« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Tem

2013

Çözüm süreci hangi aşamada

Emre Uslu 01 Ocak 1970

Son dönemlerde PKK’nın bölgedeki hâkimiyetini iyice hissettirmeye başlaması çözüm sürecine destek verenleri de kuşkuya düşürmeye başladı. Örneğin Taha Akyol açıkça “MİT’in Öcalan’la yaptığı anlaşma bu mu” diye soruyor.
Maalesef çözüm süreci denen sürecin büyük kısmı medya üzerinden yaygınlaştırılan yalan, çok küçük bir kısmı da gerçeklerden oluşuyor. Bu süreçte her iki aktör de kendi siyasal geleceğinin hesabını yapıyor; sürecin öznesi menfaat, barış değil.
Her yeni gelişmeyi özellikle MİT süreç devam ediyor algısı yaratmak için maniple ediyor. Örneğin PKK’daki üst düzeyinde değişiklik besbelli hükümeti sıkıştırmak ve konjonktür değiştiği için büyük bir savaşa hazırlık için yapıldı. Ama MİT bu yalın gerçeği “süreçteki aksaklıkları gidermek için Öcalan müdahale etti. Çekilmeye direnen PKK’lılar da kararlılığı göstermek için Karayılan’ı HPG’nin başına getirdi” şeklinde maniple ediyor.
Kimse de kalkıp KCK’nın başı Murat Karayılan HPG’lileri ikna edemiyorsa, “rütbeleri sökülmüş” Karayılan nasıl ikna edecek diye sormuyor? Diyelim Öcalan bu değişikliği çözüm sürecini hızlandırmak için yaptı. Peki, Kongra-Gel’in aldığı “gerillayı güçlendirme, serhildanı yaygınlaştırma” kararını nasıl açıklıyorsunuz? Biliyorum “örgüt tabanına mesaj vermek için böyle konuşuyor” diyeceksiniz. O hâlde çözüm süreci başlayalı beri dağa çıkarılan 2000 yeni PKK üyesini de tabana mesaj için mi çıkardı?
Maalesef çözüm sürecinin manipülasyonları bununla da sınırlı değil. Devam edelim: 13 Haziran 2013 de yer alan “haberlere” göre “Türkiye sınırları içerisinde bulunan iki bin 100 PKK’lıdan 600’ü çözüm süreci kapsamında sınır dışına çekilerek Kuzey Irak’a geçti” deniyordu.
Peki, ne oldu? Bu haberden 15 gün sonra Başbakan kendisi açıkladı: PKK’lıların ancak yüzde 10-15’i çekildi. Çekilenler de kötürümler ve hastalar. Şimdi soru şu: Bu yalanı kim, neden söyledi?
Bitmedi, 24 haziranda PKK resmî açıklama yaparak çözüm sürecinin başladığı 45 günde Şırnak, Hakkâri, Van, Mardin, Diyarbakır, Siirt, Muş, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır, Bingöl ve Amanoslar’daki PKK’lıların çekildiğini açıkladı. Bu haber tüm medyada sevinçle manşetlere taşındı.
Gerçek böyle mi? Elbette değil. 12 temmuzda Van- Hakkâri- Şırnak üçgeninde bulunan Faraşin Yaylası’ndaki bir cenaze töreninde PKK şov yaptı. Cenazeye BDP’lilerin yanında PKK’nın Van Eyalet sorumlulardan Simko Derik ile elinde uzun namlulu silahlar bulunan PKK’lılar katıldı. Simko Derik cenazede bir de konuşma yaptı.
PKK’nın çekildik dediği yerde PKK’nın bölge sorumlusu, adamlarıyla birlikte binlerce kişinin katıldığı cenaze törenine katılıyor, bir de konuşma yapıyor. PKK Van- Hakkâri bölgesinden çekildiyse PKK’nın Van bölge sorumlusu orada ne arıyor, o silahlı adamlar kim?
Devam edelim: 8 temmuz tarihinde Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde düzenlenen ‘Koyun Kırkma Kültür ve Doğa Festivali’ne elinde silahlarıyla birlikte PKK’lılar katıldı. Hani PKK Şırnak’tan çekilmişti?
Lice’de yapılan PKK şehitliğinin açılışında da çevre güvenliğini silahlı PKK’lılar sağladı. Yine Lice’de geçen haftalarda bir uzman çavuş PKK’lılarca kaçırıldı, bir gün sonra serbest bırakıldı. Hani PKK Diyarbakır’dan çekilmişti?
Daha kötüsü şu: PKK güçlerini ülke dışına çekmediği gibi dağa çıkışları da hızlandırdı. Artık hükümet de kabul ediyor; PKK çözüm sürecinde 2000’e yakın kişiyi dağa çıkardı.
Durum şu: Barış sürecinde PKK kendi gücünü bölgede iyice yerleştirdi. Bununla da yetinmeyen PKK şimdi yeni bir serhildan başlatıyor.
Peki, bu olanlar Öcalan’la MİT’in yaptığı anlaşmaya ters mi? Maalesef hayır. Hatırlatayım: Öcalan Nevroz çağırısında şöyle demişti: “Artık yeni bir dönem başlıyor, silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır.”
Öcalan’ın yeni bir mücadele çağırısının ardından 22 nisanda yapılan DTK genel kurulunda topyekûn seferberlik kararı verilmiş, yoğun örgütlenme (özerklik örgütlenmesi) kararı alınıp milyonların katılımıyla serhildanlar yapılması planlanmış ve ilan edilmişti.
Ayrıca Milliyet’in yayımladığı İmralı Tutanakları’nda Öcalan aynen şöyle söylüyordu: “Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da 40 bin var.”
Görüldüğü gibi PKK adına her şey Öcalan’ın açıkladığı doğrultuda ilerliyor. Güneydoğudaki PKK hâkimiyetini gören Taha Akyol MİT’e soru sormuş: “Devlet adına MİT’in Öcalan’la yaptığı anlaşma bu mu?” Evet, maalesef anlaşma bu.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 119013

ulkucudunya@ulkucudunya.com