(ö. 879/1474) Umurlular devrinde Semerkant'ta yetişmiş, daha sonra Osmanlı ülkesinde büyük bir şöhret kazanmış olan Türk astronom ve matematikçisi.
Asıl adı Alâeddin Ali, babasının adı Muhammed'dir. Doğum yeri ve tarihi tam olarak bilinmemekle beraber XV. yüzyıl başlarında Semerkant'ta dünya¬ya geldiği tahmin edilmektedir. Baba¬sı, Uluğ Bey'in doğancıbaşısı olduğu için “Kuşçu” lakabıyla anılmıştır. Kendisi de büyük bir âlim olan ve âlimleri koruyan Uluğ Bey, Ali Kuşçu'yu ya doğrudan doğ¬ruya babası vasıtasıyla veya aslen Bur¬salı olan ve tahsil için Mâverâünnehir'e giden Kâdîzâde-i Rûmî aracılığıyla tanı-yarak ona ders verdi. Dolayısıyla o, ma¬tematik ve astronomi alanındaki temel bilgileri Semerkant'ta Uluğ Bey. Kâdî¬zâde-i Rûmî ve Gıyâseddin Cemşîd'den aldı. Rivayete göre, bir türlü ilme doymayan Ali Kuşçu, Uluğ Bey ve Kâdîzâde'den izin alamama endişesiyle gizlice Kirmana gitti. Orada birçok kitabın ya¬nı sıra Nasîrüddîn-i Tûsrnin Tecridü'l-kelûm adlı eseriyle şerhini de okuma fırsatı buldu ve daha sonra Tûsrnin ese¬rini Şerhu't-Tecrid adıyla şerhederek Ebü Saîd Han'a takdim etti. Tekrar Uluğ Bey'in yanına döndüğünde ona Kirman'da kaleme aldığı Hallü eşkâli'l-kamer adlı risalesini sunarak takdirini kazan¬dı. Bundan sonra ilmini ilerletmek üze¬re Uluğ Bey tarafından Cine gönderildi¬ği ve dönüşünde dünyanın yüzölçümü¬nü, ayrıca meridyeni hesap ettiği bilin¬mektedir.
Uluğ Bey'in öldürülmesinden (1449) sonra koruyucusuz kalan Ali Kuşçu, Timurluiar'tn sarayından ayrılarak hac maksadıyla Mekke'ye giderken Tebriz'e uğradı. Burada Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'dan büyük ilgi gördü ve el¬çilik göreviyle Fâtih Sultan Mehmed ka¬tına gönderildi. İlmine hayran olan Fâ¬tih'in ısrarı üzerine elçilik görevini ta¬mamladıktan sonra İstanbul'a döndü ve yol boyunca büyük törenlerle, arma¬ğanlarla karşılandı. Fâtih 1473’te Uzun Hasan üzerine yaptığı sefere birlikte gö¬türdüğü Ali Kuşçu'yu dönüşte Ayasofya Medresesi'ne müderris tayin etti. Bu tayin İstanbul'da astronomi ve matema¬tik alanındaki çalışmalara canlılık getir¬miş, hatta Ali Kuşçu'nun derslerini ilim adamları dahi takip etmişlerdir.
Ali Kuşçu'nun Fâtih zamanında Molla Hüsrev'le birlikte Semâniye medresele¬rinin programını düzenlemeye memur edildiği de rivayet edilmektedir. İstan¬bul'un boylamını, eskiden belirlenmiş olan 60 derecelik değeri düzeltip 59 de¬rece, enlemini de 41 derece 14 dakika olarak tesbit ettiği bilinmektedir. Fâtih Camii'nde de bir basîtesi (güneş saati) vardır. Ali Kuşçu 5 Şaban 879'da İstanbul'da vefat etti ve Eyüp Sultan Türbesi civarına defnedildi. Ye¬tiştirdiği talebeler arasında torunu Mîrim Çelebi ile Molla Lutfi meşhurdur.
Eserleri
Ali Kuşçu'nun daha çok şerh-hâşiye türünden olan değişik sahalarda¬ki eserlerini üç grupta toplamak mümkündür:
Astronomi-Matematik
1) Risale fi'l-hey'e. Astronomi ile ilgili Farsça bir risale olup Süleymaniye Nuruosmaniye ve Köprülü kütüphanelerinde nüshaları vardır. Bir mukaddime ve iki “Makale”den oluşan risaleyi Molla Pervîz Mirkâtü's-semâ adıyla Türkçe'ye çevirmiştir. Bu tercümenin bir nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi'ndedir. Ayrıca Muslihuddîn-i Lâri’nin bu risaleye yaptğı Farsça bir şerhi de bulunmaktadır.
2) Risale ti'l-hisâb. Üç makaleden oluşan Farsça bir eserdir. Süleymaniye Kütüphanesi'nde müellif hattı bir nüshası bulunmaktadır.
3) er-Risâletü'1-fethiyye. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'a karşı elde ettiği zafer münasebetiyle Fâtih'e ithaf edilmiş olan astrono¬mi ile ilgili Arapça bir eserdir. Risaleyi Ali Kuşçu'nun torunu Mîrim Çelebi ile talebesi Sinan Paşa ayrı ayrı şerhetmişlerdir. Eserin, KanûnFnin emri üzerine 1548 yılında Halep'te Hulâsatü'l-hey'e adıyla Ali b. Hüseyin, 1824 yılında da Mir'âtü'1-âlem adıyla Mühendishâne-i Hümâyun başmüderrisi Seyyid Ali Paşa tarafından yapılmış Türkçe tercümeleri de vardır. Bu eserin yukarıda adı geçen Farsça Risale fi'l-heyet’e'nin Arapça tercümesi olup olmadığı konusu tartışmalıdır. er-Risâletül-fetfıiyye'nin Süleymaniye ve Nuruosmaniye kütüphanelerinde birçok nüshası mevcuttur.
4) er-Risâletü'1'Muhammediyye. Ali Kuş¬çu'nun Arapça olarak kaleme alıp Fâtih'e ithaf ettiği hesap ilmi ile ilgili bu eseri bir mukaddime ve beş makaleden iba¬rettir. Eserdeki makale sayısı, Farsça Risale fi'l'hisâb'dan fazladır. Bu iki ri¬salenin birbirinin tercümesi olup olma¬dığı konusu da tartışmalıdır. Risalenin Süleyma¬niye Kütüphanesi'nde biri müellif hattı olmak üzere çeşitli yazma nüshaları vardır.
5) Şerh-i Zîci Uluğ Beg. Farsça bir şerh olup tertip açısından bir zîc için gerekli bütün bilgileri ihtiva et¬mektedir. İstanbul Kandilli Rasathanesi ve Râgıb Paşa kütüphanelerinde birer nüshası bulunmaktadır.
6) Şerhu't-Tuhfeti'ş-şâhiyye. Kutbüddin Mahmûd b. Mes'ûd eş-Şîrâzi’nin astronomiyle ilgili et-Tuhietü'ş-şâhiyye adlı eserinin şerhidir. Süleymaniye Kütüphanesi'nde bir nüshası tesbit edilmiştir. Şerhin Ali Kuşçu'ya ait olduğuna dair metinde herhangi bir işaret yoktur. Tabakat kitaplarında da Ali Kuşçu'ya böyle bir şerh nisbet edilme¬miştir. Yalnız söz konusu nüshanın İlk varağının üst tarafında Ali Kuşçu'ya ait olduğu kaydedilmiş bulunmaktadır.
Kelâm ve Usûl-i Fıkıh
1) eş-Şerhu'1-cedîd Cale't-Tecrid. Nasırüddîn-i Tûsrnin kelâm ilmi alanında pek meşhur olan, birçok şerh ve haşiyesi bulunan Tecridü'1-kelam adlı eserinin şerhi olup bu¬nun üzerine de epeyce haşiye kaleme alınmıştır. Celâleddin ed-Dewânî ile Sadreddîn-i Şîrâzî söz konusu şerh üzeri¬ne yazdıkları haşiyelerle aralarında ilmî tartışmaya girmişler, bu sebeple de aynı kitaba birden fazla hâşiye yazarak Ki¬raz ve cevap mahiyetindeki tartışmalarını sürdürmüşlerdir.
Şerhin Süleymaniye Kütüphanesi'nde bir¬çok yazma nüshası bulunduğu gibi Köprülü , Nuruosmaniye ve Kayseri Râşid Efen¬di kütüphanelerinde de nüsha¬ları mevcuttur. Kitap ayrıca basılmıştır.
2) Haşiye 'ale't-Telvîh. Sadrüşşerîanm fıkıh usulüne dair Ten-kihu'l-uşûl'ü üzerine Teftâzâriî tarafın¬dan yapılan et-Teivîh adlı şerhin haşi¬yesi olup bir tek nüshası tesbit edilebil¬miştir.
Dil-Gramer.
1) Şerhu'r-Risâleti'l-vaz'iy-ye. Adudüddin el-İci’nin vaz ilmine da¬ir risalesinin şerhidir; Süleymaniye Kütüphanesi'nde birçok yazma nüshası bu¬lunmaktadır. Ayrıca Köprülü , Râgıb Paşa , İstanbul Üniversitesi ve Kayseri Râşid Efendi kütüphanelerinde de nüshaları vardır. Şerh üzerine Seyyid Hafız tarafından bir de haşiye yazılmıştır. Bu haşiye, şerh ve metinle birlikte birkaç defa basılmıştır.
2) Risale fî vazci'1-müfredat. Müstakil küçük bir ri¬sale olup birçok yazma nüshası vardır.
3) Unküdü'z~zevâhir. Lügat, sarf ve işti¬kakla ilgili olan bu eser Kahire (ts.) ve İstanbul'da (1866, taş basması) basılmıştır. Ayrıca Süleymaniye ve Nuruosmaniye kütüphanelerinde yazma nüshaları mevcuttur. Eser Müftüzâde Abdürrahim tarafından şerhedilmiştir.
4) Şerhu'ş-Şâfiye li'bni'l-Hacib. Farsça bir eser olup burada e§-Şd/i"nİn bazı yerle¬ri şerhedilmiştir. Köprülü Kütüphanesi'ndeki mecmuada bulunan eş-Şâfiye'nin sonundaki Farsça risale muhtemelen bu şerhtir.
5) Fâ’ide fi-tahkiki lami't-ta Arîf. Harf-i ta'rifin bazı özellikleri üzerinde duran tek varaktan ibaret bir risale olup Köprülü ve Süleymaniye [946] kütüphane¬lerinde nüshaları mevcuttur.
6) Risale Mâ ene kültü. Teftâzânlin Telhîsü'l-Miftâh üzerine yazdığı ve el-Mutawel diye tanınan şerhte geçen “Mâ ene kultü” ibaresiyle ilgili olarak yazılmıştır. Ay¬nı adla başka müelliflerin de risaleleri vardır.
Risa¬le fî beyânı sebebi takdimil-müsnedi ileyh diye de anılır. [948] Abdülgafûr-i Lârî bu risale üzerine bir başka risale yazmıştır.
7) Risale fi'1-hamd. Seyyid Şerif el-Cürcân’nin el-Hûşiyetü'1-kübrû'sında söz ko¬nusu ettiği “Hamd” ile ilgili sözlerinin tahkikine dair bir risaledir. [950] Baş tarafında Ali Kuşçu bu risalesini ei-Fetfıiyye'den sonra yaz¬dığını bildirmektedir.
Kaynaklarda Ali Kuşçu'ya nisbet edi¬len, ancak nüshaları tesbit edilemeyen başka eserler de vardır: Târihu Ayasofya, Tefsîrü'z-zehrâveyn, Mahbûbü'l-hamâ’il, Risale fî halli eşkâli'l-kamer, Risale fî mevzucâtil-çulûm, Meserretü'1-kulûb fî defil-kürûb.