Çok akıllı insanlar!
Emin Çölaşan 01 Ocak 1970
Sevgili okuyucularım, Tayyip tarafından belirlenen yandaşlar korosu ekibinde yer alanlardan bazılarını çok iyi tanıyorum.
Geçmişte yüz yüze ilişkilerimiz oldu. Bugün bunlardan özellikle ikisini size anlatmak
istiyorum.
İlkinin adı Doğu Ergil.
Şimdi yandaş Bugün gazetesinin yazarı. Kumpanyanın İç Anadolu bölgesinde görevli.
Sadece ben değil, Ankara’da yaşayan pek çok kimse bu adamın kim olduğunu bilir. Ben de kendisiyle yaşadığım ilginç bir olayı Önce İnsanım Sonra Gazeteci isimli kitabımda anlatmıştım.
1978 yılında Milliyet gazetesindeyim. O zamanki deyişle anarşi olanca hızıyla sürüyor. Toplum Devrimci-Ülkücü diye ikiye bölünmüş, her gün bombalar patlıyor ve cinayetler işleniyor.
Ankara kapalı cezaevine girip sağ ve sol görüşlü çoğu genç tutuklu ve hükümlülerle
röportajlar yapmıştım. Bu yazı dizisi gazetede yayınlandı ve büyük ilgi gördü.
Bu arada bu çocukların aile kökenlerini, gelir durumlarını ortaya çıkarmak için kendilerine bir anket uygulamayı önerdim. Kabul ettiler.
Anket formlarının hazırlanmasında, bu vesile ile tanıdığım Doğu Ergil bana yardımcı oldu.
O sırada Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde asistan. Sonra bir öneride bulundu:
“Bu iş elle yapılmaz. Anket formlarını beraber hazırlayalım, ben onları ODTÜ’nün bilgisayarında değerlendirip sana getireyim.”
O sırada ortalıkta fazla bilgisayar yok.
Kendisi bilgisayar sonuçlarını bana verecek, ben de anketleri o sırada çalışmakta olduğum Milliyet’te yazı dizisi yapacağım.
* * *
Fakat kendisine güvenip teslim ettiğim anketleri bir türlü getirmiyor.
Israrla istiyorum, ses yok! Gazete yönetimine rezil olmak üzereyim.
En sonunda gazeteden para istemeye başladı:
“Para verirseniz getiririm.”
“Ne parası kardeşim?”
“Ben ODTÜ’ye para verdim.”
“Peki para verelim ama ODTÜ’den faturayı getir.”
“Bilgisayarcıya rüşvet verdim.
Rüşvetin belgesi olmaz. Ayrıca yanımda öğrencilerimi çalıştırdım, onlara da para verdim…”
Çaresiz kalmıştık.
Baktık ki olmayacak, oturup pazarlık ettik. İstediği paranın yarısını kırptı!
Ankara temsilcisi rahmetli Orhan Tokatlı’nın onayı ile, yine de kendisine yüklü bir para vermek zorunda kaldık.
Oysa beş kuruş bile harcamamıştı.
O parayı bu adama kaptırırken, sanki ben hırsızlık yapmışım gibi yüzüm kızarmıştı.
Parayı alınca anketleri verdi ve ben Milliyet’e birkaç günlük yazı dizisi daha hazırladım. Dizi yayınlandı ve yine çok büyük ilgi gördü.
Bu adamı Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanlığına yazıyla şikayet ettim. Meğer başka dosyaları da varmış. Sonra ne oldu, bilemiyorum.
Tayyip’in günümüzdeki akıllı adamı bir süre sonra “Türkiye’de Terör ve Şiddet” isimli bir kitap çıkardı. Benim yazı dizisini kitabında olduğu gibi, sanki kendi eseriymiş gibi yayınlamaz mı!
Adına Doğu Ergil denilen ve şimdi yandaşlar korosuna atanan şahıs işte budur. Onu tanıyanlara sorun!
Geçmişin “Devrimcisi” idi, şimdi Fethullah gazetesinin yazarı.
Geçmişte de “Akıllı” imiş, şimdi de öyle! Geldiği yeri hak etmiş.
Daha ne hikayeleri var da, onlar için yeni bir kitap yazmak gerekir.
* * *
Tayyip’in listesinde yer alan ve “Ege Bölgesi başkanı” olması uygun görülen bir başka akıllı adamın adı Tarhan Erdem.
Yine Milliyet’teyim. Yıl 1983.
Patron Aydın Doğan, gazetenin genel yayın yönetmenliği görevine ismini cismini
bilmediğimiz, o güne kadar hiç tanımadığımız Tarhan Erdem diye birini getirdi.
Kendisi gazeteci değil. Ömrü boyunca gazetecilik yapmamış, herhangi bir gazeteyi yönetmemiş.
Gazeteyi yönetemiyordu.
Ankara’dan bizler tarafından geçilen haberler gazeteye asla girmiyor, tiraj anormal düşüyor, gazete bir yerlere sürükleniyordu.
Aydın Doğan o sırada böylesine büyümemiş, sadece Milliyet’in sahibi idi.
Bu durumu kendisine açıkça şikayet ettim:
“Bakın Aydın Bey, bu adam gazeteyi batıracak. Gazeteyi eskiden görevli
olduğu Paşabahçe Şişe Cam fabrikası gibi yönetiyor. Gazetecilik bilmiyor.”
Kendisine bu konuda mektuplar yazdım.
Tarhan Erdem’in ilginç bir tasarruf anlayışı vardı. Bir gün gazeteye emir geldi:
“Sadece bir tek takım gazete alınacaktır!”
Gazetecinin ilk görevi sabah bütün gazeteleri okumaktır. Ankara bürosunda komedi oynanıyor, herkes gazete peşinde koşuyordu!
Gazete devlet dairesi olmuştu. Her gün genelgeler gönderiyor, “Ast, üstle nasıl konuşacak” gibi yazılı emirler veriyordu.
Biz açıktan gırgır geçerken, gazetedeki ajanları, olan biten her şeyi Tarhan Erdem’e yetiştiriyordu.
Ankara temsilcisi Orhan Tokatlı da devre dışı kalmış, odasına çekilmişti.
O dönem Milliyet’te yaşanan komedi ve rezaleti de bütün ayrıntılarıyla Önce İnsanım Sonra Gazeteci kitabımda anlatmıştım.
* * *
Günün birinde öğle yemeği dönüşünde, masamda Tarhan Erdem imzalı bir mektup buldum:
“İstanbul’a atanmış bulunuyorsunuz. Yeni görevinize şu tarihte başlayacaksınız.”
Meğer aynı mektuplar Ünal İnanç ve Ümit Gürtuna’ya da gönderilmiş. Üçümüz İstanbul’a gideceğiz!
Türk basın tarihinde ilk kez birileri, başka bir kente atanıyordu!
Ünal’ın bacağı kırık, kasığına kadar alçıda. Koltuk değnekleriyle zar zor yürüyor.
Mücadeleyi başlattık ve İstanbul’a gitmedik.
Sonunda bu tutarsız ve anlamsız emrini geri çekmek zorunda kaldı.
Tükürdüğünü ona yalatmıştık.
Bu kez bana telefonda bağırmaya başladı:
“Gazeteye gelme kardeşim, git evinde otur!”
“Yazılı emir verin, gelmeyeyim.”
Ne kovabiliyor, ne de yazılı emir verebiliyordu.
Aydın Doğan en sonunda kararını verdi ve Tarhan Erdem’i uzaklaştırmak zorunda kaldı. Yerine rahmetli Çetin Emeç geldi ve gazete toparlandı.
* * *
Tarhan Erdem şimdi ticaret yapıyor,
anketler düzenliyor. Aydın Doğan’ın 24 bin satan yandaş Radikal gazetesinde köşe yazarı.
Tarhan Erdem de, aynen Doğu gibi tam bir yandaş. İktidarın övücüsü. Geçmişte pek akıllı sayılmazdı ama şimdi gerçek bir “Akıllı.”
Bu çabalarının ödülünü şimdi seyyar vaizler kumpanyasına seçilmekle almış oldular.
Beyefendi’ye ayrıca bir görev daha verildi:
Kumpanyanın Ege Bölgesi başkanı!
Peki ekibin sekreteri kim?
Arzuhan Doğan Yalçındağ.
O kim?
Aydın Doğan’ın kızı!
Kumpanyada onun ne işi var, doğrusu anlamadım ve bilemiyorum. Herhalde nedeni Tayyip-Aydın ilişkisinin yüceliğinde yatmaktadır!
Bir yanda Tayyip, öbür yanda bütün geleceği onun iki dudağının arasında olan sindirilmiş, korkutulmuş bir medya patronu!
Bugün size o kumpanyadan, yandaşlar korosundan, komedide çeşitli roller verilen
birkaç kişiyi tanıtmaya çalıştım.
Bu akıllı insanlara (!) güvenin, gerisini merak etmeyin. Tamam mı!