« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Tem

2013

ÇANDARLI HALİL PAŞA

01 Ocak 1970

(ö. 857/1453) Osmanlı veziriazamı.
Çandarlı İbrahim Paşa"nın büyük oğlu olup babası gibi medreseden yetişti. Fa¬kat kimlerden ders gördüğü ve ilk vazi¬felerini nerelerde yaptığı bilinmemekte¬dir. Sultan I. Murad'ın kızı Üzer Hatun'un torunu Mehmed Bey'in Receb 829 [1][241] tarihli vakfiyesine göre bu ta¬rihte kazasker olarak görev yapıyordu. Daha sonra ailenin diğer fertleri gibi il-miye sınıfından ayrıldı ve babasının ölü¬münden sonra kazaskerlikten vezîriâzamIığa getirildi. II. Murad'ın saltanatının so¬nuna kadar padişahın güvenini kazan¬mış biri olarak tam yetki ile vezîriâzam-lık görevini yerine getirdi.
Osmanlı kuvvetlerinin Hermanştad ve Vasag'da Macar orduları kumandanı Jan Hünyada yenilmeleri ve ardından 13 Ha¬ziran 1444'te Edirne, 12 Temmuz 1444'-te Segedin antlaşmalarının imzalanma¬sı sonucu II. Murad'ın saltanatı oğlu II. Mehmed'e bırakmasından sonra da gö¬revini sürdürdü. Fakat çocuk denecek yaşta hükümdar olan II. Mehmed'in, dev¬let işlerinde lalası devşirme Zağanos Mehmed Paşanın tesiriyle hareket et¬mesi onu tedirgin etmeye başladı. He¬men harekete geçerek Bursa'ya çekil¬miş bulunan II. Murad'a durumu anlat¬tı. II. Mehmed'i Karamanoğullan'na ve Candaroğullan'na karşı düşmanca mu¬ameleye teşvik edenlerin cezalandırılmalarını sağladı.
Halil Paşa, Segedin Antlaşması'na rağ¬men papanın da gayretiyle Macarlar, Ar¬navutlar ve daha bazı Avrupa devletle¬riyle birlikte Eflak Prensi Mirçea'nın da Osmanlılar aleyhinde harekete geçme¬sini fırsat bilerek II. Murad'ı başkuman¬dan sıfatıyla Osmanlı ordusunun başına geçmek üzere davet ettirdi. Bursa'da bu¬lunan II. Murad'ın, papalık ve müttefik donanmasının Çanakkale Boğazını ka¬patmış olmasından dolayı İstanbul Boğazı'ndaki Anadoluhisan önünden Rumeli tarafına geçmesini sağladı. Haçlı-tar'a karşı 11 Kasım 1444'te Varna'da vuku bulan savaş sırasında II. Mehmed ile birlikte Edirne'de kaldı. Varna Zafe-ri'nden sonra II. Murad'ın Edirne'ye gel¬mesi üzerine onun tekrar cülusu için fa¬aliyet gösterdi, hatta bir rivayete göre bunu başardı. Daha kuvvetli bir rivayete göre ise Varna Zaferinin ardından bir süre Edirne'de kalan Sultan Murad tek¬rar Manisa'ya çekildi. Halil Paşa. II. Murad'ı Edirne yangını [2][242] ve bu olayın ardından meydana gelen yeniçeri isyanından sonra [3][243] Edirne'ye çağırdı ve tahta geçmesi¬ni sağladı. Böylece II. Murad'ın ölümüne kadar [4][244] devleti yine eskisi gibi müdahalesiz bir şekilde idare et¬ti. Mora'nın Türk hâkimiyetine geçmesi bu vezirliği dönemine rastlamakla be¬raber özellikle II. Kosova Savaşı'nda Ef¬lak prensi olan Drakola'yı müttefikle¬rinden ayırarak padişahın bu zaferi ka¬zanmasında politik bakımdan önemli rol oynadı.
II. Muradın ölümünden sonra Mani¬sa'da bulunan Şehzade Mehmed'e ha¬ber gönderip kendisini Edirne'ye davet etti ve yeni padişahın saltanatı teslim almasına kadar arada geçen on altı gün zarfında devlet idaresini büyük bir yet-kiyle yürüttü. Şehzade Mehmed'in Edir¬ne'ye gelmesinden sonra ona biat ede¬rek tekrar vezîriâzamlık makamında kal¬mayı başardı. Bu vezirliği döneminde Karamanoğlu İbrahim Bey ile vuku bu¬lan savaşlar neticesinde bir anlaşma im¬zalandı. Yine Macaristan saltanat naibi Jan Hünyad ile üç yıllık bir barış yapıldı. Sırp elçileriyle dostluk anlaşmaları yeni¬lendi. Bizans sarayında bulunan Şehzade Orhan Çelebi'nin Rumeli tarafında ser¬best bırakılmaması için Bizans Devleti'ne karşı daha yumuşak bir siyaset takip edildi. Ancak Zağanos Paşa'nın Balıke-sir'den Edirne'ye dönmesiyle iki devlet adamı arasındaki çekişme tekrar orta¬ya çıktı. Yeni padişah II. Mehmed bu ara¬da Filibe'ye bağlı bir köyü mülk olarak kendisine verip onu taltif etti ve şüphe¬lerini gidermeye çalıştı. Ancak Halil Pa¬şa geçmişi hatırlayarak devamlı bir en¬dişe içinde bulunuyordu. Bununla bera¬ber İstanbul'un fethi için yapılan hazır¬lıklar sırasında gerek Rumelihisan'nın in¬şasında, gerekse top dökümünün sağlanmasında önemli hizmetlerde bulun¬du. Zağanos Paşa ile aralarında ihtilâf bulunmasına rağmen İstanbul muhasa¬rasında padişahın yanında yer aldı. Fa¬kat II. Murad zamanında Varna Sava¬şından önceki günleri ve II. Kosova Sa-vaşı'nın tehlikeli anlarını yakından bil¬diği için yeni bir Haçlı ittifakına sebep olabilecek İstanbul kuşatmasından en¬dişe duyuyor ve bazı şartlar içinde za¬man zaman kuşatmanın kaldırılması tek¬lifinde bulunuyordu. Fakat II. Mehmed, veziriazamının düşünceleri hilâfına, Za¬ğanos Paşa'nın tekliflerini destekleyen Molla Gürânî ile Akşemseddin'in tavsi¬yelerine uyarak İstanbul muhasarasına devam etti. Nihayet 29 Mayıs 1453 ta¬rihinde İstanbul'un fethinden hemen sonra, rüşvet aldığı şeklindeki söylentiler ve hakkında çıkarılan bazı tertipli sözler bahane edilerek, tahttan indirilmesine sebep olduğu için kendisine karşı husu¬met duyan II. Mehmed tarafından 30 Mayıs 1453'te azledildi ve çocuklarıyla birlikte tevkif olundu. Daha sonra çocuk¬ları serbest bırakıldıysa da kendisi kırk gün sonra Edirne veya İstanbul zinda¬nında idam edildi. Devlet tarafından mü¬sadere edilen mallan Sultan II. Bayezid devrinde çocuklarına geri verildi.
Çandarlı Halil Paşa'nın Ahmed. Yûsuf. Mehmed, Süleyman, Mustafa ve İbrahim adında altı oğlu ile iki kızı vardı. Çocuk¬larının bir kısmı sağlığında öldü. Kabri sonradan oğlu İbrahim Paşa tarafından İznik'te Yeniçarşı caddesinde bulunan türbesine nakledildi. Türbesinin karşı¬sında bulunan imaretiyle mescidinden bugün hiçbir iz kalmamıştır. Ege'de Çan¬darlı Körfezi ağzındaki kaie de Halil Pa¬şa tarafından inşa ettirilmiştir. Ayrıca Serez"de ceddi Kara Halil Hayreddin Pa¬şa Camii'ne çeşitli vakıflar tahsis etmiş, Edirne'de Halil Paşa Hanı diye anılan bir de han yaptırmıştır.
Halil Paşa'nın çok zengin, cömert, dev¬let idaresinde tedbirli, ihtiyatı elden bı¬rakmayan, tecrübeli ve II. Murad'm her hususta güvenini kazanmış, müstakil hareket etmeye alışmış bir vezir olduğu söylenmektedir. İznikli şair Hümâmrnin İranlı HümâmFden manzum olarak Türk¬çe'ye çevirdiği Sî-nâme adlı eser, ayrı¬ca Ebülhayr Ahmed Efendi tarafından tercüme edilen tpla ilgili Saydele-i Ebû Reyhan adındaki eser Halil Paşa"ya it¬haf edilmiştir.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 118345

ulkucudunya@ulkucudunya.com