İSTANBUL’UN FETHİ
Erol KAYA 01 Ocak 1970
Bugün, adeta ayrı bir sektör halini alan Kişisel Gelişim Seminerleri ve Liderlik Sırları kitaplarında, şu özellikleri görürsünüz:
a İman,
a Azim,
a Kararlılık,
a Büyük Hedefler Tayin Etme,
a Başarıya Kilitlenme,
a İlme Tutkunluk,
a Hoşgörü,
a Hakka Ve Hukûka Bağlılık,
a Adâlet vb.
Eğer, bu özellikleri kağıt üzerinde okuyor; ancak bir başarıya rastlayamıyorsanız, İstanbul’un Fethine tekrar göz atmalısınız.
Fâtih'in bize bıraktığı miras, İstanbul ve onun örnek hayatıdır.
Yukarıda saydığımız tüm liderlik vasıfları ve başarıya götüren yollar, İstanbul’un fetih hazırlıklarında, ortaya konulan uygulamalarda, en güzel biçimde insanlığın önüne konulmuştur.
Daha genç yaşta; “Ya ben İstanbul’u alırım ya İstanbul beni” sözleri ile, başarıya ve amaca kilitlenen Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethi hazırlıklarını, o dönemin bilim seviyesinin çok üzerinde bir şuurla sürdürmüştür.
İstanbul’un fethi sırasında; üstün bir azim ve imanın, bir milleti büsbütün kuşattığının en güzel örnekleri sergilenmiştir.
İstanbul fethedildiğinde ise Fatih’in:
“Zinhar çocukları, din adamlarını, sizinle savaşmayan ihtiyarları öldürmeyin.
Kadınlara dokunmayın.
Peygamber Aleyhissalâtu Vesselâm’ın size lâyık gördüğü şerefin ehli olasınız” sözleri ile, ortaya konulan hoşgörü ve yüksek insanlık göz kamaştırmaktadır.
İşte tüm bu özellikler fethi, bir imar ve medeniyet şuuru olarak, sıradan askeri bir işgalden ayırmaktadır.
Bugün, işgal ettikleri ülkelere medeniyet ve insanlık götürdüklerini söyleyen hiçbir devlet, Fatih’in Bizanslılar tarafından çiçeklerle karşılandığı gibi karşılanmamıştır.
Fethin bir boyutu da imar etmektir.
İstanbul’un fethiyle, harabe halinde devralınmış olan şehir, kısa zamanda yeniden onarılmış ve Yahya Kemal’in ‘Aziz İstanbul’, adını verdiği bir güzellik haline getirilmiştir.
Kadıköy’üne ‘körler ülkesi’ adını verecek kadar, İstanbul’a kör bakan Bizans’tan kurtarılan şehir, yeniden planlanarak; ilim, kültür, sanat ve medeniyet merkezi haline getirilmiştir.
Bugün, gençler olarak etrafınıza bir bakın!
İstanbul, ne yazık ki, bu şuurdan yoksun insanlar tarafından bir gecekondu, suç ve sefalet kenti haline getirilmek isteniyor.
Bunun önüne geçmek için; “Kentlilik Bilinci ile “Fetih Şuuru”nu içselleştirerek, bu kentin her semtine, her bir değerine sahip çıkmakla mümkündür.
Bizleri en çok mutlu eden, 21 yaşında İstanbul’u fetheden, bir çağ kapatıp bir çağ açan Fatih’in; mirasının sizler gibi şuurlu gençler tarafından sahiplenilmesidir.
Manevî Mîrası Yaşatma Şuurunu kazanmamızdır.