Abdülaziz'in Ölümü Meselesi.
01 Ocak 1970
Abdülaziz'in İntiharı veya öldürülmesi hadisesi günümüze kadar devam eden ve ara sıra çeşitli sebep ve vesilelerle aktüel hale gelen bir konudur. Bu mesele olaydan hemen sonra başlamış ve bu konuda pek çok şey söylenmiş ve yazıl¬mıştır. Söylentilerin arttığı bir sırada, Şûrâ-yı Devlet Tanzimat Dairesi reisi Mahmud Celâleddin ve Mabeyinci Râgıb beylerle sorgu hâkimi Fındıklılı Mehmed Efendi, Abdülaziz'in öldürüldüğü konusunda Sultan II. Abdülhamid'e bir ariza takdim ettiler. Mahmud Celâled¬din Paşa'nın gelini olan saraylı Pervin Felek Hanım'ın Abdülaziz'in öldürüldü¬ğüne dair ifşaatına dayanan bu ariza üzerine padişah tahkikat açtırdı.
Sultan Abdülaziz'in hal'inde ve halinden sonra korunması görevinde bulu¬nanlarla hizmetine tayin edilen şahıs¬lar tesbit edilerek teker teker sorguya çekildiler. Neticede Abdülaziz'in ölümü¬nün İntihar olmayıp katil olduğu kanaa¬tine varılınca, II. Abdülhamid “Velî-i mak¬tul” sıfatıyla dava açmak zorunda kaldı. Padişah, öldürme emrini veren Sultan Murad hakkında şer'an ve kanunen ne yapılması gerektiğini Şeyhülislâm Uryanîzâde Ahmed Esad. Dahiliye Nâzın Mahmud Nedim, Tunuslu Hayreddin paşalarla Mahmud Celâleddin Paşa'dan müteşekkil bir heyetin kararına havale etti. Heyet, 16 Nisan 1881 tarihinde. Sultan Murad'ın derhal tutuklanmasına ve fevkalâde bir mahkeme kurularak yargılanmasına karar verdi.
Abdülhamid, bundan sonra ne yapıl¬ması gerektiğine Başvekil Said Paşa, şeyhülislâm, dahiliye nâzın ve Hariciye Nâzın Âsim Paşa'nın karar vermesini is¬tedi. Onlar da meseleyi inceledikten sonra 30 Nisanda, Abdülaziz'in suikasta kurban gittiğine ve cinayetin faillerinin ortaya çıkmış olduğuna İşaret ederek derhal yargılanmalarına, mahkeme ye¬rinin de padişahın iradesiyle belirlen¬mesine karar verdiler. Bunun üzerine Abdülhamid, hükümet üyelerinin emin olmaları için öldürme olayına karışmak¬la itham edilen ve bu sırada tutuklu bulunan kimselerin vekiller heyeti hu-zurunda da dinlenmelerini, ayrıca bu iş¬le ilgili oldukları anlaşılan Rüşdü ve Midhat paşaların da tevkifleriyle muhake¬melerinin yapılması için olağan üstü bir meclis toplanması gerektiğini hüküme¬te bildirdi.
Başvekil Said Paşa'nın başkanlığında sarayda toplanan vekiller heyeti, sanık¬lardan bazılarını getirtip dinledi. Niha-yet, Malta Karakolu yanına bir büyük çadır kurularak halka açık yargılamanın orada yapılmasına karar verilerek du¬rum padişaha bildirildi. [1][477]
Bu sırada Aydın valisi bulunan Midhat Paşa gelişmelerden haberdar ol¬muş ve Fransız konsolosluğuna sığın¬mıştı. Adliye Nâzın Cevdet Paşa'nın ser¬best olarak sorgulanacağını bildirmesi üzerine Midhat Paşa 19 Mayıs 1881 günü hükümete teslim edilmişti. Cev¬det Paşa bir heyetle birlikte İzmir'e gi¬derek Midhat Paşa'yi vapurla İstanbul'a getirdi. [2][478] Manisa'da oturmak¬ta olan Mütercim Rüşdü Paşa ise hasta olduğu için sorgulaması İzmir'de yapıla¬rak tekrar Manisa'ya dönmesine izin verildi.
Yıldız Mahkemesi olarak tarihe geçen ve 27 Haziran 1881'de Yıldız Sarayı için¬de kurutan çadırda çalışmalarına baş¬layan mahkemenin başkanlığına İsti¬naf Mahkemesi Başkanı Ali Sürûrî. ikin¬ci başkanlığa aynı mahkemenin ikinci başkanı Hiristo Forides efendiler, müd¬deiumumiliğe Latif Bey. âzalıklara da Alman mühtedisi Emin, Tevfik ve Hüse¬yin beylerle Takavur Efendi tayin edildi¬ler. Muhakeme üç gün içinde altı celse devam etti ve sanıkların temyiz etme hakları saklı kalmak üzere sona erdi.
Mahkemenin kararına göre Pehlivan Mustafa. Hacı Mehmed ve Cezayirli Mus¬tafa ite Mabeyinci Fahri Bey bilfiil taam¬müden öldürme olayına katıldıklarından dolayı; Midhat, Mahmud. Nuri paşalarla Binbaşı Necib ve Binbaşı Nâmık Paşa¬zade Ali beyler de suç ortağı sayıldıkla¬rından idama, diğerleri ise çeşitli cezalara çarptırıldılar. Midhat Paşa'nın Tem¬yiz Mahkemesine yaptığı itiraz da ince¬lenerek reddedildi. [3][479]
Sultan Abdülhamid. kan dökmekten son derece sakındığı için. elindeki şer'î ve kanunî nâmlara rağmen hükmü tas-dik veya cezayı hafifletmeden önce bir kere de askerî, mülkî ve ilmiye ricalinin fikirlerini öğrenmek istedi. Bu maksat¬la 20 Temmuz 1881 günü Yıldız Sara¬yında, emekli olan ve görevde bulunan devlet adamlarından ve askerlerden oluşan yirmi beş kişilik olağan üstü bir meclis topladı. On beş kişi idam hük¬münün tasdikini, on kişi de cezanın ha¬fifletilmesini istedi. Mahkeme kararları¬nın tamamen uygulanmasını isteyenler arasında Zabtiye Nâzın Hafız Ahmed Paşa, Erkân-ı Harbiyye reis vekili Müşir Edhem Paşa, Maarif Nâzın Kâmil Paşa, Adliye Nâzın Cevdet Paşa, eski serasker Hüseyin Hüsnü Paşa ve Plevne kahra¬manı Serasker Gazi Osman Paşa da bulunuyordu. Padişah yaveri Gazi Ahmed Muhtar Paşa, eski sadrazamlardan Kad¬ri Paşa, Ârifî Paşa ve Tunuslu Hayred-din Paşa, Başvekil Said Paşa ve yine eski başvekillerden bu toplantıya baş¬kanlık eden Safvet Paşa gibi ünlü dev¬let adamları da cezanın hafifletilmesini isteyenler arasında idiler. Abdülhamid, cezaların aynen uygulanmasını isteyen¬ler ekseriyette olmalarına rağmen, idam cezalarını müebbet küreğe çevirdi. Mah¬kûmların cezalarını Tâifte çekmelerine karar verildi.
________________________________________