« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

23 Tem

2013

Nezih Bir Kalem: Nezihe Araz

Mehmet Nuri Yardım 01 Ocak 1970

Cumhuriyet dönemi kadın gazeteci ve edebiyatçılarından Nezihe Araz’dan uzun zamandan beri haber alamıyorduk. Çünkü rahatsızdı ve kendisinde hâfıza kaybı vardı, kimseyle görüşmüyordu. Yıllar önce Yıldız Sarayı’nda tiyatro ile alakalı bir toplantıda görüşmüştük. Ayaküstü biraz sohbet edebilmiştik, ama rahatsızlığının ilk emareleri belli olmaya başlamıştı o zaman. Bazı olayları net hatırlamıyordu. Bir de zannediyorum Şehir Tiyatroları’nda sahnelenmesi için yazdığı “Öyle Bir Nevcivan” oyununun galasına gelmişti. Kendisini orada da görmüştüm.
25 Temmuz 2009 Cumartesi günü Süleymaniye’deydim. Murat Oktay telefonla aradı ve Nezihe Hanım’ın vefat ettiğini bildirdi. Allah’tan rahmet diledim yazarımıza. Yaşarken kendisiyle mülâkat yapamadığım için üzüldüğüm nâdir edebiyatçılarımızdandı. Ne yazık ki o röportaja bir türlü fırsat bulamadım. Zira rahatsızlığı buna elvermiyordu. Hâlbuki kimbilir anlatacak ne hâtıraları vardı…
Nezihe Araz gazeteci yazarlarımızdandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyesi, Basın Şeref Kartı ve 2003 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü sahibiydi. 1922 yılında Konya’da doğmuştu. Mevlânâ Hazretleri’nin hemşehrisiydi ve muhibbiydi. Ankara Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden mezun olduktan sonra 1952’de gazeteciliğe Resimli Hayat dergisinde başlamıştı. Hayat Mecmuası, Havadis, Yeni Sabah, Akşam, Tasvir, Hürriyet, Milliyet ve Meydan gazetelerinde çalışmıştı. 1950 yılında Benim Dünyam isimli şiir kitabını yayımlasa da daha sonra biyografi ve inceleme türündeki eserlere yönelmişti. Kalemi güçlü, üslûbu akıcıydı. Çok sayıda oyunu Devlet Tiyatroları, İstanbul Şehir Tiyatroları ve özel tiyatrolarda sahnelenmişti. “Ballar Balını Buldum” ve “Savaş Yorgunu Kadınlar” adlı oyunları Almancaya, “Afife Jale” isimli tiyatro eseri ise İngilizceye tercüme edilmişti. Meydan Larousse ansiklopedisinin editörlerindendi.
Halkımızın eserlerini büyük bir zevkle okuduğu Nezihe Araz için Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Meclis Başkanı Köksal Toptan ayrı ayrı başsağlığı mesajları yayımladılar. Gazetelerde, televizyonlarda ve ajanslarda vefat haberi duyuruldu.
Cumhuriyet dönemi Türk düşünce ve edebiyat dünyasının bu seçkin ismi, hayatıyla, eserleriyle, düşünceleriyle Türk kültüründe iz bırakan önemli kadın yazarlarımızdandı. Biyografi, tiyatro ve tasavvuf alanlarında ciddî eserlere imza attı. Peki bu kitaplarını okuyan okuyucuları kendisinden haberdâr olabildi mi, yıllarca rahatsız yaşadığının farkına vardılar mı? Beyin mahsulü, alın teri, göz nuru çalışmalarını ekrana taşıyan televizyonlar ile oyunlarını sahneleyen tiyatroların yöneticileri, yazarımızla yakından ilgilenebildiler mi, pek sanmıyorum.
Nezihe Araz, tasavvuf terbiyesini görmüş, derinlemesine kavramış ve bu terbiyeyi şahsında yaşamış bir yazarımızdı. Onun Anadolu Evliyaları, Dertli Dolap ve Anadolu Kadın Evliyaları eserleri yıllardan beri zevkle okunuyor. Şairane bir üslûp kullanan Nezihe Araz, insanımızın inancını terennüm eden bu kitaplarla dinî hayatımıza olduğu kadar edebiyat alemine de önemli katkılar sağlamış, ismiyle müsemma nezih ve soylu bir kalemdi.
Tam 87 yıl yaşayan Nezihe Araz’ın bereketli hayat hikâyesinden bahsedecek değilim. Biyografisinin ayrıntılarına da girmeyeceğim. Onun Sâmiha Ayverdi, Safiye Erol ve Sofi Huri ile birlikte ortak olarak kaleme aldığı Kenan Rifâî ve 20. Asrın Işığında Müslümanlık kitabında yer alan etüdü elbette çok önemlidir. Sadece bu metin bile, onun iç dünyasının zenginliğini ortaya koymaya yeter de artar bile. Mevlânâ’nın Hayatı ve Yunus Emre’nin çilesini dile getirdiği Dertli Dolap da son derece kıymetli eserleri arasındadır. Kadın Erenleri isimli eseri çok sevildi ve rağbet gördü. Ama şüphesiz en meşhur ve ehemmiyetli eseri, dillerden düşmeyen, ellerden bırakılmayan ve kütüphanelerden inmeyen Anadolu Evliyaları’dır. Ansiklopedi ve edebiyatın değişik türlerinde kitapları bulunan yazarın pek çok piyesi ve opera eseri sahnelendi.
1950 yılında Resimli Hayat dergisinde gazeteciliğe başlayan yazar, Son Havadis, Yeni Sabah, Akşam, Tasvir, Yeni İstanbul, Milliyet, Güneş ve Hürriyet gazetelerinde makaleler yazdı, dizileri, araştırma yazıları, röportajları ve incelemeleri yayımlandı. Çeşitli kurumlardan ödüller kazandı. Peygamberler Peygamberi Hazret-i Muhammed isimli eseriyle inançlı gönüllerde yıkılmayan bir taht kurdu.
Yarım asrı dolduran edebiyat ve yazı hayatında 40’a yakın eseri yayımlanan yazarın son kitaplarından biri Fatih Sultan Mehmet’e aitti. Bu eseriyle ilgili olarak, “Osmanlı’yı gerektiği gibi bilmiyoruz, tanımıyoruz, araştırmıyoruz. Ama onun hakkında doğru-yanlış çok çeşitli hükümler verebiliyoruz. Bu davranışı çok yanlış buluyorum. Geçmişimizi iyi bilmeden bugünü ve geleceği yaşamak, bilmek, değerlendirmek hem yanlış, hem de eksik bir yöntem oluyor.” demiştir.
Nezihe Araz, Türk tasavvuf düşüncesini kavrayan, içine sindiren ve bu yolda eserler veren değerli bir mütefekkir yazardı. Her bir kitabı mistik dünyamızın bir cephesini aydınlatma yolunda büyük hizmetler gördü. 1954’te gazeteci Neriman Malkoç’un kendisiyle yaptığı mülâkatı okuyorum. İstanbul mecmuasında dinî şiirler yazan Nezihe Araz, o konuşmada “şark tefekkürü ile garp tekniğinin birleştirilmesi” gerektiğinden bahsediyor, böyle bir sentezin lüzumunu vurguluyordu. Malkoç’un, “Türk edebiyatında kimleri beğenirsiniz?” sorusuna cevabı ise şöyle: “Eğer bana Türk edebiyatında kimin yerine geçmek istersiniz diye sorsalardı ben Süleyman Çelebi olmak derdim. Bunun dışında şair olarak Yahya Kemal’i ve Ahmet Haşim’i çok beğenirim. Bunları sevdiğim için eskiye meyilli olarak vasıflandırılıyorum. Fakat bunlar bana hiç dokunmuyor.”
Nezihe Araz, Cumhuriyet devrinin iyi ve olgun bir kalemi. Türk kültürünü koruyan, törelerini kollayan, geleneklerini gün ışığına çıkarmayı kendisine görev saymış sorumluluk anlayışı yüksek himmet sahibi bir aydındı. O, Osmanlı ile Cumhuriyet arasında köprü olmayı düşünmüş ve bunu kısmen başarmış bir münevverdi. Dünü bugüne, bugünü yarına bağlamak isteyen bir irfan elçisiydi kısacası. Sonsuzluk diyârında bulunan Sâmiha Ayverdi, Safiye Erol ve Sofi Huri’nin ‘yol arkadaşı’ Nezihe Araz da artık ebediyet yoluna çıkmış bulunuyor. Ona Allah’tan rahmet diliyorum. Kabrinin aydınlık, mekânının cennet olmasını niyaz ediyorum. Edebiyatımızın bu nezih kaleminden çıkan eserlerin daha uzun yıllar okunması, düşünce ve gönül dünyamızda yankılar uyandırması en büyük dileğim.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 8492

ulkucudunya@ulkucudunya.com