile batısı arasında hiçbir
ayırım gözetmemiş, fakat asırların ihmali sonucu beklenen kalkınma düzeyini
yakalayamamış olan Dogu Anadolu Bölgesi'ne daha yakın pir ilgi göstermiş,
dogduğu şehir olan Erzurum'a ayrı bir dikkatle yaklaşmıştır.
1925 yılında
öyetmenlik yaptıgı Erzurum'da yöre ile ilgili edebiyat, folklor ve dil araştırmaları
yapmış, Erzurum Şairleri'ni ve Bayburtlu Zihni'yi o yıllarda yazmıştır. Daha sonraki
yazı hayatında da Erzurum hakkında çok sayıda yazı yazmış, kitap ve broşürler
hazırlamıştır. Doğu Kalkınması ve Erzurum Şehirleşmesi ile İlgili Sosyolojik
Meseleler adlı çalışması, alanla ilgili araştırmalarda hala vazgeçilmez bir başvuru
kayna~ıdurumundadır.
Bütün bunlardan anlaşıldıgı üzere Ziyaeddin Fahri Fındıkogıu, halkla iç içe
yaşayan, bir yandan uluslar arası düzeyde araştırmalar yaparken diger yandan
gündelik sorunlara pratik çözümler getirebilen bir bilim adamı modelini önermiş ve
bunu kendisi üzerinde başarıyla uygulamıştır.
0, kalkınma ve ilerleme konusunda daima milliligi ön planda tutar. Bu sebeple
halkı iyi tanımak ve ondan yararlanmak görüşünU sık sık gündeme getirir. Bu, hem
halka hizmeti kolaylaştıracak, hem de bizim toplum yapımıza en uygun modelin
seçilmesine ve uygulanmasına imkan hazırlayacaktır, Hangi sahaçla olursa olsun
bilim adamlarının ve yöneticilerin halka yönelmesini ister. Ziyaeddin Fahri,
kaynagını halktan alan bir milli bir edebiyat ve felsefe geleneginin kurulmasını ister:
"Anadolu'da şiir, kendisine has olan bedii fonksiyonu ifa ediyor ve halkın selim
, AH. (Z.F.Fındıko~ıu,), "Gümüşhane'de Hayat ve Maıırif', İstiklal Gazetesi, 1.3. ı 925.
zevki ile onun bu mecrasını bizden iyi biliyor. Halde muhtaç olduğumuz ve
istikbalde olacağımız kudretli edebiyatı, mazimize ve halkımıza duyacağımız
hasretten ve htinnetten mütevellit hamlelerle yaratabileceğimizi düşünecek olursak
bu noktayı daha iyi anlamış oluruz."g
Yine Fındıkoğlu, halk el sanatlarında ve süslemeciliğinde modem sanat, hatta
moda için kullanılabilecek zengin motifler bulunduğunu belirterek bunlardan
yararlanılmasını ister.
88 Ahmet Halil (Z.F.Fındıkogıu), "Köylerde İçtimai MUşahedeler", Meslek, 1(37),25 AgıJstos
1925, s. ıo.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 46877

ulkucudunya@ulkucudunya.com