Tehlikeli pazarlık
HASAN ÜNAL 30 Ekim 2007
DÜN akşam üzeri bu satırlar kaleme alınırken gazetelerin internet sitelerinde müthiş pazarlıklar yapıldığına dair haberler çıkmaya başlamıştı. Eğer doğruysa fevkalade tehlikeli olan bu pazarlıklara göre, Türkiye, Talabani ile PKK’nın tasfiyesi karşılığında Irak’ın kuzeyinde Kürdistan devletine karşı çıkmama konusunda anlaşıyormuş. Burada ‘Türkiye’ kelimesini AKP diye okumak pek yanlış olmaz.
Daha açık bir ifadeyle söylemek gerekirse, Barzani-Talabani ikilisi son yıllara hız verdikleri devlet kurma girişimlerini hızlandıracaklar; bu arada Kerkük şehrini de bu devlete dahil edecekler ve Türkiye bu girişimlere göz yumacak, karşı çıkmayacak. Bunun karşılığında Barzani-Talabani ikilisi de PKK ile Türkiye’ye karşı yürüttükleri işbirliğine son verecekler.
Çok tehlikeli bir senaryo...
EĞER bu senaryo hayata geçirilirse, PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki kamplarının bir kısmı muhtemelen kapatılacaktır. PKK’lılar Irak topraklarından sızmak suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı giriştikleri saldırıları ya azaltacaklar ya da geçici olarak toptan bırakacaklar, ve AKP hükümetinin böyle bir müzakereyi Türk halkına başarı olarak satmasına uygun bir ortam hazırlayacaklar.
Ancak bu, işin esasını değiştirmez. Türkiye’ye, Türk ulus devlet yapısına ve Türk kimliğine yönelik uluslararası saldırıyı da ortadan kaldırmaz. Ayrıca PKK terörünü ortadan kaldırıp kaldırmayacağı da tartışmalıdır. Hatta PKK terörünü Türkiye içerisine çekip, içerde bir Kürdistan eyaleti oluşturmak yolundaki girişimlere de zemin hazırlayacaktır. Dolayısıyla böyle bir gidişat inşaallah yoktur. Varsa derhal önlenmelidir.
İşin esası
AKP hükümeti iktidara ilk geldiği 2002 yılında PKK terörü hemen hemen yok denecek kadar azalmıştı. TSK’ya ve diğer güvenlik güçlerine karşı eylem yapamıyordu. PKK terörünün palazlanması ve 2004 yılından itibaren eylemlere başlaması Türkiye’ye, Türk ulus devlet yapısına ve Türk kimliğine yönelik organize bir saldırının uzantısı olarak başladı.
Amerika 2003 senesinde Irak’a, bu ülkenin kuzey topraklarının çok büyük bir kısmında ‘Kürdistan’ isimli bir devlet kurmak üzere hazırladığı planlarla birlikte gelmişti. Nitekim 2003 yılında patlak veren Amerika karşıtı direnişi de bahane ederek Irak’ın etnik ve mezhebi temelde dağılmasına zemin hazırlayacak politikalara yöneldi. Amacı ise kuzeyde bir Kürdistan kurmak ve bu devlete Kerkük petrollerini de vermekti.
Esas amacı ise bu devletin zamanla Türkiye içine genişleyerek Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun büyükçe bir kısmını alması ve Sivas da dahil olmak üzere Mersin şehrini de kapsayan geniş bir hattın bu kukla devletin egemenliğine girmesiydi. İşin Türkiye ayağı demokratikleşme adı altında ve AB reformları yoluyla yapılacaktı.
PKK Türkiye’yi meşgul edecekti
BÖYLE bir Kürdistan kurulduğu vakit hem petrol hem de Fırat ve Dicle sularının tamamı o devletin hakimiyetine giriyor ki, Amerika ve İsrail’in stratejik hedefi de bu olsa gerektir. PKK işte bu stratejik amacın taktik ayağı olarak devreye sokuldu. Türkiye’yi meşgul edecek, Barzani-Talabani ikilisi Kerkük şehrine el koyarken Türkiye korkutulacaktı. PKK son yıllarda bu görevi yerine getirdi.
Ancak 2007 başlarından itibaren Türk Ordusu’nun değişen tevrı ve kararlılığı ve bu kararlılığını Irak sınırına büyük bir yığınak yaparak göstermesi sonucunda Kerkük referandumu yapılamadı. Mayıs 2008 tarihine ertelendi. Bu arada TSK’nın sadece PKK’yı değil Irak’ın kuzeyinde kurulmak istenen kukla devleti stratejik tehdit olarak gördüğüne dair işaretler ortaya çıktı.
Stratejik tehdit kukla devlet
DOĞRUSU da budur. Orada kurulacak bir kukla devletin Türkiye’nin milli güvenliğine ve ulusal bütünlüğüne büyük bir tehdit olacağı açıktır. Vaktiyle Balkanlar’da kurulan ve kurulurken ‘Küçücük Yunanistan’ veya ‘Minicik Sırbistan’ diye anılan ülkelerin bir yüzyıl geçmeden Osmanlı’yı Balkanlar’dan tekme tokat attıkları ve hatta Yunanistan ordusunun, kuruluşundan 91 yıl sonra Sakarya nehrini geçerek Ankara’ya taarruz etmekte olduğunu biraz tarih bilinci olan hiç kimse unutmamıştır.
Irak’da kurulacak bir kukla devletin de zamanla Türkiye üzerinde böyle bir etki yaratacağı ve onlarca sene boyunca başımızı ağrıtacağı gerçeği göz ardı edilemez. Şimdi kukla devlete izin vermek karşılığında PKK’dan kurtulmak için bir pazarlık yapılması karşı tarafların amaçlarına ulaşması anlamına gelir. Çünkü zaten esas yapmak istedikleri de budur. Üstelik Barzani-Talabani ikilisi ile PKK konusunda varılacak bir anlaşmanın uygulanması, uygulansa bile PKK terörünü durduracağının zannedilmesi de aşırı iyimserliktir.
Türkiye’nin stratejik hedefi kukla devleti kurdurmamak olmalıdır. Biz Barzani ve Talabani devletiyle komşu olamayız. Böyle bir şeye razı olmak felaketimiz olur. Esas mücadele Barzani-Talabani ikilisine karşı verilmeli ve Amerika ile İsrail’in Ortadoğu’nun haritalarını değiştirmesine yardımcı olacak girişimlerden uzak durulmalıdır. Bölge ülkeleriyle bu konuda yapacağımız işbirliği Amerika’nın her istediğini yaptıramayacak kadar zor durumda olduğunu hemen gösterecektir.