Terörle mücadelede örnekler...
Sami KOHEN 30 Ekim 2007
PKK'nın son menfur saldırılarına karşı nasıl hareket edilmesi gerektiği konusundaki tartışmalarda, terör sorunuyla karşılaşan başka ülkelerin durumu sıkça örnek olarak gösteriliyor.
Terörist saldırılarına sahne olan ülkelerin ne gibi önlemler aldıkları, verdikleri karşılığın içte ve dışta nasıl karşılandığı, uyguladıkları stratejinin pratikte ne gibi sonuçlar verdiği, incelenmeye değer.
Ama hemen belirtelim ki, son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde cereyan eden terör olayları ilk bakışta birbirine benzer görünse de, daha derin bir analizde, bunların arasında önemli farklar olduğu da ortaya çıkar.
Her ne kadar terörizm küresel boyutlar alıyor ve teröristlerin başvurduğu yöntemler de birbirine benziyorsa da, eylemlerin nedenleri, amaçları, kapsamları ülkeden ülkeye göre değişiyor. Aynı şekilde terör tehdidiyle karşılaşan ülkelerin kendilerine özgü şartları da, onları farklı politikalar izlemeye sevk ediyor.
Dış etkenler
Son günlerde bizdeki tartışmalarda en çok değinilen örnek İsrail'dir. Bunun yanı sıra İngiltere ve İspanya'dan, İran'a kadar başka ülkelerin de adı geçiyor.
İsrail konusunda genelde söylenen şey, İsrail'in herhangi bir militan örgütün saldırısına uğradığı zaman, buna en şiddetli karşılığı vermekten ve komşularına dahi saldırmaktan çekinmediğidir. İsrail bunu yaparken, kimin ne diyeceğine bakmıyor. Zaten çoğu zaman dünya hareketsiz kalıyor, hatta Batı olanlara göz yumuyor...
Bu tespitler doğru; ama bunun şartlarına da bakmak gerek. Örneğin İsrail'in misilleme için hedef aldığı ülkeler kendilerini İsrail ile "savaş halinde" sayan ve onu tanımayan "düşmanları"dır.
Dünyanın -hatta Arap dünyasının- çoğu zaman olayları kınamakla yetindiği doğrudur. Özellikle ABD genelde İsrail'in misillemelerine destek vermekte, veya susmaktadır. Ne var ki, İsrail ile ABD arasında çok sıkı bağlar ve bir nevi karşılıklı bağımlılık vardır.
Bununla beraber, İsrail'in geçen yıl "Hizbullah"ın 2 İsrail askerini kaçırması üzerine, Lübnan'a saldırması sonunda ters tepti: İsrail hem Hizbullah ile başa çıkamadı, hem de uluslararası camianın baskılarına maruz kaldı.
Buna karşılık, İsrail'in deneyimi, misillemenin nokta operasyonları ile, kısa ve sınırlı olduğu zaman, askeri açıdan sonuç verdiğini, siyasal açıdan da fazla tepki çekmediğini gösteriyor...
Farklı şartlar...
Diğer örneklere gelince, İran'ın Pejak'a karşı sınır boyunca ve hatta sınır ötesi operasyonlarına kendi inisiyatifiyle sürdürdüğü, buna da kimsenin fazla ses çıkarmadığı da doğrudur. Ancak İran, uluslararası camiaya meydan okuyan bir ülkedir. Giriştiği operasyonları da oldukça sınırlı ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
İngiltere, terör tehdidiyle 36 yıllık bir mücadeleden (ve 3500 can kaybından) sonra başarı ile çıkan nadir ülkelerden biridir. İngiliz hükümeti, 2 yıllık bir diyalogdan sonra, IRA'nın siyasi kanadı "Sinn Fein" ile anlaşmış, sonunda özerklik kazanan Kuzey İrlanda'da "eski düşman"lardan oluşan bir hükümet kurulmuştur...
İspanya'da ise 30 küsur yıllık terörle mücadelede benzer bir sonuca varılamamıştır. ETA hâlâ ataktadır. Aslında ekonomik düzeyi yüksek olan Bask bölgesi geniş bir özerkliğe sahiptir, ama ETA militanları bunu dahi yeterli saymıyor ve tam bağımsızlık istiyor...
Kısacası, teröristlerle mücadelede başarı elde edildiği hallerde bile, terörizmin topyekûn ortadan kaldırılmasının kolay olmadığı ve çok zaman aldığı bir gerçektir.