ABDÜLBÂKİ FÂRÛKİ
01 Ocak 1970
Abdülbâkî b. Süleyman b. Ahmed el-Fârûkî (ö. 1278/1861) Edip, şair, tarihçi ve devlet adamı.
1204'te (1790) Musul'da dünyaya gel¬di. 1203'te (1789) doğduğu da söylenmektedir. Babası tarafından soyu Hz. Ömer'e dayandığından ailesi Ömeriyyûn (Ömerîler) ve Fârûkıyyûn (Fârükiler) laKaplanyla tanınmış, kendisi de Ömerî, Fârûki nisbelerini kullanmış¬tır. Bu aile Irak bölgesinde eskiden beri yetiştirdiği pek çok edip ve şairle üne kavuşmuştur.
Tahsil hayatı hakkında bilgi bulunma¬yan Fârükî küçük yaştan itibaren zekâsı ve kabiliyetiyle dikkati çekmiş, ilk genç¬lik yıllarından sonra edebiyata merak salarak deneme mahiyetinde şiirler yaz¬mıştır. Eserlerinin çoğunun manzum olduğu dik¬kate alınırsa şiir ve edebiyata olan düş¬künlüğü daha iyi anlaşılır. Henüz yirmi yaşına girmeden Osmanlı Devleti'nin hiz¬metinde Önemli görevler üstlenerek ida¬rî ve siyasî konularda Musul'un temsil-cisi olan Fârûkî bu şehre vali tayini ko¬nusunda Bağdat'a elçi olarak gönderil¬miş, dönemin Bağdat valisi Kölemen Dâ-vud Paşa'ya, Yahya Paşa'nın Musul'a va¬li tayini hususundaki arzusunu iki veciz beyitle dile getirerek isteğini elde etmiş ve kendisi de bir süre Musul valiliği yap¬mıştır. Daha sonra Dâvud Paşa ile Os¬manlı Devleti'nin arası açılınca Fârûkl. Dâvud Paşa ve Memlükler'in Irak'taki hâkimiyetlerine son vermek için amca¬zadesi Kasım Paşa ile Bağdat'a gitmiş. Kasım Paşa'nın başarısızlığa uğraması üzerine Halep Valisi Ali Rızâ Paşa kuv¬vetleri muvaffak olmuş, Fârûki de bu tarihten itibaren hayatının sonuna ka¬dar onun yanında vilâyet kethüdası (vali yardımcısı) olarak çalışmıştır.
Devlet hizmeti yanında edebiyatla olan İlgisini de sürdüren, şiir ve edebiyatta geniş bilgi sahibi olduğu belirtilen Fârû-ki'nin sohbet meclisleri devrin sanatçı ve aydınlarıyla dolup taşardı. Fârûkî. 1278 yılı Cemâziyelevvelinin son ya da Cemâziyelâhirinin ilk günü Bağdat'ta vefat etti ve Abdülkâdir-i Geylânî'nin kabri ya¬nına defnedildi. Seyyid Abdülgaffâr el-Ahres onun için birçok kaside ve ölümü üzerine de bir mersiye yazmış, ölümünü Irak'ın başına gelen bir felâket şeklinde tasvir etmiştir.
Çabuk kavrama ve üstün bir sezgi gü¬cüne sahip olan Fârûki irticalen şiir söy¬leme kabiliyetinden dolayı "Fevri" mah-lasıyla da anılmıştır. Edebiyatı daha çok siyaset için bir araç şeklinde kullanan şair yazdığı din dışı şiirlerinde zamanın devlet adamlarına övgüler, sanat değeri yüksek gazeller, canlı tabiat tasvirleri, eğlence hayatı gibi klasik konuların ya-nında devrin siyasî olaylarına telmihler¬de de bulunmaktadır. Tasavvuf! karak¬terdeki dinf şiirlerinde Hz. Peygamber'e, Hz. Ali'ye ve Ehl-i beyte, İmâm-ı Âzam, Muhyiddin İbnü'l-Arabî. Abdülkâdir-i Gey-lânî gibi din ve tasavvuf büyüklerine kar¬şı duyduğu sevgiyi dile getirmiştir. Bu konudaki kasidelerinin çoğu âlimler ta¬rafından şerhedilmiştir.
Eserleri.
1- et-Tiryâku'l-Fârûkî fi (miri) münşe âti'1- Fârûki. Geleneksel şiir te¬malarının yanında zamanın siyasî olay¬larına telmihlerde bulunan eser. Osman el-Mevsılî tarafından sonuna müellifin hal tercümesi de eklenerek neşredilmiştir. Kitapta baş¬kalarına ait parçalar da bulunmaktadır.
2- Dîvânü ehilleti'l-efkâr fî meğâni {mecâni)'l-ibtikâr. Dîvâ¬nü. cAbdilbâkî el-Fârûkî olarak da bili¬nen bu kitabın bir önceki eserin aynı ola¬bileceğini söyleyenler de vardır.
3- el-Bâkı-yâtü'ş-şâlihât. Ehl-i beyt hakkındaki ka¬sidelerden oluşan ve Berlin Millî Kütüp-hanesi'nde inr. 8051)yazma nüshası bu¬lunan eser 1270'te (1854) yayımlanmış¬tır.
4- Nüzhetü'd-dehr fi terâcimi fuia-lâ'i'l-'aşr. Kendi dönemindeki ileri ge¬len kimselerin hayat hikâyelerini ihtiva eder.
5- Nüzhetü'd-dün¬yâ fî ahbâri {mehâmidi) vezîr Yahya vâli'I-Mevşıl. Musul Valisi Yahya Paşa'¬nın ilk valilik yıllarında 11822-1826! yap¬tığı hizmetleri anlatmaktadır.
6- Tahmîsü'l-kaşîdeU'l- hemziyye-ti'1-Bûsîn. Bunların dışında Fârûki'nin çoğu şer-hedilmiş bazı kasideleri de vardır.
1- el-Kaşidetü'l-':ayniyye. Hz. Ali hakkında olup Şehâbeddin el-Âlûsî tarafından el-Harîdetü'l-ğaybiyye fî tefsiri'}-Kaşî-deti'l-'ayniyye adıyla şerhedilmiştir.
2- Kaşîdetü'I-Bâzi'l-eşheb. el-Kasîdetü'l -Kadiriyye ve el-Kasîde-tü'1-lâmiyye adlarıyla da anılan ve Ab¬dülkâdir-i Geylânfnin faziletlerine dair olan bu eseri de Şehâbeddin el-Âlûsî et-Tırâzü'i-müzehheb fî Kasîdeti'l-Bâzi'l-eşheb adıyla 1255'te (1839) şerhetmiştir. Bu kısa fakat kapsamlı şerhte 1200 edebî meseleye temas edilmiştir.
3- el-Kaşîdetü'I-lâ-miyye. el-Kaşîdetu ileti fi hakkı set-ri'I-Kâzımeyn adıyla da anılan ve Musâ b. Ca'fer'in övgüsüne dair olan bu esere Seyyid Kâzım b. Kasım er-Reştî (ö 1259/1843) tarafından Şerhu'l-Kasideti'1-lâmiyye adıyla bir şerh yazılmıştır.
4- el-Kaşîde-tü'1-A'zamiyye. İmâm-ı Âzam Ebû Ha-nîfe hakkındaki kasideye Muhammed Saîd b. Muhammed Emîn el-Bağdâdî'-nin en-Nükeiü'z-zarife calâ Kaşîdeti medhi'1-İmâm Ebî tlanîfe li-'Abdil-bâkî el-'Ömerî adıyla yazdığı şerhin bir nüshası Bağdat'ta Mektebetü'l-ev¬kafta bulunmaktadır.
5- el-Kasîdetü'l-lâmiyye. Hz. Peygamber için yazılan bir diğer kasidedir. Osman er-Rifât el-Mevsılî tarafından tahmîs edile¬rek et-Tahmîsü'I-'abkari 'aid Lâmiy-yeti'l-^Ömeri adıyla yayımlanmıştır.
6- Fârûki'nin Bağdat Kadı¬sı Eşref Efendi için yazmış olduğu ka¬side üzerine Dâvûd b. Süleyman el-Bağ-dâdî bir taştır yapmıştır. Taştîru Kaşî¬deti cAbdiIbâki e!-'Ömerîadındaki ese¬rin bir nüshası Bağdat'ta Mektebetü'l -evkafta kayıtlıdır. Ayrıca bir kasidesi Berlin Millî Kütüphanesi'nde, zamanın İran hükümdarına gönderilen bir mektubu da Mektebetü'l-evkâfta bulunmaktadır.