KABAKÇI İSYANI
01 Ocak 1970
Nizâm-ı Cedîd ve III. Selim devrini sona erdiren isyan.
1792 Yaş Antlaşması ile neticelenen Rus savaşının hemen ardından ordunun disiplin altına alınması. Avrupa'da câri usuller dahilinde yenilenmesi yanında devletin diğer kurumlarının da yeniden yapılandırılması anlamında başlatılan Ni¬zâm-ı Cedîd hareketi, bu alanlarda önemli reformlar gerçekleştirmiş olmakla bera¬ber 1805'ten itibaren gelişen tepki ve ey¬lemlerle sarsılmaya başlamıştır. Yapılan uygulamalardan memnun olmayan yeni¬çeri ve ulemâ kesimi, ortak bir tavır için¬de yenilikler karşısında menfaatleri ze¬delenen muhalefet cephesini genişletme imkânı bulmuştur. Nizâm-ı Cedîd'in Ru¬meli'de de uygulanması teşebbüsü, ayan ve mütegallibenin genel direnişi ve silâhlı çatışmaları neticesinde başarısızlıkla so¬nuçlanmış [61] bun¬dan vazgeçilmesi Nizâm-ı Cedîd faaliyet¬lerini tamamen zaafa uğratmıştı. Veh-hâbî isyanları sebebiyle hac yollarının ka¬panması ve İngiliz filosunun İstanbul ön-lerine gelmesi [62] gibi gelişmeler III. Selim'in otoritesine ağır bir darbe vurmuş, nihayet reform¬larla beraber bunları yürüten kadroların öldürülmesine ve bizzat padişahın tasfiye edilmesine varacak olan bir ayaklanma¬nın hazırlanmasına yol açmıştır. Hayatı hakkında bilgi bulunmayan, ancak Kas¬tamonulu olup Yeniçeri Ocağfna girdiği bilinen Kabakçı Mustafa, bu gelişmenin başında görünen kişi olmakla beraber ayaklanmanın arka plandaki gerçek mimarlarının sadâret kaymakamı Köse Mûsâ Paşa ile Şeyhülislâm Topal Atâullah Mehmed Efendi olduğu bilinmektedir.
Rus savaşı sebebiyle ordunun İstan¬bul'dan hareketinden (12 Nisan 1807) sonra, Karadeniz Boğazi'ndaki kalelerin muhtemel bir Rus tehdidine karşı takvi¬yesi kaçınılmaz olduğundan bu hususta birtakım tedbirler alınmasına teşebbüs edildi. Bu kalelerde bulunan yamakların Nizâm-ı Cedîd sistemi içine sokulmak is¬tenmesi bunların Köse Mûsâ Paşa tara¬fından el altından tahrik edilmesine fır¬sat verdi. Yamaklara da Nizâm-ı Cedîd el¬bisesi giydirilmesinin düşünülmekte ol¬duğu ve bu iş için Boğaz Nâzın Mahmud Râif Efendi ile Macar tabyası kumandanı Halil Haseki'nin görevlendirildiğine dair yapılan kışkırtmalar bunların isyanı ve bu iki kişinin öldürülmeleriyle sonuçlandı ve olay isyanın çıkış noktasını teşkil etti (25 Mayıs 1807).
Ayaklanma İstanbul'da duyulunca Kö¬se Mûsâ Paşa tarafından basit bir infial olarak takdim edildi. Nizâm-ı Cedîd ricâ-lince de önemsenmedi. Kabakçı Mustafa önderliğindeki isyancıların, sayıları gide¬rek artan bir şekilde İstanbul'a doğru vâki olan yürüyüşleri sırasında özellikle Levent Çiftiiği'ndeki talimli askerlerin müdahale etme İhtimalleri Köse Mûsâ Paşa'nm ter-tipleriyle ortadan kaldırıldı. III. Selim ise isyanın gelişmesiyle ilgili olarak kendisine verilen yanıltıcı bilgilerle aldatılmaktaydı. Tophane'ye kadar gelen âsileri dağıtmak için topçubaşınm müdahaleye kalkışması da yine Köse Mûsâ Paşa tarafından önlen¬di. Âsilerin sayıları İstanbul'da kalan ye¬niçerilerin ve ayak takımının da iştirakiy¬le arttı. Ocak ihtiyarları ve başta şeyhülis¬lâm olmak üzere önde gelen ulemâdan açık destek ve teşvik gören âsiler birta¬kım isteklerde bulundular. Mûsâ Paşa ta¬rafından hazırlanan, içinde Nizâm-ı Cedîd ricalinden önde gelen kişilerin adlarının bulunduğu bir liste idamları istenmek üzere Kabakçı'ya iletildi. Âsiler bu talep¬le Atmeydanı'na doğru ilerlediler. İstan¬bul'da bulunan ve sayılan 10.000'i aşan Nizâm-ı Cedîd askerini kullanma basire¬tini gösteremeyen III. Selim istenilen ri¬cali feda etti ve Nizâm-ı Cedîd'in bütün kurum ve uygulamalarıyla ilgası istekle¬rine de olumlu cevap verdi. Fakat bu du¬rum isyanı sona erdirrnedi. Padişahın bu kritik anda ortaya koyduğu zafiyet ve yıl¬lardır sürdürülen zorlu bir uğraşın neti¬cesi olarak büyük maddî fedakârlıklarla kurmuş olduğu sistemi sahiplenmemesi nihayet kendisinin de tahttan uzaklaştı¬rılması sonucunu doğurdu. Adamları va¬sıtasıyla baştan itibaren isyanı destekle¬yen, III. Selim'e ve Nizâm-ı Cedîd'e karşı girişilen tertiplerin içinde etkin rol oyna¬mış olan IV. Mustafa tahta geçirildi. [63] İsyan bu şekilde başarı ile sonuçlandıktan sonra sadâret kaymakamı, şeyhülislâm, kazas¬kerler ve önde gelen ulemâdan Muhib Efendi ile Kabakçı Mustafa dahil olmak üzere bütün ocak yöneticilerinin iştirakiy¬le yapılan bir toplantıda, bundan sonra askerlerin devlet işlerine karışmamaları ve emirlere riayet etmeleri taahhüdü kar¬şılığında kendilerinden bu isyan sebebiyle hesap sorulmayacağına dair bir "hüccet-i şer'iyye" tanzim edildi (31 Mayıs 1807).
Kabakçı İsyanı ile başlayan yeni devir, bu hüccete rağmen yeniçerilerin devlet işlerine karışmaları ve her türlü aşırılık¬ları içinde geçen genel bir kargaşa döne¬mi olmuş. III. Selim'i tekrar tahta geçirip Nizâm-ı Cedîd'i ihya etmek üzere bir karşı darbe teşebbüsünde bulunan Alemdar Mustafa Paşa'nın müdahalesi ve II. Mah-mud'un tahta çıkarılmasıyla sona ermiş¬tir (28 Temmuz 1808). İsyanın ardından Boğaz nazırlığını elde etmiş olan Kabakçı Mustafa da II. Mahmud'un tahta çıkarıl¬masından on beş gün önce Alemdar Mus¬tafa Paşa'nın yolladığı Pınarhisar ayanı Ali Ağa tarafından öldürülmüştür. Kabak¬çı İsyanı ile yenilenme ve yeniden yapılan¬ma devrinin II. Mahmud'un Yeniçeri Ocağı'nı kaldırdığı tarihe kadar (1826) geçen uzun bir zaman için tamamen kapanma¬sı, ileriki dönemlerde devletin içte ve dış¬ta karşılaştığı olumsuzlukların başlıca se¬beplerinden birini teşkil etmiştir. Bu is-yanın, devletin çağın gelişmelerine ayak uyduracak bir şekilde kendini ıslah etme gibi bir büyük fırsatı önlediği de söylene¬bilir.