Sadun Aren ( 1922)
01 Ocak 1970
Akademisyen, siyaset adamı
1922 yılında Erzurum’da doğdu. Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirdi. Aynı okulda 1945'te asistan, 1950'de doçent oldu. Daha sonra İngiltere'ye gönderildi. 1958'de profesör oldu. Maliye Yüksekokulu'nda ve Devlet Planlama Teşkilatı'nda (1960) çalıştı. Sosyalist Kültür Derneği'nin kurucuları arasında ve TİP yönetiminde görev aldı. 1965'te İstanbul milletvekili oldu. 12 Mart'ta tutuklandı ve 12 yıla mahkum oldu. 1974'te afla serbest kaldı. DİSK'te görev aldı. 12 Eylül 1980 öncesi TKP yanlısı Politika gazetesinde yazılar yazdı. 12 Eylül döneminde tutukladı. 1984’de tahliye oldu. Sosyalist Birlik Partisi'nin genel başkanı oldu. Bilahare ÖDP’nin onursal genel başkanı oldu. Mülkiyeliler Birliği Vakfı’nın 2007 Büyük Mülkiye Ödülü’ne layık görüldü. 2008 yılında öldü.
ESERLERİ:
İstihdam
Para ve iktisadi Politika
Yatırım İndirimi ve İktisadi Politika
İktisada Başlangıç
100 Soruda Ekonomi El Kitabı
Ekonomi Dersleri,
Puslu Camın Arkasında.
________________________________________
HAKKINDA YAZILANLAR
Sadun Aren'den İlginç İtiraf!
Hürriyet
Eski Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili, eski Sosyalist Birlik Partisi (SBP) Genel Başkanı Prof. Dr. Sadun Aren, sosyalist kesime egemen olan zihniyet dolayısıyla, "hain" damgası yememek için görüşlerini açıklamaktan çekindiğini söyledi.
Prof. Aren, hatıralarını anlattığı "Puslu Camın Arkasında" adlı kitapta, "Şimdiye kadar söylediklerimizin birçoğu geçerliğini yitirdi. Fakat şaşkınlık içinde olduğu için kimse bir şey söylemek istemiyor. (...) Ben bazı yerlerde cok sevdiğim eski dostlarımla konuşurken adeta korkuyorum. Örneğin ben özelleştirmeye karşı çıkmayı gerekli bulmuyorum" dedi. Prof. Aren, özelleştirme gibi konularda görüş belirtmekten korktuğunu şu sözlerle ifade etti: "Bugünkü koşullarda özelleştirmeye karşı çıkmanın ilericilikle hiçbir alakası yoktur. Ama bugün fiiliyatta benim birçok eski arkadaşım, ilerici arkadaşım buna karşı çıkıyorlar ve bunu ilericilik adına yapıyorlar (...) Halbuki ben bilhassa bunu yapmak, eski yolun yanlış olduğunu söylemek istiyorum. Bunu bir görev sayıyorum."
KÜRESELLEŞME OLUMLU:
Prof. Sadun Aren, sosyalist kesimin karşı çıktığı "küreselleşme"den yana olduğunu da belirterek, "Globalleşmeye bağlı olan her şey insanlığın kazanımıdır" dedi. Prof. Aren şöyle devam etti: "Küreselleşmeyi olumlu bir aşama olarak görüyorum. Çünkü sosyalizmin barışçılığı, sömürünün ortadan kaldırılışı olursa global çapta olur. Dünyanın başka yerinde vahşet varken, siz kendi ülkenizde sosyalizm yapamazsınız. Onun için bu tür sosyalizmin bir ön gereği de globalleşmedir. Globalleşmeye bağlı olan her şey insanlığın kazanımıdır."
Eski tüfeklerden Sadun Aren öldü
RİFAT BAŞARAN
Radikal 9 Mart 2008
ANKARA- Bazen kara bir bulut gibi basar bir kayıbın haberi. Onca yaşanmışlık, onca anı, hayatımıza kattığı onca değer ve katacakları iki hecenin pusunda kaybolur. Büyük devrimci, büyük bilim adamı, Mülkiye'nin büyük hocası, büyük insan Prof. Sadun Aren öldü.
Aren anılarını yazdığı 336 sayfalık 'Puslu Camın Arkasından' isimli kitabın arka kapağında şunları söylüyor kendine dair: "İnsanlara puslu bir camın arkasından baktım... O insan âşık olabilir, hırslı olabilir, kindar olabilir vs; bunları hiç bilmem... O anlamda bütün hayatım boyunca insanları ihmal ettim. Ama bunu daha çok kendime dönük olduğum anlamında yorumlamamak lazım. Çünkü öyle de değil... "
Aren, 1922 yılında doğdu. Annesi, Mevlevi tarikatına mensup olduğu için çocukken Kuran öğrensin diye onu mahalle mektebine gönderdi. Kendi söylemiyle 'ilk toplumsal eylemini' 16 yaşında yaptı; "1938'de Eskişehir'de lise 10. sınıftaydım. Atatürk öldü. Arkadaşlarla 'Ne yapalım' diye düşündük. Kahvelerde plaklar, şarkılar çalıyordu. 'Önce bunları susturalım' dedik, kimse itiraz etmedi, yayını kestiler. Sonra sinemalara gidip herkesi dışarıya çıkardık."
1940 yılında öğrenci olarak Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne giren, daha sonra öğretim üyesi olarak aynı fakültede kalan, 1958 yılında ekonomi profesörü olan Sadun Aren, öğrencilik yıllarında sosyalist ideolojiyi benimsedi ve hayatının sonuna dek bundan taviz vermedi. Sosyalist Kültür Derneği'nin kuruculari arasında yer alan Aren, hem TİP aynı zamanda da SBF-SFK'nin üyesiydi. 1965'te TİP İstanbul Milletvekili oldu. Ardından TBMM çatısı altında sert tartışmalarla dolu günler... Aren o günleri şöyle anlatıyor: "Bir gün Meclis'te Çetin Altan 'Nâzım, Türkiye'nin en büyük şairidir' deyince büyük kıyamet koptu. (...) Gece geç vakit AP'liler bizim tarafa doğru hücuma geçtiler. Bir ara Çetin'in yerde tekmelendiğini gördüm. Birisi de benim gözüme bir yumruk attı. O kadar çok acıdı ki öylece kaldım. O olayda en çok Altan zarar gördü zannedilir ama asıl ben zarar gördüm. Ertesi gün doktora gittim. Meğer bende sinüzit varmış, gözüme yediğim darbe sinüsün yolunu açmış. Bu sayede sinüzitten kurtuldum."
12 Mart 1971 muhtırasından ve 12 Eylül darbesinden sonra tutuklandı. Hayatının bir dönemini hapishanelerde geçiren Aren, maphus günlerinin kendi hayatına kazandırdıklarını şöyle anlatıyor: "Hapiste yatmadan hayatla ilgili bilgi eksik kalır. Oradaki yaşam ilişkilerini bilmek için hapiste yatmak gerekli. Ancak işkence falan olmamalı, ben pek işkence görmedim. Sadece falakaya yatırdılar. Ancak öyle filistin işkencesi falan uygulanmadı."
DİSK'te de görev yapan Aren, yöneticiyken, lise kavgalarında omuz omuza verdiği Hayrettin Karaca'yla ters düştü. Ama bağları kopmadı. 90'lı yıllarda Sosyalist Birlik Partisi'nin kurucuları arasında yer aldı. Partinin lideri oldu. Mülkiyeliler Birliği, geçen ay 'Mülkiye Büyük Ödülü'nü ona verdi. Rahatsızlığı nedeniyle törene katılamadı, ödülü eşi Munise Aren aldı. Aren yarın Ankara'da toprağa verilecek.