« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

22 May

2007

Adnan Menderes ve Dönemi

01 Ocak 1970

Adnan Menderesin hayatının kısa özeti

1899 yılında Aydın’da doğdu. Babası İzmirli Katipzade İbrahim Ethem Bey, annesi Aydınlı Hacı Alipaşazadeler’den Tevfika Hanım’dır. Anne ve babasını küçük yaşta kaybetti. O'nu anneannesi büyüttü. Tahsil hayatına İzmir İttihat ve Terakki Mektebi’nde başlayan Adnan Menderes, Kızılçulu Amerikan Koleji’nde okurken misyonerlerle başı derde girdiği için, çeşitli makamlara müracaat etti. Müracaat ettiği makamların birinin başında Celal Bayar vardı. Bayar’la böyle tanışmış oldu.

Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitiren Adnan Menderes, Birinci Dünya Savaşı sırasında yedeksubay olarak askerliğini yaptı. Aydın’da bazı arkadaşlarıyla birlikte Ayyıldız Çetesi’ni kurdu. Daha sonra Söke’de Piyade Alay Yaveri olarak savaşa katıldı. Savaştan sonra İstiklal Madalyası aldı.

Ali Fethi Okyar tarafından 1930 senesinde kurulan ancak kısa sürede kapatılan Serbest Fırka’nın Aydın Teşkilatı'nı kurarak başkanı oldu. Bu parti kapatılınca CHP’ye girdi ve 1931 yılında bu partiden Aydın Milletvekili seçildi.

1945 senesine kadar TBMM’de komisyon raportörlüğü yapan Adnan Menderes, o yıl Saracoğlu Hükümeti’nin getirdiği Toprak Kanunu Tasarısı'nı şiddetle reddederek, komisyondan istifa etti. Partide yaptıkları muhalefetten dolayı, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte CHP Disiplin Kurulu tarafından 12 Haziran 1945’te ihraç edildiler.

Celal Bayar da hem partiden hem de milletvekilliğinden istifa etti. Bu hareketler Demokrat Parti’nin 7 Ocak 1946’da kurulmasına sebep oldu. 1946 seçimlerinde Demokrat Parti’den Kütahya Milletvekili olarak meclise girdi. Celal Bayar’dan sonra ikinci adam durumuna geldi.

14 mayıs 1950 seçimlerinde DP oyların 53,5’ini alarak iktidar oldu. 10 senelik DP iktidarının tek başbakanı oldu ve o döneme damgasını vurdu. İktidarı zamanında 5 hükümet kurdu. Bu 10 senelik zaman içinde Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde büyük gelişmeler oldu. Sanayileşme ve şehirleşme hamlesi başladı, köye makine girdi, ulaşım, enerji, eğitim, sağlık, sigorta ve bankacılık yeniden başladı. Türkiye kalkınma kavramıyla tanıştı.

27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan askeri darbeyle iktidardan indirildi. Yassıada’ya hapsedildi. Milli Birlik Komitesi tarafından kurulan Yüksek Adalet Divanı’nca idama mahkum edildi. Yassıada'da tutuklu bulunduğu sırada çeşitli işkencelere maruz kaldığı söylenir.

ADNAN MENDERES DÖNEMİ

DEMOKRAT PARTİYE KARŞI DİRENMELER:

Demokrat partiyi “gerici” diye niteleyen “devletçi-seçkinciler” aslında kendilerini iktidardan düşüren demokratik düzene pekte olumlu gözle bakmıyorlardı. Bu durum “devletçi-seçkinciler”le, “gelenekçi – liberaller” arasında sert tartışmalarla sürüp gitti. Demokrat parti, aydınlara bürokratlara ve halk partisine karşı uğraşta en etkili araç olarak halk desteğini kullandı. Fakat bunu aşırı bir biçimde karşı grup ve görüşleri ortadan kaldırmaya yönelik olarak mayıs ta kullanınca silah 27 mayıs 1960 da geri tepti.

Demokrat partinin büyük millet meclisinde sahip olduğu çoğunluk özellikle 1954 seçimlerinden sonra parti önderlerine sonsuz bir güç duygusu veriyordu. Ne yazık ki bu duygu partiyi çoğunluğun baskısı yönünde bir uygulamaya yöneltti. Hemen seçimlerin ertesinde seçmenleri millet partisini desteklemekte direndikleri için Kırşehir ili ilçe yapılarak cezalandırıldı.


KARŞIT GRUPLARA TEPKİ: BASKI

Bu sırada ekonomik sıkıntılarda artık ön plana çıkmaya başlamıştı. Dış ödemeler dengesi açığı “enflasyon” tarımdan sanayiye yetersiz kaynak aktarılması gibi yapısal sorunlar ekonomide darboğazlar yaratmıştı. Zengin aracılar, tüccarlar ve kapkaççı imalatçılar yaratan ekonomik uygulamalar halkı olduğu kadar demokrat partinin kendi üyelerinide tedirgin ediyordu.

Demokrat partiye meclis içinde ve meclis dışında yöneltilen eleştiriler iktidarın baskısının daha da artması sonucunu doğurdu. Siyasal partiler, basın, radyo, üniversiteler, sendikalar, yargı organları ve bürokrasi üzerindeki baskılar iyice ağırlaştırıldı. Hükümet artık “yeni bir demokrasi tipi” ile aramaya başlamıştı. 6 eylül 1957 tarihinde 4 kurucudan biri olan Fuat Köprülü bile demokrat partiden ayrıldı. Hükümetin buna yanıtı genel seçimleri saptanmış olan tarihinden 1 yıl öne almak oldu. Seçim uğraşı saldırgan bir hava içinde gerçekleşti. İsmet İnönü’yü iktidar tutkusu ile hasta ilan etmişti. Buna karşılık CHP üyeleri seçimi kazanırlarsa Menderes’in özel mahkemelerde yargılanacağını söylüyordu.

1957 SEÇİMLERİ: SONUN BAŞLANGICI

Demokrat parti 1957 seçimlerinde kazandı. Fakat meclisteki sandalyelerin çoğunluğuna elde etmesine karşın aldığı oy oranı % 50 nin altına düşmüştü. Demokrat partililer Demokrasiyi çoğunluğa dayalı Mutlak bir güç aracı olarak görmeye alıştıklarından bu durun onlar için gerçek bir yenilgiydi. Seçimlerden sonra ülkenin genel siyasal havası ve hükümet ile karşıt partiler arasındaki ilişkiler iyice kötüleşti. Bütün bu olaylar sırasında ekonomik sıkıntılarda artıyordu. Kahveden otomobil lastiğine kadar birçok tüketim maddesi ancak kara borsada bulunuyordu. Bu durum karşısında CHP bir çatışmaya girmeden iktidarın baskılarına boyun eğmeyeceğini belli edince Demokrat parti halk partisini toptan ortadan kaldırmaya karar verdi.

Bu aslında demokrat parti tarafından demokratik düzene karşı uygulanmış “hükümet darbesi” idi. Uygulama bütün ülkede öğrenci gösterilerine ve siyasal tedirginliğe ulaştı. Sıkı yönetim ilan edildi. Artık Türkiye de demokrasinin sonu gelmişti. Çünkü yargının tüm yetkileri CHP yi kapatmak için mecliste oluşturulan bir komisyonun eline verilmiştir.

27 MAYIS: “DEVLETÇİ-SEÇKİNCİ” BİR EYLEM

Kamuoyu Menderes in yaptığı sivil darbeye karşılık artık bir askeri darbe bekler duruma gelmişti. Böyle bir gidişi önlemenin tek yolu hemen bir kararı alarak biran önce demokrasiye dönüşü sağlamaktı.

Menderes iktidarı tarafından öğrenci eylemlerini ve karşıt görüşleri bastırmak için kullanılan silahlı kuvvetler 27 mayıs 1960 sabahı yönetime el koydu.

Girişilmiş olan bu teşebbüs hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir. İdaremiz hiç kimse hakkında tecavüzkar bir fiile müsaade etmeyeceği gibi edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir.

Yukarıda sözlerden de açıkça anlaşıldığı gibi eylemin belirtilen amacı demokrasiyi yeniden kurmak ve serbest seçimlere gitmekti. Fakat her ne kadar “teşebbüsün” hiçbir kişiye yada gruba karşı olmadığı öne sürülmüşse de darbenin demokrat parti hükümetine karşı düzenlediği bir gerçekti.


27 MAYIS GERÇEKLERİ

Türk silahlı kuvvetleri 27 mayıs ta hükümete el koymasının gerçeklerini 3 ana temele dayandırıyordu. 1. gerekçe, demokrat partinin demokrasiden sapmış olmasıydı. 2. gerekçe demokrat partinin kendi yandaşlarına değişik ve ayrıcalıklı işlem yaparak halkı ikiye bölmesi idi. 3. gerekçe ise demokrat partinin Atatürk Devrimlerinden ödünler vermesi olarak ileri sürülmüştür. 27 mayıs eyleminin uzun ideolojik hazırlıkların sonucu olmaktan çok son günlerin gelişmeleri tarafından ortaya konulan bir ürün olduğu anlaşılıyor.

27 MAYIS’ IN SORUNLARI

Askeri eylemin 1. sorunu yönetime el koyma işlemi başarıyla sonuçlandıktan sonra bir önder bulmaktı. 27 mayıstan önce bir mektup yazarak demokrat parti iktidarını demokrat olmayan tutumlarından dolayı uyaran eski kara kuvvetleri komutanı Cemal Gürsel olaya etkin olarak katılmamasına karşın önderliğe getirildi. Komite içinde 3 ayrı eğilime sahip 3 ayrı grup vardı. 1. grup bu grubun üyelerinden biri tarafından gerçek ihtilalciler diye adlandırılmıştı. 2. grup müdahaleci gruplardı. Bu grup milli birlik komitesinin demokrasiye inanan üyelerinden oluşuyordu. 3. grup ise her iki grup içinde yer almamış olan kararsızlardı.

Kendisine gerçek ihtilalciler adını veren otoriter ihtilalci grup daha sonraları 27 mayıs eyleminin gereğinin radyodan kardeş kavgasını önlemek ve milletçe özlenen demokratik rejimin en kısa zamanda kurulması biçiminde ilan edilmesinin gerçek amaçları yönünde bir yanlış olduğunu fakat bir kez bu görüş belirtildikten sonrada artık fırsatın kaçmış bulunduğunun açıkça söylemiştir.

Öte yandan müdahaleci demokratlar Cemal Gürsel in liderliği ile daha çabuk da etkin bir eylem gücüne sahiptiler. Darbeyi izleyen gün bir grup hukuk profesörü çağrıldı. Bunlar demokrat partinin anayasayı ve demokrasinin ilkelerinin bozduğunu öne sürerek askeri bir eylemin meşru olduğunu söylediler.

MİLLİ BİRLİK KOMİTESİNİN EYLEMLERİ

Darbe başarıyla gerçekleştirilince hükümet üyeleri ve demokrat parti millet vekilleri tutuklandılar. Tutuklananların yargılanması için yassı adada yüksek adalet divanı adı altında özel bir mahkeme kuruldu. Davaların sonunda demokrat parti önderlerinden 15 kişi için ölüm cezası verildi. Hakkında oy birliği ile ölüm cezası verilen Celal Bayar yaşlılık nedeni ile bağışlandı. Eski dış işleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile eski maliye bakanı Hasan Polatkan 16 eylül 1961 de asıldılar. Eski başbakan Adnan Menderes de kendini öldürme girişiminden sonra 17 eylül de idam edildi. Demokrat parti önderlerinin canının kurtarmaya çalışanlarının başında İsmet İnönü geliyordu.Cemal Gürsel de idamlara karşıydı.Silahlı kuvvetler birliği ölüm cezalarının uygulanmasında direndi.Milli birlik komitesinin gücü bu sırada böyle bir direnişe karşı koyabilecek düzeyde değildi.Silahlı kuvvetler birliği müdahaleci demokratlar otoriter ihtilalcileri komiteden ayırdıktan sonra askeri düzene göre kurulmuş bir örgüttü.bütün silahlı kuvvetleri temsil ediyor ve milli birlik komitesini denetleme görevi yapıyordu.
Asılanların dışında kalan demokrat parti lider ve üyelerine gelince bunların hepsi değişik zamanlarda bağışlandılar ve siyasal haklarıda 1974 de geri verildi.bu arada İsmet İnönü yeni ve dürüst seçimlerin gerçekleştirilmesi için baskı yapıyordu.Milli birlik komitesi halk desteğine sahip olmadığı için üniversiteler basın silahlı kuvvetler halk partisi ve aydın kesimin eleştirileri onlar için çok önemliydi.Bunlar demokrat parti iktidarına karşı savaş vererek 27 mayıs darbesine yol açmış gruplardı.

Kendisini destekleyen gruopların bile şimşeklerini çekmeye başlayan komitenin önünde 2 seçenek vardı ya söz verdikleri gibi en kısa zamanda demokratik düzene geçecekler yada sürekli bir diktatörlük kuracaklardı.Toplum içinde kuracağı sürekli diktatörlüğü onaylayacak güçlü bir sınıf yada grup yoktu bu nedenle 2.ci seneçek pek olanaklı gözükmüyordu.
Aslında komitenin içindeki 2 grup bu 2 ayrı seçenek yönünde 2 değişik eğilime sahipti.Otoriter ihtilalciler sürekli bir yönetimden yanaydılar.Buna karşılık Müdahaleci demokratlar yönetimi bir an önce yapılacak seçimleri kazanacak olan sivillere devretmek istiyorlardı.

Halim Kaya

26 Kas 2024

Süleyman Eryiğit’in yazdıklarından daha önce hiçbir yazısını okumadım. Mümtaz Turhan, Sabri F. Ülgener, Ömer Lütfü Barkan, Mehmet Genç gibi hocaları okuyup Osmanlının geri kalışının sebepleriyle ilgilenmeye başladığımdan ve özellikle de Mehmet Genç’in iki ciltlik “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı kitabını okuduktan sonra “Osmanlı ve Kapitalizm” konusu daha dikkatimi çekmeye başladı.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

26 Kas 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 126,01 M - Bugn : 52596

ulkucudunya@ulkucudunya.com