21-25 Aralık Kıbrıslı Türklere Kanlı Noel katliamı
01 Ocak 1970
Bugün, 21 Aralık 1963'te, Kıbrıs'ta Rumların Kıbrıs Türkü'ne yönelik başlattığı soykırım hareketinin 49'uncu yılı.
İsviçre’nin Zürih şehrinde Yunanistan, Türkiye ve İngiltere arasında yapılan görüşmelerde hazırlanan anayasa ile 16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak kuruldu.
MAKARİOS BAŞLATTI
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk başkanı olarak seçilen Makarios. 1961 yılında mevcut anayasa ile Kıbrıs’ın yönetilemeyeceğini iddia etmeye başladı ve Kasım 1963’te anayasada on üç maddelik bir değişiklik yapılmasını önerdi. Kıbrıs Türk Cemaatinin bu değişiklikleri kabul etmesi için Kıbrıslı Rum fanatikler Akritas planı adı verilen prensipler çerçevesinde adada gerginliği arttıran gazete yayınlarını Aralık ayı boyunca sürdürdü. Planın bir sonraki aşaması olan, "adada Türk tarafına karşı etnik temizlik çalışmaları" 21 Aralık 1963 tarihinde başlatıldı. Lefkoşe’nin Türk kesimi kuşatma altına alındı, Kanlıdere bölgesinde Türklere karşı “temizlik” operasyonları yapıldı. Bu olaylar arasında en vahşi olanı o sırada binbaşı olan Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan’ın, evinin banyo küvetinde eşinin ve üç çocuğunun katledilmesiydi. Küçük Kaymaklı ve Ayvasıl’da da Türklere saldırılar yapıldı.
AYŞE TATİLE ÇIKIYOR
103 Türk köyü yakılıp yıkıldı, Türkler evlerini köylerini terk edip kaçmak zorunda bırakıldı. Kıbrıslı Rum çeteleri saldırılarına 25 Aralık 1963 tarihine kadar devam ettiler. Bu arada adadaki Türkler yönetimden tamamen çekildiler. Kanlı Noel’i takiben Şubat ayında Limasol’da yapılan katliamlar sonrasında devam edilen saldırılan sonucu Türkiye 1974'te adaya Kıbrıs Barış Harekatı adı ile adaya asker çıkardı. Türklere karşı yapılan haksız etnik temizlik son bulmuş oldu. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, kod olarak ’Ayşe tatile çıksın’parolasını kullanmıştı.
Kıbrıs'a çıkan askerler arasında yıllar sonra kendi polisi ve hükümeti tarafından "terörist olmakla suçlanacak" askerler de vardı.
(SÖZDE) Ümraniye davasında tutuklu yargılanan emekli Orgeneral Hurşit Tolon, adaya ilk çıkan ve Türk savaş uçaklarına istikamet vererek harekatı başlatan bölük komutanıydı.
Yine (SÖZDE) davalara tepki göstermek için görevinden istifa eden Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Işın Koşaner, haraket sırasında Komando Tugayında Takım Komutanlığı ve Tabur Karargâh Subayı olarak görev yapıyordu.
(SÖZDE) Ümraniye davasının ilk dalgasında tutuklanan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin de Kıbrıs Barış Harekatı'na Komando Tugayı ile Teğmen rütbesinde katıldı.
Bu isimlerin ve unuttuklarımızın hepsi, daha sonra "üstün cesaret ve feragat altın madalya" ile taltif edildi.
DENKTAŞ ANLATIYOR
Yakın zamanda hayatını yitiren Türk Mukavemet Teşkilatı'nın kurucusu ve Kıbrıs Türkü'nün lideri Rauf Denktaş, Kanlı Noel Katliamı'nı anlatmıştı: “Biz silahların patladığı geceyi, insanların çığlığını hatırlıyoruz. Nihat Bey kardeşimizin büyükelçilik önünde, bayrağa sarılmış tabutların başında mermer gibi durduğunu hatırlıyoruz” derken gözyaşlarını tuttamamıştı.
21 Aralık’ta saldırılara başlayan Rumlar o dönem binbaşı rütbesindeki Nihat İlhan’ın karısı ve 3 oğlunu, 24 Aralık’taki kumsal baskınında, saklandıkları banyo küvetinde öldürmüştü. Olayın yaşandığı ev daha sonra ’Barbarlık Müzesi’ne dönüştürüldü.
ACILARIMI KALBİME GÖMDÜM
Kanlı Noel olaylarında eşi ve 3 çocuğu evlerinin banyosundaki küvette şehit edilen emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan Rumların o dönemdeki amacının, Türkleri yıldırmak ve göç etmeye zorlamak olduğunu anlatmıştı.
İlhan, Tasos Papadopulos’un da aralarında yer aldığı Rum çetesinin, Kumsal semtindeki eve 24 Aralık 1963 gecesi kapı kilidini tarayarak girdiğini, eşinin banyoya kaçarak, 3 çocuğunu küvete yatırıp kendisini onlara siper ettiğini dile getirdi. İlhan, “28 mermi atarak onları şehit etmişler. 2.5 yaşındaki misafir kız çocuğunun da bacağına ateş etmişler. Sağ bacağı dizinden koptu. Acılarımı kalbime gömdüm, gözyaşlarımı içime akıttım” demişti.
GEMİYİ YÖNETENLEN ACEMİYSE
Emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu da Kanlı Noel’in üzerinden 49 yıl geçtiğini hatırlatarak, “Acaba ders aldık mı?” diye sordu. Yunanlıların uzun soluklu politikalara sahip bir millet olduğunu, Türk dış politikasında ise bunun bulunmadığını ifade eden Yirmibeşoğlu, “Uzun vadeli devlet politikaları yapamazsak, ki bu devletlerin pusulasıdır, gemiyi yönetenler biraz acemiyse, gemi ya yan yatar ya batar. Keşke bir Ermeni, Kıbrıs, Güneydoğu politikamız olsaydı” şeklinde konuşmuştu.