Şehzade Cem Sultan'ın Vefatı
Mehmet HALEOĞLU 01 Ocak 1970
Büyük Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmed'in oğlu olan Cem Sultan 23 Ocak 1459 tarihinde Edirne Sarayı'nda dünyaya geldi. Doğum haberi Fatih'e Yunanistan seferine giderken ulaştı. Cem, dört yaşına geldiğinde çeşitli hocalardan dersler almaya başladı. Bu eğitim on yaşına kadar sarayda devam etti. Rumca dâhil bazı dilleri mükemmel öğrendi. Önce Kastamonu Sancakbeyliği'ne daha sonra da Konya Valiliği'ne tayin edildi. Dönemin ilim ve kültür merkezi olan Konya'da üç yıl kaldı. Cem Sultan 22 yaşındayken babası vefat etti. Veziriazam Nişancı Karamanî Mehmet Paşa, sultanın vefatını bir süreliğine gizlemeye çalışmışsa da bunu başaramamıştı. Ölüm haberi hem Cem Sultan'a hem de o sırada Amasya'da sancakbeyi olan ağabeyi Şehzade Bayezid'e elçiler vasıtasıyla gönderildi. Bayezid'in eniştesi Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşa'nın Cem Sultan'a giden elçiyi yolda öldürtmesi neticesinde Cem Sultan haberi aldığında iş işten geçmiş, en büyük destekçisi sadrazam da yeniçerilerin isyanıyla öldürülmüştü.
Bütün bunlardan sonra Cem Sultan, babasının meşhur Kanunnâme'sine koydurttuğu "Her kimesneye evlâdımdan saltanat müyesser ola karındaşlarını nizâm-ı âlem için katletmek münasiptir. Ekser ulemâ dahi bunu tecviz etmişlerdir..." hükmü gereği öldürüleceğinden emin olduğundan, Konya civarında toplandığı bir miktar askerle Bursa'ya doğru ilerledi. Sultan Bayezid'in lalası Ayas Paşa kumandasındaki kuvvetlerle meydana gelen muharebede Cem Sultan kuvvetleri galip geldi. Bursa'nın kapıları kendisine açıldı. Cem Sultan burada padişahlığını ilân ederek adına hutbe okutup para bastırdı ve çeşitli fermanlar yayımladı. Bu saltanatı ancak yirmi gün sürmüştür. Ağabeyine gönderdiği arabulucularla kendisinin Anadolu'da, Sultan Bayezid'in de Rumeli'de padişah olmasını, kan dökülmemesini talep etmiş, Bayezid buna "Hükümdarlar arasında akrabalık yoktur." şeklindeki Arap atasözüyle karşılık vermişti. Bundan sonra taraflar daha üstün ve avantajlı duruma sahip olabilmek için gayret göstermişler, 20 Haziran 1481 tarihinde Yenişehir Ovası'nda cereyan eden savaşta Cem Sultan kuvvetleri yenildiğinden Konya'ya doğru çekilmek zorunda kalmıştı. Ancak Gedik Ahmet Paşa komutasındaki kuvvetlerin takibi sürünce, Cem Sultan Osmanlı topraklarını terk ederek Adana, Halep, Kahire ve oradan da Mekke, Medine'ye geçerek mukaddes toprakları ziyaret etmiştir.
Cem Sultan, hacca giden tek 'Osmanoğlu'dur. Başka hiçbir padişah veya şehzade hacca gitmemiştir. Orada yazdığı şiirlerinde saltanat kavgasından tamamen vazgeçtiği, hac farizasını yerine getirmenin verdiği iç huzuru taç ve tahta bile değişmek istemediği görülür. Ancak Kahire'ye geldiğinde çeşitli telkin ve tahriklerle yeniden talihini denemek istedi. Cereyan eden savaşlarda Cem Sultan kuvvetleri yine yenildi. 2. Bayezid bu defa Cem Sultan'a bütün masraflarının karşılanması şartıyla Kudüs'te ikamet etmesini teklif etti; ancak bu teklif reddedildi. Başta Karamanoğlu Kasım Bey olmak üzere etrafındaki bazı kimseler saltanat mücadelesine Rumeli'de devam etmesi tavsiyesinde bulundular. Rumeli'ye geçmek için de Rodos şövalyelerinin gemileri kullanılacaktı.
Rodos'a gelindiğinde (30 Temmuz 1482) Saint Jean şövalyelerinin reisi d'Aubusson ile varılan anlaşmaya göre şövalyeler Cem Sultan'a yardım edecekler, karşılığında Rodos'tan alınan adalar geri verilecek, daimî bir sulh olacak ve masraflarına karşılık 150 bin altın alacaklardı. d'Aubusson bu anlaşmayı yaparken Avrupa kralları ve Papa'ya da mektuplar göndererek Cem'in Rodos'da olduğunu, durumdan istifade ile bir haçlı ordusu meydana getirilmesini ve Türklerin Avrupa'dan çıkarılmasını teklif etmekteydi. Bu kıymetli rehinenin muhafaza edilmesi için de Fransa'nın uygun olduğunu müzakere etmekteydiler. Sultan Bayezid ise şövalyelere her yıl 45 bin düka altını vermek üzere bir anlaşma yaptı. Cem Sultan'ın Fransa'ya gönderilme kararı alınmasına rağmen hâlâ o, Rumeli'ye geçme plânları yapmaktaydı. Rodos'tan Sicilya'ya oradan Nis Limanı'na oradan da Savoie dükalığının merkezi Chambery'e gelindi ve bir süre kalındı.
Dük ile dostluğu şövalyeleri rahatsız ettiğinden önce Lyon daha sonra da Pouêt adlı kaleye getirildi. Burada Sultan Bayezid'in elçisi Cem Sultan'la görüşmek istedi ise de, bu mümkün olmadı. Yeniden yapılan bir anlaşma ile Cem Sultan'ın Papa'ya teslim edilmesine karar verilince şehzade yeniden yollara düştü. Böylelikle Cem Sultan'ın Fransa macerası 6,5 yıl sürmüş oldu. Marsilya yolu ile Tolon'a oradan da 14 Mart 1489 günü Roma'ya gelerek Papa ile görüştü. Cem Sultan'ın tek arzusu Mısır'da bıraktığı annesi ve çocuklarına kavuşmaktı. Ancak Papa'nın başka plânları vardı. Çeşitli tekliflerde bulundular. Cem Sultan bunları "din-i mübin-i İslâma ihanet edemeyeceği ve dinini cihan saltanatına değişmeyeceği" cevabıyla geri çevirdi.
Roma'da 5 yıl 11 aydan fazla kalındı. Başta Macaristan Kralı olmak üzere Memlûklü Sultanı ve diğerlerinin Cem Sultan'la ilgili talepleri Papa'yı çok zor durumda bıraktı. Bu sırada hem Cem Sultan'a hem de Papa'ya suikast teşebbüsleri olmaktaydı. Fransa Kralı 8. Charles'in ısrarlı talepleri üzerine, Cem ona teslim edilmek üzere Napoli'ye doğru yola çıkıldı. Ancak yolda fenalaştı. Muhtemelen teslimden önce Papa tarafından zehirlenmişti. Uygulanan bütün tedavi yöntemleri netice vermeyince şehzade, "Ailesinin Mısır'dan İstanbul'a getirilip gözetilmesi, kendisine hizmet edenlerin memnun edilmesi ve ölüsünün mutlaka Osmanlı ülkesine getirilmesi" şeklindeki vasiyetini yazdırdı. 25 Şubat 1495 tarihinde vefat etti. Ölüm haberi duyulunca bütün Osmanlı ülkesinde gaip cenaze namazları kılındı, üç gün matem tutuldu. Öldüğünde 36 yaşında olan şehzadenin ölüsünden de istifade etmek isteyen Avrupalılar cenazesini teslim etmeyip bundan da paralar kazanmanın yolunu buldular. 2. Bayezid'in şiddetli tehdidiyle Napoli Kralı nihayet cenazeyi vermeyi kabul etti. Ölümünün üzerinden dört yıl geçmişti. Şehzade Cem'in naaşı Bursa'da büyükbabası Sultan Murad'ın yaptırdığı caminin bahçesine kardeşi Mustafa'nın yanına gömülmüştür. Böylelikle Cem Sultan'ın Mısır'dan başlayan macerası 14 yıl sürmüş ve hüzünlü bir şekilde neticelenmiştir. Büyük bir şair olan Şehzade Cem'in birisi Farsça diğeri Türkçe olmak üzere iki divanı vardır.