Dostlar alışverişte görsün
HASAN ÜNAL 24 Ekim 2007
SINIR ötesi operasyona izin veren hükümet tezkeresi, bu satırlar kaleme alındığı sırada Meclis’ten geçti. Bundan sonra hükümet ciddi bir planlama yapmak zorunda. Yetkiyi kullanıp kullanmamadan başlayan ve hangi siyasi amaçlar için yetkinin kullanılmasına kadar uzanan bir dizi kararın hükümet tarafından alınması gerekecek.
Öncelikle siyasi hedef olmalı
MECLİS’TEN başka ülkelere silahlı kuvvetlerin bir kısmını veya tamamını gönderme kararları genellikle matbu bir metne benzer bir kararla çıkıyor. Bu defa da kapsamı, zamanlaması ve süresi hükümetin yetkisinde olmak üzere bir yıllık süre istendi ve Meclis de bu yetkiyi verdi.
Hükümet açısından asıl mesele şimdi başlıyor. Öncelikle hükümetin bir siyasi hedef ortaya koyması gerekiyor. Sonra Meclis’den aldığı bu yetkiyi belirleyeceği siyasi hedef doğrultusunda kullanmak üzere TSK’ya devretmesi lazım. O andan itibaren TSK da pek çok faktörü alt alta getirerek hesap ve plan yapmak durumunda. Sonunda ne türden askeri operasyonlar yapacağına karar verecek. Yapılacak askeri operasyonlarda nelerin ve kimlerin hedefleneceği ortaya çıkacak.
AKP Hükümeti ne yapacak?
AKP Hükümeti’nin terörle mücadele karnesi pek parlak değil. Pek çok başka konuda olduğu gibi, bu konuda da kafası epeyce karışık. Başbakan Erdoğan ve AKP politbürosu mensuplarının geçmiş yıllarda ısrarla ve sistemli bir şekilde yaptıkları açıklamaların dayandığı fikriyat ile PKK’nın savunduğu tezler arasında paralellikler olduğu açıktı. Gerçi AKP politbürosundan son zamanlarda bu türden açıklamalar aynı dozlarda gelmiyor; ancak bu görüşleri bir tarafa bıraktıklarını da görmedik.
Hükümete destek veren Fitne-Fesat Medyası tezkirenin şehit haberlerinin ardından halkta oluşan infial sebebiyle hazırlandığını; ancak bu yetkinin kullanılması konusunda hükümetin pek de istekli olmayacağını hatta olmaması gerekitini söyleyip ve yazıp duruyor. Hükümetin açıklamalarının bir kısmı da böyle bir tezi doğrular nitelikte.
Yasak savmak için mi?
BU durumda tezkirenin halkın infialini yatıştırmaya yönelik bir girişim olarak kullanılması mümkün ve muhtemel. Böyle bir oyalama taktiği için Irak’tan gelen talepler de devreye sokulabilir. Bugüne kadar hükümetin sınır ötesi askeri harekat ve PKK’ya karşı ortak mücadele konusunda yaptığı açıklamaları ciddiye almayan Irak hükümeti ve Barzani işin ciddiyetini anlayınca yeni taktikler gelirtirmeye başladılar.
Yeni taktik ‘bize bir fırsat daha verin’ hikayesinin üzerine inşa edilebilir. Bölgede kimsenin dikkate almadığı Irak Başbakanı Nuri El Maliki Ankara’ya gönderdiği mesajlarda kendilerine son bir şans verilmesini talep ediyor. İki ülke içişleri bakanları arasında geçtiğimiz günlerde imzalanan mutabakat çerçevesinde Irak güçlerinin PKK’ya karşı harekete geçebileceklerini; Türkiye’nin ise bu süreci irtibat subayları vasıtasıyla yakından izleyebileceğini söylüyor.
Bunun yeni bir oyalama taktiği olduğu açık. Çünkü PKK’nın bulunduğu yerlerde Irak güvenlik güçleri olarak sadece peşmergeler var. Bilhassa Barzani’ye bağlı peşmergelerin PKK ile tamamen içiçe olduklarını ise görmeyen gözler bile farkeder hale geldi. PKK’nın Barzani ile stratejik bir işbirliği içerisinde olmadığını söylemek ise bütünüyle imkansız. Ayrıca bütün bunların arka planında Amerika’nın olduğu gayet açık.
Meselenin özü
O halde Maliki’nin son bir şans istemesinin ne kadar inandırıcılığı olur? Amerika Barzani-Talabani ikilisinin Irak’ta bir Kürdistan kurmasını istiyor. Hatta öyle görünüyor ki, taaa 1991’den itibaren Amerika’nın Saddam Hüseyin’e takmasının esas nedenlerinden birisi bu. Amerika’nın himayesinde Kürdistan kurmaya çalışan Barzani’nin PKK’yı stratejik bir amaç için taktik bir güç olarak kullandığı ortada.
Barzani Kerkük şehrini alırken Türkiye’nin meşgul edilmesi lazım. AKP’nin iktidarda olması bu açıdan bir avantaj. Ayrıca Türkiye’nin ve TSK’nın PKK vasıtasıyla meşgul edilmesi uygun bir taktik. Bu yüzden Barzani PKK’ya sadece arka çıkmakla kalmıyor; PKK vasıtasıyla Türkiye’yi tehdit bile ediyor. PKK’nın elinde Amerikan silahları. Batı yapımı patlayıcılar ve mayınlar. Uzaktan kumanda cihazları vs...
Böyle bir Barzani’nin kontrolündeki topraklarda yuvalanmış olan PKK unsurlarına karşı Irak güvenlik güçleri sıfatını kullanarak Barzani peşmergelerinin harekete geçeceğini beklemek abesle iştigalden başka bir şey olamaz. Böyle bir şey halkın infialini yatıştırmak için işi yumuşatmak, bir şey yapıyormuş gibi davranmak ve aslında yapmamak demektir.
Acaba hükümet bu yollara mı başvuracak? Şu ana kadar gelen işaretler bu yönde. Ayrıca Başbakan Erdoğan’ın Bush’la görüşmek üzere önümüzdeki ay başında Amerika’ya gitmekte ısrarlı görünmesi de bunu destekliyor. O zamana kadar bir şey yapılmasının beklenmesi bile yanlış olur. Umarım yanılırız. Yoksa buna dostlar alışverişte görsün misali, ‘dostlar tezkire alışverişinde görsün’ demek gerekir...