Apo’nun özgürlüğünü ilan ettiler!..
Uğur Dündar 01 Ocak 1970
Ne zaman bir konuşmaya “Ey!” diyerek başlasa içimden “Tamam, şimdi yine birilerini hizaya getirece-k” diye geçiriyorum!
Çünkü daha önce “Ey Batı!”, “Ey Avrupa Birliği!”, “Ey Almanya!”, “Ey Amerika!”, “Ey CNN, Ey Reuters, Ey BBC!..” diyerek seslendiği ülkelerdeki liderler ve kurumlar korkularından tir tir titremişler ve he-men kendilerine gelmişlerdi!
Hatta ABD Başkanı Obama öylesine korkmuştu ki, telefonda bile eline beyzbol sopası alıp öyle ko-nuşmuştu!
Önceki gün “Ey Nobel!” der demez, “Tamam sıra Nobel’e geldi!” diye düşündüm.
Nitekim yanılmamışım. Konuşmasında öyle bir ders verdi ki, Nobel Ödül Komitesi kuruldu kurulalı, böylesine bir hizaya getirme görülmemiştir!
“Ey Nobel” diyerek başladığı sözlerinin hedefine Mısır’daki geçici hükümetin Cumhurbaşkanı Yar-dımcılığı’na getirdiği Nobel Barış Ödülü sahibi El Baradey’i oturtarak şunları söyledi:
“Ey Nobel, sen nasıl barış ödülleri dağıtıyorsun ki, bu kişiler askeri darbe yapanların yanında yer alı-yor!”
Haydi bakalım, Nobel Ödül Komitesi şimdi ayıklasın pirincin taşını!
Kendisini ancak ona Barış Ödülü vererek affettirebilir!
Tabii ki tek başına değil!
40 bin kişinin ölümünden sorumlu terör örgütünün başı Sayın (!) Abdullah Öcalan’la birlikte!
Ödül törenine el ele gelirler ve alkışlar arasında ödüllerini alırlar.
Tabii oradakilerden biri çıkıp da “Ey Nobel, sen nasıl barış ödülleri dağıtıyorsun ki, bunlardan birinin başbakan olduğu ülkede eski genelkurmay başkanının yanı sıra, hayatını terörle mücadeleye adamış komutanlar terörist suçlamasıyla cezaevinde yatıyor. Ülke dünyanın en büyük gazeteci cezaevine dö-nüşüyor. Buna karşılık sen hem bu başbakana, hem de 40 bin kişinin ölümünden sorumlu en büyük teröriste barış ödülü veriyorsun!” diyemez!
Çünkü o herkesi “Ey!” diye başlayan konuşmalarla eleştirebilir, ama onu kimse eleştiremez!
* * *
Sevgili okurlarım,
İroni bir yana, AKP, PKK ile pazarlık sürecinde fena halde köşeye sıkışmış durumda.
BDP, Abdullah Öcalan’ın, İmralı’da kendisini ziyaret edenlerle selam gönderdiği Hakkari’de üç günlük bir şölen düzenledi.
BDP önde gelenlerinden Pervin Buldan, “Hakkari Şöleni”nde şöyle konuştu:
“Kürt halkının birinci şartı Sayın Öcalan’ın özgürlüğüdür. Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşmadan, gerçek bir barışın, onurlu bir barışın asla gerçekleşmeyeceğini, bütün Türkiye, bütün dünya bilmek zorundadır. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü, Kürt halkının özgürlüğüdür.
Geçmiş olsun AKP’ye. Kürtler statüsünü elde etti artık. Suriye’de elde edilen statü çok yakında Türki-ye’de de Kürt halkının mücadelesiyle elde edilecektir. Bu saatten sonra hiç kimse artık Kürtleri inkar edemeyecektir. İran’da, Irak’ta, Suriye’de, Türkiye’de arada sınırlar olabilir. Ama Kürtler bütün bir Kürdistan’da tek bir parçada, tek vücutla, tek sestir, tek yürektir!”
* * *
Pervin Buldan “AKP’ye artık geçmiş olsun!” diyor.
Tüm dünyaya özerkliği ve “Apo’nun özgürlüğünü” duyuruyor.
Başbakan’a “Bakakaldın giden geminin ardından!” mesajını veriyor.
Yakında birilerinin çıkıp “Ey Başbakan!..” diye başlayan konuşmalar yapacağını ilan ediyor!