« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Şub

2013

Sadri Maksudi Arsal

01 Ocak 1970

Akademisyen, milletvekili

İç Rusya ve Sibirya Milli-Medeni Türk-Tatar Muhtariyeti Devlet Başkanı

1878 yılında Kazan'da doğdu. 1895-1896 yıllarında bir yıl süreyle Kırım'da Gaspıralı İsmail'in talebesi oldu. Genç yaşta İsmail Gaspıralı'nın yanında bulunmak milli duygularının gelişmesinde önemli rol oynadı. 1901 yılında Kazan'daki Rus Öğretmen Okulu'nu bitirerek Paris'e gitti. Sorbon Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi gördü. 1906 yılında memleketine döndü. 1907-1912 yılları arasında Rus Çarlığı parlamentosu olan Duma'da milletvekilliği yaptı. Mecliste yaptığı ateşli konuşmalarla Rusya Türklerinin ve Osmanlı Devletinin haklarını savundu.

1917 Ekim ihtilaliyle Çarlık Rusyası sona erdi, Sovyetler Birliği kuruldu. 22 Temmuz 1917 tarihinde İç Rusya ve Sibirya Millî-Medenî Türk-Tatar Muhtariyeti kuruldu. Sadri Maksudi bu özerk devletin meclis ve devlet başkanı oldu. Böylece 1552'den beri Rus tutsaklığı altında bulunan Tatar Türklerinin, kısa süreli olsa da, ilk devlet başkanlığını yaptı. Rus komünistleri, 1917-1920 arasında kurulan bütün özerk veya bağımsız Türk devletlerini yıktı.

Sadri Maksudi köylü kılığına girerek Finlandiya'ya kaçmak zorunda kaldı. Kaçışı ve ikameti, bugün de mevcut olan Finlandiya Türk Tatar Cemaati tarafından sağlandı.

1920-1925 yılları arasında Sadri Maksudi Paris Barış Konferansı'nda Türklerin haklarını savundu. Sorbon Üniversitesi'nde dersler verdi. Atatürk tarafından Türkiye'ye davet edilince ailesiyle birlikte Ankara'ya geldi. Hukuk Fakültesi'nde Türk Hukuk Tarihi Kürsüsü'nü kurdu. 1925 yılından 1950
yılına kadar Ankara ve İstanbul Hukuk Fakültelerinde hukuk tarihi, Türk Hukuk Tarihi, hukukun umumi esasları, hukuk felsefesi derslerini verdi.

1931-1939 yılları ile 1950-1954 yılları arasında üç dönem milletvekilliği yaptı. 1950-1951 yıllarında Türk Parlamento Grubu Başkanı olarak Avrupa Konseyi'nde Türkiye'yi temsil etti.

20 Şubat 1957 tarihinde vefat etti.
________________________________________


HAKKINDA YAZILANLAR

Sadri Maksudi devlet adamlığı ve siyasetçiliği yanında hukukçu, tarihçi, dilci ve milliyet nazariyatçısı bir sosyologdur.

Sorbon'da Türk tarihi hakkında dersler vermiştir. "Büyük Millî Emeller" adlı makalesi daha 1911 yılında, Sadri Maksudi Kazan'da iken, Türk Yurdu dergisinde yayımlanmıştı. "Türk Tarihinin Telkinatı" adlı makalesiyle Türk tarihine ait çeşitli makaleleri 1925'te Türk Yurdu'nda yayımlanıyordu. 1925 Ağustosu'nda Türk Yurdu'nda çıkan makalesinin adı "Türk Birliği" idi. "Türk Dili İçin" adlı çok önemli kitabı 1930 yılında Türk Ocağı yayınları arasında çıkmıştı. Bu eser yayımlanmadan önce Mustafa Kemal tarafından okunmuş ve Atatürk'ün "Millî his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir" sözleriyle başlayan ünlü vecizesi Atatürk'ün el yazısıyla kitabın başına konmuştur. Bu söz neredeyse kelime kelime Sadri Maksudi'nin kitabına dayanmaktadır ve eserin çok güzel bir özeti mahiyetindedir. Kitapta Türk dilinin zenginliği çok sayıda örneğe dayandırılarak ortaya konulmuştur. Kitabın ana fikri Türkçeye dayanan bir bilim dili yaratmak ve Türk dünyasında dil birliğini sağlamaktır. Sadri Maksudi'nin 1947'de yayımlanan Türk Tarihi ve Hukuk eseri, bilhassa Köktürk anıtları ve Kutadgu Bilig'e dayanarak Türklerin hukuk ve devlet anlayışını ilmî yollarla gözler önüne serer.

Sadri Maksudi Arsal'ın Türkçülük açısında en önemli eseri 1955'te yayımlanan 'Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları'dır. Her Türk milliyetçisinin başucu eserlerinden biri olması gereken bu kitap, dünyadaki milliyet nazariyelerinin de şaheserleri arasına girecek mükemmeliyettedir. Kitapta işlenen en önemli fikir, milliyetçiliğin insan ve cemiyet hayatının tabiî bir neticesi olmasıdır. Bu fikriyle Sadri Maksudi milliyetçilik fikrini, biyoloji ve sosyolojinin ilmî temellerine oturtur. Milleti teşkil eden unsurlar arasında ırk bir mayadır ve bu maya etrafında derlenip çoğalan bir topluluk ortak bir tarih, dil ve kültür ile yoğrularak milleti oluşturur. Tarih içinde meydana gelen ortaklıklar, farklı soydan gelmiş bazı insanları bile aynı millete mensup olma hissiyle bir araya getirir.
________________________________________


ANMA

2007 ölümünün 50. yıldönümüdür. Bu sebeple torunları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi 13 Mayıs 2007'de onun için bir bilim toplantısı düzenlediler. Toplantıda Ahmet Mumcu, Ahmet B. Ercilasun, Taha Akyol, Nadir Devlet, Salavat İshakov (Moskova), Okan Daher (Finlandiya), Timur Kozirev (Kazakistan) ve Rafael Muhammedinov (Tataristan) birer bildiri sundular.
________________________________________


HAKKINDA YAZILANLAR

SADRİ MAKSUDİ ARSAL'DAN ALINTILAR
20 Şubat 2009

Türkiye'de Türkçülüğün ilk temellerini atan İdil-Ural Türklerinden, İç Rusya ve Sibirya Müslümanları Muhtar Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşı Sadri Maksudi Arsal'ı vefatının 52. yılında saygıyla anıyoruz.

ÇATIDAKİ ÇATLAK

Çar 2. Nikola 2. Duma’yı dağıtırken, bir fermanla seçim kanununu da değiştirmiş, bu arada Türkistanlıları, Kırgız ve Kazakları seçmek ve seçilmek, yani Duma’ya temsilci göndermek hakkından mahrum etmişti.

3. Duma’ya da seçilerek giren ve kendisini sadece Kazan eyaletinin değil, Bütün Rusya Müslümanlarının (Rusya’da “Türk” kelimesi yasak ve tabu olduğu için, “Rusya Müslümanları” deyimi Rusya Türkleri için klasik bir etiket ve sadece dini değil, milli ideallerin de arkasında saklandığı bir paravan olarak kullanılmıştır)temsilcisi sayan Sadri Maksudi 3. Duma açıldığından beri bu durumu protesto etmek için bir fırsat arıyor, bir türlü bulamıyordu.

Günün birinde, bir Duma üyesi kürsüye çıkıp Duma binasının çatısında çatlak bulunduğunu, bunun bir an evvel tamir edilmesi gerektiğini söyler. Sadri Maksudi, bunu fırsat sayarak, hemen söz ister ve kürsüye çıkıp şöyle der: “Duma’nın maddi çatısındaki çatlak hiçbir şey değildir. Asıl Duma’nın manevi çatısında çatlak vardır. Bu çatlak burada, aramızda Rusya halklarının mühim bir kısmını teşkil eden Türkistanlıların, Kırgız ve Kazakların temsilcilerinin bulunmamasıdır!”

Sadri Maksudi’nin bu çıkışı sadece Rusya’daki Türk basınında değil, Rus basınında da şöhret kazanmağa başlaması bu konuşmasından sonra olmuştur.

VOTKA SATIŞI

Rus hükümeti şeytani bir politika uygulayarak, Türkistan’da ve başka yerlerde Türk şehir ve köylerinde, votka satış yerleri açtırmıştı. Maksat Müslümanları içkiye alıştırıp dejenere etmekti.

Sadri Maksudi bunu protesto eder. Protestosu etkili olur. Birkaç zaman sonra söz konusu votka satış yerleri kapatılır.

KIRGIZ TOPRAKLARI

Ruslar yıllarca Kazan Türklerine uyguladıkları bir usulü, o sıralarda, Türklerine uygulamaya başlamışlardı. Kırgızların topraklarını şu veya bu bahane ile ellerinden alıp, oraya Rus köylülerini yerleştiriyorlardı. Sadri Maksudi hükümetin niyetini açığa vurmaktan çekinmeyerek, durumu protesto eder.

PANİSLAMİZM SUÇLAMASI ÜZERİNE

1909 yılında Duma’da Müslüman üyeler Panislamizm’le suçlanırlar. Sadri Maksudi bu suçlamalara şöyle karşılık verir: “Burada Müslüman Fraksiyonu Rusya’nın çeşitli yerlerinde yaşayan, aynı dine inanan ve aynı dili konuşan Müslümanları temsil eden mebuslardan ibarettir.

Çeşitli bölgelerde yaşayan Müslüman ahalinin aynı baskılar altında aynı sıkıntıları çekmesi gayet tabi olup, Duma’daki Müslüman vekillerinin de kollamaları icap eden menfaatler bütün Müslümanlar için birdir. Bizleri yabancı Panislamizm doktrini değil, yaşama içgüdümüz birleştirmektedir. Biz müşterek dinimizin hususiyetlerine ve milli özelliğimize bağlıyız.”

SADAKAT ŞARTLARI

Türkiye ile Bulgaristan arasında baş gösteren siyasi gerginlik sonucu Rusya’nın Türkiye’ye savaş ilan etmesi görüşmeleri devam ederken, Sadri Maksudi Rusya Türklerinin böyle bir savaşı asla istemediklerini ve bu harbin onların ruhunda çok acı bir facia yaratacağını belirterek, Türklerin Rusya’ya sadakatleri için 2 şart öne sürer:

1. Rus ordusu saflarında bulunan Müslüman Türk askerler Osmanlı ordusuna karşı savaşa sürülmeyecek

2. Rus Çarlığı İstanbul ve Boğazlar üzerindeki emperyalist iddialarından vazgeçecek

PANTÜRKİZM SUÇLAMASI ÜZERİNE

Rus basınında bu sadakat şartları büyük fırtına koparırken, kendisine karşı yöneltilen Pantürkizm suçlamalarına, Rus milliyetçilerini çileden çıkaran şu karşılığı vermiştir: “Dünyada büyük bir Türk milleti vardır, olmuştur , olacaktır ve bu milletin varlığına ve geleceğine hiçbir kuvvet engel olamayacaktır.”

20 KASIM 1917, İÇ RUSYA VE SİBİRYA MÜSLÜMANLARININ MUHTARİYETİ VE MECLİSİN AÇILIŞI

Sadri Maksudi’nin meclis açılışında yaptığı konuşmadan bir bölüm: “Bundan 3-4 asır önce Şimal Türklerinin hükümeti ve hakimiyeti devrilip yıkılmıştır. Kendileri hayatlarını kurtarmak için kırlara kaçmış ve ormanlara sığınmışlardı. Bu kırıntı halinde kalmış, aşağılanmış millete, milli şuurun tecelli edeceği kimin aklına gelirdi? Bu milli şuurun hiçbir zaman sönmediğini işte şimdi gözlerimizle görüp, milli mevcudiyetimizi dünyaya ispat ediyoruz… Türk milletinde olduğu kadar medeniyet kabiliyeti hiçbir millette yoktur. Bunu bütün aleme karşı iddia edebiliriz… Başkaları Türk-Tatar milleti bitti diye zannettilerse de, bu millet bitmedi ve bitmeyecektir. Türklerdeki medeniyet doğurma kabiliyeti tarihle sabittir… Biz geçmişimizin aydınlık ve şanlı günlerini hatırlamalıyız. Geleceğimiz de parlak olacaktır.”

Sadri Maksudi meclisin geçici tüzüğünü okuyor ve Azerbaycan, Türkistan gibi yerlerdeki kardeş Türk kavimlerine olayı telgrafla bildirmeyi teklif ediyor. Teklif oy birliği ile kabul ediliyor ve Sadri Maksudi 23 Kasım’da Cumhurbaşkanı seçiliyor.

SADRİ MAKSUDİ FİNLANDİYA’DA

Bolşevik İhtilali’nden sonra çok zorlu koşullar altında Finlandiya’ya kaçabilen Sadri Maksudi Arsal, iltica ettiği Finlandiya’da oturma izni almak istemekte, ancak ülkede Rusya ile bağlantısı bulunan hiç kimseye kesinlikle oturma izni verilmemektedir.

Sadri Maksudi Finlandiya İçişleri Bakanına gider:

- Biz Rus değiliz, sizinle aynı ırktanız. Hatta vaktiyle Duma’da, bizim mebuslarımız sizin haklarınızı müdafaa ettiler. Halbuki siz bugün bizim bir müddet kalmamıza bile izin vermiyorsunuz.

(Rus Hükümeti, 1910 yılında, egemenliği altında bulunan Finlandiya’nın muhtariyetini biraz daha sınırlandırmak için bir kanun hazırlar. Bu kanun görüşülürken, Sadri Maksudi Finlandiya’nın muhtariyetini hararetle müdafaa eden bir konuşma yapar)

- Evet hatırlıyorum. Duma’da Sadri Maksudi diye biri bizi müdafaa etmişti… O pek muhterem ırkdaşımızı tanıyor musunuz? Acaba şimdi nerededir?

- İşte karşınızda..
- Siz ha?... Siz misiniz?... Niçin daha evvel söylemediniz?

Bakan Sadri Maksudi’yi kucaklar, özür diler ve bir müddet sonra ikamet belgesini bizzat kendisi Sadri Maksudi’nin kaldığı yere getirir ve O’na hükümetin misafiri olduğunu söyler. 1918-19 yıllarında Sadri Maksudi Finlandiya Türklerinin sayesinde hayatının en rahat dönemlerinden birini yaşar.

20 EYLÜL 1937 2. TARİH KONGRESİ, TÜRKİYE

Sadri Maksudi’nin sunduğu bildiriden bir bölüm:

“Beşeriyet tarihinde hiçbir ırk Türkler kadar devlet kurma kabiliyetini gösterememiştir… Türkler, başka milletler üzerinde hakim devlet olarak, hiçbir zaman zulme istinaad etmemişler, zaman ve muhitin seviye ve kabiliyetine göre, azami adaleti, azami kanuniliği ve toleransı göstermişlerdir.”

VE SADRİ MAKSUDİ’NİN ATATÜRK VE TÜRKİYE SEVGİSİ

Fransızca yazdığı ve basılmayan ikinci kitabı “Türkçülük” ün daktilo edilmiş iki nüshasından birinin kapağında (daha doğrusu kapağına fazladan yapıştırılmış bir sayfa üzerinde) Sadri Maksudi’nin mirasçıları için sürpriz oluşturan bir Türkçe el yazısı bulunmuştur. Arap harfleri ile yazılmış bu el yazısı şöyledir:

“Türk ırkının kurtarıcısı, Türk tarihinin en büyük siması, Türklük için namı mukaddes kalacak muhterem ve muazzez Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine hudutsuz ihtiramatımla beraber takdime cesaret ediyorum…”

Büyük Türkçü Sadri Maksudi Arsal Mustafa Kemal Atatürk’ün tek bir sözü ile her şeyi bir tarafta bırakarak Türkiye’ye gelmiş ve Türk Dünyası’na hizmetlerini Türkiye’de devam ettirmiştir. Türkiye’ye gelişini şöyle anlatır:

“Vapur Çanakkale’den geçerek, Marmara Denizi’nde girdiği zaman, tasavvur edilmez bir heyecan içinde kaldım. Önümüzde uzanan mavi denize baktım ve kendi kendime şöyle bağırdım: İşte şimdi kendi denizimde, kendi toprağımda,kendi ülkemdeyim. Bu deniz benimdir, bu toprak, bu vatan benimdir, dedim. Burada herhangi bir Avrupalının kendi ülkesinde olduğu gibi, serbest, hür bir ferdim. Bana kendi ırkımdan başka hiç kimse karışamaz, kimse tahakküm edemez. İşte insana bahtiyarlığın ve saadetin ne demek olduğunu öğreten his… Bu bir Türk için hayattır….”

Alıntılar Sadri Maksudi Arsal'ın kızı Adile Ayda'nın 1991 yılında Kültür Bakanlığı tarafından basımı yapılan "Sadri Maksudi Arsal"isimli kitabından yapılmıştır.

Ziyaret -> Toplam : 125,29 M - Bugn : 49667

ulkucudunya@ulkucudunya.com