« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Tem

2013

Mehmet Şükrü Sekban

01 Ocak 1970

“Mehmet Şükrü Sekban 1881 ‘de Ergani’de doğmuştur. Mülazimievvel (üsteğmen) Mehmet Ağa’nın oğludur. İlk tahsilini; Ergani Madeni’nde ve Hozat’ ( Kızıl Kilise) da, orta tahsilini; Diyarbakır’da ve lise tahsilini de, İstanbul Çengelköy Askeri Tıbbiye’de tamamaladı. Bu okulu bitirdikten sonra, 1903 yılında yüzbaşı rütbesi ile Askeri Tıbbıye’den mezun olmuştur.”(311)
“Bir sene Gülhane Hastahanesi’nde staj gördükten sonra, Edirne Askerî Hastahanesi Cildiye Mütehassızlığı’na tayin edilen Sekban, 2 sene kadar burada çalışmış ve İstanbul Tıbbiye Okulu’ndaki görevine dönmüştür.”(312)
1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanından sonra oluşturulan Kürt Teavvün ve Terakki Cemiyeti’nin kurucuları313 arasında yer alan Dr. Sekban aynı zamanda o dönemdeki Kürtçülük hareketinin de bir numaralı savunucularından olmuştur.(314)
Mehmet Şükrü Sekban Bey 1912 yılında resmi olarak kuruluşunu duyuran ve içerisinde daha çok üniversite öğrencilerini barındıran Kürt Hevi Talebe Cemiyeti’nin de en etkin destekleyicileri arasında bulunmakla birlikte aynı zamanda cemiyetin İstanbul Sirkeci’deki binasının kirasını da karşılamaktadır.(315)
Daha sonraki dönemlerde 1918 yılında Seyyid Abdülkadir’in başkanlığında kurulan Kürdistan Teâli Cemiyeti’nde de yönetim kurulu üyesi olan Dr. Sekban o dönemde Seyyid Abdülkadir, Emin Ali Bedirhan ve diğer cemiyet üyeleri ile birlikte yabancı elçiliklere giderek Kürtlerin yaşadığı bölgelerin özerkliği konusunda muhtıralar vermiştir.(316)
O dönemki Kürt mili hareketinin en önemli ve önde gelen Kürt şahsiyetlerinden biri olan Mehmet Şükrü Sekban Bey 1919 yılında Askeri Tıbbiye Okulundaki görevinden istifa ederek, Bağdat’a gitti. Sonradan Türkiye’ye dönerek serbest doktorluğa başladığı sıralarda Lozan Antlaşması’nın imzalanması üzerine tekrar Bağdat’a giderek çalışmalarını orada sürdürdü.(317)
Mehmet Şükrü Sekban 18 Aralık 1923 tarihinde Beyrut’da ve yine bu sıralarda Kahire’de neşredilen iki mektubu ile de Kürtlere muhtariyet verilmesini ve Kürtçenin resmi dil olmasını savunmuştur. Hoybun Komitesi’nin Bağdat şubesi başkanlığını da yapan Sekban, Kürtler Hakkında Cemiyet-i Akvam’a gönderdiği mektubunda Kürtlerin haklarından ısrarla söz etmesi neticesinde Kürt meselesi uluslar arası alanda tartışılmaya başlanmıştır.(318)
Dr. Mehmet Şükrü Sekban’ın hayatı boyunca en çok tartışılan eylemi 1933 yılında Paris’te Fransızca olarak yazdığı “La Question Kurdi” ( Kürt Meselesi) isimli kitabıdır. Yazdığı eser nedeniyle savunduğu Kürtçülük davasıyla ters düşen Sekban(319) bu kitabında “Kürt meselesinin Ortadoğuda yeni bir koz olarak kullanıldığı kanısındadır. Bu düşünceleri nedeniyle çoğu Kürt milliyetçiliğini savunan kişilere göre kitabın yayınlanmasından sonraki tarihlerde artık bir “Kemalist Türkçü olarak”(320) resmi görüşe hizmet etmeye başlayacaktır.(321)
1939 yılında Bağdat’tan Türkiye’ye dönen Mehmet Şükrü Sekban Bey 1960 yılında hayata gözlerini yumacaktır.(322)
_________________________
(311) Göldaş, a.g.e, s.22.
(312) Sekban, a.g.e, s.13.
(313) “Mehmet Şükrü Sekban Bey o dönemde Kürt Teavvün ve Terakki Cemiyeti’nin ilk toplantısında en çok oyu Naim Baban’ın ardından kendisinin aldığını söylemektedir.”Kutlay, a.g.e, s.136.
(314) Göldaş, a.g.e, s.13.
(315) a.g.e, 23.
(316) Sekban, a.g.e, s.13–14.
(317) Göldaş, a.g.e, s.22–23.
(318) a.g.e, s.23.
(319) “…Bu iki halkın, İktisadi tesanüd, ırk ve din birliği, müşterek kültür gibi çeşitli siyasi ve milli birlik faktörleri dışında, çok kuvvetli, kudretli bir faktörleri daha vardır: Bu, Gazi’nin yüksek şahsiyetidir, Gerçekten devlet idaresinin en yüksek kademesinde Gazi Mustafa Kemal gibi bir lidere sahip olmak, bir millet için bir saadet, bir hazinedir. O’nun Türkiye’de gerçeleştirdiği reformun nimetlerinin vüsatini hiç kimse inkâr edemez. Bu O’nun için asla solmayacak ve zamanla da muhteşem vüsatinden hiç kaybetmeyecek büyük bir şereftir.”a.g.e, s.24.
(320) “ Naci Kutlay, cumhuriyet döneminde eski görüşlerine karşıt fikiler öne sürerek yazdığı bu kitap sayesinde Türkiyeye dönebilme imkânına kavuşanDr. Sekbanla ölmeden önce 1960 yılında bir görüşme gerçekleştirmiştir. Yazar bu görüşme esnasında Dr.Sekban’ın bu konu hakkında sorduğu bir soruyu üzüntülü bir şekilde yanıtlayarak inanmadığı şeyleri yazmak zorunda kaldığını söylediğini iddia etmekdedir.” Kutlay, a.g.e, s.136.
(321) Göldaş a.g.e, s.23.
(322) Kutlay, a.g.e, s.136.

Ziyaret -> Toplam : 125,25 M - Bugn : 5605

ulkucudunya@ulkucudunya.com