Yıldıray Çınar
01 Ocak 1970
Türk Halk Müziği Sanatçısı
1940 yılında Samsun’da doğdu. Babası, halk tarzında güfte yazarı imiş, oğlunun da müzikle uğraşmasını istermiş, en büyük ideali de oğlunun, oturdukları Samsun 19 Mayıs Mahallesinin camiinden ezan okumasıymış.
Yıldıray ÇINAR, İlkokul 2. sınıfta saz çalmaya başlar, ilk konserini ilkokul bitiminde verir. Daha sonra sanat enstitüsüne başlar. Okuldaki müsamerelerde konserler verir. Bu arada da saz yapmaya başlar okulun marangozhanesinde. İkinci sınıfta ilk sazını yapar. Samsunlu saz yapım ustası Ömer SİNOP'un yanında bir süre çalışır
Bu sıralarda her delikanlı gibi aşık olur Yıldıray ÇINAR ve sevdiği bu kız yüzünden Samsun’dan ayrılarak İstanbul’a gelir İstanbul'a geldiği tarih 1957'dir ve ilk işi yaşını büyütmek olur. O yıllarda devre kaybı gidenleri ''ceza olsun'' diye en uzun süreli vatani görev olan bahriye sınıfına vermektedirler.
Yıldıray ÇINAR da yaşını büyütünce devre kaybı gider ve askerliğini bahriyeli olarak yapar. Kendini çok sevdirir. Bu sıralarda görev yaptığı Gölcük'te Deniz Fabrikaları Genel Müdürlüğünü Erkut TAÇKIN’ın babası Namık TAÇKIN Paşa yapmaktadır. Namık TAÇKIN Paşa çok sever bu türkücü genci. Zaten bu sıralarda Erkut TAÇKIN'da yeni yeni müziğe merak sarmıştır. Yıldıray ÇINAR'la birlikte müzik çalışmaları yaparlar. Çalıştıkları müzik türleri ayrıdır fakat ikisi kafa kafaya vererek Orduevinde konserler düzenlerler. Namık Paşanın da yardımları çok büyüktür. Bir seferinde, zamanın Demokrat Parti Milletvekili Ethem MENDERES, SEKA Kağıt Fabrikasına ziyarette bulununca, Namık Paşa, burada bir gece tertipleme görevini Yıldıray ÇINAR'a verir.
Bu Yıldıray Çınar için büyük bir başarı olur. Daha sonra, Başbakan Adnan MENDERES İspanya gezisine çıkar. Geziye çıktığı Giresun ve Gemlik adlı muhriplerden birinde de Yıldıray ÇINAR bulunmaktadır.Bu göreve özel izinle getirilmiştir. Görevi ise, aralarında telsiz-hoparlör bağlantısı bulunan iki muhripteki erlere moral vermektir. Bu gezi sırasında. Başbakan ona ''hiç radyoyu denedin mi'' diye sorar. Denememiştir, fakat askerde bulunduğu üç yıl içinde kendini radyo imtihanlarına hazırlamıştır. Vatani görev biter ve Yıldıray ÇINAR tekrar Samsun'a döner.1959 yılının Mayıs ayında Atatürk’ün Samsun'a çıkışı dolayısıyla Samsun’dan Ankara'ya gönderilir saz çalmak için. Burada. kendi yaptığı sazla kendi bestesini okur.. “Yare Pazen Biçemedim” adlı beste çok tutulur. Samsun'a döner ancak bir iş kurması gerektiğine karar verir. Mandolin.gitar bağlama tamir ve satışı yapan bir dükkan açar, ayrıca saz dersleri de verir.
Yıl 1960, İstanbul radyosunda imtihan açılmıştır. Fakat bu imtihan profesyoneller için olduğundan ÇINAR bazı eksiklikleri olduğunu görür. Zaten sınavı da kazanamamıştır. Tekrar dükkanına döner. Profesyonel olabilmek için, 1962 yılına kadar Osman ÖZDENKÇİ’den ders almaya devam eder. 1962 yılında Ankara Radyosu’nda açılan sınavı kazanır. Ankara Radyosu’nun ve Türkiye’nin en sevilen sanatçılarından biri olur. Hayalleri gerçek olmuştur. İlk sahneye 1965 yılında Güney Park Gazinosunda çıkar. İlk turnesini de aynı yıl yapar. Radyo programları ve gazino çalışmalarının yanı sıra 'Aman Dünya Ne Dar İmiş' filmini çevirir. Film çalışmalarına aralıksız devam eder. Radyo programları, yurtdışı turneleri, plak ve film çalışmalarını bir arada 1980-85‘lere kadar devam ettirir. 1985-1990’lardan itibaren yalnızca film çalışmalarına ağırlık verir ve son yıllarda ise hiçbir faaliyet ve çalışma içerinde olmadığı görülür. Bu güne kadar yaklaşık 40‘a yakın film çevirmiştir. 1969 yılında Şirvan ve Sarı Kurdelem Sarı, 1970 yılında Cemo, Çarşambayı Sel Aldı, 1971 yılında Elvan ve Allı Turnam, l974-Emrah, 1977-Eşref, 1983-Çoban Yıldızı, 1986-Suçlu Kim, 1989-Tecelli çevirdiği filmlerinin bazılarıdır. İlk TV programına 1968 yılında çıkar. Seyrek de olsa sonraki yıllarda TV programlarına çıkmıştır. Kendi halinde ve sessizlikten hoşlanan bir yapıya sahip olduğundan, genellikle medyada yer almamış,ortalıkta pek görünmemiştir. Tüm sevenlerinden ve hayranlarından uzaklaşmış ve hayallerde bir ünlü Yıldıray ÇINAR olarak yaşamını sürdürmektedir.
Derleyen: Ahmet Ören
________________________________________
VEFAT-HABER
Türk Halk Müziği sanatçısı Yıldıray Çınar öldü...
Milliyet 29 Mayıs 2007
Türk Halk Müziği (THM) sanatçısı Yıldıray Çınar, tedavi gördüğü hastanede öldü.
Edinilen bilgiye göre, yaklaşık 1.5 aydan bu yana Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde ilerleyici bir sinir sistemi hastalığı olan ALS (Amyotrophic Lateral Sclerosis) tedavisi gören Yıldıray Çınar (68), sabaha karşı hayatını kaybetti.
YARIN SAMSUN'DA TOPRAĞA VERİLECEK
Yıldıray Çınar’ın cenazesi, yarın Samsun’da toprağa verilecek.
Edinilen bilgiye göre, yaklaşık 1.5 aydır tedavi gördüğü Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde sabaha karşı hayatını kaybeden Yıldıray Çınar (68) için yarın cenaze töreni düzenlenecek.
Sanatçının Atakent beldesindeki evinden alınacak cenazesi, Büyük Cami’de kılınacak öğle namazının ardından asri mezarlıkta defnedilecek.
Bugüne kadar 50 dolayında filmde başrol oynayan, 12 altın plak ödülü bulunan 1960-1980’li yılların ünlü sanatçısı Çınar, 1940 yılında Samsun’da doğdu.
Uzun yıllar TRT’de Türk Halk Müziği sanatçısı olarak görev yapan sanatçının seslendirdiği eserler arasında "Çarşambayı Sel Aldı", "Sarmaşık Bülbülleri", "Aman dünya ne dar imiş", "Arzu ederdiniz bir yol görmeye", "Şen ola düğün" gibi parçalar bulunuyor.
80’li yılların ortalarına kadar faal olarak sanat ve sinema dünyasının
içinde yer alan sanatçının baş rolünde oynadığı "Zaloğlu Rüstem", "Arzu ile Kamber", "Eşref", "Kardeş Kurşunu" ve "Kahpe Felek" gibi filmler ise zamanın hasılat yapmış filmleri arasında gösteriliyor.