Peki ya bundan sonra?..
HASAN ÜNAL 24 Ekim 2007
AKP’NİN istemeye istemeye attığı adımlar bile bazı olumlu sonuçlar veriyor. Hükümetin bir yandan sınır ötesi askeri operasyon için tezkere çıkartması; Amerikan Temsilciler Meclisi’nin Ermeni soykırımı iftiralarına kayıtsız kalmayacağını göstermeyeceğine dair açıklamalar yapması belirli sonuçlar vermeye başladı bile.
Temsilciler Meclisi’nde, Ermeni iftira tasarısına destek azaldı. Tasarının Genel Kurul’da kabul edilmesi ihtimali zayıflıyor. Bir yandan Barzani/Talabani ikilisi öte yandan da Maliki Hükümeti yetkilileri PKK’yı, Irak’ı terketmesi konusunda lafda kalacak şekilde de olsa uyarmaya başladılar.
Bütün bunlar bugüne kadar AKP Hükümeti’ni izlediği teslimiyetçi politikalardan dolayı eleştirenlerin ne kadar haklı olduklarını gösteriyor. Teslimiyet ve karşı tarafların isteklerine boyun eğmekle bir yere varılamayacağı; birazcık hareketlenmenin ne kadar faydalı olabileceğine dair söylenenlerin haklılığını ortaya koyuyor.
Yine de iyimser olmamak lazım
BÜTÜN bu söylenenler AKP’nin aklını başına topladığı ve teslimiyetçi politikalardan vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Çünkü tezkerenin çıkarılmasından ve çıkarıldıktan sonra AKP Hükümeti tarafından yapılan açıklamalar, hükümetin dış politika itibariyle bir zihniyet değişikliğinden geçtiğini göstermiyor. Eski hamam eski tas devam edecek gibi..
Tezkerenin çıkarılmasına rağmen ısrarla, bunun kullanılmayacağına dair işaretler vermek, imalarda bulunmak kararlılık anlamına gelmez. Habur’un kapatılmayacağını söylemek siyaset değildir. Habur’u kapatmak veya kapatmamak zamanlama işi olarak elde tutulmalıdır. Ne zaman ve hangi şartlar oluştuğunda kapatılacağına hükümet karar vermelidir. Ama baştan Habur’un kapatılmayacağını söylemek bir yandan Barzani’yi, öte yandan da Amerika’yı cesaretlendirmekten başka işe yaramaz.
AKP’de mücadele azmi yok
BU köşein okuyucuları AKP’nin teröre karşı mücadele ve siyasi Kürtçülük konularında kafa yapısının fevkalade çarpık olduğu hakkındaki tespitlerimizi bilirler. Türk kimliğine dört elle sarılmak yerine, Türkiyelilik gibi abes bir kavram icat etmeye çalışan, etnik kimlik ile siyasi kimlik arasındaki temel farkları görmezlikten gelen bir anlayışın PKK’ya karşı kararlı durması bir yana, bu örgütün ve Barzani’nin istediği bir siyasi atmosfer yarattığına hiç şüphe yoktur.
AKP’nin sadece PKK ile değil, PKK terörünü başımıza bela edenlere karşı bakış açısı da en iyimser ifadesiyle çarpık. Sorunun esas stratejik boyutlarını ya göremiyor ya da gördüğü halde sessiz kalıyor Türkiye’ye yönelik tehdidin ana kaynağı Irak’ın kuzeyinde Barzani/Talabani ikilisinin kurmaya çalıştığı kukla devlettir. Bu devlet yapılanması tamamlanıp, Barzani Kerkük şehrine el koymaya çalışırken PKK Türkiye’yi meşgul ediyor.
Bu arada Türk kamuoyunda oluşturulacak puslu hava ve yürütülecek psikolojik harekat ile Türkiye içerisinden demokratikleşme adına bir Kürdistan eyaleti çıkarılacak ve ardından da bu eyalet ile Barzani devletinin birleşmesine çalışılacak. İşin esası bu iken, çıkarılan Tezkere ile sadece PKK güçlerine karşı operasyon yapılacağının söylenmesi ne kadar mantıklıdır? Teröriste yardım ve yataklık eden hatta 22 Temmuz tarihinden bu yana yaptığı açıklamalarda PKK’yı terör örgütü olarak bile kabul etmeyen ve Türkiye’yi sürekli olarak tehdit eden Barzani ile mücadele etmeden PKK nasıl etkisizleştirilebilir ki?..
Siyasi irade ve amaç gerekir?
GEREK teröre karşı mücadele gerekse sınır ötesi operasyon gibi girişimlerin hepsi topyekun mücadele gerektirir. Topyekun mücadele ise mutlaka siyasi irade ve kararlılık ile yapılır. En başta da siyasi bir amaç olması gerekir. Örneğin sınır ötesi operasyon yaparken siyasi amaç ne olacaktır? Eğer siyasi amaç terör örgütünü ve one destek verenleri etkisiz hale getirmek ise Barzani’ye karşı da mücadele etmek gerekir. Eğer Barzani’ye karşı mücadele edilecekse, o zaman Barzani’nin Türkiye’de yüzü aşkın şirket kurarak milyonlarca dolar para kazanmasına neden izin veriyoruz?
Türk şirketleri Irak’ın kuzeyindeki kukla devlet yapılanmasını neden inşa etmeye devam ediyorlar? Türkiye devleti Barzani’ye neden içerideki fiyatının yarısına elektrik vermeyi sürdürüyor? Habur Sınır Kapısı açık tutularak Barzani’nin buradan günlük bir milyon dolar haraç kesmesine izin vermek hangi akla ve hangi milli çıkara hizmet ediyor? Bu soruları artırmak mümkün; ancak gereksiz.
Görünen o ki, AKP Hükümeti’nin ne PKK ile ne de Barzani ile gerçek manada mücadele etmeye niyeti var. Her şey içerdeki kamuoyunda oluşan infiali yatıştırmaya yönelik girişimler. Ama unutulmaması lazım gelen bir mesele var: Biz Irak’ın kuzeyindeki kukla devlet yapılanmasından ne kadar uzakta durursak, bu konuyu ne derece görmemeye çalışırsak, o mesele bizi daha fazla meşgul edecek ve başımıza daha fazla bela olacaktır.