Kürt kedisi
Hurşit GÜNEŞ 23 Ekim 2007
Son derece üzüntülüyüz. Her geçen gün düzine düzine askerimizi yitirmek vicdanlarımızı derinden yaralıyor. Bunun karşısında halkın galeyanı da yükseliyor. Bir an önce Kuzey Irak'ta bulunan terör kamplarına girilerek bunların kökünden kazınması isteniyor.
Elbette Kuzey Irak'tan gelen terör konusunda kayıtsız kalınamaz. Bir askeri operasyon şart görünüyor. Ancak olayın çok daha çetrefil yönleri var. Özen gösterilmez, sadece bir askeri operasyonla sorun aşılmaya kalkılırsa çok daha sakıncalı sonuçlar doğabilir.
Öyle anlaşılıyor ki, PKK Türk ordusunun Kuzey Irak'a girmesinden pek endişe etmiyor. Yoğun bir saldırıya girmiş durumda. Adeta kovalanmak, orduyu oraya çekmek istiyor.
Acaba bölgeye çekilen bir Türk ordusu yoğun bir zayiat verir mi, bilemeyiz. Ama bölge halkı terör gruplarına destek vermeye başlarsa askeri operasyon zorlaşabilir. Bunun için de hem bölgenin siyasal liderleri demeç veriyor, hem de yerel topluluklar gösteriler düzenliyor.
Büyük dikkat gerekiyor
Barzani'nin söyledikleri açık: "PKK terör örgütü değildir. Ancak Türkiye barış planı önerir ve bunu reddederlerse öyle nitelenebilir". Talabani ise bir Kürt kedisini bile Türkiye'ye teslim etmeyeceklerini söyledi.
Açıkça Irak Türkiye'yi Kürt düşmanı olarak göstermek istiyor. Böylesi bir düşmanlığı körüklüyor.
Bu nedenle Türkiye'nin çok açıkça "Siz Kürt kedilerini bize verin, biz daha iyi bakarız" gibi bir cevabı vermesi gerekir. "Ama elinde silah çıkarsa Kürt bile olsa, ne denli seversek sevelim, fark etmez, cezalandırırız" demesi gerekir.
Sorunun en hassas noktası da budur: Türkiye'nin güneydoğusu Kürt ağırlıklı bir nüfusa sahiptir. Bu mücadelede bölge halkının devlete bağlılığı ve diğer yurttaşlarla kardeşlik bağlarının zedelenmemesi için itina şarttır.
Terörü besleyen unsurlar arasında dış güçler kadar, içeride halkın bir kısmının bir toplumsal dışlanmışlık hissi vardır. Bunun azaltılması zorunludur. Aksi takdirde, zamanla yine aynı noktaya dönülebilir.
Bu doğrultuda siyasal liderlerin hepsinin bölgede açıklayıcı mitinglerle sorunun aslında hepimizin olduğunu, teröre karşı eli kolu bağlı kalamayacaklarını halka doğrudan anlatılması gerekir. Kısacası, bölge halkı ile sorunun paylaşılması şart. Milletvekillerine de bu anlamda büyük görev düşüyor.
Devletin sivil toplum örgütleriyle ilişkiye girerek mücadelenin askeri tarafını ikna edici biçimde açıklaması gerekiyor. Diğer bir deyimle, yapılan askeri operasyonun bölge halkı tarafından olabildiğince destek alması kaçınılmaz.
Tarihi başkent Ankara
Bu da yetmez. Halka şunu anlatmak gerekir: "Bir sorun var. Bunu bizde görüyor ve çözmek istiyoruz. Ama PKK yüzünden çözemiyoruz. Çünkü PKK bir terör örgütü". Bu mesajı anlatması gereken de sadece asker değil, aynı zamanda siyasetçiler.
Bu da yetmez. Bir ayrışma şart. Devletin karşısına Kürtçülük yapsa bile terörist olmayan ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığında sadakatle kalmak isteyen siyasal muhataplar geçmesi gerekiyor. Bunun bulunamaması ise en büyük talihsizliğimiz. Meclis'teki DTP'ye de sürekli bunun anlatılması gerekiyor.
Bu sorun hakkında bölge ülkelerinden destek alınması doğru olmuştur. Ama Kuzey Irak'taki Kürtlere de şu mesajı vermek gerekiyor: Resmi başkentiniz Bağdat olabilir, ama tarihi ve fiili başkentiniz Ankara'dır. Bunu unutmayın!