« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

18 Mar

2013

ÂŞIK VEYSEL (1894-1973)

01 Ocak 1970

XX- yüzyıl Türk âşık şiirinin Türkiye'deki önemli temsilcisi.

Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Sivriaian kö¬yünde doğdu. Yedi yaşında iken geçirdi¬ği çiçek hastalığı yüzünden önce sağ gö-zünü, daha sonra da babasının elindeki Üvendirenin saplanması üzerine sol gö¬zünü kaybetti. On yaşında saz çalmaya başladı. Önceleri her âşık gibi "usta ma¬lı" deyişler çalıp söyledi.

Soyadı kanunundan sonra Şatiroğlu so¬yadını alan Âşık Veysel'i edebiyat dün¬yasına Ahmet Kutsi Tecer tanıtmıştır. A. K. Tecer'in ilk defa S Ocak l'931 'de dü¬zenlediği ve on beş âşığın çağırıldığı Si¬vas Âşıklar Bayramı'na katılanlar arasın¬da Âşık Veysel de vardı. 1933'ten son¬ra, eski gezginci âşıkiar gibi, elinde sazı ile hemen hemen bütün yurdu dolaştı. Bir ara köy enstitülerinde saz öğretme¬ni olarak da görev yaptı. İlk şiiri, Cum-huriyefin 10. yıl dönümünde Atatürk için söylediği destandır. İlk şiir kitabı olan Deyiler 1944'te Ankara'da Halkevleri Genel Merkezi'nce yayımlandı. Şiirlerini daha sonra Sazımdan Sesler (1949) adlı kitapta topladı. Bütün şiirlerini bir araya getirdiği Dostlar Beni Hatırlasın (1970) ise son kitabıdır.

1952 yılında İstanbul'da adına büyük bir jübile düzenlenen Âşık Veysel'e 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi ta-rafından "ana dilimize ve milli" birliğimi¬ze yaptığı hizmetlerden dolayı" özel bir kanunla vatanî hizmet tertibinden aylık bağlandı. Sağlığında, şiirlerini çalıp söy¬lediği plakların yanında "Karanlık Dün¬ya" adı İle kendisinin ve köyünün görün-tülendiği bir de film yapıldı. 21 Mart 1973'te doğduğu köy olan Sivrialan'da Öldü; aynı yerde toprağa verildi. Ölü-münden sonra evi. içindeki bütün eşya¬ları ile korunarak müze haline getirildi. Ölüm yıl dönümlerinde köyünde yapılan törenlerle anılmaya başlandı.

Halkla aydınlar arasında bir köprü kur¬muş bulunan Âşık Veysel'in şiirleri ko¬nu bakımından epeyce zengin bir çeşit¬lilik göstermektedir. Yûnus'un etkisi al¬tında kalarak söylediği şiirlerinde halk kültürünün mayasına karışan yönleriyle tasavvuftan izler bulunur. Aşk şiirlerin-deki deyişleriyle bir yönden de Karaca-oğlan'ın devamı gibidir. Şiirlerinde yer yer yöresinin ağız özellikleri de görülür.

Sazı ve sesi zayıf olan Âşık Veysel, âşık¬lık geleneğinin hikâye anlatma, muam¬ma asma ve çözme, atışmalarda bulun¬ma gibi yönlerine uyamamış olsa bile çağının radyo, fabrika, tren, füze gibi yeniliklerine kucak açan şiirleriyle ken¬dinden önceki âşıklardan ilerdedir. Âşık Veysel, bir yanı ile sürdürdüğü âşık şiiri geleneğini ve yaşadığı çağı şiirlerinde ustaca bir araya getirmiştir.

Diğer âşıkların Âşık Veysel için söyle¬dikleri deyişler de bir kitapta toplanmış¬tır: Ölümünün Onuncu Yılında Âşık Veysel'e Deyişler (haz. Hayrettin İvgin — İrfan ÜnverNasratunoğlu, Ankara 1983).

Ziyaret -> Toplam : 125,32 M - Bugn : 77443

ulkucudunya@ulkucudunya.com