ÇANDARLI HALİL PAŞA
01 Ocak 1970
(ö. 857/1453) Osmanlı veziriazamı.
Çandarlı İbrahim Paşa"nın büyük oğlu olup babası gibi medreseden yetişti. Fa¬kat kimlerden ders gördüğü ve ilk vazi¬felerini nerelerde yaptığı bilinmemekte¬dir. Sultan I. Murad'ın kızı Üzer Hatun'un torunu Mehmed Bey'in Receb 829 [1][241] tarihli vakfiyesine göre bu ta¬rihte kazasker olarak görev yapıyordu. Daha sonra ailenin diğer fertleri gibi il-miye sınıfından ayrıldı ve babasının ölü¬münden sonra kazaskerlikten vezîriâzamIığa getirildi. II. Murad'ın saltanatının so¬nuna kadar padişahın güvenini kazan¬mış biri olarak tam yetki ile vezîriâzam-lık görevini yerine getirdi.
Osmanlı kuvvetlerinin Hermanştad ve Vasag'da Macar orduları kumandanı Jan Hünyada yenilmeleri ve ardından 13 Ha¬ziran 1444'te Edirne, 12 Temmuz 1444'-te Segedin antlaşmalarının imzalanma¬sı sonucu II. Murad'ın saltanatı oğlu II. Mehmed'e bırakmasından sonra da gö¬revini sürdürdü. Fakat çocuk denecek yaşta hükümdar olan II. Mehmed'in, dev¬let işlerinde lalası devşirme Zağanos Mehmed Paşanın tesiriyle hareket et¬mesi onu tedirgin etmeye başladı. He¬men harekete geçerek Bursa'ya çekil¬miş bulunan II. Murad'a durumu anlat¬tı. II. Mehmed'i Karamanoğullan'na ve Candaroğullan'na karşı düşmanca mu¬ameleye teşvik edenlerin cezalandırılmalarını sağladı.
Halil Paşa, Segedin Antlaşması'na rağ¬men papanın da gayretiyle Macarlar, Ar¬navutlar ve daha bazı Avrupa devletle¬riyle birlikte Eflak Prensi Mirçea'nın da Osmanlılar aleyhinde harekete geçme¬sini fırsat bilerek II. Murad'ı başkuman¬dan sıfatıyla Osmanlı ordusunun başına geçmek üzere davet ettirdi. Bursa'da bu¬lunan II. Murad'ın, papalık ve müttefik donanmasının Çanakkale Boğazını ka¬patmış olmasından dolayı İstanbul Boğazı'ndaki Anadoluhisan önünden Rumeli tarafına geçmesini sağladı. Haçlı-tar'a karşı 11 Kasım 1444'te Varna'da vuku bulan savaş sırasında II. Mehmed ile birlikte Edirne'de kaldı. Varna Zafe-ri'nden sonra II. Murad'ın Edirne'ye gel¬mesi üzerine onun tekrar cülusu için fa¬aliyet gösterdi, hatta bir rivayete göre bunu başardı. Daha kuvvetli bir rivayete göre ise Varna Zaferinin ardından bir süre Edirne'de kalan Sultan Murad tek¬rar Manisa'ya çekildi. Halil Paşa. II. Murad'ı Edirne yangını [2][242] ve bu olayın ardından meydana gelen yeniçeri isyanından sonra [3][243] Edirne'ye çağırdı ve tahta geçmesi¬ni sağladı. Böylece II. Murad'ın ölümüne kadar [4][244] devleti yine eskisi gibi müdahalesiz bir şekilde idare et¬ti. Mora'nın Türk hâkimiyetine geçmesi bu vezirliği dönemine rastlamakla be¬raber özellikle II. Kosova Savaşı'nda Ef¬lak prensi olan Drakola'yı müttefikle¬rinden ayırarak padişahın bu zaferi ka¬zanmasında politik bakımdan önemli rol oynadı.
II. Muradın ölümünden sonra Mani¬sa'da bulunan Şehzade Mehmed'e ha¬ber gönderip kendisini Edirne'ye davet etti ve yeni padişahın saltanatı teslim almasına kadar arada geçen on altı gün zarfında devlet idaresini büyük bir yet-kiyle yürüttü. Şehzade Mehmed'in Edir¬ne'ye gelmesinden sonra ona biat ede¬rek tekrar vezîriâzamlık makamında kal¬mayı başardı. Bu vezirliği döneminde Karamanoğlu İbrahim Bey ile vuku bu¬lan savaşlar neticesinde bir anlaşma im¬zalandı. Yine Macaristan saltanat naibi Jan Hünyad ile üç yıllık bir barış yapıldı. Sırp elçileriyle dostluk anlaşmaları yeni¬lendi. Bizans sarayında bulunan Şehzade Orhan Çelebi'nin Rumeli tarafında ser¬best bırakılmaması için Bizans Devleti'ne karşı daha yumuşak bir siyaset takip edildi. Ancak Zağanos Paşa'nın Balıke-sir'den Edirne'ye dönmesiyle iki devlet adamı arasındaki çekişme tekrar orta¬ya çıktı. Yeni padişah II. Mehmed bu ara¬da Filibe'ye bağlı bir köyü mülk olarak kendisine verip onu taltif etti ve şüphe¬lerini gidermeye çalıştı. Ancak Halil Pa¬şa geçmişi hatırlayarak devamlı bir en¬dişe içinde bulunuyordu. Bununla bera¬ber İstanbul'un fethi için yapılan hazır¬lıklar sırasında gerek Rumelihisan'nın in¬şasında, gerekse top dökümünün sağlanmasında önemli hizmetlerde bulun¬du. Zağanos Paşa ile aralarında ihtilâf bulunmasına rağmen İstanbul muhasa¬rasında padişahın yanında yer aldı. Fa¬kat II. Murad zamanında Varna Sava¬şından önceki günleri ve II. Kosova Sa-vaşı'nın tehlikeli anlarını yakından bil¬diği için yeni bir Haçlı ittifakına sebep olabilecek İstanbul kuşatmasından en¬dişe duyuyor ve bazı şartlar içinde za¬man zaman kuşatmanın kaldırılması tek¬lifinde bulunuyordu. Fakat II. Mehmed, veziriazamının düşünceleri hilâfına, Za¬ğanos Paşa'nın tekliflerini destekleyen Molla Gürânî ile Akşemseddin'in tavsi¬yelerine uyarak İstanbul muhasarasına devam etti. Nihayet 29 Mayıs 1453 ta¬rihinde İstanbul'un fethinden hemen sonra, rüşvet aldığı şeklindeki söylentiler ve hakkında çıkarılan bazı tertipli sözler bahane edilerek, tahttan indirilmesine sebep olduğu için kendisine karşı husu¬met duyan II. Mehmed tarafından 30 Mayıs 1453'te azledildi ve çocuklarıyla birlikte tevkif olundu. Daha sonra çocuk¬ları serbest bırakıldıysa da kendisi kırk gün sonra Edirne veya İstanbul zinda¬nında idam edildi. Devlet tarafından mü¬sadere edilen mallan Sultan II. Bayezid devrinde çocuklarına geri verildi.
Çandarlı Halil Paşa'nın Ahmed. Yûsuf. Mehmed, Süleyman, Mustafa ve İbrahim adında altı oğlu ile iki kızı vardı. Çocuk¬larının bir kısmı sağlığında öldü. Kabri sonradan oğlu İbrahim Paşa tarafından İznik'te Yeniçarşı caddesinde bulunan türbesine nakledildi. Türbesinin karşı¬sında bulunan imaretiyle mescidinden bugün hiçbir iz kalmamıştır. Ege'de Çan¬darlı Körfezi ağzındaki kaie de Halil Pa¬şa tarafından inşa ettirilmiştir. Ayrıca Serez"de ceddi Kara Halil Hayreddin Pa¬şa Camii'ne çeşitli vakıflar tahsis etmiş, Edirne'de Halil Paşa Hanı diye anılan bir de han yaptırmıştır.
Halil Paşa'nın çok zengin, cömert, dev¬let idaresinde tedbirli, ihtiyatı elden bı¬rakmayan, tecrübeli ve II. Murad'm her hususta güvenini kazanmış, müstakil hareket etmeye alışmış bir vezir olduğu söylenmektedir. İznikli şair Hümâmrnin İranlı HümâmFden manzum olarak Türk¬çe'ye çevirdiği Sî-nâme adlı eser, ayrı¬ca Ebülhayr Ahmed Efendi tarafından tercüme edilen tpla ilgili Saydele-i Ebû Reyhan adındaki eser Halil Paşa"ya it¬haf edilmiştir.