ALİ BÜLENT ORKAN, 13 Ağustos 1982
01 Ocak 1970
Samsun'luydu. 25 Yaşında olup, ailece Ankara'nın Etlik Aşağıeğlence semtinde oturuyordu. İncirli Lisesi gece bölümü öğrencisiydi. 1980 öncesinde meydana gelen bazı olaylar sebebiyle yargılandığı 12 Eylül mahkemelerinde idam cezasına çarptırıldı...
Kapatıldığı Mamak Askeri Cezaevi'ndeki ölüm hücresinden sabaha karşı alınarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nin infaz bahçesinde asılarak şehit edildi. Cenazesi Ankara Karşıyaka Asri Mezarlığı'na defnedildi...
YÜRÜYÜŞ KARARI SAYILACAK... SAY... / Y.Selim Demirağ
13 Ağustos 1983 tarihi fildişi kulelerdeki hovarda mirasyediler için bir anlama taşımayabilir. 13 Ağustos 1983 tarihinde ve sonrasında doğanlar 13 Ağustos'un öncesi ve sonrasında yaşanan acılardan habersiz oldukları için "
"Hareketimizin vazgeçilmezleri" ile ilgili "kiralık" laflar etmekten de geri durmazlar. Çünkü 7 Ekim 1980, 27 Mart 1982, 13 Ağustos 1983 ve "dokuz tekbirli kırmızı şafakları" da hatırlamazlar.
Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Erol Türkmen, Ali Bülent Orkan, Selçuk Duracık, Halil Esendağ, Ahmet Kerse ve Cengiz Bektemur isimlerinin anlamlarını bilmeyenler Ruhi Kılıçkıran, Dursun Önkuzu, Yusuf İmamoğlu, Erdem Arabacı, Ercüment Yahnici, Alper Tunga Uytun, Hamid Fendoğlu, Kemal Fedai Coşkuner, İsmail Gerçeksöz, İlhan Darendelioğlu, Gün Sazak, Yavuz Turan, Murat Oğuz, Sabri Taşdemir, Aydın Demirkol, Turan İbrim... ve sütunlarda olmasa da Yeniçağ'ın 13'ncü sayfasında "Tarihte Bugün Şehitlerimiz" köşesinde her gün yıldönümlerinde andığımız "Demiri eritecek kadar yakıcı aşk ve demir eriyinceye kadar sabır" diyen üç bin fidan adına sabretmeye devam ediyoruz.
Onlar, "Arzulanan Gençlik" konusunda: "Gençlik demagoji ustalarının sömürdüğü, posasını çıkardığı zavallı insanlar kafilesi" olmasına başkaldırırken "buyruk"lara isyan edemeyecekleri hesaplayamamıştı. "Dokuzların üzerine kıyamda kısas" adına yemin içenlerin hal-i perişanlığın yazmakta bize yakışmaz. Takla atmak, amuda kalkmak gibi ikbal jimnastiği hareketlerinde madalya alanlar, 13 Ağustos'un anlamını bilmese de transferde prim yapmaya posaları çıkana kadar devam etsin.
13 Ağustos 1983 günü sabaha karşı Mamak Askeri Cezaevi'nden alınarak Ulucanlar'a getirilen Ali Bülent Orkan'ın sehpaya yürüyüşünü uzun uzun yazmayacağım. Bugün Karşıyaka Mezarlığı'nda anasının koynunda yatan Ali Bülent için, şehit olduğu gün yazılan şiiri paylaşacağım.
4-5 yaşlarındayken evlerine misafir olarak gelen "Hüseyin Ağabey" ile iki yıl geçiren Almıla'nın O'nu kaybettiği günün acısıyla 7-8 yaşlarında yazdığı çocuksu şiirin derinliği bugün hangi "büyük"lerde vardır.
"Düşümde depreşti hasret yarası,
Gelip de yanına göresim geldi.
Seni gözyaşlarımla yuyasım geldi.
Beni bıraktığın gece,
Ardından yollara düşesim geldi.
Hani sarmıştın kolun boynuma,
Ebedi öylece kalasım geldi.
Sana uyanan kara elleri,
Taa... Kökünden kırasım geldi.
Sinsi sinsi gülen yüzlere
"Son gülen iyi güler" diyesim geldi.
Alıp kara topraktan bedenin,
Gönlüme mezar yapasım geldi..."
Bu şiirin yazarı Almıla Fatma Baltacı bugün anne... Her gün bebeğini kolları arasına alırken, gece yarısı evlerine yapılan baskını hatırlıyor. İşkenceci polislerin kollarında götürülen Ali Bülent Orkan'ın O'nu ve kardeşlerini son defa öpüşünü unutmuyor.
İdam edilmeden önce yazdığı mektupları saklayan Almıla, Ali Bülent Orkan'ın "Yürüyüş kararı sayılacak! Say... Vatan sana canım feda..." satırlarını o günlerde asker mektubu zannetmiş olabilir.
Vatanı için canını feda edenlerin, vatanın sözde sahiplerince cezalandırılacağına çocuk aklınca anlam veremeyenler, bugün de vatanı için can vermeye hazır olanların cezaevlerine tıkılışına akıl erdirebilir mi?
Bugün 13 Ağustos... 23 yıl önce 23 yaşında idam edilen Ali Bülent Orkan Hak'ka yürümüştü... Vatan sağolsun...
