EMÎR ŞEKİB ARSLAN
01 Ocak 1970
Şekîb b. Hammûd b. Hasen el-Arslânî (1869-1946) Lübnanlı âlim, fikir ve siyaset adamı.
Beyrut yakınında bulunan Şûf kazası¬na bağlı Şüveyfât nahiyesinde doğdu. Şûf un, XVIII. yüzyılın sonlarından itiba¬ren "emir" unvanını alan, Hîre'de hüküm süren Lahmî krallarından Münzir b. Mâ-üssemâ'ın soyundan geldiği söylenen nüfuzlu Dürzî ailelerinden birine men¬suptur. Ancak Emîr Şekîb, ailesinin Sün¬nîliği benimsediğini ileri sürmektedir. Ni¬tekim hem kendisi hem kardeşleri Sün¬nî eğitimi görmüş ve Sünnî olarak yaşa¬mışlardır. Şekîb Arslan altı yaşından iti-baren bir süre Şûf'taki bir Amerikan okuluna devam etti. 1879'da, Beyrut'ta¬ki en gelişmiş Mârûnî okulu olan Med-resetü dâri'l-hikme'ye girdi. Özellikle Arap edebiyatı ve tarihi alanında çok iyi yetişti; ayrıca Fransızca öğrendi. 1886 yılında Beyrut'ta Medresetü's-sultâniy-ye'ye geçti. Burada diğer ilimlerin yanı sıra, o yıllarda Beyrut'ta sürgünde bu¬lunan ve Medresetü's-sultâniyye'de öğ¬retmenlik yapan Mısırlı âlim Muhammed Abduh'tan fıkıh ve akaid dersleri aldı. Türkçe'yi de burada öğrendi. Ayrıca Abduh'un okul dışında yaptığı sohbet top¬lantılarına katıldı. 1887de Şûfa dönen Şekîb Arslan, aynı yıl babasının ölümüyle boşalan Şüveyfât nahiye müdürlüğüne tayin edildi. 1890'da bu görevinden ay¬rılarak gittiği Mısır'da Muhammed Ab-duh'un etrafında oluşan ve fikirlerini ya¬yan gruba dahil oldu; Mısır'ın önde ge¬len fikir ve kalem erbabı ile tanıştı. Bu arada Kahire'de yayımlanan el-Ehrâm gazetesinde çeşitli yazılar yazdı. 1890 yı¬lı sonlarında İstanbul'a gitti; devrin Önde gelen devlet adamlarından Hasan Feh¬mi ve Maarif Nâzın Münif Mehmed pa¬şalarla yakınlık kurdu. 1892'de kısa bir süre Paris'te kaldı ve orada Mısırlı meş¬hur şair Ahmed Şevki ile görüştü. Aynı yıl İstanbul'a dönen Şekîb Arslan, o gün-lerde İstanbul'da bulunan Cemâleddîn-i Efgânî ile tanıştı ve sohbetlerine katıldı. 1892 sonlarında Lübnan'a döndü. 1902'-de üç ay kadar Şûf kazası kaymakamlı¬ğı yaptı, daha sonra istifa etmek zorunda kaldı. Fakat 1908'de Jön Türkler'in yönetime gelmesiyle tekrar Şûf kayma¬kamlığına tayin edildi ve üç yıl bu görevde kaldı.
1911 sonlarında İtalyanlar'ın Trablus-garp'ı (Libya) işgalleri üzerine gizlice Lib¬ya'ya gitti ve Enver Paşa kumandasın¬daki Osmanlı ordusuna katıldı. Aynı yılın sonlarında İstanbul'a dönen Emîr Şekîb Kızılay heyetleri müfettişliğine seçildi. 1914'te Osmanlı Meclis-i Meb'ûsanfnda Havran temsilcisi olarak görev aidi; I. Dünya Savaşı'nın ilk iki yılını Suriye'de ge¬çirdi. Burada bir taraftan ayrılıkçı Arap-lar'r kazanmaya çalışırken diğer taraf¬tan güney cephesinde ordu kumandanı olarak görev yapan Cemal Paşa'ya halk¬la ilişkilerinde yardımcı oluyordu. 1916 sonlarında İstanbul'a döndü ve 1917 ortalarına kadar Harbiye Nâzın Enver Paşa ile birlikte çalıştı. Aynı yılın sonun¬da özel bir görevle Almanya'ya gönde¬rilen Şekîb Arslan uzun süre Avrupa'da kaldı.
Osmanlı Devleti'nin yıkılışından önce Emîr Sekîb, devleti parçalamaya yönelik en büyük tehlikenin Batı'dan geleceği¬ni, bunu önlemek için Osmanlı hilâfeti etrafında bir İslâm dayanışması oluştur¬mak gerektiğini, Türkler ve Araplar'ın bu dayanışmanın vazgeçilmez unsurları olduğunu, bunun da hilâfetin güçlendi¬rilmesi ve İslâm mirasının geliştirilme¬siyle gerçekleşebileceğini ileri sürmüş; adem-İ merkeziyetçiliği ve aynlıkçılığı sa¬vunan Türkler'in ve Araplar'ın yanıldık¬larını, güç dağılımının imparatorluğun kısa zamanda parçalanıp Avrupa'ya yem olmasına sebep teşkil edeceğini, bundan dolayı merkezî otoritenin güçlendirilme¬si gerektiğini söylemiştir. Bunun için hem II. Abdülhamid'in yönetimini, hem de Jön Türkler'in bilhassa Arap İleri gelenlerin¬ce tenkit edilen sertlik yanlısı politika-lanni tasvip etmiştir. Onu diğer Arap aydınlarından ayıran en önemli özellik, İs¬lâm dayanışması adına Osmanlı hilâfeti ve hükümetini kayıtsız şartsız desteklemiş olmasıdır.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Fransızlar'ın Suriye ve Lübnan'ı, İngilizler'in Filistin'i iş¬gal etmeleri üzerine emperyalizme kar¬şı sert bir tavır takındığı için bölgeye gi¬rişi yasaklanan Emîr Şekîb Avrupa'da ikamete mecbur edildi. Bunun üzerine mücadelesini Avrupa'nın değişik şehir¬lerinde sürdürdü/ 1920'de Berlin'de Şark Kulübü başkanlığına seçildi; 1921'de yi¬ne Berlin'de Milletler Cemiyeti'nde Araplar'ın haklarını korumayı amaçlayan Su¬riye- Filistin heyetinde yer aldı. Üç yıl sonra Almanya'daki müslümanların işleriy¬le ilgilenmek üzere Berlin'de Hey'etü şe-âiri'l-İslâmiyye adıyla bir dernek kurdu.
1925-1926 yıllarında Suriye'de mey¬dana gelen ayaklanmalar, esasen Arap-lar'ı temsil etmeye çalışan Emîr Şekîb Arslan'ın liderliğinin belirgin hale gel¬mesine vesile oldu. 1926'da Suriye Man-da Komisyonu başkanı Markiz Diyoddi ile görüşmek üzere bir heyetin başında Roma'ya. 1927'de hemşehrilerinin dave¬ti üzerine Detroifte toplanan kongreye başkanlık etmek üzere Amerika'ya git¬ti. Aynı yılın sonlarında Rusya'yı ziyaret ederek bu ülkedeki müslümanların me¬seleleriyle ilgilendi, İslâmî konularda kon¬feranslar verdi. 1929'da hacca giden Şe¬kîb Arslan bu sırada Kral Abdülazîz ile görüştü. 1930'da İspanya'yı ziyaret et¬ti. Aynı yıl Cenevre'de La Nation arabe dergisini yayımlamaya başladı. 1934'te Mekke'de düzenlenen İslâm Konferan-sı'na katıldı. 1937'de Fransa'nın yasağı kaldırması üzerine Suriye'ye dönen Emîr Şekîb Arslan büyük bir törenle karşılan¬dı. Suriye hükümeti onu Mecmau'l-ilmî1-ye başkan tayin etti. Fakat Fransa, Su-riye ile 1936'da yaptığı anlaşmayı bo¬zarak Emîr Şekîb'in sınır dışı edilmesi¬ni istedi; bu yüzden görevine başlama¬dan Cenevre'ye dönmek zorunda kaldı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Suriye ve Lübnan'ın istiklâle kavuşması üzerine 1946 Ekiminde Lübnan'a döndü ve 9 Ara¬lık 1946'da burada vefat etti.
Arapça yanında Farsça, Türkçe, Fran¬sızca, İngilizce ve orta derecede Alman¬ca bilen Emîr Şekîb Arslan, 1935'te Hâ-şim el-AttassFye yazdığı bir mektupta 1781 özel mektup, 176 makale ve 1100 sayfa hacminde çeşitli kitaplar yazdığı¬nı ifade ediyordu. Çabuk ve kolay yazar, yazılarında müsvedde kullanmazdı. Telif etmekte olduğu eserin bir kısmı dizi¬lirken diğer kısmının yazımına devam ederdi. Bunun için kendisine "emîrü'l-beyân" lakabı verilmişti. Okuduğunu bir daha unutmayacak kadar güçlü bir ha¬fızaya sahipti.
İslâm birliği düşüncesinde Cemâled¬dîn-i Efgânî ve Ahmed Fâris eş-Şidyâk. dinî anlayışta ıslah (reform) düşüncesin¬de Muhammed Abduh, dinî ilimlere me¬rakında Tâhir el-Cezâirî, geniş kültür konusunda Amerikalı doktor Kornelyus Fendik, edebî üslûbunda İbnü'l-Mukaf-fa', Câhiz, Bedîüzzamanel-Hemedânîve Ebû İshak es-Sâbî, tarih anlayışında da İbn Haldun'un etkisinde kalmıştır.
Arap dünyasının istiklâline kavuşması için çok büyük gayretler sarfeden Emîr Şekîb bu hususla ilgili hemen her top¬lantıya katılmış ve Araplar'm meselele¬rini milletlerarası platformda savunmuş¬tur. Emîr Şekîb, İslâm ve Arap âleminin parçalanmasında İngiltere ve Fransa'yı suçlu görüyor, her fırsatta bu iki devle¬tin İslâm dünyasına verdiği zararlara dik¬kat çekiyordu. Aralannda çeşitli anlaş¬mazlıklar bulunsa bile İslâmiyet'e karşı düşmanlık konusunda kolaylıkla anlaşıp bir araya gelebileceklerini söylüyordu.
Çok güçlü bir tahlil kabiliyetine ve sez¬giye sahip olan Emîr Şekîb Arslan'ın si¬yasî konularla ilgili tahminleri büyük öl¬çüde gerçekleşmiştir. Meselâ İngiltere'¬nin vaadlerine kapılarak Osmanlılar'dan ayrılmak isteyen Arap aydınlarına İngi¬lizlerin sözlerini tutmayacaklarını, Filis-tin'de bir yahudi devleti kurdurmak için Arap topraklarını parçalayacaklannı söy¬lemiş, aynı şekilde İngilizler'le anlaşan Hicaz Kralı Şerif Hüseyin'in pişman ola¬cağını, zira onlar tarafından azledilerek sürgüne gönderileceğini ifade etmiştir. Mısır'da çıkan eş-Şa'b gazetesinde 12 Mart 1913'te yayımlanan "Nâru Uvrub-bâ min şerâreti'l-Balkan" başlıklı yazı¬sında I. Dünya Savaşı'nın Balkanlar'dan çıkacağını haber vermiştir. Emîr Şekîb kendisi daha hayatta iken İslâm dünya¬sınca takdir edilmiştir. Nitekim 1935'te Hindistan'da İslâm dünyasının ileri ge¬len ilim, siyaset ve edebiyat adamları¬nın katıldığı bir toplantıda, "Bugün İs¬lâm dünyasının en büyük siması kim¬dir?" sorusuna verilen cevaplarla seçi¬len on üç isim arasından en fazla oyu Emîr Şekîb Arslan almıştır.[191]
Eserleri:
A- Telif Eserleri.
1- Bâkûretü nazmi'1-Emîr Şekîb Arslan.[192]
On yedi yaşında iken neşrettiği divanı¬dır.
2- Li-Mâzâ te'ahhare'l - müslimûn ve li-mâzâ tekaddeme ğayruhum[193]. el-Menâr dergisinin Ca-valı bir okuyucusunun Emir Şekîb tara¬fından cevaplandırılmasını istediği bir soruya verdiği cevap Önce el-Menâr'da tefrika edilmiş, ardından kitap haline getirilmiş, daha sonra da Şeyh Hasan Temîm tarafından yayımlanmıştır[194]. Eseri Abdülvehhab Öztürk Müs¬lümanların Gerileme Sebepleri adıyla Türkçe'ye[195]. M. S. Shakkoor da Our Decline İts Causes adıyla İngiliz¬ce'ye[196] tercüme etmiştir.
3- el-İrtisâmâtü'l-litâf fî hatîri'1-hac ilâ ukdesi!-metâf.[197]
4- Târihu ğazavâti'l-'Arab fî Fransa ve Suvİsre ve İtalya ve Cezâ’iri'l-bahri'l-mutavassıt.[198]
5- Dîvânü Emîr Şekîb Arslan. Olgunluk döne¬mine ait şiirlerini ihtiva eden bu eser M. Reşîd Rızâ tarafından neşredilmiştir.[199]
6- el-Hulelü's-sündü-siyye fi'l-ahbâr ve'l-âsâri'l-Endelüsiy[200]. 1930'da İs¬panya'ya yaptığı seyahatten sonra Endülüs İslâm medeniyetiyle ilgili olarak yaz¬dığı bir kitaptır.
7- en-Nehdatü'l-'Ara-biyye fil-'aşri'l-hâzır[201]. Şam'da verdiği bir konferansın metnini ihtiva etmektedir.
8- el-Vahde-ül-Arabiyye[202]. Şam'¬da verdiği bir başka konferansının met¬nidir. Emîr Şekîb'in aynca şu eserleri de zikredilebilir: Makâlât luğaviyye[203]; Şevki ev şadâkatü erba'î-ne sene[204]; Ta'Iîköt 'alâ İbn Haldûn, Kahire 1355/1936; es-Seyyid Reşîd Rızâ ev ihâ3ü erba'îne se-ne[205]; Urvetü'l-ittihâd bey¬ne ehli'l-cihâd[206]; Sîre zâtiyye.[207]
B- Tercümeleri.
1- Âhiru Benî Serrâc[208]. Fransız yazan Fran-çois Rene de Chateaubriand'm, Benî Ser¬râc hanedanının tarihine dair Aventures du deiniei Abencârage adlı eserinin ter¬cümesidir. Emîr Sekîb, notlar ekleyerek genişlettiği bu esere ayrıca kendisinin yazdığı Hulâşatü Târîhi'l-Endelüs ilâ sukütı Gırnata ve müellifi meçhul Ah-bârü 7- çaşr îî inkıdâ 'i devleti Benî Naşr adlı eserlerle Endülüs emirlerinden Ebü'l-Hasan Ali b. Ebû Nasr b. Ebü'l-Ahmer'in dört emirnamesini de ilâve etmiştir.
2- Hâzırü'l-'âlemi'1-İslâmî[209] Amerikalı yazar Lothrop Stoddard'ın The New Worid oi islam[210] adlı eserinin Accâc Nüveyhiz tarafından ya¬pılan Arapça tercümesiyle Emîr Şekîb'in notlarından meydana gelmektedir. An¬cak hem eserin aslı ile bu notlar ayırt edilemeyecek kadar birbirine karıştığı, hem de 250 - 300 sayfa hacmindeki eserin aslı bu notların ilâvesiyle 1688 say-faya çıktığı için genellikle kitap Emîr Şe¬kîb Arslan'ın telifi sayılmaktadır. Hâzı-rü'l-'âlemil-İslâmî müslüman dünya¬sının tarihî, kültürel, siyasî ve iktisadî durumu hakkında bilgi ve değerlendir-meler yanında birçok şarkiyatçının İslâ¬miyet'e. İslâm tarih ve medeniyetine kar¬şı hücumlarına cevaplar ihtiva etmekte¬dir. Emîr Şekîb, ilâve ettiği notlarda bir¬çok Batılı kaynak yanında Romen dev¬let adamı T. G. Djuvara'nın Cent projets de partage de la Turquie[211] adlı kitabından da faydalanmış, Hâiı-rü'l-çâlemi'l-İslâmî'ni bir bölümün¬de (III, 208-342) bu eserin özetini vermiş-tir[212]. Eser, Ali Rızâ Seyfi Bey tarafından Yeni Âlem-i İslâm adıy¬la Türkçe'ye çevrilmiştir.[213]
3- Anatoî Frans îî mebâzilih[214]. J. J. Broussons'un Anatole France'ın özel hayatını anlatan eserinin bazı ilâvelerle tercümesidir.
C- Neşre Hazırladığı Eserler. İbnü'1-Mu-kaffa', ed-Dürretü'1-yetîme[215]; el-Muhtâr min resâ'ili EM îshâk eş-Şdbf[216]; Ravzü'ş-şakîk[217]; Ahmed b. Muhammed el-Mevsılî, Mehâsinü'1-mesâî fî menâkıbi'l - İmâm Ebî cAmr el-Evzâ'î.[218]
Emîr Şekîb Arslan'ın henüz yayımlan¬mamış bazı eserleri de şunlardır: Büyû-tâtü'hcArab fî Lübnan, el-Beyân "am¬ma şehidtü bi'î-^ayân, Târihu bilâdi'l-Cezâ'ir, Mâ lem yerid fî mütûni'1-lu-ğa, Bahş can Trablus ve Berka, el-Hul-letü's -seniyye fi r-rihleti'l-Bosniyye, İhtilâfü'l-'ilm ve'd-dîn (tercüme), Me-deniyyetü'î-Arab, el-Ceyşü'1-murab¬ba min târihi Uvrubbâ, Târihu Lübnan. Ayrıca el-Feth, eş-Şûrâ, el-Menâr, eî-Mü'eyyed, el-cİrfân, Mecelletü'z-zehrâ ve Mecelletü Mecmaci'İ':ilmiyyi'l-cAra-bî gibi dergi ve gazetelerde İslâmiyet'le ilgili çok çeşitli yazıları yayımlanmıştır.