Türk’üm’ demek faşistlik mi oldu?
SIRRI YÜKSEL CEBECİ 24 Ekim 2007
MEĞER “Türk olarak doğmayı bile onur sayan bir faşist” imişiz! “Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir” diyen Atatürk de faşist idi demek ki!
Aslında, “Ben Türk’üm” ya da “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyen herkes faşisttir!
Ey gafiller!
Ey hainler!
Ey dangalaklar!
Damarlarınızda nasıl mülevves bir kan taşıyorsunuz ki, Şırnak’ın Uludere İlçesi’nde, dağların arasındaki yollardan çevre tepeleri taramaya giderken, kendinden son derece emin bir gülümseme ile objektiflere el sallayan Mehmetçiği tasvir eden “Türk’ün fotoğrafı” başlıklı yazımız şehit analarını, babalarını ve kardeşlerini duygu seline gark ederken, siz, o kahraman Mehmetçiğe “Türk” dediğimiz için, bizi faşistlikle suçluyorsunuz?
Faşizmin ne olduğunu bile bilmeden...
Evet, biz Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Boşnak’ı, Arnavut’u, Gürcü’sü ile Türk’üz.
Peki, siz kimsiniz?
Soyunuz, sopunuz, kimliğiniz var mı?
Cibilliyetiniz belli mi?
Tarihsel kimliğimiz
HER millet, kimliği ile gurur duyar.
Fransız Fransızlığı, İngiliz İngilizliği, Alman Almanlığı, Japon Japonluğu, Rus Rusluğu, Türk Türklüğü ile...
Değerli okuyucum Muhammet Doğru’nun dediği gibi, “Ben bir taraftan Karaçay, öbür koldan Çeçen’im. Ama bizim üst kimliğimiz Türk... Biz büyük Türk Milleti’nin fertleriyiz... Kimi Oğuz kökenli, kimi Yörük, kimi Kafkasya kökenli, kimi Tatar, kimi Boşnak kökenli, ama ortak tarihsel adımız Türk... Ha, bunu idrakten yoksun, kendine İslamcı diyen, ümmetçi ecmainler ile Kürtçüler, beğenmiyorsanız çekin gidin. Kimse sizi tutmuyor. Bu ülkede, anayasasında da belirtildiği üzere, Türkiye topraklarında yaşayan her vatandaş, etnik kökene bakılmaksızın Türk’tür. Beğenmeyene güle güle...”
Ağlatan fotoğraf
“TÜRK’ÜN fotoğrafı” başlıklı yazımız hayli yankı uyandırdı.
Yurdun dört bir yanından telefon eden ve e-posta gönderen okuyucularımız, o fotoğrafın ve yazımızın kendilerini çok duygulandırdığını dile getirdiler.
Mesela değerli okuyucum Aykut Gökçe, “O fotoğrafı dün televizyonda seyrederken babamla birlikte ağladık. Şimdi senin yazın da beni çok etkiledi ve yine gözlerim doldu. Bu yazıdan sonra Türklüğün nasıl bir şey olduğunu unutanlar inşallah dirilip aramıza dönerler” diyordu.
Ayşe Bilge ise, tepkiliydi:
“Sizin kadar dolu dolu Türk vurgusu yapanları artık değil parmakla, gözle sayabiliyoruz. Bizler bağıra bağıra ‘Türk’üm’ demedikçe, bizler Atatürk takipçisi olmadıkça, bizler Ulu Önder’in kurduğu Cumhuriyet’e ne pahasına olursa olsun sahiplenmedikçe, kardeşlik, barış, birlik, beraberlik söylemleri içtenlikten uzak kalacaktır.”
Özellikle şehit ailelerinin sıcak ilgisi, bizi de duygulandırdı.
“Türk’ün fotoğrafı”nda şehit oğlunu gördüğünü söyleyen gözü yaşlı anne ve babaları teselli etmekte zorlandık.
“Türk” sözcüğünü kullandığımız için bizi faşistlikle suçlayan zavallılara ise gülüp geçtik sadece...
Çünkü her zaman vurguladığımız gibi, “Ey Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur” diyen Atatürk ne kadar faşist ise, biz de o kadar faşistiz.