HALİDE NUSRET ZORLUTUNA’NIN ROMANLARINI KRONOTOPİK
Betül COŞKUN 01 Ocak 1970
ÖZET
Zaman - uzam Geklinde çevirebileceğimiz kronotop kavramı, Michael
Bakhtin tarafından ortaya atılmıGtır. Romanda her zamanın mekâna temellük
ettiği düGüncesini ifade eden kronotop, Türk romanını anlamak açısından
önemli bir imkân sunar. Osmanlı?nın yıkılıG Cumhuriyet?in doğuG sürecinde
yaGamıG kadın yazarlardan Halide Nusret Zorlutuna?nın romanları tanıklık
ettiği tarihi süreci içerir. Bu sebeple onun romanlarında mekân çoğu zaman
tarihi, zaman zaman psikolojik, kozmik, biyografik zamanı beraberinde
getirir. Onun romanları üzerinden yapılacak bir kronotopik inceleme, hem
romanlardaki karmaGık olay örgüsü ve karakterleri anlamayı kolaylaGtıracak
hem de mekân üzerinden dönemin tarihi izlerini, yazarın biyografisini,
psikolojik ve kozmik zamanı okumayı sağlayacaktır.
Giriş
Klasik roman incelemelerinde romanda mekân ve zaman unsurları ayrı ayrı ele
alınır. Oysa Rus eleGtirmen Bakhtin?e göre zaman uzamdan yani içinde bulunduğu
mekândan ayrı düGünülemez. Bakhtin?in Einstein?in görelilik teorisinden aldığı
kronotop kavramı1, roman içinde zaman ile mekân iliGkisini ortaya koyar. Bu teoriye
göre, romanda mekân, eserin yazıldığı ve okunduğu zamanla iliGki içindedir. Kavramın
adını oluGturan “chronos” zaman, “topos” mekân demektir. Türkçeye zaman - uzam
Geklinde çevrilebilecek kronotop, romanda edebiyat, coğrafya ve tarih disiplinlerinin
kesiGmesini zorunlu kılar.
Bir romanın kronotopik açıdan incelenmesi zamanın “ete kemiğe bürünür”2
olması demektir. Zamanın mekânsal değerinin veya mekânın zamansal değerinin
ortaya koyulması, toplum içindeki kompleks iliGkilerin ve çatıGmaların anlaGılmasını
sağlar. Yani “olayların gösterilebilirliliği, temsil edilebilirliliği için gerekli zemini
hazırlayan zaman uzamdır.”3 Bu sayede zamanın daha görünür olarak sosyal yapıdaki
izlerini sürmek mümkündür. Dolayısıyla kronotopik okuma, romanın zaman, mekân
unsurları kadar olaylarının da “dokunulur hâle” gelmesini sağlar. “Romanın tüm
soyut ögeleri – felsefi ve toplumsal genellemeler, fikirler, neden- sonuç analizleri –
zaman uzamın çekimine kapılır, zaman – uzam aracılığıyla kan ve can bulup sanatın
imgeleme gücünün iGini yapmasına izin verir.”4
Türk romanında mekân, tarihsel süreçle beraber değiGen insan ve medeniyetin
simgesi olarak kullanılır. Osmanlı?nın çöküG ve Türkiye?nin kuruluG dönemine Gahit
olan ve uzun hayatı süresince siyasi ve toplumsal geliGmelerin bizzat uygulayıcısı ya
da tanığı olarak bulunan Halide Nusret Zorlutuna?nın romanları kronotopik okumaya
müsaittir5.
Onun ilk romanı Küller hariç6, romanlarında mekân mutlaka zamana temellük
eder. Bu, dönemle iç içe girmiG Halide Nusret?in biyografisi ile yakından ilgilidir. Halide
Nusret?in hayatına tarih birkaç kanaldan sızar. II. Abdülhamit devrinin tanınmıG
simalarından Avnullah Bey?in kızı olarak dünyaya gelir. Babasının birkaç kez sürgün
edilmesi, sürgün dönüGü babasının mutasarrıflığı dolayısıyla yaGadığı Kerkük, Halep,
Gstanbul Gehirleri ve bunlar arasındaki yolculuklar, II. MeGrutiyet döneminin siyasi
kargaGası içinde babasının tevkifleri, onun bilinçaltına coğrafya ve zamanı bir arada
nakGeder. Romanlarının ana temalarından olan MeGrutiyet dönemi, baskı ve hürriyet
zıtlığı içinde yaGandığı mekânlarla romana girer. Gençlik döneminde “cihan harbi” ile
1 Makalenin orijinal künyesi şöyledir: Michael Bakhtin, “Forms of time and the Chronotope in the Novel”, The
Dialogic Imagination, Austin: University of Texas Press, 1992. Biz çalışmamızda Sibel Irzık’ın çevirisini esas aldık: Mikhail
Bakhtin, “Romanda Zaman ve Kronotop Biçimlerine İlişkin Sonuç Niteliğinde Kanılar”, Karnavaldan Romana – Edebiyat
Teorisinden Dil Felsefesine Seçme Yazılar, Haz: Sibel Irzık, Ayrıntı Yayınları, 2001, s.315-334
2 (Haz: Sibel Irzık), age,s.28
3 (Haz: Sibel Irzık), age,s.324
4 (Haz: Sibel Irzık), age,s.325
5 Romanları kronotop açısından inceleyen az sayıdaki çalışma için bkz: Nüket Esen, “Ahmet Mithat’ta Kronotop
Kavramı”, Kitap-lık, S: 54, Temmuz Ağustos 2002; Sema Uğurcan, “Anadolu Yollarında Üç Yazar”, Türk Edebiyatı, S: 406,
Ağustos 2007, Sema Uğurcan, “Attila İlhan’ın Romanlarında Tarihî Bir Gezinti”, Attila İlhan Armağanı: Kaptan’a Saygı İle,
(Haz: Yakup Çelik), Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2006.
6 Halide Nusret, altı roman yayımlamıştır. Bunlardan ilk romanı Küller’de, mekân unsurundan yeterince
faydalanamamıştır. Olayların geçtiği mekânlar silik olup realist tasvirler yer almaz. Sisli Geceler, Aşk ve Zafer ve Aydınlık Kapı
romanları genel olarak Mütareke dönemini anlatır. Gül’ün Babası Kim; cumhuriyet döneminin ilk yıllarında, Büyükanne ise
1960’lı yıllarda geçer.
tanıGır. „SavaG yılı neslinin? hayat hikâyesinin çok yoğun olduğuna dikkat çeken Halide
Nusret?in Gahsî hayatında I. Dünya SavaGı?nın büyük bir etkisi vardır:
“Dönüp geriye bakarken, hâlâ bu yaGta titrediğimi hissederim. Bizim neslin o
yirmi beG yılı baGka nesillerin ve baGka milletlerin iki yüz elli yılından daha doludur:
MeGrutiyet ilanı, o devrin korkunç hercümerci... Arkadan hemen Trablusgarp harbi…
Nefes bile almadan Balkan Harbi; o korkunç, o akıl almaz yenilgi… Ve Birinci Cihan
Harbi…”7
Gstanbul, I. Dünya SavaGının, “kara rüya”nın8 yaGandığı bir kronotop olarak
romanların ana merkezlerinden birini oluGturur. Gstanbul?un iGgâli ile gelen esaret
korkusu, yazarın psikolojisinde ve milliyetçi kimliğinin oluGumunda önemli bir rol
üstlenir. Milli Mücadele ile pek çok entelektüelin ilgi odağı haline gelen Anadolu,
Halide Nusret?in hayatında en uzun ömürlü tarihî etkiyi oluGturur. Halide Nusret, Milli
Mücadele?ye “gerçek bir ÇalıkuGu”9 olarak dahil olur. Onun roman mekânlarındaki
çeGitlilik, bu biyografi ile birebir örtüGür. Bundan sonraki hayatı, inkılâplar
Türkiye?si?nin merkez Ankara olmak üzere Anadolu coğrafyasındaki izdüGümüdür.
Halide Nusret?in romanlarında zaman – uzam genel itibariyle iki Gekilde görülür:
Glki, mekânların siyasi tarihin izlerini taGıması Geklinde karGımıza çıkar. Halide Nusret,
Bir Devrin Romanı?nda anlattığı “devri ve tarihi” hemen tüm romanlarının merkezine
taGır. Dolayısıyla Sisli Geceler?den Aydınlık Kapı?ya kadar romanlarında mekân
üzerinde tarihî ve otobiyografik bir gezi yapma imkânı doğar. Romanlarda siyasi
tarihin mekâna temellük etmesi; Türkiye Cumhuriyeti?nin kuruluG sürecindeki
hareketliliğe paralel olarak hızlanır. Milli Mücadele dönemi Anadolu – Gstanbul
arasındaki gelgitler, yol ve Gehir kronotoplarını oluGturur.
Halide Nusret?in romanlarında kronotop ikinci olarak psikolojik ve kozmik
zamanlarda belirir. Her ne kadar sosyal konulara yer verse de bu romanların tamamı
aile içi entrika ve üçlü aGk iliGkilerine dayanır ve ev içinde geçer. Romanların
kahramanlarının psikolojilerini belirleyen unsurların baGında mekân gelir. Halide
Nusret, psikolojik mekânları, kahramanların içinde bulundukları zamanla iç içe
geçmiG birer zaman – uzam Geklinde kullanır. Bu romanlarda, entrikaların, çatıGma ve
çeliGkilerin, ferdi ve toplumsal değiGimlerin göstergesi olarak “ev, oda, kapı, eGik,
pencere, bahçe” önemli bir iGlev üstlenir.
I.Kronotopik Unsurlar
I.1.Tarihsel Dönemin Yansıtıcısı Olarak Şehirler
I.1.1. Anadolu – İstanbul: Cephe İçi / Cephe Gerisi
Halide Nusret?in romanlarında merkez Gstanbul olmakla birlikte Anadolu?nun
veya Ankara?nın ağırlığı kronolojik olarak artar. Bu değiGime paralel biçimde Gstanbul
ve Anadolu arasındaki zıtlık belirgin Gekilde görülür. Mekândaki bu keskin mukayese,
Milli Mücadele döneminde Anadolu?nun oynadığı tarihi rol ile ilgilidir. Mekânlar, Milli
Mücadele döneminin Ankara merkezli bakıGını yansıtır. Gstanbul, “renksiz ve manasız
bir memleket, zindan”; Anadolu “ümitsizlere ümid”tir. Anadolu içinde baGta Ankara
olmak üzere bazı Gehirler öne çıksa da, yazarın mekân algısında Anadolu, Gstanbul
7 (Konuşan: Turgut Günay), “Halide Nusret Zorlutuna ile Bir Konuşma”, Töre, S: 29-30, Ekim- Kasım 1973
8 (Konuşan: Nezih Demirtepe), “Halide Nusret Zorlutuna Milli Mücadele Yılları İstanbul’unu Anlatıyor”, Türk
Edebiyatı, S: 115, Mayıs 1983
9 Bu benzetme, Mehmet Çınarlı’ya aittir. Mehmet Çınarlı, Sanatçı Dostlarım, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1979,
s.149
karGısında bir bütündür. Keza Anadolu ve Gstanbul için “Gehir” yerine “memleket”
kelimelerinin tercihi de bunu gösterir. Bu açıdan, yazar Milli Mücadele dönemi
mekânlarında mekânın zamanla bağını dikkate alarak cephe içi ve cephe gerisi
Geklinde kategorize eder.
1918?de yazılan fakat romanın yazıldığı tarihten daha ileri bir tarihi, 1926-1929
yıllarını anlatan Küller romanında, yazarın içinde bulunduğu zaman yani iGgal dönemi
yer almaz. Romanda Beyrut, Gsviçre ve Roma gibi Gehirlerin tercih edilmesi ise
anlamlıdır. “Hayal adlı mübarek teselliye” sığınan ve Romantik edebiyatın etkisinde
olan Halide Nusret, bu yıllarda romanı dönemin zorluklarından bir kaçıG Geklinde
görmektedir. Dolayısıyla romanında tarafsız ülkelerin Gehirlerini seçer.
Gstanbul – Anadolu arasındaki tezadın yanı sıra, Gstanbul da kendi içinde bir
“tezatlar âlemi”dir. Halide Nusret, Milli Mücadele dönemi Gstanbul?unu anlattığı Sisli
Geceler, Aydınlık Kapı ve Aşk ve Zafer romanlarında bu tezada mutlaka vurgu yapar.
Tezat; açlık, sefalet ile eğlence, israf arasındadır. Halide Nusret, baGka kurgular içinde
hep aynı Gstanbul?u anlatır. Roman olay ve kahramanları değiGse de Milli Mücadele
dönemi Gstanbul?u hiç değiGmez. Bu, ideal, milliyetçi kahramanlar için bunaltıcı,
daraltıcı bir Gehirdir.
Sisli Geceler romanının ideal kadın kahramanı Zehra, romanın baGında doktor
eGine sürekli olarak “Gidelim” der. Gitme eylemi ve yolculuk Anadolu?yadır. Bırakılan
eski memleket Gstanbul?dur. Romanda Gstanbul – Anadolu arasındaki gelgitler,
Gstanbul – Anadolu – Gstanbul - Anadolu Geklinde düzenlenmiGtir. Gstanbul?da baGlayan
roman, Gzmir?de biter. Gstanbul romanda iki sebeple olumsuz çizilir: Glki; cephe
gerisinde kalması ve düGman iGgaline boyun eğmesi; ikincisi romandaki yasak aGka
imkân vermesidir. Gdeal kadın Zehra?nın yuvası, Fikret ile Mine arasındaki “sisli” aGkın
ortaya çıkması ile sarsılır. Mine ile Fikret arasındaki sisli aGk, Gstanbul?da içinde
yaGadıkları köGkte gün yüzüne çıkar, fakat sonunda Mine intihar eder ve Zehra ile
Fikret?in evlilikleri yıkılmaz. Yazarın Anadolu?da hastabakıcılık yapan milliyetçi
Zehra?nın karGısında santimantal Mine?yi mağlûp etmesi düGündürücüdür. Çünkü
dönem ve coğrafya, Zehra gibi idealist kadınlara ihtiyaç duyar. Bu ideal ailenin
çocukları Gaye?nin de Milli Mücadele dönemi Anadolu?sunda dünyaya gelmesi,
kahramanların Anadolu – Gstanbul karGıtlığına imkân verecek Gekilde
konumlandırdığının bir baGka göstergesidir.
Zehra ve Fikret?in Anadolu?da bulunduğu iki yıllık süre zarfında, mektuplar
aracılığıyla Gstanbul ve Anadolu?dakilerin tarihî sürece yaklaGımları da sergilenmiG
olur. Gstanbul?da kalanlar esaretin etkisiyle Anadolu?daki Milli Mücadele?ye kayıtsız ya
da yabancıdır. Bunun ana nedeni sansürdür. Sansür, kahramanların olaylara
yalnızca Gstanbul?da gördükleri cephesinden bakmalarına neden olur. Nitekim
mektupların gönderildiği tarafta bulunan Sacide, “Anadolu harekatı hakkında
ümitsizdir.”10 Mektubu Anadolu?dan, cepheden gönderen Zehra ise Gstanbul?daki
Sacide?nin “Ne çok insan ölüyor!” serzeniGine “fertler milletin yaGaması için ölüyor.”11
Geklinde cevap verir. Nitekim romanın Yakup Kadri?nin Kiralık konak romanındaki
Hakkı Celis?i hatırlatan melankolik kahramanı Nüzhet, bu ideal uğruna Anadolu?da
Gehit olur.
10 Halide Nusret Zorlutuna, Sisli Geceler, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 2002, s.95
11 Halide Nusret Zorlutuna, age,s.95
Aydınlık Kapı’nın merkezinde, elli yılı aGkın bir süreyi konu alsa da, Sisli
Geceler’de olduğu gibi Gstanbul?u vardır. I. Dünya SavaGı ve iGgal yıllarında roman
kahramanları çiftlikte yaGamalarına rağmen bu hadiselerin Gstanbul?a etkileri verilir.
Öte yandan iGgal yıllarındaki Gstanbul ile romanın sonundaki 1950?li yılların veya
romanın yazıldığı dönemin Gstanbul?u ile mukayeseye giriGir. Bu mukayesenin sebebi,
Gstanbul?un imar sürecine vurgudur. Kadıköy, Bostancı ve Feneryolu?nun I. Dünya
SavaGı?ndaki görüntüsünü tasvir ederken o dönemdeki yoksulluğuna, “toz ve
çamuruna” dikkat çeken yazar, bu tabloya romanı yazdığı tarihten bakar ve “caddenin
iki tarafında, Gimdiki gibi birbirine yakın süslü bahçeler içinde muhteGem betonlar
yoktu.”12 der. Bu, Bakhtin?in “Romanda Zaman ve Kronotop Biçimlerine GliGkin Sonuç
Niteliğinde Kanılar” adlı makalesinde tartıGtığı “yazar betimlediği olaylara hangi
zamansal ve uzamsal bakıG açılarından bakar?” sorusuna verdiği cevapla
açıklanabilecek bir durumdur. Bakhtin?e göre yazar; “Betimlediği gerçekliğe adeta
teğet olarak konumlandığı ölçüde, gözlemini tüm karmaGıklığı ve bütünlüğüyle
çözülmemiG olan ve oluGumunu hâlâ sürdüren kendi zamandaGlığından yapar.”13
Buna göre, yazar kurguladığı eserde tarihi, içinde bulunduğu zaman diliminden
tamamen sıyrılarak algılayamaz. Bu tarihsel algı, Aydınlık Kapı?daki Gstanbul
tasvirinde belirgin Gekilde gözlenir. Halide Nusret, iGgal yılları Gstanbul?u ile Vildan?ın
yaGadığı 1950?lerin Gstanbul?una romanını yazdığı “bugünden” yani yaGadığı zamandan
bakar.
Sisli Geceler?deki mütareke Gstanbul?unun mücadeleye kayıtsız, eğlence ve zevke
dalmıG yüzü, Aydınlık Kapı?daki kart karakter Lerzan?ın gezilerinde ortaya çıkar.
Lerzan?ın, bir kısmı düGman askerlerinden oluGan eğlence hayatı Moda, giGli ve
Bağdat caddesi üçgeninde geçer. Bu mekânlar, “harp sosyetesi” ile temasını sağlar.
“Yaralamak ve yararlanmak için yaratılmıG avare, bedbaht bir ruh.”14 Lerzan için
Gstanbul Gahsi arzu ve heveslerini yaGayabileceği bir Gehirden öteye geçmez. Buna
mukabil Vildan için Mütareke yılları Gstanbul?u, bu dönemde “korkunç bir tezatlar
âlemi”dir:
“Bir yanda düGman zabitleriyle pervasızca dans eden, kadeh tokuGturan birkaç
soysuzun dillere destan olan lüksü, sefahati; bir yanda bu manzarayı görmemek için
kör olmak isteyen gerçek Türk ailesinin gerçek ıstırabı ve sefaleti…”15
Halide Nusret, romanda iGgale kayıtsız Lerzan ile iGgal karGısında duyarlı Vildan
ve Fazilet karakterlerini Gstanbul?da buluGturmak suretiyle mütareke dönemi
Gstanbul?unun panoramasını çizer. Bu panoramada “bir yan açlıktan ölürken” “öbür
yanı Gampanyadan boğulmaktadır.” Halide Nusret, bu tezadı romanda Belvü gecesi
sahnesi ile belirginleGtirir. Fazilet ve Vildan, bir hayır müessesi menfaatine Belvü?ye
davet edilir. Salonda yabancı zabitlerle Türk kadınları dans etmektedir. Piyano çalmak
için davet edilen Fazilet çalmayı reddeder ve “iki asırlık bir ıstırap yükünün altında
çöküver”ir.16 Halide Nusret?in Bir Devrin Romanı’nda da da anlattığı bu olay, romanda
otobiyografik bir unsur olarak Gstanbul?un milli mücadeleye kayıtsız tarafını sergiler.
Aşk ve Zafer romanında, önceki romanlarda çizilen mütareke Gstanbul?u daha
belirginleGir. Romanın reel zamanı mütarekenin baGladığı 1917?den 1920?ye kadarki
12 Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı, (Haz: Betül Coşkun), Timaş Yayınları, İstanbul 2008, s.108
13 (Haz: Sibel Irzık), Karnavaldan Romana, s.330
14 Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s.225
15 Halide Nusret Zorlutuna, age, s. 126
16 Halide Nusret Zorlutuna, age, S.173
süreyi kapsar. I. Dünya SavaGı?nın Gstanbul?da birleGtirdiği, KurtuluG SavaGı?nın
Anadolu?da ayırdığı Zinnur Gbrahim çiftinin kaderinde belirleyici unsur tarih ve
coğrafyadır. Urfalı Gbrahim ile Gstanbullu paGa kızı Zinnur arasındaki aGk, önce
kültürel farklılığa, sonra KurtuluG SavaGı ile aralarına giren fiziksel mesafeye yenik
düGer. Sonunda Urfa kurtuluG savaGında baGından yaralanan Gbrahim ile Zinnur?un
aralarındaki niGan bağı bozulur. Bu aGkın arka cephesinde savaG vardır. Her ne kadar
Urfa ve Ankara da romanın mekânlarını oluGtursa da asıl teferruatlı ve gerçekçi tablo
Gstanbul?dan sunulur. Halide Nusret, Aşk ve Zafer’de Gstanbul?daki baGka bir tezada
dikkat çeker.17 1917?de Gstanbul?a gelen bahar “sarhoG”tur, tabiat harikuladedir; fakat
halk “ölümden, hastalıktan, kıtlıktan bıkmıG”tır.18
Zinnur ve ailesi, Gstanbul?un iGgal zamanından doğrudan etkilenir. Zinnur?un
teyzesi bir ataGemiliterle evlenip Berlin?e gider, dedesi “harp sosyetesi” ile yakın temas
hâlindedir. Berlin, müttefik ülke Almanya?nın baGkenti olarak yeni bir kronotoptur.
Gstanbul?da harple zenginleGen bir sınıf, “komGu kapısı Almanya”ya seyahatler yapar
ve “rütbeli Alman zabitleri ahbap edinir.” Gstanbul kronotopunda, “harp sosyetesi” ile
baGlayan yeni etnik yapı mekân üzerindeki önemli bir tarihsel değiGimdir. Gstanbul?un
yoksullaGan, mağdur vatansever halkının yanı sıra Alman hayranı kesim ile azınlık ve
yabancılardan oluGan yeni sınıf, bu etnik yapının ayrıntıları olarak karGımıza çıkar.
Mondros mütarekesinin Gstanbul?daki yansımalarını anlattığı bölüm, Aydınlık
Kapı?da olduğu gibi yalnızca mütareke döneminin değil, romanın yazıldığı dönemin
izlerini de taGır. Bu, Bakhtin?in “temsil edilen dünyanın zaman uzamı kadar yapıtın
okuyucularının ve yaratıcılarının zaman uzamını da hissetmek”19 Geklindeki tespitiyle
açıklanabilir. Aşk ve Zafer’de yazar, içinde bulunduğu zamandan bağımsız hareket
edemez ve; “Sonradan -1926 yılında intiGar etmiG bir yazısında- Atatürk;
mütarekenâmeyi okuduğu günkü duygularını Göyle anlatmıGtır:”20 diyerek Atatürk?ün
daha sonraki bir zamanda yaptığı tespiti ekler. Daha sonra, yeniden Mondros
Mütarekesi?nin Gstanbul?una döner ve halkın bu mütarekeyi bir kurtuluG reçetesi
olarak algıladığına dikkat çeker. Fakat Anadolu?nun ve Gstanbul?un iGgali ile “mütareke
afeti korkunç bir kâbus halinde güzel Gehrin üstüne abanır.”21 Bu, Gstanbul?da
yaGayan Zinnur ve ailesi için yenilginin kabulü ve ümitsizlik demektir. Nitekim
mütarekenin ardından Berlin?den teyze ve eniGtesi; savaGtan da dayısı Bedii döner.
Bedii, savaGın insan psikolojisi üzerindeki etkisini ortaya koyması bakımından yazarın
çizdiği en baGarılı karakterlerden biridir. O, ümidini kaybetmiG, “manen
kaybolmuG”tur. Romanın sonunda onu Gstanbul ve yenilginin karamsar atmosferinden
kurtaran ve dirilten Gey, tıpkı Berlin?den gelen Vedia?nın eGi RüGtü gibi Milli Mücadele
ruhu olur. Yazarın, romanın ortalarında değiGik coğrafyalara dağılmıG bu insanları
birleGtirmesi manidardır. RüGtü, Bedii ve Gbrahim romanın ilerleyen kısımlarında
Gstanbul?u terk ederek Anadolu?daki milli mücadeleye katılırlar. Yazar, Mondros
Mütarekesi?nin ardından Rumeli, Gstanbul, Gzmir?in iGgalini; Atatürk?ün Samsun?a
çıkıGıyla baGlayan “Anadolu?ya yürüyüGü” kronolojik olarak aktarır. Bu tarihi yürüyüG;
kahramanların da Gstanbul?dan Anadolu?ya yürüyüGü ile paralel geliGir. Öte yandan,
Anadolu ve Ankara milli mücadelenin yeni merkezi olsa da Gstanbul?un Anadolu
üzerindeki hâkimiyeti Gstanbul?dan Anadolu?ya giden aydın kitlesi ile devam eder.
17 Yazarın bu tezatla başlattığı romanla 1919’da yazdığı “Git Bahar” şiiri arasında metinler arası ilişki kurduğu
görülür. Her iki metnin de ana konusu İstanbul’un tabii güzellikleri ile sosyal siyasi durumu arasındaki tezattır.
18 Halide Nusret Zorlutuna, Aşk ve Zafer, (Haz: Betül Coşkun), Timaş Yayınları, İstanbul 2008, s.77
19 (Haz: Sibel Irzık), Karnavaldan Romana, s.329
20 Halide Nusret Zorlutuna, Aşk ve Zafer, s.76
21 Halide Nusret Zorlutuna, age, s.81
Gstanbul geçici olarak esir bir coğrafyadır; fakat bu coğrafyanın içindeki hür
entelektüel, asker, siyasetçi Anadolu?daki Milli Mücadele?nin rehberi ve uygulayıcısıdır.
I.1.2. İzmir: Yolun Başı / Yolun Sonu
Halide Nusret?in hayat coğrafyasında Gzmir?in önemli bir yeri vardır. Çocukluk
döneminde bir süre ikamet ettiği Gzmir için “Çocukluk rüyalarımın cennet bahçesi”22
tabirini kullanır. Her ne kadar 1905 -1906 yıllarında bu Gehirde yaGamıG olsa da onun
romanlarında Gzmir daha sonraki bir tarihle, KurtuluG SavaGı?ndaki rolüyle belirir.
Halide Nusret, bu yıllarda Gstanbul?da yaGamakla birlikte Gzmir?deki mücadeleye gazete
yazılarıyla destek verir.23 Biyografisine paralel olarak romanlarda Gzmir?in kronotop
olarak varlığı ancak duyulan, iGitilen bir merkez Geklinde ortaya çıkar.
Gzmir, Sisli Geceler romanında bir “son” ve “baGlangıç” olarak romanın
çözülüGünde önemli bir fonksiyon yüklenir. Romanda Anadolu?daki Milli Mücadele,
Zehra ve Fikret?in gittiği Ankara ile Nüzhet?in gittiği Gzmir üzerinden gösterilir. Nüzhet,
ağabeyi Fikret ile karısı Mine arasındaki aGkı öğrendikten sonra ferdi idealini milli
ideale dönüGtürerek Gzmir?e gider. Bu gidiGle, hem romanın sonunu hem de tarihi arka
planını oluGturan üçlü aGk çözülür. Dolayısıyla Gzmir?in tarihi ile romanın
merkezindeki aGk arasında sıkı bir irtibat vardır. Nüzhet, Zehra?ya Gzmir?den
gönderdiği bir mektupta, “Uzun ve meGakkatli yolumuz, artık sonuna yaklaGtı. Yalnız
bir iki adım… Sonra oradayız, Gzmir?de!...” diye yazar.24 Yol, yani Milli Mücadele
Nüzhet gibi “birkaç kurban”la biter. Fakat bu bitiG, yeni bir baGlangıçtır. Romanın
tezine uygun Gekilde, Zehra Nüzhet?in vasiyeti üzerine Gzmir?de “9 Eylül Hastanesi” ve
“9 Eylül Mektebi” yaptırır. Okul ve hastane savaG sonrası ülkenin en çok ihtiyaç
duyduğu iki kurumdur. Dolayısıyla Zehra ve Fikret?in Gstanbul?da baGlayan hayatı
Gzmir?de son bulur. Bu anlamda, yazar Gzmir?i ülkenin yeniden imar sürecine uygun
olarak Türkiye Cumhuriyeti?nin baGlangıç merkezlerinden biri olarak kullanır.
I.1.3. Ankara: Sevimli Yuva / Kurucu Şehir
Ankara, Aydınlık Kapı dıGındaki tüm romanlarda “ideal, küçük aile”nin “ideal
yaGantıya” sahip olduğu ideal merkezdir. Ankara?yı ideal kılan Gey KurtuluG SavaGı ve
genç Cumhuriyet?teki rolüdür. BaGlangıçta Gstanbul?un öne çıktığı romanların
sonlarında Ankara?nın ideal mekân olarak yüceltilmesi yazarın biyografisi ile ilgilidir.
Ankara, Halide Nusret?in “yurdun dört bucağı”nı gezdikten sonraki son durağıdır.
1948?den ölümüne kadarki süreyi Ankara?da geçiren yazar, Anadolu?da bulunduğu
süre zarfında da Ankara?nın siyasi ve tarihi hareketinin çekim alanında bulunmuGtur.
Romanların merkezinde yer alan Ankara, roman kahramanlarının ailelerini kurarken
yeni devletin de kurulduğu bir kenttir.
Sisli Geceler’de Ankara, Fikret ile Zehra?nın “küçük ev”lerinde ve “hastane”de
Milli Mücadele?ye fiili destek verdikleri Gehirdir. Ev ve hastanede, Zehra doktor eGine
hastabakıcılık yaparak “bir doktor arkadaG gibi” yardım eder, “büyük maksat uğruna
kan döken vatan yavrularına Gifa dağıtır.”25 Yazar, hastane ve evi, genç Türkiye?nin
22 Halide Nusret Zorlutuna,“Selâm Sana Güzel İzmir”, Kadın Gazetesi, yıl: 2, S: 81, 13 Eylül 1948
23 Halide Nusret, işgal yıllarında Güzel İzmir adlı bir dergide işgâli kınayan, milli duyguları canlandıran yazılar
yazdığını ifade etmektedir. Bkz: Halide Nusret Zorlutuna, “Selâm Sana Güzel İzmir”, Kadın Gazetesi, 13 Eylül 1948;
Araştırmamız sırasında, Mustafa Necati’nin çıkardığı Yeni İzmir’de Halide Nusret’in yazılarına rastgeldik. Halide Nusret,
“Hayatın Manası”, Yeni İzmir, S: 1, 9 Mayıs 1335; Halide Nusret, “Anadolu Kadını”, Yeni İzmir, S: 1, 9 Mayıs 1335.
24 Halide Nusret Zorlutuna, Sisli Geceler, s.211
25Halide Nusret Zorlutuna, age, s.94
kuruluGunda iki yapıcı unsur olarak kullanır. Bu anlamda “küçük Gehir”, “büyük
maksatlarla” adeta geniGler. Mekâna bu değeri veren zamandır.
Gül’ün Babası Kim’de Edirne – Gstanbul arasında geçen olaylar, romanın
sonunda Meclâ?nın ablasına Ankara?dan gönderdiği mektupla Ankara?ya yönelir.
Romanın baGında “ev, yuva, aile, izdivaç gibi mefhumlarla alay eden” ve Talat?tan
gayrimeGru bir çocuk dünyaya getiren Meclâ, romanın sonunda Ankara Çankaya?da
Gbrahim Mümtaz?la “GipGirin bir yuva” kurar. Gstanbul?da “harp sonrası neslin”
hatasına düGerek ahlâksız bir hayat yaGayan Meclâ, Edirne?de temizlenir, olgunlaGır.
Ankara, bu olgunlaGmanın sonunda ulaGılan zirvedir. Meclâ, Cumhuriyet
Türkiye?sinde kadına biçilen “akıllı ev hanımı” rolünü mükemmel bir Gekilde yerine
getirir. Böylece yazar, Ankara?yı öteki romanlarda olduğu gibi yeni bir ailenin
kuruluGuna imkân veren kuruluG Gehri olarak kullanır.
Ankara, Beyaz Selvi romanında olayların geçtiği ana Gehirdir; fakat reel olarak
varlığı söz konusu değildir. Yalnızca romanın baGkahramanı Nadide ile kendisini
aldatan kocası Doktor Hamid?in gittikleri Ankarapalas?taki balo ile Ankara değiGen
toplumsal süreci yansıtan bir Gehre dönüGür. Ankarapalas otelinde kadınlı erkekli
dans ve eğlenceler, yeni Türkiye?nin değiGimini yansıtır. Nadide, burada da
muhafazakâr bir tutum sergileyerek yalnızca aile fertleri ile dans eder. Fakat gecenin
ilerleyen saatlerinde “Türk?ün en büyüğü” Nadide?yi dansa kaldırır. Böylelikle romanda
kurucu Gehre kurucu lider Atatürk de eklenmiG olur. Fakat romanın çerçeve zamanı
1943-44 yılları olmasına rağmen Nadide?nin baloda Atatürk?le dans etmesi romanda
zamanın kullanımıyla alâkalı bir teknik kusur olarak belirir.
Sosyal konuları içeren didaktik bir çocuk romanı Geklinde değerlendirilebilecek
Büyükanne?de, çocuklara tarih anlatmayı seven büyükanne ile tarih okumaya düGkün
büyükbabanın gezi yeri olarak Ankara?yı seçmeleri önemlidir. Öteki romanlardan daha
ileri bir tarihi, 1967- 68?i ele alan roman, Ankara?nın geçmiG ve hâldeki konumlarını
çocuklara tanıtmayı hedefler. Tarihi, ibret verici bir unsur olarak çocuklara aktaran
büyükanne, Milli Mücadele dönemi Ankara?sındaki yoksulluk ve imkânsızlıkları Gu
Gekilde anlatır:
“O vakitler Ankara, küçük bir Gehirdi, evlerinin çoğu derme çatmaydı, Gehirde
kiralık ev de bulunmuyordu. Biz Keçiören?de büyük bir bağ köGkünde oturuyorduk.
Bağ köGkleri pek sağlam yapılar değildir. KıG mevsiminde oralarda barınmak güçtü.
Fırtınalı gecelerde pencerelerdeki tahta kepenkler zangırdar, camlar Gangırdar,
aralarında rüzgâr ıslık çalardı.”26
Bu zorlu Gartlar, Gstanbul?da yetiGmiG büyükanne için gençlik yıllarında oldukça
tahammül edilmezdir. Ankara?nın imkânsızlıklarına yaklaGan düGman askerinin “top
sesleri” de eklenince Gartlar daha da ağırlaGır. Büyükanne, bu Gartları yaklaGık yarım
yüzyıl sonra tatlı bir hikâye gibi anlatır. Böylelikle roman boyunca çocuklara istediği
milli Guuru vermiG olur. Büyükanne, çocuklara Ankara?nın geçmiGinin yanı sıra
1960?lı yıllardaki halini de tanıtır. Bunun için düzenledikleri turistik gezide, roman
kahramanları Ankara?nın tarihi ve tabii güzelliklerini birer rehber gibi gezerler. SavaG
döneminin küçük evlerinin yerini artık “apartmanlar” almıGtır. Bu değiGim, yazara
göre Ankara?nın “güzelleGmesi” demektir. Böylelikle yazar, Cumhuriyet öncesi ve
sonrası imar edilmiG Anadolu?dan Ankara örneğini sunar.
26 Halide Nusret Zorlutuna, Büyükanne, L&M Yayınları, İstanbul 2005, s.140
Halide Nusret?in otobiyografik izini sürdüğümüz Gstanbul Ankara güzergâhı, Aşk
ve Zafer’de Ankara?nın, özlenen fakat sefasını “düGman askerlerinin sürdüğü”27
Gstanbul?a tercihi ile noktalanır. Zinnur ve ailesinin Ankara?ya yerleGmesi, Zinnur?un
Urfa?daki niGanlısına fiziksel olarak yakınlaGması demekse de aralarındaki bağ
Ankara?da kopar. Çünkü yazar romanda “aGk” ile “zafer” arasında bir ters orantı
kurmuGtur. AGk kaybedilirken zafer kazanılır. Öteki romanlarda olduğu gibi roman
kahramanları Ankara?da yine Çankaya?da bağ köGklerinde oturur. Ankara, Gstanbullu
bir aile için “konforlu” bir Gehir değildir; fakat herkes “kendine düGen vazifeyi” yapmak
için oradadır. Halide Nusret?in dikkati bu noktada daha ziyade kadınlar üzerindedir:
“Nazlı Gstanbul kızları; o yılların en basit konfordan mahrum Ankara evlerinde;
gece yarıları diz boyu kara bata çıka bahçenin bir köGesindeki helaya gitmek zorunda
idiler. O küçük hanımlar ki, Anadolu toprağı diye Anadolu Hisarı kıyılarını ve
ormanlarını; köy olarak da Vaniköy, Erenköy ve Kadıköy?ü bilirlerdi.”28
I.1.4. Urfa: “Hapishane”/“Asil Türk Şehri”
Urfa, Halide Nusret?in öğretmenlik yaptığı Anadolu Gehirlerinden biridir. Halide
Nusret, “Urfa?ya baGka türlü tutul”29muGtur. Burada kaldığı süre zarfında Aşk ve Zafer
romanı için malzeme toplar, KurtuluG SavaGı?nda en büyük direniGlerden birinin
gerçekleGtiği bu topraklarda olayları bizzat yaGayan “canlı Gahitleri” ile görüGür.
Urfa?da geçen Aşk ve Zafer?in zaman zaman tarih kitabına dönüGmesi biraz da
bundandır.
Romanlarda Urfa iki açıdan, siyasi ve kültürel kimliği ile kahramanların
hayatını etkiler. Aydınlık Kapı ve Aşk ve Zafer’de Gstanbullu kızlar Lerzan ve Zinnur
sevdikleri erkek kanalı ile Urfa Gehri ile irtibata geçerler. Aydınlık Kapı’da Lerzan, âGık
olduğu Gsmail?le beraber Urfa?ya kaçar ve bir süre Urfa?da bulunur. Yazar, bu sürede
Urfa?nın tarihi arka planını romana sokmaz; fakat kültürel farklılığı ile Urfa Lerzan?ın
psikolojisini olumsuz etkileyen bir Gehre dönüGür. Yazara göre “apayrı bir cihan” olan
Urfa?da Lerzan “korkunç bir yalnızlığa” düGer. Burada zaman tekdüzedir ve serbest bir
hayata alıGmıG Lerzan için bu tahammül edilmezdir. Gstanbul?da kendisi gibi serbest
yaGayan kocası Gsmail, Urfa?da bambaGka birine dönüGür. Urfa, kendi gelenekleri
içinde büyümüG kahramanlar üzerinde gelenek lehine değiGtirici bir fonksiyon eda
eder. Gsmail?in dört duvar içine hapsettiği Lerzan, “cemiyet hayatı”ndan büsbütün
uzaklaGır. Türk Ocağı?ndaki verilen danslı çaylara da katılmasına izin yoktur. Türk
Ocağı, bu geleneksel Gehirde modernleGtirici bir tarihi kurum olarak belirir. Yazar,
Urfa?nın o dönemdeki tarihi sürecini anlatırken yine “içinde bulunduğu zaman”dan
sıyrılamayıp romanı yazdığı dönem için “Gimdi elbette böyle değil”30 Geklinde
değerlendirme yapar.
Aşk ve Zafer’de yazarın zihnindeki bölünmüG Urfa daha keskinleGir. Gstanbullu
paGa kızı Zinnur, “mert Anadolu çocuğu” Gbrahim?le niGanlanınca fiziksel olmasa da
kültürel olarak Urfa ile temasa geçer. Urfa, hem Zinnur hem de kültürün içinden
çıkan Gbrahim için “özlenecek bir yer” değildir. Gbrahim?in Urfa ile ilgili kanaatleri hep
olumsuzdur. Hatta yazar, Urfa?dan Zinnur?a mektup gönderen Zeliha?nın sözlerine bile
“dört duvar arasında yetiGmiG bir kızım”31 Geklinde serzeniG yerleGtirir. Bu, yazarın
27 Halide Nusret Zorlutuna, Aşk ve Zafer, s.141
28 Halide Nusret Zorlutuna, age,s.155
29 Emine Işınsu, “Halide Nusret Zorlutuna ve Aşk ve Zafer”, Töre, S: 95, Nisan 1979
30 Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s.130
31 Halide Nusret Zorlutuna, Aşk ve Zafer, s.158
bakıG açısı ile Gbrahim?in bakıG açısının kesiGmesi demektir. Öte yandan, yazarın
Urfa?ya olan dikkati daha ziyade Milli Mücadele?deki rolüyle ilgilidir. Gbrahim, Urfa?daki
mücadeleye katılır. Halide Nusret, Gehrin Milli Mücadele?deki rolünü anlatırken zaman
zaman tarihi belgelere baGvurur. Sivas?tan gelen telgraf, tarihi kitaplarda Fransızların
iGgal süreciyle ilgili sözleri ile roman zaman zaman tarih kitabına dönüGür. Yazarın
hayatını geçirdiği bir Gehir olması nedeniyle de Urfa?nın cadde, sokak, konak ve evleri
detaylı Gekilde verilir. Yazar bu tarihi belgelere dayanarak Urfa?yı Sümer Türklerinin
kurduğunu ifade eder. Halide Nusret?in öteki romanlarında da savunduğu bu tez,
Cumhuriyet?in ilk yıllarındaki genel ideolojiyi yansıtır. 32
Yazarın Urfa Gehri ile ilgili iki kanaati belirir. Urfa tarihi rolü ile bir “Türk
Gehri”dir; fakat gelenek ve kültürü kadın için “korkunç bir mahpus hayatı”dır.33
I.2. “Yeknesak Günler”in Kaynağı Taşra
Halide Nusret?in romanlarının ana mekânı genellikle Gehir, çoğunlukla da
Gstanbul?dur. Öte yandan, köy ya da taGra, kahramanların bir süre ikamet ettikleri
gündelik zamanın yansıtıcısı olarak üç romanında kullanılır ve “sıradan, alelâde,
döngüsel gündelik zaman”34ı içine alır. Büyükanne romanında büyükanne ve ailesinin
ve Aydınlık Kapı’da Lerzan ve Vildan?ın yılın belli dönemlerinde kaldıkları çiftliğin
bulunduğu köyler, pastoral unsurları ile kozmik zamana zemin hazırlar. Fakat
kronotop olarak taGra, Gül’ün Babası Kim?de Bakhtin?in “asılı kalmıG zaman”35ına
örnek teGkil eder. TaGra, bu romanda iki açıdan kronotop özelliği gösterir. Glki
“döngüsel olmayan zaman”a kaynaklık teGkil ettiği; ikincisi de Cumhuriyet sonrası
“küçük burjuva taGra kasabası” özelliği gösterdiği içindir.
Bakhtin?e göre, “Kasabalar gündelik döngüsel zamanın mahalleridir. Burada
hiçbir olaya rastlanmaz, yalnızca kendilerini sürekli yineleyen „etkinlikler?
bulunmaktadır.”36 Gül’ün Babası Kim?de gayri meGru çocuğa hamile olan Meclâ,
Edirne?nin kenar köylerinden birinde tekdüze bir hayata mahkûm olur. Edirne,
Meclâ?nın hayatına iki cepheden girer:
1. Meclâ?nın gezileri sırasında karGılaGtığı, Gehir merkezinin tarihî ve tabiî
güzellikleri
2. Meclâ?nın kaldığı yer dolayısıyla köye daha çok benzeyen kenar semtleri
Glk cephesi itibariyle Edirne, tabii güzellikleri ile olduğu kadar tarihi ile Meclâ?yı
etkileyen “asıl Gehir”dir. Tarihi bina ve camileri, Meriç nehri Osmanlı?yı hatırlatır.
Fakat romana hâkim olan, „ikinci Edirne?dir. Bu anlamda, Edirne bir “taGra”dır.
Gstanbul?dan gelmiG eğitimli, zengin bir genç kadın için Gartları oldukça zordur. Yaban
romanında olduğu gibi, Meclâ farklı Givelerle konuGan halkla uyum sağlayamaz ve
burayı bir “vahGet”37 olarak adlandırır. Öğretmen arkadaGları ile arasındaki bağlantıyı
kesen, hayatı durduran çetin kıGları, kurtları ve sefaleti ile Edirne?nin bu kesimine
olumsuz bir bakıG hissedilir. Yazar, burası için “köy, kenar mahalle, civar köy”
32 Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk Tarih Heyeti tarafından hazırlanan ders kitaplarında Türklerin Aşağı
Mezopotamya’ya göç ettikleri ve Sümer medeniyeti unvanı aldıkları iddia edilmektedir. Bknz: Afet İnan, Samih Rıfat, Yusuf
Akçura vd, Türk Tarihinin Ana Hatları, Kaynak Yayınları, 1999, s.60
33 Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s.132
34 (Haz: Sibel Irzık), Karnavaldan Romana, s.322
35 (Haz: Sibel Irzık), age, s.322
36 (Haz: Sibel Irzık),age,s.320
37 Halide Nusret Zorlutuna, Gül’ün Babası Kim, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 2002, s.160
kelimelerini kullanırken, Edirne?nin merkezi için “asıl memleket” demektedir.38 Edirne,
mekân olarak kahramanın hayatında önemli bir iGlev üstlenir. BaGlı baGına,
kahramanın dünyaya bakıGını değiGtiren bir yerdir. Pek çoğu gün batımı olan,
çobanların da eGlik ettiği tabiat tabloları Meclâ?nın ruhunun temizlenmesini sağlar:
“Bu, onun tanıdığı kanlı, çamurlu, iğrenç küreye benzemeyen bir âlemdi; kızın
önüne bir masal dünyası, bir efsaneler cihanı açılmıG gibi idi.”39
Romanın sonuna kadar sefalet içindeki köy evi ile köyün tabii güzellikleri
dıGında Meclâ?nın hayatının seyrini değiGtiren bir olay yer almaz. Buna paralel olarak
taGrada ses yoktur, diyalogların azlığı Meclâ?nın iç konuGmalarına imkân hazırlar.
Zaman çok yavaG akar ve zamana hâkim olan tabiattır. Birbirine benzeyen evler içinde
günler birbirine benzer Gekilde geçer. Bu, Meclâ?nın taGradaki zamanını anlattığı
günlükte bariz Gekilde görülür. Meclâ?nın günlüklerinin peG peGe sayfaları Gu
cümlelerle baGlar: “Yağmurlar baGladı. Benim halsizliğim ve can sıkıntım da günden
güne artıyor. Hâlimi en iyi ifade eden kelime bezginliktir.”40, “Artık kıG geldi. Yine sefil
kulübemin yarım aydınlığı içinde bitmez tükenmez itikaf günleri baGladı.”41, “Meğer kıG
gelmemiGmiG. Yalancıktan, bizi korkutmak için Göyle bir görünüp geri gitti. Gki gündür
havada tatlı bir bahar kokusu, toprakta feyizli bir bahar rengi var. Fakat ben iyi
değilim.”42, “Kanunuevvel kıGla kolkola geldi… KıGın aç kurtlar gibi uluyup çıldıran
kara gecelerinden ve bana o gecelerden daha korkunç görünen ağır, kurGuni
günlerinden müthiG surette korkuyorum.”43 Tabiatın sunduğu yeknesak zaman,
Meclâ?yı bunaltır, bezginleGtirir. Edirne?nin kenar semti, Meclâ?yı sıkan bu anlarda
psikolojik bir temizlenme sürecini de beraberinde getirir. Meclâ, yinelenen bu döngü
içinde iç dünyası ile baG baGa kalırken olgunlaGır. Öte yandan, küçük bir memlekette
gayri meGru bir çocuk dünyaya getirmek, ona reddettiği toplumsal alıGkanlık, ahlâk ve
anlayıGın önemini idrak ettirir.
Halide Nusret, Cumhuriyet?in temellerinin atıldığı dönemde Edirne?de
öğretmenlik yapmıGtır. Pek çok değiGimin yaGandığı bu devirde, Edirne?deki memur
kesimi de bu değiGime ayak uydurmaya çalıGır. Halide Nusret, Cumhuriyet?in kadın
öğretmenlerinden biri olarak peG peGe yapılan inkılapları buradan takip eder. Gül’ün
Babası Kim?de Cumhuriyet öğretmen ve memur kesimi baGta Muallimler Birliği olmak
üzere çeGitli yerlerde toplanırlar. Bu toplantılarla, Edirne genç Cumhuriyeti yansıtan
bir kronotop olarak iGlenir.
I. 3. Karşılaşma Alanı Olarak Yol
Bakhtin, “Yol, rastlantısal karGılaGmalar için özellikle iyi bir yerdir. Yolda- tüm
toplumsal sınıfların, zümrelerin, dinlerin, milliyetlerin, çağların temsilcileri olan – çok
değiGik insanların izledikleri uzamsal ve zamansal patikalar, tek bir uzamsal ve
zamansal noktada kesiGir. Olağan koGullarda toplumsal ve uzamsal mesafeyle
birbirinden ayrılan insanlar rastlantısal olarak bir araya gelebilirler.”44 der. Yol,
toplumsal kaynaGma ve karGılaGmaya imkân tanır. Toplumun durağan yapısının
38 Halide Nusret Zorlutuna, age, s.58
39 Halide Nusret Zorlutuna, Gül’ün Babası Kim, s.80-81
40 Halide Nusret Zorlutuna, Gül’ün Babası Kim, s.153
41 Halide Nusret Zorlutuna, age,s.154
42 Halide Nusret Zorlutuna, age,s.154
43 Halide Nusret Zorlutuna, age,s.155
44 (Haz: Sibel Irzık), Karnavaldan Romana, s.317
harekete geçiGini sağlar. Harekete geçen etnik unsurlar, yolda birleGir ve bu, kargaGa
ya da kaynaGmayı beraberinde getirir.
Halide Nusret?in Giirlerinde sıklıkla gördüğümüz yol kronotopu45, romanlarda
nadiren karGımıza çıkar. Yolculuk vardır; ama bu, zamansallık öğesinin ağır bastığı bir
yolu barındırmaz. Sisli Geceler, Gül’ün Babası Kim, Aydınlık Kapı ve Aşk ve Zafer?de
kahramanların Gstanbul?dan Anadolu?ya yolculuğu söz konusudur. Fakat
kahramanlar, dönem Gartları içinde oldukça zor olan bu yolculuktansa ulaGtıkları
Anadolu hakkında konuGurlar. Ancak, yol kronotopu Bakhtin?in tezine uygun Gekilde
GGgal yılları Gstanbul?unda yer alır. Aşk ve Zafer’de Zinnur?un baGından geçen,
Büyükanne ve Aydınlık Kapı?da tarihi bir olay Geklinde anlatılan bir hadise yolda
gerçekleGir. Aşk ve Zafer?de Zinnur, Eyüp?e giderken vapurda bir Rum kızı ile
karGılaGır. Terzi Eleni?nin çırağı olan bu kadın, dönemin azınlıkların lehine olan
geliGmelerinden güç alarak Zinnur?u taciz eder. “Geçti o günler kuzum. gimdi bizim
günümüz bizim.”46 der. Bu hadise, iGgal yılları Gstanbul?unda karGı tarafları – Türk ve
azınlıkları- rastlantısal olarak birleGtiren bir unsur olarak yolun fonksiyonunu
gösterir. Öte yandan, romanlarda yol, akan bir yol değildir. KarGılaGmalar, vapur,
iskele ya da tramvaylarda gerçekleGir. Bu, yolda karGılaGan tarafların kadın olmasıyla
ilgilidir. Halide Nusret, dönemin geleneksel yapısı ve muhafazakâr yaklaGımının
etkisiyle kadın kahramanlarının sokakla iliGkisini sınırlı düzeyde ve ancak iskele,
vapur ve tramvay gibi duraklarda kurar.
I.4. Ev Çözümlemeleri
Romanlarda evi okumak; bir yandan kahramanların iç dünyalarını,
psikolojilerini; diğer yandan tarihi okumak demektir. Bu anlamda ev tarihsel zamanı
olduğu kadar psikolojik, biyografik ve kozmik zamanı yansıtan bir uzamdır.
Bachelard, edebiyatta ev çözümlemelerinden karakter çözümlemelerine ulaGır ve ev ile
odayı, “içtenlik çözümlemesinde yazarlara ve Gairlere rehberlik eden ruhbilimsel
diyagramlar”47 Geklinde değerlendirir. Çünkü, “ev bizim dünya köGemizdir.”48 Bu köGe,
kahramanların içinde bulunduğu ruhsal ve tarihsel süreci somutlaGtıran bir
mekândır.
Halide Nusret?in tamamı ev içinde geçen romanları, ev ve unsurları üzerinden
zamanı okumayı gerekli kılar. Romanlarda ev çeGitleri ile çöken imparatorluk, doğan
Cumhuriyet arasında sıkı bir bağ kurulmuGtur. Bakhtin?in daha ziyade tarihsel
zamanla iliGkisini ortaya koyduğu evin bölümleri, Halide Nusret?in romanlarında oda,
eGik, merdiven, pencere, balkon, kapı, tarihsel zamandan ziyade psikolojik ve kozmik
zamanın yani “ansal” olayların uzamı olarak belirir.
I.4.1.Küçülen Ülke- Küçülen Ev: Tarihî Değişimin Kaynağı Olarak Ev
Tipleri
Bakhtin, makalesinde ev tiplerinden “Gato”nun romanlarda feodal dönemin
lordlarının yaGadığı yer olarak kullanılan bir kronop olduğunu belirtir.49 Halide
Nusret?in romanlarında, Bakhtin?in bu tespitine benzer Gekilde köGkten apartmana
doğru bir değiGim görülür. Bu romanın kurgusuna, köGkte baGlayan hayatın dairede,
45 Halide Nusret’in, Yurdumun Dört Bucağı adlı şiir kitabının pek çok şiiri Anadolu’da yollarda geçer. “Yol Boyunca
Mısralar, Bilecik’ten Antep’e, Erciyes, Yayla Türküsü, Şu Karşıki Dağ” bunlardan bazılarıdır.
46 Halide Nusret Zorlutuna, Aşk ve Zafer, s.87
47 Gaston Bachelard, Mekânın Poetikası, (Çev: Aykut Derman), Kesit Yay., 1996, s.64
48 Gaston Bachelard, age,s.32
49 (Haz: Sibel Irzık), Karnavaldan Romana, s.319
872 Betül COŞKUN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 6/1 Winter 2011
modern evde bitmesi Geklinde yansır. DeğiGim, çoğunlukla Gstanbul?daki köGk ya da
konağın Ankara?daki mütevazı daireye dönüGümü Geklinde geliGir. Bu mekân tiplerine
tarihsel sürecin göstergesi olarak çiftlik de eklenir. Tanpınar evdeki bu değiGimi Göyle
anlatır: “imparatorluk küçüldükçe orta sınıfın Gehirli evi de küçülüyor, hizmetçi
kadrosu da daralıyordu. Onun için bu üçüncü devirde ev hanımları, konak yavrusu
denen evleri tercihe baGlamıGlar ve MeGrutiyete doğru ise „kutu gibi?, „iki bakla bir
nohut?, „Göyle idaresi kolay? tabirleriyle tarif edilen ölçüye inmiGlerdi.”50 “AhGap”
konak/ köGk/ yalının yerini alan “beton” bina/ apartman/ villalar, Halide Nusret?in
romanlarında kurduğu Gstanbul Anadolu zıtlığına paralel Gekilde geliGir. AhGap konak
devrini tamamlamıG “eski” Osmanlı?dır. Konak gibi Gstanbul da eskiyi hatırlatan bir
Gehirdir. Ankara, bu “eski”nin üzerine kurulmuG yenidir ve yeni bir milletin inGası, bu
Gehirde, bu Gehrin “daire”lerinde yapılacaktır. Dolayısıyla apartman, Cumhuriyet?in
idealize ettiği yeni kimliğin oluGumu demektir. Osmanlı?dan Cumhuriyet?e uzanan
rejim değiGikliği ile ev arasındaki yakın ilgi, Cumhuriyet?in “modern milleti modern ev
tasarımı ile”51 inGa etmek fikrinin sonucudur.
Küller romanında Suzan ve Namık?ın çocuklukları ve kalan hayatları köGkte
geçer. Sisli Geceler?de, olayların geliGtiği yer Erenköy?deki köGktür. 1920?li yıllarda,
Milli Mücadele döneminde bir yığın hizmetçi ve halayığı, geniG bir aileyi barındıran
köGkün romanın bittiği 1940?lı yıllardaki akıbeti verilmez; fakat romanın sonunda bu
geniG aileden kopan çekirdek aile, Zehra ve Fikret çocukları ile birlikte Gzmir?de yaGar.
Romanda bu değiGimin bir baGka cephesi, Zehra?nın evlenmeden önce yaGadığı köGkle
kendini gösterir. Zehra?nın ev değiGimi, büyükçe bir evden küçük bir evin kiralık
odasına doğrudur. Önce Fatih?te büyükçe bir konakta yaGayan aile, oğlun Cihan
Harbi?nde Gehit oluGu, babanın ölümü ile parçalanır. Zaten içinde eski kalabalığın
kalmadığı köGk, bir yangınla yok olur. Fakat yangına kadar, daha önce çalıGanları
gönderilen köGkün eGyaları birer birer satılmıG, konağın içi boGalmıGtır. 1920?lerde
dağılmaya baGlayan konağın yanması, dağılan Osmanlı?nın tamamen yıkılmasıyla eG
zamanlıdır. Aslında, yangın bu döneme has bir tarihî olgu değildir; fakat Osmanlı?nın
ihtiGamlı devirlerinde yangına rağmen servet “otuz kırk senede bir Gehrin yeni baGtan
yapılma”sını52 sağlar. Bu servetin kaybı, mali ve siyasi gücün zayıflaması, yangının
yok edilen ve yeniden yapılamayan Gehirdeki rolünü de değiGtirir.
Konağın yıkılıGı, Aydınlık Kapı?da trajik bir hikâye içinde geçer. Romanın
baGındaki biri Ege kıyısında, diğeri Gstanbul?daki iki konak romanın sonunda dağılır.
Ege kıyısında bir yığın hizmetçi ile dolu Veliyüddin PaGa?ların konağı romanın sonuna
doğru yavaG yavaG yok olur:
“Memlekette her gün bir inkılap, bir yenilik…
Bizim evimizde de eskiler, birer birer, yerlerini yeni gelenlere bırakarak öbür
dünyaya göç etmiGlerdi.”53
1950?lerde Vildan “yarı yalı yarı villa” bir evde yaGarken, oğlu Behçet evlenerek
modern bir villaya damat gider. Böylelikle yazara göre dönem için “gerekli, mecburi”
bir mekân değiGimi kahramanlar tarafından olağan Gekilde gerçekleGir. Öte yandan,
Gstanbul Göztepe?deki Selim Zekai Bey?in köGkünün dağılması bu kadar “tabiî” ve
“acısız” olmaz. Babanın ölümü ile köGkte yalnız kalan Fazilet ile Gffet, büyük bir maddi
50 Ahmet Hamdi Tanpınar, Sahnenin Dışındakiler, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1999, s.25
51 Sibel Bozdoğan, Modernizm ve Ulusun İnşası, Metis Yayınları, İstanbul 2002, s. 236
52 Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir, Dergâh Yayınları, İstanbul 1976, s.19
53 Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s.214
sıkıntının pençesine düGerler. Bu, Osmanlı?nın içinde düGtüğü ekonomik krizin bir
tezahürü Geklinde cereyan eder. Debdebe ve rahata alıGmıG kızların ve köGkün yaGadığı
tek trajedi bu değildir. KöGkün balkonundan düGman gemilerinin Gstanbul?a giriGini
izlerler. KöGkün iGgale çaresiz tanıklığı, seyirciden öte gidemeyiGi ile Gstanbul?un çöken
Osmanlı?ya yaptığı tanıklık arasında sıkı bir iliGki vardır.
Gül’ün Babası Kim, Ada?da bir köGkte baGlar, Ankara Çankaya?da “bir buçuk
katlı bir bina”da biter. Aydınlık Kapı, çiftlik ve köGkte baGlar, modern bir villada
devam eder. Aşk ve Zafer’de romanın baGında Çiftehavuzlar?daki leylaklı köGkün54
yerini romanın sonunda “modern villalar” alır. Büyükanne?de büyükannenin
gençliğinin geçtiği Ankara evleri idealize edilir. Bu, Halide Nusret?in, Cumhuriyet
dönemindeki “ahGap beton karGıtlığı”55 ideolojisini desteklediğini gösterir. AhGap
konak devrini tamamlamıGtır, yeni ulusun inGası beton ve daha sağlam temeller
üzerine inGa edilecektir. Halide Nusret, bu teze uygun olarak konakta baGlayan beton
evde biten romanlar kurgular.
Halide Nusret?in romanlarında “içgüdü” ve “yeni Cumhuriyet?in ideal mekânı”
olarak çiftlik kullanılır. Aydınlık Kapı?da Lerzan ile Vildan?ın yaz aylarını çiftlikte
geçirmeleri onların hayatlarını etkileyecek karakter oluGumunda etkili olur.
“Lerzân selamlıkta uGakların birinin sırtına binek gibi binerek onu
kırbaçlarken; Vildan haremde oyuncak dolabının önünde bebeklerine entariler biçip
diker ve onlarla yavaG yavaG konuGurdu. (….) Mehtaplı kıG gecelerinde de o; ahretlik
kızları kandırır, bahçenin uzak köGelerinde kartopu oynamaya götürürdü. Bu
gecelerde Vildan, ya büyükannesinin dizleri dibine sokularak ona eski zamanlara ait
hatıralarını anlattırır yahut da yatağının içine büzülerek Çerkez dadının anlattığı peri
masallarını anlattırırdı. (…) Yazın çiftlikte de Lerzân; ağaç tepelerinde kuG yuvaları
aramakla meGgulken, Vildan kümes önlerinde mini mini civcivlere yumurta sarısı
yedirmekle vakit geçirirdi.”56
Çiftliğin tarihselliği Büyükanne romanında ortaya çıkar. Halide Nusret?in
romanları içerisinde en ileri zamanı, 1960?lı yılları anlattığı bu romanda, büyükanne
ve büyükbaba çiftlikte yaGarlar. Glk taGındıkları zaman harabe olan köGk ve çiftliği
imar etmiGler, yetiGtirdikleri tarım ürünleri ile yurt dıGında dahi tanınmıGlardır. Aynı
Gekilde, büyükanne ve büyükbaba bu çiftlikte yalnızca kendi ürettikleri yerli malı
kullanırlar. Bu yönüyle çiftlik, 1960?lı yılların Anadolu?sunun kalkınması, imarı
projesinin izdüGümüdür. Tabiatla ve halkla iç içeliği ile gelenek ile sanayinin
birleGimidir.
Halide Nusret?in romanlarında kullandığı ev tiplerinden biri de kulübedir.
Gül’ün Babası Kim’de Meclâ?nın iki sene yaGadığı taGradaki kulübe simgesel bir değer
taGır. Bachelard?ın “yoğunlaGmıG yalnızlık odağı”57 Geklinde ifade ettiği kulübe, Meclâ
için “yeknesak” bir “buzlu hapishane”dir. Buza vurgu, kulübenin özellikle kıG
günlerinde dıGarıya kapalı bir hapishaneye dönüGmesindendir. Yazar, kenar semtte
böyle bir ev seçmek suretiyle gayri meGru bir çocuk annesinin üzerindeki toplumsal
baskıyı daha etkili hissettirirken Meclâ?nın iç dünyasına ve vicdanına yönelmesini
54 Aşk ve Zafer’deki leylaklı köşk, Halide Nusret’in hatıralarında anlattığı, genç kızlığını geçirdiği Göztepe’deki
köşklerini hatırlatır. Halide Nusret’in yaşadığı Göztepe’deki köşk, onun şahsi hayatında olduğu kadar ülkenin kaderinde de rol
oynar. Mustafa Necati ve arkadaşları bu köşkte, milli mücadele plan ve programlarını yapar.
55 Handan İnci, Roman ve Mekân - Türk Romanında Ev, Arma Yay., İstanbul 2003, s.176
56 Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s.18-19
57 Gaston Bachelard, Mekânın Poetikası, s.59
sağlar. Psikolojik zamanın romana hâkim olduğu bu anlarda kar, “dıG dünyayı yok
sayar” ve kahramanı “uzak geçmiGe götürür.”58
I.4.2. Ev’in Bölümleri: “Ana Eylem Mahalleri”59
Bakhtin, karGılaGma kronotopunu anlatırken evin bazı bölümlerinin kronotopik
değeri üzerinde durur. Misafir odaları, salonlar “entrika ağlarının örüldüğü,
kahramanların karakterini, fikirlerini ve tutkularını ifGa ettikleri”60; eGik ve ilgili
kronotoplar merdiven, koridor, ön hol ise “kriz olayların, bir insanın tüm yaGamını
belirleyen düGüGlerin, diriliGlerin, yenilenmelerin, tecellilerin, kararların gerçekleGtiği
yerdir.”61 Halide Nusret?in romanlarında eGik ve salon uzamı hem tarihsel karGılaGma
hem de psikolojik zamanı yansıtan birer kronotop olarak önemli bir fonksiyon eda
eder. Dolayısıyla bu romanlarda evin bölümleri, ev tiplerinden farklı olarak tarihsel
zamana değil kozmik ve psikolojik zamana kaynaklık eder.
Sisli Geceler?de roman kahramanları ana mekân olan köGkün değiGik
bölümlerinde hareket hâlindedir. GeniG bir aile içindeki yasak aGkı iGleyen romanda,
evin bölümleri bu yasak aGkın gizlenmesine ya da ifGa edilmesine uygun fonksiyonlar
üstlenmiGtir. Teyze çocukları olan Mine ile Fikret?in “sisli aGkı”, Fikret?in kardeGi ve
Mine?nin kocası Nüzhet ve Fikret?in karısı Zehra?ya rağmen romanın sonunda gün
yüzüne çıkar. Bu aGkın merkezindeki kahraman Mine?nin ev içindeki hareketleri,
“sofa, merdiven, kapı ve bahçe”62 ya da tersi istikamette “merdiven, sofa, yatak odası,
balkon” Geklinde geliGir. Bu Mine?nin merkezde olduğu üçlü aGkın geliGimine paralel
bir istikamettir. Evin bu bölümleri “dıG” ve “iç” Geklinde bir bütünlük gösterir. Balkon,
pencere, kapı ve bahçe; evin dıGarıya açılan kısımlarıdır. “Sisli gece”ler hep dıGta,
“bahçe”de geçer. Balkon, “sisli gecenin” seyredildiği yerdir. DıGa açılan mekânlar,
Bachelard?ın kapı için söylediği iGlevi görür: “Gstekleri, iç dürtüleri, varlığı en gizli
yerine varıncaya kadar açma dürtüsünü, içine kapalı tüm varlıkları açma isteğini bir
araya toplayan bir düGün kökenidir.”63 Sisli Geceler’de aile fertlerinin toplandığı sofa,
Mine ve Fikret için geleneğin, vicdanın ve aile baskısının ifadesidir. Fikret ve Mine
sofanın çekim alanından bahçede ve yatak odasında kurtulurlar. Dört sisli gecenin de
yaGandığı bahçe, adım adım aGkın ifGası demektir. Fikret, romanın baGında “baGından
GimGek kadar hızla geçen bir düGüncenin zehrini”64, yani kardeGinin niGanlısı Mine?ye
olan zaafını bahçede, birinci sisli gecede duyar. Mine?ye olan aGkını romanın sonunda,
son sisli gecede kabullenir. Mine, sisli gecede bahçede Fikret?e olan duygularını
hissettirir. Roman boyunca indiği ya da çıktığı merdivenler bu yasak aGktan kaçıGın
simgesidir. Mine, yasak aGktan “yatak odası”na kaçarak kurtulur. Yatak odası, çözüm
mahallidir. Zehra, Mine?nin aGkını itiraf ettiği günlüğü yatak odasında okur, Fikret ile
Mine?nin itiraf sahnesi yatak odasında gerçekleGir. Mine, yatak odasında durulur veya
hırçınlaGır. Odasından dıGarıya açılan balkon ise, romanda kozmik zamana imkân
vermekle kalmaz, olayların bitiGine de ortam hazırlar. Roman boyunca odasından
balkona çıkan Mine için balkon “tehlike” demektir:
“Acı bir yeis içinde kapağı bıraktı; balkona yürüdü.
58 Gaston Bachelard, age, s. 66
59 Bakhtin; bu ifadeyi “merdiven, ön hol, koridor” kronotopları için kullanır. Bkz: (Haz: Sibel Irzık), Karnavaldan
Romana, s.322
60 (Haz: Sibel Irzık), age, s.320
61 (Haz: Sibel Irzık), age,s.322
62 Halide Nusret Zorlutuna, Sisli Geceler, s.202
63 Gaston Bachelad, Mekânın Poetikası, s. 235
64 Halide Nusret Zorlutuna, Sisli Geceler, s.27
(…..)
Mine baGını direğe dayadı; bu sesi, denizin sesini dinledi. Dalgalar ona kendi
dilleriyle;
- Gel Mine, diyorlardı, gel mavi gözlü çocuk! Bizim koynumuzda çok rahat
edeceksin!
Biçare küçük kadın, bu daveti duymamak istiyordu. Bu ses onu tehlikeli bir
surette çekiyordu.”65
Nitekim romanın sonunda balkondan “çağıran sese” kendisini teslim eden Mine,
denizde intihar eder. Böylelikle romandaki üçlü aGk çözülür.
Aydınlık Kapı romanının kurgusu, iki zıt karakter ve anlayıGtaki kardeGin
zıtlığının aydınlık karanlık tezadı üzerinden geliGmesine dayanır. Romanın aynı
zamanda baGlığı olan “aydınlık kapı”, kapıya ulaGan yol ve merdiven simgeleri ile
Lerzan ile Vildan?ın hayatında belirleyici bir rol üstlenir. “geytan kız”66 Lerzan, roman
boyunca “Geytani” kararlarına merdiven “inerek” ulaGır. Gndiği merdivenler genellikle
karanlıktır: “Koca sofayı bir kedi çevikliği ve sessizliği ile geçip karanlık
merdivenlerden indim.”67; “Hele karanlık merdivenlerden, eski tahtaları
gıcırdatmamaya çalıGarak sürüne sürüne inerken”68 romanın sonunda ıGıklı
merdivenlerden aydınlık kapıya ulaGacak olan idealize kahraman Vildan, ablası
Lerzan?ın bu iniGine Gahit olur; ama henüz kendisinin ulaGamadığı aydınlık kapıya
onu çekemez: “Lerzan, karanlık içindeydi, görüyordum. Fakat onu bu korkunç
zulmetten çekip kurtarmaya muktedir değildim.”69 Nitekim romanın sonunda Vildan
onun ölümü üzerine, “Karanlıkta yaGadı. Aydınlık kapıya götüren yolda bir adım bile
atamadan ölüp gitti…”70 değerlendirmesini yapar. Vildan ise, Lerzan?ın ölümüyle
aydınlık yolda ilerlemeye baGlar. Romanın sonunda aydınlık kapıya ulaGtığı sahnelerde
zaman yavaGlar, saatler ilerlemez ve Vildan “enginlik, ferahlık, ıGık, sonsuz, aydınlık”
kelimeleri ile anlattığı “sonsuz büyüklük”e71 ulaGır:
“Hayatı boyunca ıstırap çektikten, kıvrandıktan, yandıktan sonra nihayet
halktan halka giden ıGıklı yolu bulmuGtu. GGte aydınlık kapı.”72
Aydınlık Kapı?da zamanı durağanlaGtıran yol, merdiven ve kapı; somut değil
soyut bir anlamı karGılayacak Gekilde kullanılmıGtır. Lerzan?ın inerek ve Vildan?ın
çıkarak ilerledikleri yol ve merdiven, hayatı karGılayan ve tasavvufi içeriği de hatırlatan
bir anlama sahiptir. Nitekim Vildan, bu yolda, Kubbet?ül-UGGak?ın eGiğinde manevi bir
hâl yaGayan arkadaGı Fazilet?in rehberliğinde ilerler.
Aşk ve Zafer romanında, balkon ve bahçe dönemin geleneksel yapısını yansıtır.
Romanda aGk, “Zinnur balkonda, Gbrahim sokakta”73 iken gerçekleGir. Zinnur “balkon
kapısını açarak” dıGarı çıkar; ya da bahçede gezinir. Gbrahim ise onu dıGarıdan görür.
Zinnur ve Gbrahim?in aGkı, bu açıdan Tanzimat romanlarındaki aGklara benzer. Yüz
65 Halide Nusret Zorlutuna, Sisli Geceler, s.138
66 Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s.43
67 Halide Nusret Zorlutuna, age,s.162
68 Halide Nusret Zorlutuna,age,s.74
69 Halide Nusret Zorlutuna, age, s.202
70 Halide Nusret Zorlutuna, age,s.226
71 Gaston Bachelard, Mekânın Poetikası, s.198
72 Halide Nusret Zorlutuna, Aydınlık Kapı, s.287
73 Halide Nusret Zorlutuna, Aşk ve Zafer, s.60
yüze görüGmeleri roman boyunca yalnızca bir kez olur. NiGan sonrasında görüGmeleri
mektup aracılığıyla olur. Bu, yazarın flört ve kadın erkek iliGkisindeki geleneksel
tavrının bir sonucudur:
“Evet evlenmiGler, amma seviGmeden. Yani evlenmeden evvel değil. Evlendikten
sonra sevmiGler birbirlerini. Bu temiz bir Gey. Eskiler: „Sevip dostuna varma, boGanıp
kocana varma!? demiGler…”74
Balkon ve bahçe, romanda yazarın ve devrin kadın erkek iliGkisini sınırlayan,
kadının ev içine, erkeğin sokağa dahil olduğu toplumsal düzenin yansıtıcısı olarak yer
alır.
Sonuç
Halide Nusret, romanlarında temelde iki kronotop kullanır. Bunlar; Gehir ve
karGılaGma kronotoplarıdır. gehir kronotopları Osmanlı?nın yıkıldığı Cumhuriyet?in
kurulduğu tarihsel süreci yansıtır. KarGılaGma kronotopları ise, bir zamanı içerir;
fakat bu tarihî değil psikolojik, kozmik zamandır. Romanlardaki çok çeGitli karGılaGma
kronotopları “ev”in bölümleri hâlinde sunulur. Bu, yazarın tarihi ve psikolojik hâlleri
“ev” üzerinden iletmeyi seçmesindendir. Dolayısıyla onun romanlarında, ev, evin odası,
salonu, eGiği, merdiveni, kapısı kahramanların karıGık ruh hâllerini anlamayı; olaylar
arasındaki bağı kurmayı sağlar.
gehir kronotopları, Halide Nusret?in hayat coğrafyası ile kıyaslandığında çok
çeGitlilik göstermez. “Yurdun dört bucağı”nı gezmiG bir öğretmen ve mutasarrıf
babasının peGinde Kerkük, Halep, Antakya gibi Gehirlerde yaGamıG bir yazar olarak
romanında yalnızca dört Gehir kronotopundan faydalanması onun anlatmak istediği
tarihî süreçle ilgilidir. Romanların hemen tamamının arka fonunu oluGturan KurtuluG
SavaGı; Gstanbul, Gzmir, Ankara ve Urfa ile gelir. Yazar, romanlarda zengin öğretmenlik
tecrübelerine rağmen Cumhuriyet?in sonraki dönemlerini bir kronotop olarak iGlemez.
Halide Nusret romanlarında hep aynı Gstanbul?u anlatır. Bu, iGgal dönemini yansıtan
tablolarıyla çöken Osmanlı ve doğan yeni Türkiye?nin kriz noktasıdır. Öte yandan Urfa,
Ankara ve Gzmir gibi Anadolu?daki Milli Mücadele?yi yansıtan Gehir kronotopları ise,
Gstanbul kadar canlı bir tarih sunmazlar. Yazarın bu Gehirleri seçiminde yaGantı ve
gerçekçi anlatıGın yerini gözlem ve ideolojik tutum dikkati çeker. Öte yandan Gehir
kronotoplarında yazarın tarihi belge ve vesikalardan ziyade Gahsî tecrübelerine
dayandığını ayrıca belirtmek gerekir. gehir kronotoplarının takibi, okuyucuyu
Gstanbul?dan Anadolu?ya götürür. Anadolu çoğu zaman Ankara ile özdeGleGir. Eski
baGkentten yeni baGkente yöneliG, erken dönem Cumhuriyet ideolojisini yansıtır. Eski,
karıGık ve esir Gstanbul yerine imar edilen, düzenli Ankara tercihi bütün romanların
ortak kronotopu olarak belirir. gehir kronotopunun yanı sıra Edirne ile öne çıkan
taGra kronotopu; romanda kozmik zamana imkân sunarken inkılâpların taGrada
yaGayanlarca algılanıG sürecini de yansıtmıG olur.
KarGılaGma kronotopu olarak kullanılan “ev” de Gehir kronotopunda olduğu gibi
otobiyografik kökenlidir. Halide Nusret?in hatıralarında anlattığı üzere, sürekli ev
değiGtiren ailenin kaderi ülkenin kaderi ile paralel ilerler. Adeta Halide Nusret?in evi
küçüldükçe romanlardaki evler de küçülür. Bu, dönemi; konak – apartman değiGimi
üzerinden okuma imkânı sağlar.
74 Halide Nusret Zorlutuna, age, s.37
KAYNAKÇA
BAKHTGN Mikhail “Romanda Zaman ve Kronotop Biçimlerine GliGkin Sonuç Niteliğinde
Kanılar”, Karnavaldan Romana – Edebiyat Teorisinden Dil Felsefesine Seçme
Yazılar, Haz: Sibel Irzık, Ayrıntı Yayınları, 2001.
BOZDOĞAN Sibel, Modernizm ve Ulusun İnşası, Metis Yayınları, Gstanbul, 2002.
ÇINARLI Mehmet, Sanatçı Dostlarım, Ötüken NeGriyat, Gstanbul, 1979.
DEMGRTEPE Nezih, “Halide Nusret Zorlutuna Milli Mücadele Yılları Gstanbul?unu
Anlatıyor”, Türk Edebiyatı, S: 115, Mayıs 1983.
ESEN Nüket, “Ahmet Mithat?ta Kronotop Kavramı”, Kitap-lık, S: 54, Temmuz Ağustos
2002.
GÜNAY Turgut, “Halide Nusret Zorlutuna ile Bir KonuGma”, Töre, S: 29-30, Ekim-
Kasım 1973.
Halide Nusret, “Anadolu Kadını”, Yeni İzmir, S: 1, 9 Mayıs 1335.
Halide Nusret, “Hayatın Manası”, Yeni İzmir, S: 1, 9 Mayıs 1335.
GNAN Afet, AKÇURA Yusuf vd, Türk Tarihinin Ana Hatları, Kaynak Yayınları, 1999.
GNCG Handan, Roman ve Mekân - Türk Romanında Ev, Arma Yay., Gstanbul, Mayıs
2003.
TANPINAR Ahmet Hamdi, Beş Şehir, Dergâh Yayınları, Gstanbul 1976.
TANPINAR Ahmet Hamdi, Sahnenin Dışındakiler, Dergâh Yayınları, Gstanbul 1999.
UĞURCAN Sema, “Anadolu Yollarında Üç Yazar”, Türk Edebiyatı, S: 406, Ağustos
2007.
UĞURCAN Sema, “Attila Glhan?ın Romanlarında Tarihî Bir Gezinti”, Attila İlhan
Armağanı: Kaptan’a Saygı İle, (Haz: Yakup Çelik), Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları, Ankara, 2006.
ZORLUTUNA Halide Nusret Büyük Anne, L&M Yayınları, Gstanbul, 2005.
ZORLUTUNA Halide Nusret, Aşk ve Zafer, (Haz: Betül CoGkun), TimaG Yayınları,
Gstanbul, 2008.
ZORLUTUNA Halide Nusret, Aydınlık Kapı, (Haz: Betül CoGkun), TimaG Yayınları,
Gstanbul, 2008.
ZORLUTUNA Halide Nusret, Beyaz Selvi, Uğur Kitabevi, Gstanbul, 1945.
ZORLUTUNA Halide Nusret, Gül’ün Babası Kim, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara,
2002.
ZORLUTUNA Halide Nusret, Küller, Suhulet Kütüphanesi- Kader Matbaası, Gst, 1337
(1921) .
ZORLUTUNA Halide Nusret, Sisli Geceler, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2002.
ZORLUTUNA Halide Nusret,“Selâm Sana Güzel Gzmir”, Kadın Gazetesi, Y: 2, S: 81, 13
Eylül 1948.__