Dr. Necip Hablemitoğlu
01 Ocak 1970
1954 yılında Ankara’da doğan Hablemitoğlu, 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. 1977 ve 1978 yıllarında “Dilde Fikirde İşde BİRLİK”adlı aylık dergi yayınladı. Uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştıktan sonra Ankara üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü’nde master ve doktora yaptı. Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yapan Hablemitoğlu, Orta Avrupa ve Balkanlar’da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve şehitliklerimiz konusunda alan çalışmaları yürüttü. 1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler Örgütü’nün (UNDP) bir projesinde görev alarak Gagauz Türkleri’nin latin alfabesine geçişi ile ilgili olarak danışmanlık hizmeti verdi. Çalışma alanına ilişkin çok sayıda kitap ve makalesi bulunan Hablemitoğlu, halen Ankara Üniversitesi’nde Doktor Öğretim Görevlisi olarak Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi dersi vermekteydi. Evli ve iki kız çocuk babasıydı. 18 Aralık 2002'de uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti
Eserleri:
- Türksüz Kırım: Yüzbinlerin Sürgünü
- Çarlık Rusyası'nda Türk Kongreleri
- Şefika Gaspıralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920)
- Alman Vakıfları Bergama Dosyası
- Kırım'da Türk Soykırımı
- Köstebek
- Şeriatçı Terör'ün ve Batının Kıskacındaki Ülke: TÜRKİYE
Necip Hablemitoğlu'yla Son Röportaj
Yasemin Güneri: Kitabınızın yayımlanmasıyla, Alman vakıfları hakkında, Ankara DGM Cumhuriyet Savcılığı’nca, 'Almanya lehine casusluk yaptıkları' gerekçesiyle haklarında dava açıldı. Tepeköy eski Muhtarı Halil Battal, Almanların Oktay Konyar'a çanta içinde para verdiklerini gördüğünü açıkladı. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
NECİP HABLEMİTOĞLU: Mahkemede bu ifadeyi veren muhtarı gönülden kutluyorum. Onca militan arasında bu ifadeyi dürüstçe ve cesaretle verebilmek davanın gelişimi açısından son derece önemli olmuştur. Bergama'daki 'sivil itaatsizlik' eylemlerinin finansmanı, merkezi Almanya'da bulunan ve sadece posta kutusunu adres gösteren FIAN Vakfı'nca karşılanmaktadır. FIAN Vakfı'nın denetimi, Almanya Temsilcisi Petra Sauerland üzerinden yapılmaktadır. FIAN'ın yanı sıra, Almanya İzmir Başkonsolosu Manfred Unger, yerli işbirlikçilere para dağıtımında en üst karar verici konumundadır. Bu, Türk makamları tarafından da biliniyor. Unger, Bergama\'nın yanısıra, Eşme, Salihli, Sındırgı ve Sivrihisar'daki 'altın karşıtı' diğer yerli işbirlikçileri de parasal yönden desteklemektedir.
Yasemin Güneri: Alman vakıflarının tek faaliyet alanı Türkiye'deki altın rezervlerinin işletilmemesi mi? Başka ne gibi çalışmalar yürütüyorlar?
NECİP HABLEMİTOĞLU: Tek faaliyet alanları bu değil. Almanya; MGK ve dolayısıyla TSK aleyhindeki faaliyetlerini yeni bir boyuta taşıyarak bu işle Yehova Şahitleri'ni görevlendirmiştir. 'Vicdani Retçiler' kimliği altında yasadışı faaliyet gösteren ve halkı askerlikten soğutmayı, askere gitmemeyi öngören bu yapılanma, başta yasadışı Heinrich Böll Vakfı temsilciliği olmak üzere, bugüne kadar Alman vakıflarından destek gören tüm sivil toplum örgütlerince desteklenmektedir.
Yasemin Güneri: Halkı askerlikten soğutmak suç teşkil ediyor yasalarımızda. Bu faaliyetlerini nasıl yapıyorlar?
NECİP HABLEMİTOĞLU: Şimdi, 'Vicdani Redcilik' adı altında Mehmet Bal adlı bir Türk'ün askere gitmek yerine, askeri cezaevine girmesi, Almanya'da 1. haber olarak verilmiş ve başta Almanya'daki Türkler olmak üzere Türkiye'deki geniş kitlelerin askere gitmeyi reddederek sivil itaatsizlik kapsamında TSK'ya karşı bir komuoyu oluşturmaya çalıştıkları gözlenmektedir. Alman vakıfları da bu görüşlere çanak tutarak, yeni bir lobilicilik faaliyetine başladılar. Türkiye'de bu faaliyeti yürütenler, toplantılarına Almanya'dan konuşmacı getirmektedirler. Son yapılan ve 50 bin kişinin katıldığı 'Savaşa Hayır' mitinginin düzenleyicileri, Alman destekli 'Vicdani Retçiler'dir.
Yasemin Güneri: Yeni kurulan AKP Hükümeti'nin Alman vakıflarına yaklaşımı nasıl olacak. Yapılan lobi faaliyetlerine göz yumulacak mı?
NECİP HABLEMİTOĞLU: Gül Hükümeti'nde, geçmiş yıllarda ANAP üyesi olup da Almanya'ya özel eğitim için gönderilenler arasında iki bakan da bulunmuktadır. Bunlardan biri Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'dur. Almanlar, ABD'ye yakın olan AKP Hükümeti'nde kendilerine yakın isim olarak Erkan Mumcu'yu görüyorlar. Konrad Adenauer Vakfı'nın yasadışı temsilcisi Wolf Schönnbohm ve yardımcısı Dirk Tröndle, AKP ile üst düzeyde bağlantı kurma çabası içindedir. Konrad Adenauer Vakfı, Kopenhag Zirvesi'nde gerçekleşen Türk-Alman gerginliğini giderme misyonunu üstlenmiştir.
Yasemin Güneri: Almanlar ve ABD'lilerin çalışma stratejilerine baktığımız zaman arada ne gibi farklılıklar bulunuyor?
NECİP HABLEMİTOĞLU: ABD, Türkiye'de üst düzeyde çıkarlarını temsil ettirirken Almanya sokaktaki militan ve müridlere kadar binlerce taraftara sahiptir ve kullanmaktadır. Merkezi Almanya'da bulunan tüm aşırı sol ve aşırı sağ yapılanmaların Türkiye'deki uzantıları, Almanya'nın çıkarları doğrultusunda kullanılmaktadır. Ankara DGM'de açılan 'Casusluk Davası'nın Genelkurmay Askeri Mahkemesi'ne intikal ettirilmesi gerekir. çünkü, davanın iddiananamesini yazan Savcı Nuh Mete Yüksel, Alman vakıflarının casusluk faaliyetlerinde bulunduğunu belirtmişti. Casusluk davaları da Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde görülür.
Yasemin Güneri: Almanya'nın Türkiye aleyhine başka ne gibi faaliyetleri bulunuyor?
NECİP HABLEMİTOĞLU: Almanya, AB'ye Uyum Yasaları'nın uygulamasını görmek isterken, idamın kaldırılmasına karşın, kendi ülkesinde barındırdığı yüzbinlerce PKK, Nizam-ı Alem ülkücüsü, DHKP-C, TİKKO, Kaplancı, Partizan gibi örgüt militanlarını, Interpol uygulamalarına karşı Türkiye'ye iade etmede hiçbir adım atmamaktadır. Aynı şekilde, KADEK'i AB ülkeleri terörist olarak nitelemeye yanaşmazken, Türkiye'yi her fırsatta insan hakları ihlalcisi olarak takdim etmektedirler. Almanya, halihazırda PKK'nın elinde bulunan Alman mayınlarını da açıklamamaktadır. Türkiye'de 47 etnik halkın kendi anadilinde yayın yapma ve eğitim hakkı konusunda dayatan Almanya, 2.5 millyon Türk vatandaşının anadilini öğreten Türkçe öğretmenlerinin sözleşmelerini feshetmeye başlamıştır. Din dersleri de bu kapsamda Almanca olarak verilecektir.