AGÂH EFENDİ (ÇAPANZÂDE)
01 Ocak 1970
(1832-1885) Tercümân-ı Ahvâl gazetesini yayımlayan gazeteci. İstanbul Sarıyer'de doğdu. Babası Yozgatlı Çapanzâde Ömer Hulusi Efendi'dir. İlk tahsilinden sonra Galatasaray Tıbbiye-i Şâhâne-i Adliyye'sinin ha¬zırlık sınıfına girdi (1842). Yedi yıl de¬vam ettiği bu okulu bitiremeden aynl-dıysa da burada Fransızca, İngilizce, İtalyanca öğrendi ve Babıâli Tercüme Odasına memur oldu (1849). Paris se¬firliğine tayin edilen Rıfat Veliyyüddin Paşa'nın maiyet kâtibi olarak Paris'e gitti (1852) Öç yıl sonra bazı önemli ya¬zışmaları Babıâli'ye ulaştırmak göreviy¬le İstanbul'a döndü, önce Karantina mü¬dür muavinliğine, daha sonra Rumeli orduları başmütercimliğine tayin edildi.
(1855). Bu görevdeyken Viyana Muahe¬desi gereğince Kars'ı teslim almaya memur edilen Anadolu müşirinin mai¬yetinde bulundu (1856). Kırım Savaşı bittikten sonra başmûtercimlikten isti¬fa etti ve Mostar'da mutasarrıf vekili oldu (1857). Birkaç yıl sonra bu görev¬den de ayrılarak İstanbul'a döndü. Şi-nâsi ile birlikte Tercümân-ı Ahvâl’ı çı¬karmaya başladı. [143] Bir yandan gazetenin neşriyle uğraşırken diğer yandan bazı devlet dairelerinde çalıştı. Postahâne-i Âmire nâzın oldu (1861). Posta idaresinin ıslahı için yeni uygulamalara girişerek ilk defa posta pulu kullanma usulünü yürürlüğe koy¬du (1862). Bir süre Vapurlar nazırlığı, Ereğli Kömür Madenleri nazırlığı yap¬tıktan sonra Dîvân-ı Muhasebat üyeliği¬ne tayin edildi. Bu görevdeyken Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ne girdiği anlaşıldı¬ğından vazifesine son verildi. 10 Mart 1866'da 792. nüshasını çıkardıktan son¬ra gazetesini kapattı. Yeni Osmanlılar'-dan Ali Suâvi ve diğer bazı kişilerle bir¬likte Fransa'ya kaçtı. [144] Oradan Nâmık Kemal, Ziya Bey (Paşa) ve Ali Suâvi ile önce Londra'ya, sonra Brüksel'e geçti. Brüksel'den, Yeni Osmanlılar'ın yayın organı olarak Londra'¬da çıkarılan Muhbir ve Hürriyet gaze¬telerinin yayım çalışmalarına katıldı. Âlî Paşa'nın ölümünden sonra. Sultan Abdülaziz'in 42. doğum yıl dönümünün Be¬rat kandiline rastlaması vesilesiyle çıka¬rılan aftan faydalanarak İstanbul'a dön¬dü. [145] İzmit mutasarrıflığına tayin edildi. [146] Bir süre sonra bu görevinden alındıysa da V. Murad padişah olunca yeniden aynı göreve getirildi. [147]
II. Abdülhamid tarafından Şûrâyı Devlet âzalığına tayin edildikten bir müddet sonra azle¬dilerek önce Bursa'ya, oradan da Anka¬ra'ya sürüldü (1877). Daha sonra affedilerek Rodos mutasarrıflığına tayin edildi (1884). Nâmık Kemal'le yeri değiş¬tirilerek Midilli mutasarrıflığına gönde¬rildikten sonra Ekim 1885'te Atina se¬firi oldu. Aralık 1885'te orada öldü. İstanbul'da Sultan II. Mahmud Türbesi naziresine gömüldü.
Yakın arkadaşlarının ifadesine göre, Agâh Efendi muhakeme gücü sağlam, zeki, yumuşak başlı, açık sözlü, gayretli bir Tanzimat aydınıdır. İlk yirmi dört sayısını Şİnâsi ile birlikte çıkardığı Ter-cümân-ı Ahvâl, Türkiye'de gazetecilik anlayışının yerleşmesi yolunda büyük hizmet görmüştür. Gazetecilik ve idare¬cilik yanında bazı piyes denemeleri yap¬mışsa da bunların önemli çalışmalar ol¬duğu söylenemez. Gazetecilik dışında onun yaptığı asıl hizmet, Türkiye'de posta idaresinin gelişmesi hususundaki çalışmalarıdır.