'Silahımı alır dağa çıkarım!'
01 Ocak 1970
Hasan Celal, katıldığı televizyon programında çok konuşulacak açıklamalar yaptı
Eski Başbakanlık Müsteşarı ve Milli Eğitim Bakanı, Sabah gazetesi yazarı Hasan Celal Güzel, katıldığı bir televizyon programında “Eğer Anayasa’dan Türk ve Türk milleti kelimeleri tamamen çıkarılırsa, artık bu Anayasa benim Anayasa’m değil, bu coğrafya da benim vatanım değil. O zaman çeker giderim” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’a güvendiği belirten Güzel, “Beklemediğiniz sonuç gelirse, Allah göstermesin, o zaman önce vatan, önce millet deriz. Gerekirse, silahımı alıp dağa çıkarım. Sadece üç paralık peşmerge mi bunu yapıyor? Ben niye yapmayım?” ifadesini kullandı.
Ulusal Kanal’da yayımlanan Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu Ceviz Kabuğu adlı programa telefonla bağlanan Hasan Celal Güzel, Akil İnsanlar Komisyonu üyelerini eleştirerek “Özellikleri PKK’yı destekleyen, Kürtçü ve ırkçı olmaları. Bir taraftan bizim gibi düşünenleri itham ederken, bir taraftan da ırkçı, bölücü bir terör teşkilatını açıkça destekliyorlar. Bu 60 küsur kişi içinde yarısını saymak mümkün” dedi. Güzel, komisyondaki dindar isimler hakkında da “Dindar, sağ olmalarına rağmen PKK’yı destekleme konusunda hiç de liberal geçinen PKK’cılardan geri kalmıyorlar” dedi.
‘Komisyondakilerin yarısı PKK’yı destekleyen, ırkçı kişiler’
Güzel, Akil İnsanlar Komisyonu hakkında özetle şunları söyledi:
“Ben (komisyonda) olmadığım için Allah’a şükrediyorum. Bana teklif edilseydi kabul etmem asla mümkün değildi. Bu kişilerin akil olup olmadığı çok tartışılabilir. Aslında herkes kendisine göre belli derece akıllıdır. Burada akil, toplumda temayüz etmiş, kültürlü, önde gelen aydınlar demek. Ama şimdi bu laf çıktığından beri, neredeyse bir senedir, hep aynı kişiler tezgahlanıyor. Bir bakıyorsunuz özellikleri PKK’yı destekleyen, Kürtçü ve ırkçı olmaları. Bir taraftan bizim gibi düşünenleri itham ederken, bir taraftan da ırkçı, bölücü bir terör teşkilatını açıkça destekliyorlar. Bu 60 küsur kişi içinde yarısını saymak mümkün.”
“İkincisi, bunlar eski Marksist, yeni liberal takımı. Bunların da önemli bir özelliği eski hızlı solcu, Maocu, Stalinci filan olmaları. Ama şimdi birdenbire liberal kesilmeleri, vatan, bayrak gibi kutsallıkları reddetmeleri, Türkiye ile Türklük aleyhine gayret göstermeleri; bu da bir özellikleri."
‘Dindarların önemli kısmı PKK’cılardan geri kalmıyor’
“Bu arada dindarlar var, onlar hükümet çevreleriyle daha yakın olan kişiler. Birkaç kişiyi hariç tutalım ama dindarların da önemli bir kısmı PKK’yı desteklemek konusunda diğerleriyle hemfikir. Dindar, sağ olmalarına rağmen PKK’yı destekleme konusunda hiç de liberal geçinen PKK’cılardan geri kalmıyorlar.”
“Bunların dışında iki sınıf var, biri bence isabetli; tabanları olan sivil toplum kuruluşlarının liderleri. İkincisi sınıfa da biraz muziplikle yaklaşıyoruz; birtakım sanatçılar. Bu kişiler ister sinemacı, ister şarkıcı olsun önemli değil. Halk seviyor olabilir, ama bizim ne yazık ki (Turgut) Özal’dan beri yaptığımız bir hata var. Halkın sevmesi, popüler olması, o kişilerin milletvekili, bakan olması demek değil. Onlar çözüm sürecinde hangi marifetlerini gösterecekler? Herhalde şarkı söyleyecekler, edalı edalı gülümseyecekler. Ama bu işi gayri ciddi hale getiriyor. Halk, akil insan diye bunları mı buldunuz, diyor.”
‘Böyle giderse Türkiye parçalanır’
Güzel, konuşmasının devamında, Akil İnsanlar Komisyonu’nu Sadrazam Damat Ferit Paşa zamanında kurulan “Heyet-i Nasiha”ya benzetti. "Komisyonun benzerliğine rağmen Damat Ferit’le Başbakan’ın bir tutulamayacağını" söyleyen Güzel, sözlerine şöyle devam etti:
“Eğer bu kafada giderlerse bu akil olmayan, ‘akıl’ adamların kafasından giderlerse, ya da tersi, hiçbir zaman Türkiye’de milli birlik ve bütünlüğü devam ettiremezler. Ahenk olmaz, Başbakan’ın dediği gibi et ve tırnak gibi birleşemez, tam aksine yamalı bohçaya döner. Herkes ayrı baş çeker. Ve Türkiye’de çok kısa zamanda parçalanır, gider.”
‘Akil insanların çokları yemeye alışıktır’
Güzel, Hulki Cevizoğlu’nun yönelttiği “Akil insanlar maaş alacaklar mı” sorusu üzerine, “Çokları yemeye de alışıktır. Maaş da alırlar herhalde. Benim için sürpriz olmaz” dedi.
Cevizoğlu’nun “Söyledikleriniz hakaret kapsamına girebilir” uyarısı üzerine Güzel, şunları söyledi:
“60 küsur kişinin yiyici olduğunu söylemiyorum ama kendi ideolojileri, geçmişleriyle ilgili olmadan birtakım iktidar yanlısı gazetelerde büyük maaşlarla, 10 bin, 20 bin liralık maaşlarla çalışıyorlar. “
‘Başbakan çok pişman oldu’
Konuşmasının devamında “Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nı üzecek bir şey söylemediğini, yanlış yaptıkları zaman söylediğini” belirten Güzel, “Tek millet ne demek, Türk milleti demek. Bu bakımdan yanlış bir şey söylemiyorum. Ama yanlışlarına yanlış, doğrularına doğru diyorum. Benim Başbakan’ım vatansever bir insan” dedi.
Başbakan’ın “Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alıyorum” sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Çok pişman oldu. Ben o konuda çok sert yazılar yazdım” diyen Güzel, sözlerine şöyle devam etti:
‘Yazarlığa AKP’yi desteklemek için başladım’
“Türk milleti demek suç haline getirildi. Türklük etnik değil ki, 'Herkes bizim kardeşimizdir' dedik. Kalkıp hepsini ortadan kaldırıp, yeni bir şey inşa etmek, kimliksiz, kişiliksiz, haymatloslarla dolu bir vatan ortaya çıkarmayı kabul etmemiz mümkün değildir. Ben Başbakan’ı çok seviyorum ama vatanımı, milletimi ondan daha çok seviyorum. İnşallah Başbakan’ın bu garip görüşme sürecinden kurtulacağını ve taşların yerine oturacağını ümit ediyorum. (...) Ben muhalif filan değilim, yazarlığa bile bunları desteklemek için başladım.“
‘Yazdırmazlarsa yazdırmasınlar’
Güzel, dile getirdiği eleştirel düşünceleri nedeniyle Sabah’ta yazdırılmama ihtimalinin sorulması üzerine “Yazdırmazlarsa yazdırmazlar, ben şimdiye kadar paramı Sabah’tan mı kazandım? Şimdiye kadar Başbakan çok güzel şeyler yaptı, müteşekkirim. Şimdiye kadar da beş kuruşluk menfaatim olmadı. Bundan sonra da olmayacak. Ben elimden geleni yapıyorum.”
“Bizim imzaladığımız bildiri samimi bir bildiri. Ama kabul etmek lazım ki Sayın Başbakan, Türk ve Türk milleti Anayasa’dan kaldırılacak” demedi. Zaten dedikten sonra faydası yok. Sayın Başbakan, doğruları, yanlışları olan bir politikacı. Bu politikacının etrafını birtakım adamlar almış. Bazılarının ne yazık ki temayülleri var. Ben Sayın Başbakan’ın PKK’yı tamamen ezip bitireceğini de biliyorum. Çok başarılı bir mücadele verdi. Ama Başbakan az da olsa PKK yandaşlarının tamamen ezilmesinin bir kitleyi memnuniyetsiz bırakacağını, bunun da endişe verici olduğunu düşünüyor. “
‘Anadilde eğitim tavizinin verileceğini zannetmiyorum’
“Benim kırmızı çizgilerim olan Türk ve Türk milleti laflarının Anayasa’dan tamamen çıkarılacağı ve arkasından özerklik verileceği, bu eli kanlı teröristlerin tamamen affedileceğini hiç zannetmiyorum. Anadilde eğitim hakkının uygulanması bugünden yarına mümkün değil, böyle bir taviz de verileceğini zannetmiyorum.”
‘Anayasa’dan Türk ve Türk milleti çıkarılırsa çeker giderim’
Güzel, “Bir şey olursa ülkeyi terk ederim, demiştiniz. Ne o” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Çok üzülerek söyledim. Eğer Anayasa’dan Türk ve Türk milleti kelimeleri tamamen çıkarılırsa, artık bu Anayasa benim Anayasa’m değil, bu coğrafya da benim vatanım değil. O zaman çeker giderim. Bayrağımın dalgalandığı, kendime Türk diyebileceğim, milletimi Türk milleti olarak anabileceğim bir toprağa giderim. Orayı vatan bellerim. Ben buna bu kadar üzülüyorum. Halbuki ben vatanımdan bir hafta bile uzak kalamadım.”
“Ben yalnız değilim. Şimdi İstanbul’dayım, kim yakalasa ‘Seninle beraberiz’ diye teşvikte bulunuyor. Bunlar, inan ki, belirli bir muhalif çevre değil, özellikle AKP’liler.
‘Gerekirse silahımı alıp dağa çıkarım’
“Başbakan’a sevgim, onu tutmaya devam etmekte tesir eder. Ama bir müddet sonra o beklemediğiniz sonuç gelirse, Allah göstermesin, o zaman önce vatan, önce millet deriz. Ona göre...”
Güzel, Cevizoğlu’nun araya girerek sarf ettiği “Ne yaparsınız” sorusu üzerine “Valla gerekirse, silahımı alıp dağa çıkarım. Sadece üç paralık peşmerge mi bunu yapıyor? Ben niye yapmayım? Dedem yapmış. Atalarım Gaziantep davasında...”
‘Kimseye kalkıp peşkeş çekemem’
Güzel’in sözlerini eleştiren TİYEMDER Başkanı Selahattin Yazıcı, Güzel’e hitaben “Sizin gibi bakanlık yapmış birine bu sözler hiç yakışmıyor. Bir ülkede Anayasa olmuş, olmamış ne fark eder, ‘Anayasa’dan bu çıkarsa giderim’ diyorsunuz, nasıl vatanperversiniz siz” dedi. Güzel, Yazıcı’yı “Bu benim vatanım, bu vatan kolay kurulmadı. Böyle bir vatan elbette benim vatanım. Kimseye kalkıp peşkeş çekemem. Vatanımdan, Anayasa’mdan vazgeçemem. Ve gerekirse her türlü mücadeleyi göze alırım” diyerek yanıtladı.
Güzel’e “Yuh” diyen Yazıcı, “Sizin devlet adamlığınız” sözleriyle konuşmaya devam ederken Güzel, “Siz demek ki devlet adamlığının manasını idrak edememişsiniz. Devlet adamları evvela devletlerini, milletlerini düşünürler, siyaset düşünmezler” dedi.
Yazıcı’nın “İki ayda neyi hallediyorsunuz. Bunca senelik sorun” sözleri ardından Güzel, Hulki Cevizoğlu’na “Ağzımdan yanlış şeyler çıkacak, beni muhatap etmeyin” dedikten sonra telefon görüşmesini sonlandırdı.
Hasan Celal Bey’in çığlığı ne anlama geliyor? / Sabahattin Önkibar
Hasan Celal Güzel Ulusal Kanal’da silahı alıp dağa çıkmaktan söz etti!
Neden mi?
PKK ile gelinen müzakere ve mütareke noktasına isyan adına!
Hasan Celal Güzel’in bu sözleri ülke bekası adına samimi bir çığlıktır çünkü Hasan Bey’in eşleri Ülke Hanım AKP Ankara mebusudur.
Oğlu Mustafa Güzel ise Abdullah Gül’ün döneminde Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu Üyesi oldu.
Kendisi de Başbakan’ın damadının yönettiği Sabah gazetesinde köşe yazarıdır.
İlaveten ne bir şahsi bir projesi ne de Tayyip Erdoğan ile zerre bir problemi yok.
Buradan hareketle işte böylesi koşullarda olan biri AKP ve Erdoğan’ı karşısına alma ve hatta Sabah gazetesindeki işini kaybetme riskine girip eğer silahı alıp dağa çıkarım noktasına gelmişse biliniz ki bu iş kamuoyunun bildiklerinin ötesinde bir vahameti çağrıştırıyor.
Sevr medyası Karayılan’ın bu sözlerini yazmıyor!
Yandaş, besleme, korkak, mamacı medya derken hepsi BOP adına bir araya getirildi ve Sevr medyası yapıldılar.
İşte o Sevr medyası Amerika ile Türkiye’deki acentaları aracılığı ile başlattığı malum projeyi realize adına müthiş bir karartma uyguluyor mesela süreç zarar görmesin diye PKK Kandil önderi Murat Karayılan’ın şu sözlerini yazmıyor.
Karayılan’ın İsveç radyosu ile İspanyoların en büyük gazetei El Pais’e aynen şunları söylüyor:
- Asla silahlarımızı bırakıp çekilmeyiz ve mutlaka yasal garantisini isteriz.
- Yeni Anayasa’da Kürt kimliği tanınmalı.
- Hakikat Komisyonu kurulmalı.
Tablo bu lakin Başbakan ile avaneleri hâlâ barış martavallarını okuyor.
ABD, Lozan’dan sonra Türk milletini de tanımıyor!
Tayyip Erdoğan’ın barış deyip üstünü örttüğü yeni Sevr sürecindeki son gelişme projeyi bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.
Lozan’ı tanımayan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin önceki günkü hitabına Türk milleti yerine Türkiye vatandaşları diye başlaması sıradan bir hadise değildir tersine küresel hegemon Paxamericana’nın bu projedeki patronluğunun kanıtlıyor zira bu yeni hitabın başka izahı olamaz.
Evet ABD Dışişleri Bakanı’nın yeni hitabı emperyalizmin Türklüğü Anadolu’dan sürmek ve de milli-üniter Türkiye Cumhuriyeti Devletini tasfiye etmek için kolların sıvadığını gözler önüne seriyor.
Sahi her şey bu kadar aleni iken ömrü güya haçlılara sövmekle geçen o sözde İslamcılar bu zillete neden truva atı oluyorlar? Tayyip Erdoğan’ı anladık, o oturduğu makamın karşılığı olan diyeti ödüyor ama peki ya o sözde Müslümanlar!